Tarihi camiler Kütahya Hıdırlık mescidi |
Tarihi camiler Kütahya Hıdırlık mescidi, Kütahya'nın güneyinde aynı adı taşıyan Tepe üzerinde ağaçlar arasındadır. Kütahya'nın yaz sıcağında bir nefes alma yeridir aynı zamanda Hıdırlık.
Kütahya Hıdırlık mescidi mimari durumu
Yapı, kare plan üzerine kurulmuş ve bir kubbe ile örtülmüştür; önünde geniş bir kemer şeklinde dar bir eyvan bulunmaktadır. Kaya bloğu üzerine oturtulan yapı, batı tarafında örme temel duvarına, diğer taraflarda ise kareye oturtulmuştur. Bu durumun sonradan oluşup oluşmadığı kesin olarak anlaşılamamakta ve yakın zamana kadar müdahale edilmemiş olarak kalmıştır. İç mekan, tuğlada prizmatik Türk üçgenleri ile geçilen bir kubbe ile kaplanmıştır. Güney tarafında, basit dikdörtgen bir mihrap nişi yer almaktadır. Bu niş, derinleştirilerek ve üzerine tuğla bir baca eklenerek ocak olarak da kullanılmıştır. 1975-1976 ve 1979 yıllarında yapı, bu durumdayken görülmüştür. 1980 yılında yapılan gözlemlerde, yapı esaslı bir değişikliğe uğrayarak onarılmış ve hatta tamamlanmıştır. Kapının üzerinde dört satırlık bir kitabe bulunmaktadır.
Kütahya'daki tarihi camiler arasında yer alan Hıdırlık Mescidi, Selçuklu sülüsü ile yazılmış dört satırlık bir kitabeye sahiptir. Bu kitabe, mescidin 1243-1244 yıllarında Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde Anadolu Selçuklu emirlerinden İmadüddin Hezar Dinari tarafından yaptırıldığını göstermektedir. Mescidin yakınında bulunan bir çeşmenin suyu bugün de akmaya devam etmektedir.
Tarih içinde Hıdırlık mescidi:
Evliya Çelebi, Hazar Dinar'ı Germiyanlı olarak tanıtırken, aynı zamanda onun bin altınla burada gömülü olduğunu belirtiyor ve tekkeler arasında Hıdırlık'ı da sayıyor. Sakıp Dede ise onu Sultan Veled'in müridi olarak gösteriyor, ancak tarihi gerçekler bu iddialarla örtüşmüyor. Kütahya'daki ziyaret edilen yerlerden biri olan Hıdırlık'taki bu mescidin, küçük bir türbesi olduğu ve sonradan mezar kapatılarak mescide dönüştürüldüğü düşünülse de, bu konuda kesin verilere sahip değiliz.
Kuzeydeki kapının duvarı, üstteki tuğla kubbenin zeminini hazırlayan kare mekanın bir parçasıdır. Kuzey cephesindeki duvarlar ve eyvanın kesme taş kaplaması, sonradan yapılmış bir müdahaleyi düşündürebilir. Ancak alttaki blok sadece batı tarafında istinat duvarlarına sahiptir. Bu bölgede yapılacak bir sondaj, durumu aydınlatabilir. Bu varsayımı bir kenara bırakırsak, Büyük Selçuklu camilerinin ilk formu olan kubbeli mekan ile eyvanın birleştirilmesinin burada çok küçük bir ölçekte uygulandığını görürüz. Bu durum, Anadolu'daki son cemaat yerinin gelişiminde bu küçük yapının önemli bir rol oynayabileceğini düşündürmektedir.
Yorum Gönder