-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

TÜRKİYEDE REJİM TEHLİKEDE MİDİR

Türkiye'de rejim tehlikede midir


Türkiye Araplaşıyor mu? Türkiye'de rejim tehlikede midir? Yaklaşık 400 yıl Türk egemenliğinde kalan Arabistan'da, Türkleşmiş bir Arap ya da Türk dilini kullanan Türk örf ve adetleri ile yaşayan tek bir Arap göremezsiniz.

Öylesine ki Erdoğan iktidarında Arap dili ve kültürünü geliştirmek için sempozyumlar düzenliyor kurslar bile açıyoruz.
İyi de bugün 10 milyon göçmen Arap Afgan ve Kürt'e kucak açan Sn. Erdoğan daha dün Bulgaristan'da Todor Jivkof zulmünden kaçan Türk soydaşlar için ne diyor, nasıl aşağılıyor ne hakaretler ediyordu, günümüzün Ebussud efendisi Erdoğan aslında tarihi misyonunu yerine getiriyor.



Nasıl 'mı?
Biraz gerilere gidelim.
Gerçekte iki farklı Osmanlı vardı.
Kuruluştan Halifeliğe kadar olan kısmen Türk İmparatorluğu ile Halifelikten sonra Araplaşan İmparatorluğumuz…
Ve Araplaştıkça daha çok batan koca İmparatorluğumuz…
Her geçen zaman.
Osmanlı Araplaşıyor.
Aslına bakarsanız Türkler için her şey güzel gidiyordu ta ki Halifelik sevdasına düşülene kadar…

İslam dünyasına hükmetmek için Halife olmayı olmazsa olmaz sanan Yavuz Sultan Selim ile akıl hocası Şeyh İdris-i Bitlis-i ve diğerleri Türk Memlüklülerin elinden Abbasi halifeliğini almak için Mercidabık ve Ridaniye savaşlarını tertip ederler, bu savaşların sonunda, kılıç zoruyla artık halifelik Türklerindi.
Ama çok büyük sorunlar çıkar.
Zira Arap dünyası, Halifeliğin kendilerinden alınmasına şiddetle karşı çıkar ve Türk halifeye biat etmek istemezler.
İşte bu sorunu çözmek.
Ve tüm Arapları, Türk halifeye bağlamak için Arapların da kabul edeceği bir orta yol bulunur.
Bu orta yol.
Arap ülkeleri ve ağırlıklı olarak Mısır’dan ve Arap diyarlarında seçilecek iki bin civarında ulemanın, mollanın.
En başta İslam bilgini "Ebu Suud Efendilerin İstanbul’a davet edilerek, para, mal, mülk, arazi de verilerek kalıcı olarak yerleşmelerini sağlayarak imparatorluğu Araplaştırmak.

Osmanlı İmparatorluğunu Araplaştırmak.

Başka bir değişle Türk İslam’ı terk edilerek, Arap İslam’ına doğru evrilmesini, dönüştürülmesini sağlamak konusunda anlaşırlar...
Arapların da desteğiyle proje hayata geçer.
Ardından da maalesef artık imparatorlukta “bugün de kısmen olduğu gibi”
Türk kelimesi yasaklanır!
Türk’üm!” “Türkmen’im! .
Diyenler de Kızılbaş diye damgalanır, aşağılanır, dışlanır, kafası kesilir.
Hala Türküm diyene faşist diyorlar!

Tarihçi Naima tarihine göre (1650-1715)
O dönem sadece Kuyucu Murat Paşanın
“Türk’üm!” “Türkmen’im!”
Diyenlerin kellesini kestirip, kuyulara doldurduğu insan hatta çocuk sayısı 158 bindir.

Murat Paşa bir köye gider, girişte oyun oynayan 12 yaşındaki çocuğa; Türkmen'misiniz diye sorar!
12 yaşındaki küçük Türkmen çocuk sorunun ne manada sorulduğunu anlayamadığından Türkmen'im der.
Bunun üzerine atından hızlıca inip, kılıcını çekip, çocuğun kellesini uçuran Murat Paşa, akabinde tüm köyü de kılıçtan geçirip, kuyulara doldurup KUYUCU Murat Pasa olur!

Ne yazık ki Osmanlı'nın son 350 yılı ilk 250 yılın aksine Türklere zulümle geçer, sıkı bir Arap tandanslı mezhepçilik kurulur!
17. Yüzyıl sonuna gelindiğinde artık Ehli Beyt Türk Tekkeleri yasaklanır.
Ve yerlerine daha sonra Süleymaniyeli Halid-i Nakşi Kürt-i Tekkeleri sahne alacaktır.
O dönem İran'dan kaçıp gelen ve sınırlara yerleştirilen Şafi Kürtlere büyük imtiyazlar verilir.
O bölgedeki toplam Osmanlı topraklarının 1/3'ü direkt 2/3'ü de dolaylı yollardan Şeyh ve Aşiret ağalarına verilir.
1839'daki, l.Tanzimat Fermanına kadar Kürtler askerlikten de muaf tutulurlar.
Akabinde Türkler, saraydan, ordudan ve müesses nizamdan tasfiye edilir!

Osmanlı İmparatorluğunda Türklerin dışlanması

Osmanlı topraklarındaki Türklerin askeri ve siyasi gücünü kırmak için bu Arap mollaların fetvalarıyla, Serdengeçti Birlikleri sadece Türklerden oluşturulur ve en ön safta savaştırılır, kırdırılır.
Ganimeti bile toplatmazlar!
Ganimeti saraylardaki Arap mollalar ile iş birlikcileri kendi aralarında paylaşırlar!
Ordudan.
Saraydan ve
Müesses nizamdan.

Ekrad Türkmenler kimdir

Ordudan tasfiye edilen, saraydan kovulan kafası kesilen, sürgün edilen Türklerin büyük bir kısmı,
Bu mollalara kızar ve canını kurtarmak içinde Kürtleşip ayakta kalırlar...
Kürtleşen Türkmenler kitabına göre 300 civarında Türkmen Aşireti/boyu Kürt'leşmistir.
Bu aşiretler ve boyların en büyükleri
  • Avşarlardır
  • Halaçlardır
  • Mukri
  • Bayat
  • Beğdili
  • Evya, Yıvadır.
Buna tarihimizde “Ekrad Türkmanlar” denir…
Ekrad=Kürt demek)
Ekrad, Türkmandır. Osmanlı coğrafyasın da ta Kelkit’ten Hakkâri’ye kadar olan bölgede yaşayan Akkoyunlu Türklerin büyük bir kısmı İran’a göçer, bu gün dünyanın en büyük Türk nüfusunun yaşadığı başkent Tahran’dır, böylece yüzyıllarca başımızı ağrıtacak Kürt sorunu ve Alevilik bu politikalar sonucu gelişir ve büyür...
Osmanlı devleti öyle bir açmaza düşmüştür ki.
Ne halifelikten vazgeçebilir artık;
Ne de imparatorluğun kan kaybetmesini durdurabilir.

Çünkü imparatorluğu kuran asli unsur Türkmenler dışlanmış, mezhepçiliğe kurban edilmiştir!
Devlete çöreklenen bu geri kafalı Arap Mollalar başta matbaa olmak üzere bir sürü saçma sapan fetva verirler!
Ve sonuçta Osmanlı’ya Rönesans’ıda ıskalatırlar!
Rönesans’ı o dönem maalesef İngiltere kapar.
Öylesine bir ıskalamaktır ki Matbaa Osmanlı’ya ilk kez 1480’de koruyup kabul ettiğimiz Endülüs Yahudileriyle gelir.
Daha sonra 1527’de Ermeniler matbaaya kavuşur ve .
1563’te ise Rumların da matbaası vardır.
Bu meşhur mollalarımız her seferinde yeni bir fetva ile Osmanlı'nın matbaaya kavuşmasını engellerler!
Bu yobaz geri kafalı dünyadan bir haber Arap mollalarımız,
Sözüm ona ulema'larımızın, en meşhur hayır gerekçesi ise;
Allahın kelamı kara kitaplara basılmaaz!!
Mantığa bak hizaya gel.İbn-i Sina
İle teselli bulup.
Endülüs Medeniyeti ile gurur duyan zavallıların hemen hiçbiri, İbn-i Rüsd'un "tehafütü't tehafüt"ünü yani felsefe üzerine yaptığı çalışmalarıyla
Islamı hadis, sünnet zırvalığından çıkartıp mantık ve felsefeye dönüştürdüğünü bilmezler bile, bilmedikleri gibi;
Ibn-i Rüşt ile .
İran'daki Gazalinin Felsefeye, mantığa karsı çıkıp, hadis-sünnet dışındakileri din dışı ilan edip tüm Kütüphaneleri yakıp!
İslami sonu karanlık bir uçuruma ittiklerini de bilmezler!
Çünkü İmam Gazali'cidirler.
Neyse biz ana konumuza dönersek;
Osmanlı uyanamaz bir türlü Batı Rönesans’ı ve aydınlanmayı yakaladıktan 240 yıl sonra yani 1727’de İbrahim Müteferrika’nın çabaları ile Matbaaya kavuşuruz ama bilgiye sahip olmak için çok geçtir artık..
Çünkü bilim, akıl, felsefe...
Osmanlı'yı çoktan terk etmişti bile!..
Şimdi açıkça şu soru sorulmalıdır;

Osmanlı neden yıkıldı.

1299’dan,1683 Viyana Bozgununa kadar neredeyse savaştığı tüm savaşları kazanan birTürk imparatorluğu.
Güçlü bir Osmanlı varken, neden son 250 yılda neredeyse girdiği tüm savaşları kaybedip, bir de İstiklal Harbi yapmak zorunda kalmıştı?
Osmanlı,1683 Viyana Bozgunu’ndan,
1922’de Ankara, Haymana Ovası’nda yapılan "Sakarya Meydan Muharebesine" kadar neredeyse tüm savaşlarını kaybetmiş,
Üç cephede aynı anda birden savaşmış, üzerine Anadolu kadınının sayısız ağıtlar yazdığı Yemen'de 1 milyon askerini kaybetmişti.
Acaba;
Halifelik ve beraberinde yürütülen Türk düşmanı, Arap tipi-mezhepçi politikalara dönülmeseydi koca bir imparatorluk batar mıydı?
Ve yine;
  • Yunus Emrelerin,
  • Hacı Bektaşilerin
  • Hacı Bayramların
  • Seyit GazilerinAhmet Yesevi'lerin…İslam’ı, İslam değil miydi?
  • Şeyh Edebalilerin
  • Akşemseddinlerin İslam’ı
İslam değimliydi de?
Ebu Suudlara teslim edip batırdık koca İmparatorluğu!
Bugüne geldiğimizde de aynı sürecin devam etmesi tarihten hiç ders almadığımızı göstermektedir!
Ahmet Yesevi der ki:

Din bir seçimdir, ama Türklük kaderdir!

Anlayana.
Ebussud efendi kimdir Çorum/ İskilipli diye bir tarih uydurmuşlar ama.
Naima Tarihine göre, Şeyhülislam ve baş fetvacı Ebu Suud'un kökeni Arap ve Yemen asıllıdır.
Değil yazmak konuşamazsın bile o dönemi yazıp bazı olaylara itiraz eden Naima'yı da sürgün etmişlerdi.
Bugünde Arab'ın kültür emperyalizmine çanak tutanların yegâne emeli Anadolu'daki Türk İslam varlığını yok etmek.
En üzücü yanı ne yazık ki yedi göbek Türk olan kişileri dahi Genellikle tarikat ve cemaat baskısı ve beyinlerin yıkanması neticesinden kimliklerinden uzaklaştırmayı başardılar.
Unutmamalıdır ki her gecenin de bir sabahı mutlak vardır.

Araplaşan Osmanlı önce kendi içerisinde çöktü.
Emperyalizm ve içerideki yandaşları eli ile Araplaştırılmaya, demagojik yapısı bozulmaya itilen Genç Cumhuriyetin de akıbeti farklı olmaz
Tarih tekerrürden ibarettir çünkü


A.ATAM...

1 yorum

1 yorum

Yorumlarda lütfen saygılı olun
  • Ahmet Atam
    Ahmet Atam
    18/11/18
    Korkarım ki biraz daha zemin bulsa bu günkü siyasal İslam , emin olun içlerinden sayısız kuyucu Murat paşakar çıkar .
    Reply