-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

Osmanlı da ilk hutbe

Osmanlı da ilk hutbe
Osmanlı da ilk hutbe

Osmanlı da ilk hutbe ne zaman nerede ve kim tarafından okundu: 

Osmanlı Devleti'nin İlk Hutbesi: Osmanlı Devleti'nin ilk hutbesi, devletin kuruluşunun ve bağımsızlığının simgesel bir ilanı olarak tarihte önemli bir yer tutar. Bu ilk hutbe, Osman Bey'in liderliğindeki Osmanlı Beyliği'nin Selçuklu Devleti'nden bağımsızlığını ve kendi kimliğini ilan ettiği bir dönüm noktasıydı. Hutbenin okunması, aynı zamanda Osmanlı Devleti'nin resmi olarak kurulduğunun da bir göstergesiydi.

Karacahisar'ın fethi, Osmanlı Devleti'nin temellerinin atılmasında kritik bir rol oynadı. Osman Gazi'nin liderliğindeki Kayı boyu, Anadolu topraklarına yerleşti ve Eskişehir civarında, Karacahisar Kalesi'ne kadar ilerledi. Kale, doğal yapısı nedeniyle fethi zor bir yerdi, ancak Ertuğrul Gazi'nin oğlu Osman Gazi, bu kaleyi fethederek tarihe adını yazdırdı.

Hutbeyi okuyan kişi, Dursun Fakih'ti. O, Osman Gazi'nin yakın bir arkadaşı ve aynı zamanda bir alimdi. Dursun Fakih, Karacahisar'ın fethinden sonra, bir kilisenin camiye dönüştürülmesiyle bu camide Osman Gazi adına hutbeyi okudu. Bu olay, Osmanlı Beyliği'nin Selçuklu Devleti'nden bağımsızlığını ve kendi kimliğini ilan etmesi açısından büyük bir önem taşımaktadır.

Osmanlı Devleti'nin ilk hutbesinin okunması, sadece bir devletin doğuşunu değil, aynı zamanda bir medeniyetin yükselişini de simgeliyor. Bu olay, tarihin akışını değiştiren ve bir ulusun kaderini şekillendiren önemli bir dönüm noktası olarak tarih sahnesindeki yerini almıştır.

Osmanlı Devleti, bu ilk adımla birlikte, kültür, sanat, mimari ve bilim alanlarında büyük başarılar elde ederek, dünya tarihinde derin izler bıraktı. Karacahisar Kalesi ve ilk hutbenin okunduğu cami, bugün de Osmanlı tarihinin ve Türk kültürünün önemli simgelerinden biri olarak anılmaktadır. Bu tarihi miras, Osmanlı Devleti'nin kuruluşunun ve Türk tarihinin canlı bir tanığı olarak, gelecek nesillere aktarılmaya devam ediyor.

Osmanlı Devleti'nin ilk hutbesi, aynı zamanda, devletin son bulduğu tarihe kadar başta bulunan bey/sultan adına hutbe okunması geleneğinin başlangıcı oldu. Yavuz Sultan Selim döneminde hilafetin Osmanlı'ya geçmesinden itibaren, devletin güçlü olduğu dönemlerde çok uzak bölgelerde bile himaye edilmek isteyen Müslüman devletlerde hutbede Osmanlı sultanının adı zikredilmiştir. Açe, Cava, Seylan, Sumatra gibi devletler bunlardan bazılarıdır. Hatta bu uygulama Osmanlı Devleti'nden sonra da uzun yıllar devam etmiştir.

Osmanlı döneminde devlet sınırlarının tamamında hutbeler Arapça okunmuştur. Ancak, okunan bu hutbelerin halk tarafından anlaşılabilmesi amacıyla kürsü şeyhliği adında bir müessese teşkil edilmiştir. İlk olarak Eyüp Camii'ne tayin edilen kürsü şeyhleri daha sonra İstanbul'daki diğer bazı camilere, vilâyet ve sancak merkezlerine atanmışlardır. Cuma vaizi de denilen ve ismi 1626-27'de selâtin şeyhliği diye değiştirilen kürsü şeyhlerinin en önemli görevi, cuma namazı sırasında hatip tarafından Arapça okunan hutbeyi namazdan sonraki vaazlarda cemaate izah etmek olmuştur.

Bu derinlemesine bakış, Osmanlı Devleti'nin ilk hutbesinin tarihi önemini ve bu olayın Osmanlı Devleti'nin ve Türk tarihinin şekillenmesindeki rolünü vurgulamaktadır. Osmanlı Devleti'nin ilk hutbesi, bir devletin ve bir medeniyetin yükselişinin başlangıcı olarak tarihte özel bir yere sahiptir.