ÜÇ ARMAĞAN
Kraldan tebaasına üç armağan öyküsü.
Bir zamanlar, ülkenin bir kentinde, haşmetli bir Kral yaşardı, tüm tebaası onun karşısında el pençe divan durur, gönülsüzce olsa da itaat ederlerdi.
Ama bu Krala karşı öfke dolu, dilini durmaksızın ona sövmek için kullanan çok yoksul insanlar da vardı.
Kral da bunu bilir lakin görmezden gelirdi.
Ama sonunda hatırına geldi ve bir kış gecesi, yoksullardan birinin kapısını Kralın hizmetkârlarından biri çaldı.
Elinde bir çuval un, bir paket sabun ve biraz da şeker vardı
Adamı bir sevinçtir aldı.
Armağanların kralın bir sus payı olduğunu sanmıştı çünkü.
Ve mağrur şeyhine gidip Kralın yaptığını anlattı ve dedi,
Görüyor musun ki, Kral beni ne kadar da önemsiyor ne kadar da çok düşünüyor?
Ama Şeyhi dedi ki!
O, ne denli akıllı bir Kral, ve sen ne denli az anlıyorsun?
O simgelerle anlatıyor.
Un boş miden için,
Sabun kirli tenin.
Ve.
Şeker acı dilini tatlandırmak içindir.
Ama bu Krala karşı öfke dolu, dilini durmaksızın ona sövmek için kullanan çok yoksul insanlar da vardı.
Kral da bunu bilir lakin görmezden gelirdi.
Ama sonunda hatırına geldi ve bir kış gecesi, yoksullardan birinin kapısını Kralın hizmetkârlarından biri çaldı.
Elinde bir çuval un, bir paket sabun ve biraz da şeker vardı
Adamı bir sevinçtir aldı.
Armağanların kralın bir sus payı olduğunu sanmıştı çünkü.
Ve mağrur şeyhine gidip Kralın yaptığını anlattı ve dedi,
Görüyor musun ki, Kral beni ne kadar da önemsiyor ne kadar da çok düşünüyor?
Ama Şeyhi dedi ki!
O, ne denli akıllı bir Kral, ve sen ne denli az anlıyorsun?
O simgelerle anlatıyor.
Un boş miden için,
Sabun kirli tenin.
Ve.
Şeker acı dilini tatlandırmak içindir.
O gün bugündür O yoksul adam ve çevresindekiler, Kralın verdiği sadakayı kabul ettiklerinden dolayı kendilerinden utanır oldular.
Krala olan kızgınlıkları her zamankinden daha büyüktü, Kralın söylemek istediklerini kendisine açıklayan Şeyhlerinden ise daha da fazla nefret ediyorlardı.
Ama hep suskun kaldılar.
Halil Cibran'dan uyarlama
Krala olan kızgınlıkları her zamankinden daha büyüktü, Kralın söylemek istediklerini kendisine açıklayan Şeyhlerinden ise daha da fazla nefret ediyorlardı.
Ama hep suskun kaldılar.
Halil Cibran'dan uyarlama