AHISKA TÜRKLERİ SÜRGÜNÜ
Ahıska Türkleri sürgünü Sovyet hükûmetinin Ahıska Türklerine karşı gerçekleştirdiği zorunlu tehcir.
14 Kasım 1944 tarihinde gerçekleşen tehcirde 212 köyde yaşayan 92.307 ila 94.955 Ahıska Türkü zorla Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlı Mesheti bölgesinden Orta Asya'ya sürgün edilmiştir.
Vagonlarına doldurulan Ahıska Türklerinin çoğu Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne gönderilmiştir.
Sürgün edilenler zorla çalıştırılmak üzere görevlendirildikleri özel birimlere yerleştirildiler. Sürgün ve sert koşullar, en az 12.589 ila 14.895 arasında insanın ölümüne sebep oldu.
Ahıska Türklerinin sınır dışı edilmesi, Sovyet Başbakan Josef Stalin'in emriyle, NKVD şefi Lavrenti Beriya tarafından 4,000 NKVD personeli ile gerçekleştirildi.
Ahıska Türklerinin sınır dışı edilmesi, Sovyet Başbakan Josef Stalin'in emriyle, NKVD şefi Lavrenti Beriya tarafından 4,000 NKVD personeli ile gerçekleştirildi.
Operasyonun yürütülmesi için 34 milyon ruble tahsis edildi.
Sürgün, 1930 ve 1950'ler arasında birkaç milyon Sovyet etnik azınlığı etkileyen Sovyet zorunlu yerleşim programının ve nüfus göçünün parçasıydı.
Başta Ermeniler olmak üzere 32.000'e yakın kişi, Sovyet hükûmeti tarafından Mesheti'deki boşaltılmış köylere yerleştirildi.
Stalin'in ölümünden sonra başa geçen Sovyet lideri Nikita Kruşçev, 1956 yılında Stalin'in çeşitli etnik grupları sürgün etmesini kınadığını ve bu değişiklikleri tersine çevireceğini açıkladığı gizi bir konuşma yaptı.
Stalin'in ölümünden sonra başa geçen Sovyet lideri Nikita Kruşçev, 1956 yılında Stalin'in çeşitli etnik grupları sürgün etmesini kınadığını ve bu değişiklikleri tersine çevireceğini açıkladığı gizi bir konuşma yaptı.
Sürgün edilen toplulukların çoğu sürgün edildikleri yere yeniden yerleştirildi.
Konuşmanın ardından Ahıska Türkleri, özel yerleşim birimlerinden serbest bırakıldıysa da, Kırım Tatarları ve Volga Almanları ile birlikte sürgünde kalmaya devam ettiler.
Sürgünlerin gizliliği ve Sovyetler Birliği'nin siyaseti nedeniyle, Ahıska Türklerinin sınır dışı edildiği nispeten bilinmiyordu ve 1989'da Özbekistan'da şiddetli ayaklanmalar başlayıncaya kadar konu hakkında çok az bilimsel araştırma yapıldı.
1991'de kurulan bağımsız Gürcistan devleti, Ahıska Türklerine Ahıska bölgesine dönme hakkı vermeyi reddetti.
2006 yılında Ahıska Türklerinin nüfusu 260.000 ve 335.000 arasındaydı. Günümüzde çoğunlukla vatansız olan Ahıska Türkleri, 7 eski Sovyet ülkesine dağılmış durumdadır
Ahıska Türkleri, aslen günümüz Güney Gürcistan'ındaki Mesheti bölgesinde yaşamıştır.
Ahıska Türkleri, aslen günümüz Güney Gürcistan'ındaki Mesheti bölgesinde yaşamıştır.
Tarihçiler arasında kökenlerine dair bir fikir birliği yoktur.
Ahıska Türkleri etnik olarak Türk olabileceği gibi, bölgedeki Osmanlı yönetimi sırasında Müslüman olan Türkleşmiş Gürcüler de olabilirler.
Osmanlı ordusu, 1578 Türk askeri seferi sırasında Samtshe Atabeyliği'nin bir parçası olan Mesheti bölgesini fethetti.
Osmanlı ordusu, 1578 Türk askeri seferi sırasında Samtshe Atabeyliği'nin bir parçası olan Mesheti bölgesini fethetti.
Türk tarihçilerin görüşüne göre, bölgedeki Türklerin tarihi, Gürcü Kral IV. Davit'in krallık sınırındaki bölgeleri Selçuklu Türklerine karşı korumak için Kıpçak Türklerinden destek istediği 11 veya 12. yüzyıla kadar uzanmaktadır.
Bölge, 1829 yılındaki Rus-Türk savaşını takriben Rus İmparatorluğu'nun bir parçası olmuştur.
1918'de, I. Dünya Savaşı'nın sonlarında ve Rus İç Savaşı'nın başlarında, Gürcistan bağımsızlığını ilan etti.
1918'de, I. Dünya Savaşı'nın sonlarında ve Rus İç Savaşı'nın başlarında, Gürcistan bağımsızlığını ilan etti.
Gürcistan bağımsızlığını ilan ederken Mesheti'deki bazı Müslüman topluluklar yarı-özerk konfederasyon ilan etti ve dağılmakta olan Osmanlı ile birleşmeye hazırlandı.
Osmanlı birliklerinin Gürcistan'a gelmesiyle bölgedeki Hristiyan ve Müslüman nüfus arasında çok sayıda çatışma oldu.
1921'de Sovyet birlikleri Gürcistan'ın kontrolünü ele geçirdi ve Kars Antlaşması imzalandı.
Antlaşma, Mesheti'yi Türkiye ve Sovyet Gürcistanı arasında ikiye böldü.
1920'lerde, Josef Stalin Sovyetler Birliği Komünist Partisi genel sekreteri olarak atandı.
Sovyet yetkililer, 1928 ve 1937 yılları arasında Ahıska Türklerini Gürcü isimleri kullanmaya zorladı.
1926 Sovyet nüfus sayımına göre Gürcistan Sovyet'inde 137,921 Türk yaşamaktaydı, ama bu rakam Azerileri de içeriyordu.
1939 Sovyet nüfus sayımında, Ahıska Türklerinin çoğu Azeri olarak sınıflandırıldı.
31 Temmuz 1944'de, Sovyet Devlet Savunma Komitesi'nin 6277ss Nolu kararnamesinde: "... Gürcistan ve SSCB'nin devlet sınırını savunmak için Türkleri, Kürtleri ve Hemşinlileri sınır şeridinden çıkarmaya hazırlanıyoruz" şeklinde yazmaktadır.
31 Temmuz 1944'de, Sovyet Devlet Savunma Komitesi'nin 6277ss Nolu kararnamesinde: "... Gürcistan ve SSCB'nin devlet sınırını savunmak için Türkleri, Kürtleri ve Hemşinlileri sınır şeridinden çıkarmaya hazırlanıyoruz" şeklinde yazmaktadır.
23 Eylül 1944'de Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti NKVD'si, Sovyet NKVD'sine yeni yerleşimcileri kabul etmeye hazır olduklarını açıklamıştır:
Türkler, Kürtler ve Hemşinliler; 5,350 aile kolhozlara ve 750 aile sovhozlara verilecekti.
Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ise 50.000 kişiyi kabul edebileceklerini söylemiştir (planlanmış 30.000 kişinin aksine).
Sürgün edilecek insanları taşımak için 239 vagon hazırlanmış ve insanlar seferber edilmiştir.
Ahıska Türkleri, 1943 ve 1944'te, Sovyet gizli polisi tarafından Kafkasya'dan sınır dışı edilen altı etnik gruptan biriydi.
Ahıska Türkleri, 1943 ve 1944'te, Sovyet gizli polisi tarafından Kafkasya'dan sınır dışı edilen altı etnik gruptan biriydi.
Diğer 5 etnik grup ise Çeçenler, İnguşlar, Balkarlar, Karaçaylar ve Kalmuklardı.
Sınır dışı edilmeleri görece az belgelenmiştir.
Tarihçiler Ahıska Türklerinin 14 veya 15 Kasım 1944'de Sovyet Orta Asyasına sürgün edildiğini düşünmektedir.
Operasyon 26 Kasımda tamamlanmıştır.
Operasyonun başlangıcında, Sovyet askerleri sabah 4 gibi Ahıska Türklerinin evlerine geldi ama onlara götürüleceklerini söylemediler.
Nüfusa önceden haber verilmedi;
NKVD bildirimi şu şekilde açıklandı: "Sınır dışı edileceksiniz.
Hazır olun.
Yanınıza üç gün yetecek yiyecek alın.
Hazırlanmak için iki saatiniz var."
Ahıska Türklerini tren istasyonlarına götürmek için studebaker kamyonlar kullanıldı.
Sürgün sırasında, 212 köydeki 16.700 aileden 92,307 ila 94.955 Ahıska Türkü, zorla yeni köylere yerleştirildi.
Sığır vagonlarına yerleştirilen Ahıska Türkleri doğuya, Orta Asya'ya sürüldü.
17 Kasım 16.00 tarihinde, 81,234 kişi gönderilmişti
Resmi Sovyet kayıtları, 18.923'ü erkek, 27.309'u kadın ve 45.989'u 16 yaşın altındaki çocuklardan oluşan 92.307 kişinin sınır dışı edildiğini göstermektedir.
52.163 kişi Özbek SSC'sine,
25.598 kişi Kazakistan SSC'sine ve
10.546 kişi Kırgızistan SSC'sine gönderilmiştir.
84.556 kişi kolhozlarda,
6,316 kişi sovhozlarda ve
1.395 kişi endüstriyel işlerde çalıştırılmıştır.
Sürgün edilen son kişi Taşkent'e 31 Ocak 1945'te gelmiştir.
Sürgün edilen Ahıska Türklerinin aileleriyle beraber maksimum 1 kilo ağırlındaki kişisel eşyalarını taşımalarına izin verilmişti.
Sürgün edilen Ahıska Türklerinin aileleriyle beraber maksimum 1 kilo ağırlındaki kişisel eşyalarını taşımalarına izin verilmişti.
Bu miktar, Kırım Tatarlarına yapılan önceki sürgündekinin iki katıdır.
Kürtler ve Hemşinliler (Ermeni Müslümanlar) de dahil olmak üzere diğer etnik azınlıkların üyeleri de Ahıska Türkleriyle beraber sınır dışı edilmiştir.
Diğer etnik azınlıklarla beraber yaklaşık 115.000 kişi sürgün edilmiştir.
Kaynaklardan biri, operasyon kapsamında
8.694 Kürt,
1.385 Hemşinli ve yaklaşık
5.000 Lazın sınır dışı edildiğini göstermektedir.
Sadece sürgün edilmeyen halklardan bir erkekle evli olan kadınlar sürgün edilmemiştir.
Yolculuk öncesi her aileye eşyalarını toplamaları için iki saat verilmiştir.
Her yük vagonuna 7 aile, her vagona ise 25 aile yüklenmiştir.
Kafkasya'daki diğer gruplar gibi Ahıska Türkleri de Orta Asya'ya birkaç bin mil taşınmıştır.
Sürgün edilenler 1 ay boyunca sığır vagonlarında kapalı kalmıştır.
Operasyonu gerçekleştirmek için 4,000 NKVD personeli görevlendirilmiştir.
Operasyonu gerçekleştirmek için 4,000 NKVD personeli görevlendirilmiştir.
Önceki sürgünler gibi, bu sürgün de NKVD şefi Lavrenti Beriya tarafından denetlenmiştir.
Sovyetler Birliği Başbakanı Josef Stalin sürgünün yapılmasını emretmiştir.
Stalin, operasyonun uygulanması için NKVD'ye 34 milyon ruble tahsis etmiştir.
Sürgün, 1930 ve 1950'ler arasında birkaç milyon Sovyet etnik azınlığı etkileyen Sovyet zorunlu yerleşim programının ve nüfus göçünün parçasıydı.
Sadece II. Dünya Savaşı döneminde 3.332.589 insan Sovyetler Birliği'nden sürgün edilmiştir.
Kafkasya bölgesinde, 1943 ve 1944'te, yaklaşık 650.000 kişi sınır dışı edilmiştir.
Sürgün, İkinci Dünya Savaşı dönemindeki son Sovyet sürgünüydü.
Sürgün, İkinci Dünya Savaşı dönemindeki son Sovyet sürgünüydü.
Sovyet yetkililer 1956'ya kadar, Ahıska Türklerine herhangi bir sivil veya politik hak vermeyi reddetti.
Çoğunluğu Ermenilerden oluşan yaklaşık 32.000 kişi, temizlenen alanlarda Sovyet yetkililer tarafından yerleştirildi
II. Dünya Savaşı sırasında Mihver Devletleri ile işbirliği yapmakla ve Nazilerin Sovyet savaş esirlerine karşı işledikleri suçlara ortak olmakla suçlanan Kafkasya'daki diğer beş etnik grubun aksine, Ahıska Türkleri hiçbir zaman Sovyet hükümeti tarafından resmi olarak bir suçla suçlanmadı; herhangi bir savaşla ilişkileri yoktu.
II. Dünya Savaşı sırasında Mihver Devletleri ile işbirliği yapmakla ve Nazilerin Sovyet savaş esirlerine karşı işledikleri suçlara ortak olmakla suçlanan Kafkasya'daki diğer beş etnik grubun aksine, Ahıska Türkleri hiçbir zaman Sovyet hükümeti tarafından resmi olarak bir suçla suçlanmadı; herhangi bir savaşla ilişkileri yoktu.
Buna rağmen toplu halde sürgüne gönderildiler.
Alman ordusu hiçbir zaman Mesheti bölgesine 100 milden fazla yaklaşmadı.
Profesesör Brian Glyn Williams'a göre, Ahıska Türklerinin Kafkasya ve Kırım'daki diğer etnik gruplar gibi sürgün edilmesi, sürgünlerin halkların kitlesel ihanetine bir cevap olmadığını kanıtlamaktadır.
Williams, ayrıca Ahıska Türkleri Sürgününün de diğer sürgünler gibi gizlenmiş bir Sovyet dış politikasının sonucu olduğunu söylemektedir.
Svante Cornell, tahliye işleminin 1864'ten beri yürürlükte olan daha büyük bir Rus politikasının parçası olduğuna dikkat çekmektedir: mümkün olduğunca fazla sayıda Müslüman azınlığı Kafkaslardan uzaklaştırmak.
Beriya, 28 Kasım 1944'e Stalin'e gönderdiği bildiride, Ahıska Türklerini "kaçakçılık" ve "Millî İstihbarat Teşkilatı tarafından casus için kullanılmakla" suçladı.
Beriya, 28 Kasım 1944'e Stalin'e gönderdiği bildiride, Ahıska Türklerini "kaçakçılık" ve "Millî İstihbarat Teşkilatı tarafından casus için kullanılmakla" suçladı.
Beriya'nın gizli kararnamesinde Ahıska Türkleri, Kürtler ve Hemşinliler sınır bölgesinden çıkarılması gereken "güvenilmez nüfus" olarak nitelendirilmiştir.
Bazı tarihçiler, Stalin'in Türkiye'nin kuzeydoğu kesimlerini elde etmek için bazı etnik grupları sınır bölgesinden sürgün ettiğini düşünmektedir.
Haziran 1945'te, Sovyet Dışişleri Bakanı Vyaçeslav Molotov, Türkiye'nin Anadolu'daki üç şehri (Kars, Ardahan ve Artvin) Sovyetler Birliği'ne devretmesini talep etti.
Akademisyen Alexandre Bennigsen ve Marie Broxup, Ahıska Türklerinin sınır dışı edilmesi kararının gerçekleşmesi olası bir Sovyet-Türk savaşına karşı önlem olarak alındığı sonucuna vardı.
Bu iddialar ve Türk Boğazları krizi, Türkiye'nin NATO'ya katılıp Sovyetlerin planlarını bozduğu 1951'e kadar devam etti.
Sovyet yetkililer 108 farklı milletten bir devlet kurmaya çalıştı.
Sovyet yetkililer 108 farklı milletten bir devlet kurmaya çalıştı.
İlk önce komşu ülkelerin vatandaşlarını projelerde kullanmak için çokuluslu devlet olmaya karar verdiler.
Rus çalışmaları profesörü Terry Martin bunun tam tersi bir etki yarattığını değerlendirdi;
Sovyetlerin "kapitalist etki" korkusu nihayetinde Ahıska Türklerinin de yaşadığı sınır bölgelerinin etnik temizliğine yol açtı.
Ahıska Türkleri özel birimlerin idaresi altına alındı.
Ahıska Türkleri özel birimlerin idaresi altına alındı.
Bu birimlerin amacı, Sovyetler Birliği'nin uzak bölgelerinin ekonomik gelişimini sağlamak için ucuz işgücü sistemine sahip olmaktı.
Sınır dışı edilenlerin çoğu zorla çalıştırıldı.
Birimdekiler, rutin olarak haftada yedi gün, günde 11 ila 12 saat arasında çalıştırıldılar.
Yorgunluk ve donma ile karşı karşıya kalan Ahıska Türkleri, iş kotalarını karşılayamadıkları takdirde günlük yiyeceklerini almaya hak kazanamıyordu.
Sürgündekilerin besin eksikliği o kadar belirgindi ki Sovyet Halk Komiserleri Konseyi N 942 rs sayılı kararnameyi kabul etti.
Kararnamede, Gürcistan SSC'sinden sürgündekilere 857 kg un ve 213 kg tahıl gönderileceği yazıyordu.
Sürgün edilen halklar gözetim organlarına haftalık olarak rapor vermek zorunda kaldı ve birimlerinin dışında hiçbir yere seyahat etmelerine izin verilmedi.
Ancak Ahıska Türklerine, özel yerleşim birimlerindeki diğer etnik gruplardan biraz daha iyi muamele edildi, çünkü belirli bir suçla suçlanmamışlardı.
Özel birimlerdeki ilk 12 yıl, Ahıska Türkleri dış dünyadan izole olmak ile başa çıktılar.
Özel birimlerdeki ilk 12 yıl, Ahıska Türkleri dış dünyadan izole olmak ile başa çıktılar.
Sürgünün ilk yıllarında büyük sıkıntılar yaşadılar.
Bunlar arasında düşük kalitede gıda ve ilaçlar vardı; yeni iklime uyum süreci,lekelihumma gibi salgınlar, ve zorla çalıştırılma.
Ahıska Türklerinin ölüm oranı ile ilgili tahminler değişiklik göstermektedir.
Ahıska Türklerinin ölüm oranı ile ilgili tahminler değişiklik göstermektedir.
Karaçay nüfusbilimci D. M. Ediev, sınır dışı edilmeleri nedeniyle 12.589 Ahıska Türkünün, etnik gruba mensup olanların ise %13'ünün öldüğünü tahmin etmiştir.
Resmi ama eksik olan Sovyet arşivleri 14,895 kişinin ve Gürcistan SSC'sinden sürgün edilenlerin %14 ila %15.7'sinin öldüğünü yazmaktadır.
Bu liste bölgedeki tüm grupları içeriyordu, ancak Ahıska Türkleri ölenlerin çoğunluğunu oluşturuyordu.
Sovyet arşivlerinde ayrıca Orta Asya'ya gidilirken 457 kişinin daha öldüğü kaydedilmiştir.
Yüksek değerlendirmeler 30,000 ila 50,000 kişinin öldüğünü yazmaktadır.
1948'de ölüm oranı %2.8'e düşmüştür.
26 Kasım 1948'de Yüksek Sovyet Prezidyumu, sürgün edilen halkları sürgün edildikleri yerde kalmaya mahkûm eden bir kararname çıkarmıştır.
26 Kasım 1948'de Yüksek Sovyet Prezidyumu, sürgün edilen halkları sürgün edildikleri yerde kalmaya mahkûm eden bir kararname çıkarmıştır.
Bu kararname Çeçenler, İnguşlar, Kırım Tatarları, Volga Almanları, Balkarlar, Kalmuklar ve Ahıska Türkleri için geçerliydi
Stalin'in halefi olan yeni Sovyet lideri Nikita Kruşçev, 24 Şubat 1956'da Komünist Parti Kongresi'nde Stalinist sürgünleri kınadığı Gizli söylevi açıkladı, ancak sınır dışı edilen halklardan biri olan Ahıska Türklerinden bahsetmedi.
Stalin'in halefi olan yeni Sovyet lideri Nikita Kruşçev, 24 Şubat 1956'da Komünist Parti Kongresi'nde Stalinist sürgünleri kınadığı Gizli söylevi açıkladı, ancak sınır dışı edilen halklardan biri olan Ahıska Türklerinden bahsetmedi.
28 Nisan 1956 tarihli SSCB Yüksek Sovyeti Başkanlık Kararnamesi, Büyük Vatanseverlik Savaşı sırasında sınır dışı edilen Kırım Tatarları, Balkarlar, Sovyet Türkleri, Kürtler ve Hemşinlilerin aileleriyle beraber Rusya İçişleri Bakanlığı organlarının idari kontrolünde serbest bırakılmalarını emretti, ancak kendi ülkelerine nasıl döneceklerini önceden düşünülmedi.
Sınır dışı edilen diğer halkların aksine, Ahıska Türkleri rehabilite edilmedi.
Ahıska Türkleri, kendi topraklarına dönmelerine izin verilmeyen üç etnik gruptan biriydi, diğer ikisi ise Volga Almanları ve Kırım Tatarlarıydı
Resmi Sovyet yayınları, 1945 ve 1968 yılları arasında ne Ahıska Türklerinden, ne de Ahıska Türklerinin ana yurdundan bahsetmiştir.
Resmi Sovyet yayınları, 1945 ve 1968 yılları arasında ne Ahıska Türklerinden, ne de Ahıska Türklerinin ana yurdundan bahsetmiştir.
30 Mayıs 1968'de Yüksek Sovyet Başkanlığı'nın bir kararnamesi Ahıska Türklerinin sınır dışı edildiği kabul etmiştir, ancak metinde Ahıska Türklerinin Kazakistan ve Özbekistan'daki yeni evlerine "kök saldıkları" iddia edilmiş ve orada kalmaları çağrısında bulunulmuştur.
Ahıska Türkleri 45 yıl içinde 144 dilekçe imzalayarak geri dönme hakkı talep etmiştir.
1964'te Sürgündeki Türk Halkının Ulusal Hakları Derneğini kuran Ahıska Türkleri, geri dönmelerine yardımcı olmaları için B.M. Ve Uluslararası Af Örgütü ile temas kurmaya çalışmıştır.
1961 ve 1969 yılları arasında, Ahıska Türkleri Gürcistan'a dönmek için altı girişimde bulundu, ancak girişimde bulunan grupların hepsi bir kez daha sınır dışı edildi.
1960'larda Sovyet hükümeti, Mesheti bölgesine dönme hakkı isteyen Ahıska Türkü hareketini bastırmak için farklı yöntemlere başvurdu.
Yöntemler, Ahıska Türkü aktivistlerinin tutuklanmasını, gözdağı vermeyi ve aktivistlerin hapsedilmesini içeriyordu.
Dahası, 26 Temmuz 1968'de Gürcistan SSR Komünist Partisi'nin Birinci Sekreteri Vasil Mjavanadze, bölgede o etnik grubun geri dönmesi için yer olmadığını ve yılda sadece 100 ailenin geri dönebileceğini açıkladı.
1.211 Ahıska Türkü Gürcistan'a geri döndü, ancak Mesheti bölgesinden ülkenin batı kısmına dağıldılar.
Haziran 1988'de, etnik grubun yaklaşık 200 temsilcisi Borcomi bölgesinde geri dönme hakkı talep etti.
1989'da Gürcistan'da sadece 35 aile kalırken, Mesheti bölgesine geri dönen Ahıska Türkleri sonunda orayı da terk etmeye zorlandı.
Durum, yeni Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'un Stalinist geçmişle tüm bağları koparmaya karar verdiği 1980'lerin sonlarında, en azından kağıt üzerinde değişti.
Durum, yeni Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'un Stalinist geçmişle tüm bağları koparmaya karar verdiği 1980'lerin sonlarında, en azından kağıt üzerinde değişti.
14 Kasım 1989'da Yüksek Sovyet, Ahıska Türkleri de dahil olmak üzere Stalin döneminde etnik grupların zorla yerinden edilmesinin "yasadışı ve suç" olduğunu ilan etmiştir.
26 Nisan 1991'de Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti, Boris Yeltsin başkanlığında, tüm kitlesel sürgünleri “Stalin'in karalama ve soykırım politikası” olarak kınayan Bastırılmış Halkların Rehabilitasyonu yasasını Madde 2 ile beraber kabul etmiştir.
1991'de, Sovyetler Birliği'nin dağılması'dan sonra bile, bağımsızlığını kazanan Gürcistan Ahıska Türklerine Mesheti bölgesine dönme hakkı vermemiştir.
Ahıska Türklerinin Mesheti'ye geri dönme hakkını savunan politikacı, tarihçi ve insan hakları aktivisti Guram Mamulia, Gürcistan'daki nadir istisnalardan biriydi.
Tarihçi Alexander Nekriç ve Robert Conquest'in Sovyet sürgünleriyle ilgili kitaplarında Sovyet sürgünlerinde sürgün edilen diğer etnik grupların aksine, Ahıska Türklerinden nadiren bahsedilmiştir.
Rus tarihçi Pavel Polian, Stalin dönemindeki tüm etnik grupların sürgünlerini insanlığa karşı bir suç olarak kabul etmiştir.
Ayrıca, II. Dünya Savaşı sırasında Sovyetler Birliği için savaşan yaklaşık 40.000 Ahıska Türküne vurgu yaparak Ahıska Türklerine yönetilen ihanet suçlamalarının "haksız ve ikiyüzlü" bir itham olduğunu belirtmiştir.
Haziran 1989'da, Ahıska Türkleri Fergana Vadisi'nde Özbek milliyetçilerin şiddetine maruz kaldı.
Haziran 1989'da, Ahıska Türkleri Fergana Vadisi'nde Özbek milliyetçilerin şiddetine maruz kaldı.
Bu olaylara kadar, Ahıska Türklerinin varlığından çok az insan haberdardı ve Ahıska Türkleri hakkında çok az bilimsel araştırma yapılmıştı.
Fergana Vadisi'ndeki etnik çatışmalardan sonra 70.000 Ahıska Türkü Özbekistan'dan kaçtı ve Sovyetler Birliği'nden ayrılmış 7 ülkeye dağıldı.
Ahıska Türkleri, 2006'da 260.000 ila 335.000 kişi arasındaydı.
Rus yetkililer Ahıska Türklerine Rus vatandaşlığı statüsü vermeyi reddettikleri için Avrupa Konseyi Krasnodar'daki Ahıska yerleşimlerini "yasal bir hapishane" olarak tanımlamıştır.
Günümüzde Ahıska Türklerinin çoğu fiili olarak vatansız kalmaya devam etmektedir.
Yorum Gönder