KENDİME YAZILARIM
Türkiye sosyolojisi siyaset ekonomi tarih felsefe ve genel kültür düzeyinde makaleler

Irak ta Türk askerinin başına çuval geçirilmesi

Wikileaks belgelerine göre çuval olayı, Kuzey Irak'ta çuval olayı, Türkler Kerkük Valisi'ni mi vuracaktı, Çuval olayında gerçek nedir?
Irak ta Türk askerinin başına çuval geçirilmesi 

Wikileaks belgelerine göre çuval olayı, TSK hiç bu denli aşağılanmamıştı,4 Temmuz 2003’te Kuzey Irak’ta Türk askerinin başına çuval geçirilmiş, Başbakan Erdoğan, ABD’ye nota verilmesini isteyenlere Ne notası, müzik notası mı? Demişti.

Amerika'nın Kuzey Irak'ta Türk askerinin başına çuval geçirme olayı 


4 Temmuz'da bugün Süleymaniye’ deki Türk özel kuvvetleri bürosuna ABD askerleri baskın düzenlemiş11 askerimizi esir almıştı.
Bölgedeki peşmergelerin de desteğiyle düzenlenen baskında Türk askerine silah doğrultulmuş
Yüzü koyun yatırılarak bilekleri kelepçelenmiş
Başına çuval geçirilerek ABD'nin karargâhı olarak kullanılan Kerkük Havaalanı'na götürülmüştü

5 Temmuz günü Kerkük havaalanında yapılan sorgulamadan sonra Türk askerine, qantanamo tutsaklarına yapıldığı gibi turuncu elbise giydirilmiş
Elleri kelepçelenmiş
Başlarına tekrar çuval geçirilerek helikopterlerle Bağdat’a götürülmüşlerdir.
Türk askerleri.
Dönemin başbakanı Erdoğan ile ABD başkan yardımcısı Çheney’nin konuşmasından tam üç gün sonra serbest bırakıldı.

Baskına uğrayan ekibin başında bulunan Türk özel kuvvetleri komutanı Binbaşı Aydın Eser, o gün yaşananları şu şekilde anlatmıştı:

Irak ta Türk askerinin başına çuval geçirilmesi  04 Temmuz 2003


Irak'ın kuzeyindeki Süleymaniye kentinde Türk özel timinin başına ABD askerlerince çuval geçirildiği.
Ulusal şerefimizin ve Türk haysiyetinin bütün dünyanın gözünde 5 paralık edildiği gündür
O gün
İşgalci ABD'li güçlerle Kürt işbirlikçilerinin hazırladığı hain bir plan
Süleymaniye’ de uygulamaya konuluyordu.
2003 yılının 4 Temmuz Cuma günü
ABD'nin 173. Hava indirme tümenine bağlı askerlerle onlara destek veren Kürtlerin, Süleymaniye’ deki Türk özel kuvvetleri bürosuna yaptıkları baskın sırasında:

  • 11 Türk askeri
  • 3’ü subay
  • 8’i astsubay olmak üzere esir alıyordu.

Önce kelepçe, sonra çuval
Türk askerlerine silah doğrulttular.
Yüzü koyun yatırılarak
Bilekleri kelepçelenen Türk grubu bahçeye indirildiğinde
Baskıncıların bir bölümü bina çevresinde de emniyeti almış ve içerdekilerin büyük bir kısmı da evin her noktasında arama yapıyordu.

Irak ta Türk askerinin başına çuval geçirilmesinde peşmergenin rolü:


Amerikalıların yaptıkları her işlem için yardımcıları, daha doğrusu öncü kuvvetleri peşmergelerdi.
Türk askerlerine reva görülen muamele
En iyimser ifade ile “fena” kavramını aşıyordu.
Fakat artık yapılacak hiçbir şey yoktu,
Çünkü eller kelepçelenmişti.

Amerikalılar esir aldıkları subay, astsubay ve görevliler ile baskın sırasında büroda bulunanların başına “çuval” Geçirdiler!

Başa çuval geçirilmesi
Esir alınanların, Iraklıların etrafı görmemeleri için yapılan bir uygulama idi.
Fakat bu kez özellikle amaç
Sindirme, güç gösterisi ve psikolojik baskı oluşturmaktı.
8 araçlık 3 kamyon, 5 hummer.

Baskın konvoyunun yanlarında peşmergelerde olduğu halde ABD'nin karargâhı olarak kullanılan, Kerkük hava alanına götürdüler.
2 kamyonun içinde 24 esir bulunuyordu. Esirler;

  • 11 Türk özel timi mensubu,
  • 2 sivil Türk,
  • 4 Kürt muhafız,
  • 2 Türkmen erkek,
  • 2 Türkmen kadın,
  • 1 Kürt,
  • 1 Türkmen çocuk ve İngiliz vatandaşı michael todd’du.
  • Kamyonların birinde 6, diğerinde 5 Türk askeri vardı.

Irak ta Türk askerinin başına çuval geçirilmesi 5 Temmuz günü.


Kerkük havaalanında sorgulama yapıldıktan sonra;
Amerikalılar helikopterlerle Türk askerlerini Bağdat’a götürdüler.
Irak’ın kuzeyinde Türk özel kuvvetleri mensubu 11 Türk askerinin ABD'liler tarafından esir alınmasıyla başlayan kriz;
Yoğun diplomatik çabalar sonucu ancak 60 saat sonra çözülebildi.

Serbest bırakılan Türk askerleri
Amerikalılar bize el-kaide muamelesi yaptı. 
En yakın müttefikine nasıl terörist gibi davranırlar?
Türk özel kuvvetleri komutanı Binbaşı Aydın Eser.

4 Temmuz Cuma günkü baskını önce Amerikalıların Iraklılarla bir çatışması sandığını söyledi.
Amerikalılar havaya ateş açıyorlardı.
Önce sokakta çatışma çıktı sandım.
Kapıyı açıp onlara yardım etmek istedim.
Bir baktım bize doğru ateş ediyorlar.
Amerikalılar bize doğru gaz bombası attılar.
Olayın değişik boyutlara girmemesi için teslim olduk
Binbaşı aydın, dayaktan incinmiş kaburga kemiğini gösterirken.

Biz burada yasal olarak bulunuyoruz.
Benim rütbemi hiçe sayıp Kerkük ve Bağdat’ta kötü muamele ettiler.
Kafalarımıza çuval geçirildiği gibi ellerimizi de kelepçelediler.

Türk özel kuvvetleri timinin komutanı Binbaşı Aydın Eser'in son sözü ise:
Bizi Kürtler gammazladı.” oldu.
Saat 14:30’da
Türk özel kuvvetleri bürosu terk edilirken
100 metre ilerde beyaz jip içindekiler,
Amerikalı yarbay tarafından bir kez daha tebessümle selamlandılar.
Jip’in içinde bekleyen rehber, görevini ifa etmenin huzuru ile kyb dış ilişkiler Bürosu'nun yolunu tutarken, konvoy Süleymaniye sokaklarında yeniden bir geziye çıktı.

İçerde çuvallanmış Türk askeri vardı.
Başlarında ise Coni’ler ve peşmergeler
Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin ısrarla
Haberimiz yok dediği
Türk özel kuvvetleri timine karşı yapılan baskında.

Irak ta Türk askerinin başına çuval geçirilmesinde Celal Talabani'nin rolü:


Celal Talabani’nin oğlu zaten başından sonuna kadar bu çuval baskınının içinde yer alıyordu.
Bölgede babadan oğula geçen siyaset geleneği içinde küçük Talabani önemli bir figür olma özelliğini doğuştan taşıyordu.
İşte bu Bafel Talabani, operasyon boyunca elindeki telefonla hem babasını bilgilendirmiş hem de Amerikalı konvoya yol gösterirken, aynı anda da baskını saniye saniye görüntülemişti.
Hatta Bafel işi iyice abartmış,
Amerikalıların Türk özel kuvvetleri Timi'ni götürmelerinin ardından “baskın sonrasını da” görüntülemişti.

Çuval olayı Hilmi Özkök: mukavemet etmesinler


Türk askerine ABD askeri tarafından baskın yapılır, başına çuval geçirilirken dönemin genelkurmay başkanı Hilmi Özkök'ün "mukavemet etmesinler" emri verdiği ortaya çıkmıştı.

Emekli. Amiral Türker Ertürk.
4 Temmuz 2003 günü, dönemin genelkurmay başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’e odasında bildirildiğini, Özkök'ün de "mukavemet etmesinler" emri verdiğini açıklamıştı.

Irak ta Türk askerinin başına çuval geçirilmesine Erdoğan'ın tepkisi:


Erdoğan'ın Amerika ya nota verilmesi gerektiğini söyleyenler ise cevabı  "ne notası, müzik notası mı?
cevabı , Türk askerinin başına çuval geçirilmesi kamuoyunda büyük tepkilere neden olmuştu.
Herkes, hükümet yetkililerinin gereken cevabı vermesini beklerken, hükümet yetkilileri ve genelkurmay başkanı Hilmi Özkök'ten iç yakan açıklamalar gelmişti.
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, gazetecilerin,
 
-- ABD'ye nota verecek misiniz?" sorusuna,
-- Ne notası? Müzik notası mı?"Diye cevap veriyordu.
Dönemin dışişleri bakanı, Abdullah gül ise,
-- Büyük devletler özür dilemez" açıklamasını yapıyordu.

Bu utanç gününü ve bizi utandıranları asla unutmadık ve unutmayacağız.

Wikileaks belgelerine göre çuval olayı


Taraf gazetesinde "Türkler Kerkük Vadisi'ni vuracaktı" başlığıyla yayımlanan (4 Nisan 2011) birebir çevrilen Wikileaks kriptosu şöyle:

Türkler Kerkük Valisi'ni mi vuracaktı

4 Temmuz 2003’te Türk Özel Kuvvetleri’nin Süleymaniye’deki karargâhını basan Amerikan güçlerinin bunu niye yaptıklarının cevabı, ABD kriptolarına yansıdı:
Bir Türk askeri de Kerkük Valisi’ni öldürme planının parçasıydı.
Taraf’ın 30 Mart Çarşamba günkü sürmanşetinde
Çuval baskını ‘geliyorum’ demiş ifadesi vardı.

O gün yayımladığımız “WikiLeaks Belgeleri,
22-23 Nisan 2003’te Kuzey Irak’ta meydana gelen olay sonrasında,
Türk ve Amerikan Özel Kuvvetler komutanları arasında yapılan toplantının zabıt tutanağına geçen kararları da içeriyordu.

22 Nisan 2003 günü, Erbil’deki Özel Kuvvetler Komutanlığı Karargahı'nda görev yapan Türk askerleri. Türkiye’den gelen bir insani yardım konvoyuna eskortluk etmek üzere” gittikleri Kerkük’te gözaltına alınmış, ertesi gün de Amerikan askerî personeli eşliğinde Türkiye’ye gönderilerek, Irak’tan sınır dışı edilmişlerdi.

Bir hafta sonra,

30 Nisan 2003’te yapılan askerî toplantıda, iki tarafın da altına imza koyduğu kararlarla, Irak’taki Türk askerî personelinin her zaman üzerinde kimlik ve üniforma taşıması gerektiği Türkiye’ye tebliğ ediliyor ve bu kurala uymayan askerlerin gözaltına alınacağı kayda geçiriliyordu.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün “ültimatom benzeri” diyerek eleştirdiği ancak geçerliliğine kimsenin resmen itiraz etmediği bu kararların üzerinden iki ay geçtikten sonra,
4 Temmuz 2003’te, “Çuval Olayı” yaşandı.
Süleymaniye baskınında, ABD’liler Türk Özel Kuvvetleri’ne mensup, üçü subay, sekizi astsubay on bir Türk askerini gözaltına aldılar;
Bu askerlerin üzerinde üniforma ve kimlik yoktu.

Tabii, hadise iki taraf için de bu kadar “basit” değil.
Süleymaniye olayı,
Türkiye’nin toplumsal hafızasına,
ABD’nin Türk askerlerinin başına ‘çuval’ geçirmesi” olarak kazındı.
Amerikan tarafı ise, Türk Özel Kuvvetleri’nin de katılımıyla Kerkük Valisi’ne yönelik bir suikast gerçekleştirilmesinin,
ABD askerlerince son anda önlediğini savundu ve bu tezinden bugüne kadar vazgeçmedi.

Irak ta Türk askerinin başına çuval geçirilmesindeki gerçek neydi:

 
Ve “Çuval Olayının yaşandığı günlerdeki ikili temaslar gerçeği ne kadar anlatıyordu?
Taraflar birbirlerine neyi, nasıl söylemişlerdi?
Bugün, bu soruların cevabını arayarak, “Wikileaks Türkiye Belgeleri” kapsamındaki “çuval” telgraflarını dikkatinize sunuyoruz.


Elçilik, bu baskını Türklerden öğrendi
4Temmuz 2003’te “GİZLİ” ibareli, “Türkiye, Kuzey Irak’taki Özel Kuvvetler Personelinin Derhal Serbest Bırakılmasını Talep Ediyor” başlıklı, Büyükelçi W. Robert Pearson’ın onayıyla gönderilen telgrafı,
ABD Büyükelçiliği Baş Müsteşarı Robert Deutsch kaleme almış.
Telgrafı aynen aktarıyoruz:

1 Bağdat’ın da asgari düzeyde bilgilendirilmesi elzemdir.
2 Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Vekili Baki İlkin, aktarıldığı üzere, Türk Özel Kuvvetleri’nin Irak’ın Süleymaniye şehrinde ABD güçlerince gözaltına alınmasını ifadesi kullanılarak, gözaltı olayının bir olgu değil, bir iddia olduğu ima ediliyor resmen protesto etmek için,
4 Temmuz akşamı Baş Müsteşar'ı (Robert Deutsch) davet ediyor.

Dakika dakika Irak ta Türk askerinin başına çuval geçirilmesi :


150 ABD askeri Türk karargâhında İlkine göre, 4 Temmuz günü saat 14:30 civarında,
150 ABD askeri, tesiste arama yapmak üzere Süleymaniye’deki Türk Özel Kuvvetler Karargahı'na geldi.
Bu noktadan itibaren,
Türk Özel Kuvvetleri’nin kendi üstleriyle iletişimleri engellendi.

Tesisin dışındaki bir görgü tanığının.
Binanın arandığını, hatta altının üstüne getirildiğini, Özel Kuvvetler birim komutanının ofisindeki Türk bayrağının yırtılarak indirildiğini ve 18 Türk Özel Kuvvet mensubunun prangalanarak götürüldüğünü Özel Kuvvetlere anlattığı anlaşılıyor.

Bundan kısa bir süre sonra,
ABD askerleri, Süleymaniye’deki Irak Türkmen Cephesi ofisine de gitmişler ve Türkmenler gözaltına alınmış.
Başlarına çuval geçirilerek, prangalanarak ve kelepçelenerek götürülmüşler.
Bu noktada, dışarıdaki görgü tanığıyla iletişim de kesilmiş.
Dahası, Süleymaniye’deki Türkmen radyo istasyonunun yayını durdurulmuş.

Saddam’ın Fedaisi gibi davrandılar
Her iki grubun da Kerkük’te bir cezaevine götürüldüklerini aktardı.
Irak’taki Türk Özel Kuvvetleri’ne karşı başka hareketler de yapıldığına ilişkin teyit edilmemiş haberler olduğunu ilave etti ve bu haberlerin doğru olmadığını umduğunu söyledi.

İlkin:
Türklere davranılma biçiminin acınası olduğunu,
Saddam’ın Fedaileri’ ne de aynı böyle davranıldığını ve
Kuşkusuz bir müttefike davranma biçiminin bu olmaması gerektiğini söyledi.
Kerkük bugün kurtuldu dediler

İlkin.
Türklerin bu tür bir eyleme girişilmesine kimin karar verdiğini bilmediklerini anlattı ve bu olgunun konuyla ilgili olup olmadığını bilmemekle birlikte, daha önce kendisiyle zorluklar yaşadıkları 101. Hava İndirme Tümeni’nden Albay (William )Mayville’in de 4 temmuzda, Süleymaniye’de olduğunu anladıklarını belirtti.

İlkin:
Türk hükümetinin daha önce Albay Mayville’in tavır ve hareketlerinden şikâyetçi olduğunu da kaydetti.
Türk hükümeti, yetkililerle ve Ankara ile Washington arasındaki iletişim, tatil (ABD’nin Bağımsızlık Günü tatili) nedeniyle aksayacağı için, bu eylemin 4 temmuzda yapılmış olabileceğinden kuşkulanıyor.

İlkin:
Kerkük-Süleymaniye bölgesinde bazı şahısların
-- Kerkük bugün kurtarıldı” dediği :
Haberleşmelerin tespit edildiğini de kaydetti.

İlkin:
Bu olayın şimdiden basına sızdığını (bunu teyit etmeyi başaramadık) ve Cumhurbaşkanı Sezer’le Başbakan Erdoğan’ın da haberdar edildiğini söyledi.
Eğer sorunlarla derhal ilgilenilmezse, bu olayın, iki tarafın da yeniden sağlam bir zemine oturtmak için çalıştığı ABD-Türkiye ilişkisinde ciddi olumsuz yansımaları olacaktı.

Türk hükümetinin, olayın çözüme kavuşturulması için, şu hususları da içerecek şekilde, hızla harekete geçilmesini talep ettiğini bildirdi:

  • Gözaltına alınanların derhal serbest bırakılması,
  • Olayın tümüyle soruşturulması,
  • Kararın sorumlularının belirlenmesi ve gerekli tedbirin alınması,
  • Soruşturmanın sonuçlarının Türk hükümetiyle paylaşılması.

Büyükelçilik,
İddia olunan bu olayı, Türk Genelkurmayı ve Dışişleri kaynaklarından 4 Temmuz günü ikindi saatlerinde öğrendi.
Konuyla ilgili herhangi bir faaliyet olup olmadığını askerî ve sivil kanallardan (EUCOM- Avrupa Kuvvetleri Komutanlığı, CENTCOM- Merkezî Kuvvetler Komutanlığı, ABD Dışişleri, OCPA- Bağdat’ta Saddam Hüseyin’in Cumhuriyet Sarayı’nda karargâh kuran ve o sıradaki başkanı ABD’li Paul Bremer olan Geçici Koalisyon İdaresi) teyit etmeye çalıştık.

Olayı teyit edebilmemiz altı yedi saat aldı ve Büyükelçi Pearson (bakanlığa çağrılmamızdan hemen önce) Müsteşar İlkin’e, üzerlerinde kimlik ve üniforma olmadığı için sivil oldukları varsayılan 23 kişiyi gözaltına aldığımızı bildirdi.

İlişkimiz açısından yaratabileceği ciddi potansiyel sonuçlar düşünüldüğünde, bu olayı mümkün olan en hızlı şekilde çözüme kavuşturmamız gerekmektedir.
Ankara saatiyle 5 temmuzda (saat farkı nedeniyle Ankara’da günün Washington’dakinden yedi saat önce değiştiği göz önünde tutularak yapılan bir vurgu) Türk hükümetine vermek üzere mümkün olan en fazla ayrıntıyı içeren bir cevap talep ediyoruz.

Bu adımı niye attığımızı çok hızlı bir şekilde, en somut ve mümkün olan en ikna edici ifadelerle Türklere anlatmamız gerekiyor.
Enformasyonun hassasiyeti ve gizliliği düşünüldüğünde bu konudaki brifingi en uygun olacak kanallardan vermeliyiz.

Çuval olayı nasıl gelişti.


İki sis bombası atıp içeri girdiler
WikiLeaks Belgeleri arasında “çuval” konusuna ayrılmış ikinci yazışma ise,
5 Temmuz 2003’te yine Baş müsteşar Robert Deutsch tarafından kaleme alındığı anlaşılan “GİZLİ” ibareli telgraf.

Türk Özel Kuvvetleri’nin Yakalanması Sınırı Kapatın Başlığını taşıyan telgrafın tam metni şöyle:

1) Bağdat’ın da asgari düzeyde bilgilendirilmesi elzemdir.
2) Büyükelçi (Pearson), 5 Temmuz sabahı Dışişleri Müsteşar Vekili Baki İlkin’le, Irak’taki Türk Özel Kuvvetleri’nin gözaltına alınması hakkında konuştu.

İlkin, Kuzey Irak’taki ABD askerî yetkililerinin, kimliği belirlenemeyen bir grup Türk’ün gözaltına alındığını ve kimliklerinin belirlenmesi ve serbest bırakılmalarının diplomatik kanallardan istenmesi halinde bu kişilerin salıverileceğini, 173. (173. Hava İndirme Tugayı kastediliyor) ile ilişkili Türk İrtibat Timi’ne bildirdiklerini söyledi.

İlkin, olaya karışan Amerikan biriminin cuma sabahı Kerkük’te binalara hücum eğitimi yaparken görüldüğünü anlattı.

Bunu birkaç kez tekrar ettikten sonra, KYB (Kürdistan Yurtsever Birliği) güvenlikçilerinin eşliğinde, toplam kırk civarında araç içeren bir konvoyla Süleymaniye’ye doğru yola çıkmışlar.
Türk Özel Kuvvetleri’ni barındıran binaya, içeri iki sis bombası attıktan sonra girmişler.

Kerkük Valisi’ne karşı bir Türk OCPA (Irak’taki Geçici Koalisyon İdaresi) yetkilisiyle görüşen Büyükelçi, kimliklerinin tespiti durumunda şüphelilerin serbest bırakılacakları yönünde Türk İrtibat Timi’ne yapıldığı iddia olunan teklifi teyit edemedi.

Bağdat’tan anlıyoruz ki,
Türk Özel Kuvvetleri’nin bir mensubunun Kerkük Belediye Başkanı’nı (telgrafta böyle yazıyor ama kastedilen ‘belediye başkanı’ değil Kerkük Valisi) öldürme planının parçası olduğu iddiasına ilişkin soruşturma devam ediyor.

Habur Kapısı kapanıverdi...
ABD askerî kaynaklarından, 10 Türk Özel Kuvvetler mensubunun daha gözaltına alındığı başka bir baskının da 5 Temmuz sabahı gerçekleşmiş olabileceğinin işaretini aldık.
Ayrıca, bu olayın bir sonucu olarak Türklerin Habur Kapısı’nı kapattıklarını ve silahlı muhafızlarla güvenceye aldıklarını da anlıyoruz.

Türk Özel Kuvvetler Komutan Yardımcısı Tuğgeneral (Abdullah) Kılıçarslan üç otomobilde 16 kişilik bir heyetle, Kürdistan Yurtsever Birliği “Başbakanı” Barham Salih’le görüşüp durumu denetlemek üzere Süleymaniye’ye gidiyor.

TSK: Suikast iddiası saçmalık
Anaakım Türk gazetesi Hürriyet bu sabah birinci sayfasında, bu olayla ilgili, ABD’nin suikast planıyla ilgili iddialarını da not eden bir manşet habere yer verdi.

Başbakan Erdoğan olayı

-- Fevkalâde üzücü” ve kabul edilemez diye nitelendirdi.
Genelkurmay İkinci Başkanı General Büyükanıt, haberin maalesef doğru olduğunu açıkladı.
Türklerin Kerkük Valisi’ni öldürmeyi planladıkları iddiasını ise saçmalık olarak nitelendirdi.
Bir haber, Bakan (Colin) Powell’ın (Abdullah) Gül’e gereken her şeyin yapılacağını söylediğini duyurdu.

Bir başkası, bunun sonucunda ABD yetkililerinin Türk ordusuna Irak’tan çekilmesi yönünde baskı yaptığını öne sürdü.
Gazeteciler bir tepki için Büyükelçiliği sıkıştırmaya başladılar.
Bu iş pazartesi mutlaka bitmeli


4 Temmuz akşamı Dışişleri Bakanı Gül ile Dışişleri Bakanı (Powell), Genelkurmay Başkanı General (Hilmi) Özkök ile Avrupa Kuvvetleri Komutanı General (James) Jones arasındaki görüşmelere dayanarak,
Türk yönetimi, Amerikan üst düzey yönetiminin bu olayı hızlı biçimde çözüme kavuşturmak için çalıştığına inanıyor.
Bu beklenti ve hafta sonu olmasının verdiği nisbî sükûnet, bu olayın bir sonuca ulaştırılması için kısa bir süre tanıyor.

Ancak, eğer bu olay çözüme kavuşturulmaz ve Türk Özel Kuvvetleri pazartesi sabahına kadar serbest bırakılmazsa,
ABD-Türk ilişkilerine ciddi biçimde zarar verecek ve çok geniş yansımaları olacak bir siyasi ve toplumsal tepki Türkiye’de hızla ivme kazanacaktır.
Ankara Büyükelçiliği, bu meseleyi önümüzdeki kırk sekiz saat içinde çözüme kavuşturmaya katkıda bulunacak her türlü harekete hazırdır.
Manşetlere bakın, öfkeyi anlayın


ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, 7 Temmuz Pazartesi sabahı Washington’a, Türk Özel Kuvvetleri’nin gözaltına alınmasına ilişkin olarak basında çıkan haberlere geniş yer veren bir telgraf gönderdi.
Telgrafın başlangıcında,
ABD’nin temsilcilikleri önünde gösteriler düzenlendiği ve Türk yetkililerinin giderek daha yüksek tonda açıklamalar yaptıkları kayda geçirildi.
Telgrafın şu paragrafı, günün atmosferini hatırlamamıza yardımcı olabilir:

6 temmuzdaki başlıca Türk gazetelerinin manşetleri.


  • Çirkin Amerikalı” (Milliyet):
  • Bu Ne Biçim Stratejik Ortak” (Radikal)–

Buradaki basının genel tonunu yansıtıyor.
Öfkenin büyük bölümü, birçok kişinin Süleymaniye’deki ABD operasyonunu yönettiğini varsaydığı Albay William Mayville’e yönelmiş durumda.
Türkiye’nin en yüksek tirajlı gazetesi Hürriyet ’in birinci sayfasındaki bir başlıkta,
Bu adama haddini bildirin” ifadesi var.
 
Sabah ise Albay Mayville’in Kuzey Irak’ta Türkmenler ve Araplara karşı sistematik olarak Kürtleri kayırdığına ilişkin bir “kanıt” listesini ayrıntılarıyla yansıttı.
Telgrafta ayrıca, gazetelerin, Süleymaniye baskınının Türk askerlerini Kuzey Irak’tan tamamen atma amacıyla düzenlendiğine ilişkin iddialarına da mesafeli bir dille yer verilmiş.


Bir Hürriyet yazarının
ABD, Türk Özel Kuvvetleri’nin üç ay içinde Irak’tan çıkmasını istedi” diye yazdığı yine teyit edilmeksizin aktarılıyor.
Süleymaniye baskınında, Celal Talabani liderliğindeki KYB’den gelen istihbarata dayanıldığına ilişkin haberler ile Cumhuriyet gazetesinin, Kürt grupların ABD’yi Türkiye’ye karşı kışkırttığını savunan yorumları da telgrafta yer almış.

Sabah’ın,
Washington kaynaklı haberinde, Süleymaniye baskınının ABD Dışişleri Bakanlığı, Beyaz Ev ve Irak’taki sivil yetkililerin bilgisi dışında gerçekleştirildiğini yazdığı; buna karşın, Radikal’den Murat Yetkin’in, Olayla ilgili olarak Türk tarafına resmen bilgi verilmesinin geciktirilmesini, bu baskının yerel bir askerî inisiyatiften ziyade, “ABD devlet politikasının parçası” olmasına bağladığı da, telgrafın Türk basınındaki çelişkili yorumlara verdiği örnekler arasında

Kaynak ve alıntı; T24 Bağımsız internet gazetesi