İskilipli Atıf Hoca neden asıldı |
İskilipli Atıf Hoca neden idam edildi, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en tartışmalı ve en ilginç kişiliklerinden biridir. 1926 yılında Şeyh Said İsyanına destek verdiği gerekçesiyle idam edilen Atıf Hoca hem dini hem de siyasi bir figür olarak hafızalarda yer etmiştir. Peki, İskilipli Atıf Hoca kimdir ve neden asıldı? Bu yazıda, Atıf Hoca'nın hayatını, eserlerini, görüşlerini ve idam sürecini ele alacağız.
İskilipli Atıf Hoca'nın Hayatı
Atıf Hoca, 1875 yılında Çorum'un İskilip ilçesinde doğdu.
Babası Mehmet Efendi, ilçenin tanınmış din adamlarından biriydi.
Atıf Hoca, babasından ilk eğitimini aldıktan sonra, İskilip'teki medreselerde ve Ankara'daki Hacı Bayram Camii'nde ders okudu.
Daha sonra İstanbul'a giderek Fatih Camii'nde ve Ayasofya Camii'nde ilim tahsil etti. Burada tanıştığı Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'nin etkisiyle Maturidi mezhebine bağlandı.
Atıf Hoca, I. Dünya Savaşı sırasında askere alındı ve Yemen cephesinde görev yaptı.
Savaştan sonra memleketine döndü ve İskilip'te müderrislik yapmaya başladı.
Aynı zamanda çeşitli gazete ve dergilerde yazılar yazdı.
Bunlardan en önemlisi, 1924 yılında yayınlanan "Frenk Mukallitliği ve Şapka" adlı kitabıydı.
Bu kitapta, Atıf Hoca, Batılılaşma hareketlerine ve özellikle şapka giyme zorunluluğuna şiddetle karşı çıkarak, bunların İslam'a aykırı olduğunu savundu.
Atıf Hoca'nın Görüşleri
Atıf Hoca, dini konularda oldukça muhafazakâr ve gelenekçi bir tutum sergiledi.
Ona göre, İslam'ın temel kaynakları olan Kur'an ve Sünnet' ten başka hiçbir otoriteye itibar edilmemeliydi.
Bu nedenle, mezheplerin, tarikatların, felsefenin ve bilimin dini yorumlamada bir rolü olmadığını düşünüyordu.
Atıf Hoca, ayrıca, Osmanlı Devleti'nin yıkılmasından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti'ni de tanımamakta ve rejimin değişmesini istemekteydi.
Cumhuriyet'in laiklik ilkesine, kadınların eğitimine, medeni kanuna ve şapka kanununa karşı çıkarak, bunların İslam'a zarar verdiğini iddia ediyordu.
Atıf Hoca'nın İdam Süreci
Atıf Hoca'nın bu görüşleri, Cumhuriyet yönetimi tarafından hoş karşılanmadı.
1925 yılında Şeyh Said İsyanı patlak verince, Atıf Hoca da bu isyana destek verdiği gerekçesiyle tutuklandı.
Ankara İstiklal Mahkemesi'nde yargılanan Atıf Hoca, suçlu bulunarak idama mahkûm edildi.
4 Şubat 1926 tarihinde Ankara Merkez Cezaevi'nde asılarak idam edildi.
Atıf Hoca'nın idamından sonra, onun eserleri ve görüşleri hem destekçileri hem de eleştirmenleri tarafından tartışmaya devam edildi.
Bazıları onu bir şehit, bir alim, bir mücahit olarak gördü.
Bazıları ise onu bir gerici, bir isyancı, bir bölücü olarak niteledi.
Atıf Hoca'nın hayatı ve fikirleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş döneminde yaşanan dini ve siyasi çatışmaların bir yansıması olarak görülebilir.
İskilipli Atıf Hoca'nın vatana ihanet ettiğine dair belgeler var mıdır, varsa nelerdir?
Bu sorunun cevabı, İskilipli Atıf Hoca'nın hayatı ve idamı hakkında farklı görüşler ve iddialar içeren bir tarihi tartışma konusudur.
İskilipli Atıf Hoca, 1926 yılında Ankara İstiklal Mahkemesi'nde yargılanarak şapka inkılabına muhalefet ettiği gerekçesiyle idam edilmiş bir imam, müderris ve yazardır.
İskilipli Atıf Hoca'nın vatana ihanet ettiği iddiası, Millî Mücadele döneminde Teâlî-i İslâm Cemiyeti adına İstanbul hükûmetinin baskısıyla meşihat makamınca hazırlanıp dağıtılan ve Anadolu'daki direnişi kınayan bir beyannamenin imzacıları arasında yer aldığı ileri sürülmesine dayanmaktadır.
Ancak bu iddia, İskilipli Atıf Hoca'nın beyannameden haberdar olmadığını ve bunu 1920 yılında bizzat tekzip ettirdiğini gösteren belgelerle çürütülmüştür.
Ayrıca İskilipli Atıf Hoca'nın Teâlî-i İslâm Cemiyeti'nin Konya şubesinin TBMM seçimlerine katılmasını desteklediği ve Mustafa Kemal Paşa ile yazıştığı da bilinmektedir.
İskilipli Atıf Hoca'nın idam edilmesinin asıl sebebinin, 1925 yılında çıkartılan Şapka Kanunu'na muhalefet ettiği ve bu konuda yazdığı Frenk Mukallitliği ve Şapka adlı risalesini yayımladığı için olduğu kabul edilmektedir.
Bu risalede İskilipli Atıf Hoca, Müslümanların Batılıların kılık kıyafet ve kültürel alışkanlıklarına benzemeye çalışmasının caiz olmadığını, bir Müslüman ile Hristiyan'ın veya bir Yahudi'nin kılık kıyafetinden ayırt edilebileceğini, hatta edilmesi gerektiğini savunmuştur.
Bu görüşleriyle Cumhuriyet'in modernleşme politikalarına karşı çıkan İskilipli Atıf Hoca, mahkemede savunma yapmaya gerek görmeyerek idama razı olmuştur.
Sonuç olarak, İskilipli Atıf Hoca'nın vatana ihanet ettiğine dair kesin ve güvenilir bir belge bulunmamaktadır.
Vatana ihanet suçlaması, Millî Mücadele'ye karşı çıkması gerektiği varsayılan bir beyannamenin imzacısı olduğu iddiasına dayanmaktadır.
Ancak bu iddia, hem İskilipli Atıf Hoca'nın kendisi tarafından hem de tarihi kaynaklar tarafından yalanlanmıştır.
İskilipli Atıf Hoca'nın idam edilmesinin gerçek nedeni, şapka inkılabına muhalefet etmesi ve bu konuda yazdığı risaledir.
1 yorum
"Yunan'la savaşmayın, sizin düşmanınız Mustafa Kemal'dir"
Diyecek kadar alçalan bir Teali İslam Cemiyeti vardı.
Cemiyetin başkanı kimdi?
İskilipli Atıf.