-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

Malazgirt savaşı; Türklerin Anadolu'ya ilk değil son ve mutlak gelişidir

 
Malazgirt savaşı


Malazgirt savaşı, 26 Ağustos 1071 tarihinde Büyük Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında gerçekleşen ve Türklerin zaferiyle sonuçlanan bir meydan muharebesidir. Bu savaş, Anadolu'nun kapılarının Türklere açılmasını ve Osmanlı İmparatorluğu'na giden yolda ilk adımın atılmasını sağlamıştır. Peki, Türkler bu savaştan önce hiç Anadolu'ya gelmemiş miydi? Cevap hayır.

Malazgirt savaşından önce Anadolu'da Türk boyları var mı idi?


Türklerin Anadolu'ya girişi, Malazgirt'ten çok daha önce başlamıştır. 
Milattan önce, göç güzergahında bulunan Anadolu toprakları Türk toplulukların uğrak noktası olmuştur. 
Anadolu'ya M.Ö. 4. yy.'dan bu yana (Sibir, Avrupa Hun, Hazar, Oğuz, Peçenek gibi) çeşitli Türk toplulukları tarafından akınlar gerçekleştirilmiştir. 
Emevi ve Abbasiler döneminde İslam Devleti hizmetinde görev alan Türkler, 8. ve 9. yy.'dan başlayarak Anadolu'ya gaza ve cihat akınları yapmıştır. 
Anadolu'daki 100'e yakın yazıtta yapılan incelemeler de 1071 öncesinde Anadolu'da Türklerin yaşadığını gözler önüne sermektedir.

Büyük Selçuklu Devleti'nin kuruluşundan sonra da Anadolu'ya yönelik seferler devam etmiştir. Çağrı Bey'in Malazgirt'ten çok önce Anadolu'ya ilk seferini emrindeki üç bin kadar atlı ile 1015-1021 arasında düzenlediği bilinmektedir, bu seferde:
  • Sivas fethedilmiş
  • Malatya
  • Kayseri
  • Kars ve Ani'ye seferler düzenlenmiştir. 
Tuğrul Bey de 1054'te Doğu Anadolu seferine çıkıp:
  • Erzincan
  • Erciş
  • Bayburt ve Kemah'ı ele geçirmiştir. 
1048'de Pasinler Ovasında yapılan Pasinler Savaşı'nda da Selçuklu birlikleri ilk kez Bizanslılarla yaptığı meydan muharebesini kazanmıştır.
Bu bilgilerden anlaşıldığı üzere:
Malazgirt savaşı Türklerin Anadolu'ya ilk girişi değil, son girişi olmuştur. 
Bu savaşla birlikte Anadolu'nun ekonomik, idari ve siyasi hakimiyeti Türklere açılmıştır. Anadolu'ya doğru göçler, Malazgirt sonrasında yoğunlaşarak devam etmiştir.

Malazgirt savaşı istismar ediliyor


Malazgirt Meydan Muharebesi yıllardır istismar ediliyor. 1071 yalanı ise kullanılan bir "İhanet Kapanıdır.
Gerek Sn. Erdoğan ve gerek Sn. Devlet Bahçeli de sık sık 1071 Malazgirt Savaşı’nı yâd ederek o tarihten bu yana Türklerin Anadolu’da olduklarını belirtir.
Tarihi ve ilmi hata burada başladığı gibi birleştirmek isterken ayrıştırma faaliyetleri de bu noktada odaklaşıyor.

Malazgirt özellikle bazı odaklar tarafından Türk çocuklarını yanlış bilgilendirmek için hazırlanmış bir tuzaktır.
Malazgirt’ten daha önce 1041 Dandanakan Savaşı vardır.
Eğer Anadolu’nun kapısı açılmışsa -ki ben bu mantığa karşıyım, Dandanakan Savaşı ile açılmıştır.

Anadolu’nun 1071’den sonra Türklerin vatanı olduğunu söylemek tamamıyla ve özellikle Amerikan toplum mühendislerinin 1945’den sonrasında yazılan tarih kitaplarındaki dayatmasından ibarettir.
Türk çocuklarını tarih bilincinden yoksun kılmanın ilk aşamasıdır.
Malazgirt’i temel almak,
  • Aka’ların
  • Sümerlerin ve Eti’lerin.
Türk olduklarını inkâr etme yoluyla Türklerin göçebe kavim olduklarını, dolayısıyla barbar olduklarını ve medeniyet kurmaktan uzak olduklarını zihinlere kazıyarak bir tür ‘mankurtlaştırma’ taktiklerinden biridir.
Atatürk bu tarihsel hatayı ortadan kaldırıp atmak için yerin altını işlemekle mükellef kuruluşun adını Etibank, oradan gelecek ürünü işleyebilmek için gerekli maddiyatı temin ve teşvik için de Sümerbank adını kullanarak tarihsel bütünlüğü Türk insanına yeniden hatırlatmak istemiştir.
1071 meselesinin zahirindeki (görünen, kamuoyu ve halka sunulan tehlikeli mesaj ve bilhassa yaratılmak istenen sahte imaj) husus ise bu tarihin tamamıyla menfur bir tuzak olmasıdır.
Bu konuda birçok ilmi ve tarihi kaynak mevcuttur.
Anadolu Türklerin ikinci yurdu değildir.

Anadolu Türklerin Anayurdudur.


Anadolu’da bundan 8 bin yıl önce de Türk devletinin var olduğu belgelerle kendini göstermektedir.
Akat Kralı Mezopotamya’dan gelmiş, Fırat Nehri’ni aşarak Anadolu’ya geçmiş.
Anadolu’da o zaman küçük küçük şehir devletleri var.
Bu küçük şehir devletlerinden 17’si Hatti Kralı Pampa’nın önderliğinde bir araya gelmişler ve Akat Kralına karşı vatanlarını korumak için mücadele etmişler.
Bu 17 kraldan biri, çivi yazılı metnin 15. Satırında geçen Türki Kralı İlşu-Nail’di.
Burada geçen ‘Türki kelimesinin Türk olduğuna şüphe yok.

2 bin yıl da buradan koyduğumuz zaman 4 bin 250 yıl önce Anadolu’da Türk kavmi olduğu gerçeği karşımıza çıkıyor.
İşte o Türk Krallığı da Hurri isimli bir kavimden gelmektedir.
Bu kavim M.Ö. 3 binli yıllarda Anadolu’da yaşamıştır.
İlmi verilerin ışığında çok daha gerilere gidildiğinde kavmin soyu 6 binlere dayanmaktadır.
2 bin de milattan sonraki dönem eklendiği zaman karşımıza Anadolu'da 8 bin yıllık dev bir Türk tarihi çıkmaktadır.
O günlerden bugüne gelen 3 kültür var.

İlki; neolitik köy kültürü.
Onu takip eden 5 binlerde kalkolitik kültür var.
Köylerin yerini şehirlere terk ettiği dönem
3. Dönem. Bu dönem ise eski Tunç Çağı.
Bu üç kültür arasında hiçbir kopukluk yok.
Bu kopukluğun oluşmaması ise kavmin değişmediğine işaret etmektedir.

Türk adını ilk taşıyanlar Hunlar mı, Türkîler mi?

Bildiğimiz ya da bilmemiz istenilen tarihteki bilgilerimizin yanlışlığının altını çizen Prof. Dr Ekrem Memiş, Hurrilerin Anadolu’nun Doğu bölgelerinde yaşayan en eski sahiplerinden biri olduğunu, Anadolu’nun Türk’ün ikinci vatanı olmadığını, anavatanı olduğunu belirtiyor ve Göktürk Devleti’nin ilk Türk adını taşıyan devlet olduğu tezine de karşı çıkıyor.
Memiş Hoca, Hurrilerin devamı olan ve M.Ö. 1000'lerde yaşayan Türkî Krallığının Türk adını taşıyan ilk devlet olduğunun altını önemle çiziyor.
Hattâ bununla da yetinmeyerek,
Evet Hunlar Orta Asya’da bir Türk devleti kurmuşlardır ama bu devlet ilk Türk devleti değildir.
Biz buralara sonradan gelmedik.
Hep vardık.
Ders müfredatında bunlar mutlaka işlenilmelidir” diye feryat ediyor.

Hadi son fasılda birkaç örnek daha vereyim.
Tanrı ömrünü uzun eylesin de Türk’e hizmetinden eksik eylemesin, Muazzez İlmiye Çığ hanımefendinin bir sözünü aktarmak istiyorum.
Biz Türkler Anadolu’nun bizim olduğunu anlatabilmek için daha kaç sefer fethetmek zorunda kalacağız?
Amerika’da yapılan Sümer araştırmalarında Sümerlerin müzik aletinin bilgi ve bulguları tespit edilmiştir.
Sümerlerin müzik tınıları elde edebilmek için bir çalgı çaldığını belirterek çalgının tarifini de yapmışlardır.
Kısacası bu çalgının adı nedir, biliyor musunuz? “Bağ!” Yani şu bizim bildiğimiz, meftunu olduğumuz Milli Sazımız, Bağlama!
Ne dersiniz, bağlamaya da 1071’den sonra mı kavuştuk?

Ve sözün sonu, özellikle adında ‘Milliyetçi’ ibaresi olan bir siyasi partinin başta genel başkanı olmak üzere bütün mensupları şu 1071 meselesini bir kez daha gözden geçirmek zorundadırlar.
Tarihi ve ilmi gerçekler, Türk ve Kürt meselesinin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır.
Ayrıca çok önemli bir husus daha vardır ki ‘ayrışmanın asıl kodları bu noktada kilitlenmiştir.

Milliyetçiler’, Amerikan dayatmasında basılan 1945 sonrası ders kitaplarına ve bu zihniyetteki sözde ilim adamlarının kaleme aldığı safsatalara kapılarak değil, tarafsız, yansız, sadece ilmi ve bilgisi olan ilim adamlarından faydalanarak doğruyu bulabilirler."

Malazgirt savaşı ve sonuçları


Malazgirt savaşı, 26 Ağustos 1071 tarihinde Bizans İmparatorluğu ile Selçuklu Devleti arasında gerçekleşen ve Selçuklu zaferiyle sonuçlanan bir savaştır.
Bu savaş, Bizans'ın Anadolu'daki egemenliğini kaybetmesine, egemenliğin safha safha Türklerin eline geçmeye başladığı savaş olarak kabul edilir.

Savaşın Nedenleri


Malazgirt savaşının nedenleri arasında şunlar sayılabilir:

- Bizans İmparatoru Romanos Diogenes, Doğu Anadolu'da Selçuklu akınlarını durdurmak ve sınırlarını güvence altına almak istiyordu.
- Selçuklu Sultanı Alp Arslan, Bizans'ın müttefiki olan Gürcistan'ı fethetmek ve Anadolu'yu ele geçirmek istiyordu.
- İki taraf da dinî ve siyasî nüfuzlarını genişletmek ve rakiplerini zayıflatmak istiyordu.

Savaşın Sonuçları


Malazgirt savaşının sonuçları arasında şunlar sayılabilir:

- Bizans ordusu büyük bir bozguna uğradı ve imparator esir düştü.
Selçuklular, imparatorun fidyesi karşılığında Anadolu'nun kapılarını açtılar.
- Selçuklular, Anadolu'ya yerleşmeye başladılar ve Türkmen boyları da peşlerinden geldiler. Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamlaşması hızlandı.
- Bizans, Anadolu'daki egemenliğini kaybetti ve iç karışıklıklara sürüklendi. Haçlı Seferleri'nin başlamasına zemin hazırlandı.


Savaşın Etkileri


Malazgirt savaşının etkileri arasında şunlar sayılabilir:


- Anadolu, Türk kültürü, dili ve dininin yayıldığı bir coğrafya haline geldi.
Türkler, Anadolu'nun yerli halklarıyla kaynaştılar ve yeni bir medeniyet inşa ettiler.
- Bizans, Doğu Roma İmparatorluğu'nun sonunu hazırlayan bir darbe aldı.
1453'te İstanbul'un fethiyle tamamen yıkıldı.
- Haçlı Seferleri, İslam ve Hristiyan dünyası arasında uzun süreli bir çatışma başlattı.
Bu çatışma, tarih boyunca pek çok savaşa, katliama ve göçe neden oldu.
Sonuç olarak Malazgirt savaşı Türklerin Anadoluya ilk değil son ve mutlak gelişidir.



Alıntı ve kaynak;
Wikipedia: Malazgirt savaşı  
Prof. Dr. Ekrem Memiş TÜRKLERE 1071 TUZAĞI- 

Yorum Gönder

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun