-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

PAYLAŞILAMAYAN BAYRAM NEVRUZ KİMLİK OLUŞTURMA MIDIR

Nevruz'un Tarihçesi

Nevruz: Türk’ün Bayramı mı, Kürt’ün Destanı mı, Yoksa Baharın Uyanışı mı?

Her yıl 21 Mart’ta alevler yükselir, halaylar çekilir, demirler dövülür, ama bir türlü paylaşamadığımız bir şey var: Nevruz kimin bayramı? Kimine göre Nevruz, kadim bir Türk geleneğidir; kimine göre ise Kürtlerin ulus olma mücadelesinin simgesidir. Peki, tarih gerçekten ne diyor? Yoksa bu işin sırrı, baharın gelişiyle birlikte siyasetin de alevlenmesinde mi yatıyor?

Nevruz'un Tarihçesi: Mit mi, Gerçek mi?

Nevruz’un tarihi, tarihten bile eski! İran’dan Orta Asya’ya, Mezopotamya’dan Anadolu’ya kadar birçok halkın kutladığı bu bayramın kökeni, kesin olarak kime ait olduğu kadar belirsiz. Ancak şurası kesin ki, Nevruz sadece bir halkın değil, birçok medeniyetin ortak mirası.

İran mitolojisine göre, Nevruz’un kökeni Perslerin efsanevi kralı Cemşid’e dayanıyor. Türk mitolojisinde ise Nevruz, Ergenekon Destanı ile ilişkilendiriliyor ve demir dağı eriterek özgürlüğüne kavuşan Türklerin bayramı olarak anlatılıyor. Öte yandan Kürtler için Nevruz, zalim kral Dehak’a karşı ayaklanan Kawa’nın zaferini simgeliyor. Yani herkes kendi destanını anlatıyor, ama bayram aynı bayram!

Türklerin Nevruz’u: Ergenekon Destanı mı, Yeniden Doğuş mu?

Göktürklerin meşhur Ergenekon Destanı’na göre, esaretten kurtulup bağımsızlıklarını ilan eden Türkler, dağları eriterek kendilerine yeni bir yol açmış ve o günü baharın gelişinin simgesi olarak kutlamışlar. Bu yüzden Nevruz, bazı çevrelerce "Türk’ün yeniden doğuş günü" olarak görülüyor.

Ancak tarihi kaynaklara bakıldığında, Nevruz’un özellikle İslam öncesi Türk kültüründe belirgin bir şekilde yer aldığına dair kesin kanıtlar yok. Kaşgarlı Mahmud'un "Divânu Lugâti't-Türk" eserinde Nevruz’dan hiç bahsetmemesi de ilginçtir. O halde Nevruz, sonradan Türklere mal edilen bir bayram mı?

Kürtlerin Nevruz’u: Ulus Yaratma Miti mi?

Kürtler için Nevruz, bir bahar bayramından öte, bir kimlik meselesi! Efsaneye göre, zalim kral Dehak’ın zulmüne karşı ayaklanan demirci Kawa, halkını özgürlüğüne kavuşturur ve bu zaferin simgesi olarak dağlarda ateşler yakılır.

Modern dönemde, özellikle 20. yüzyıldan itibaren Kürt siyasal hareketleri tarafından Nevruz, ulusal bir direniş ve kimlik bayramı olarak sahiplenildi. Bu yüzden Türkiye’de Nevruz kutlamaları, zaman zaman siyasi bir meseleye dönüşüyor.

Nevruz Ateşinin Gölgesinde Siyaset

Şimdi gelelim asıl meseleye: Nevruz neden bir türlü paylaşılamıyor?

  • Türk tarafı, Nevruz’u bir Türk bayramı olarak sahiplenmek isterken, Kürt tarafı, onu ulusal kimliklerinin simgesi olarak görüyor.
  • Devlet için Nevruz, kontrollü bir festivaldir; halk için ise özgürlüğün ve baharın gelişinin coşkusu.
  • Bir taraf Ergenekon’u anlatıyor, diğer taraf Kawa’yı; ama herkes ateşin etrafında toplanıyor!

Nevruz Kimin?

Nevruz, aslında kimin olduğu tartışmasını çoktan aşmış durumda. Bu bayram, Orta Asya’dan Ortadoğu’ya kadar birçok halk tarafından kutlanan ortak bir mirastır. Ancak herkesin onu kendi tarihiyle anlamlandırması, doğal bir süreç.

Sonuç olarak, Nevruz’u kimse tekeline alamaz. Çünkü bahar kimsenin tapulu malı değil! Ateşi kim yakarsa yaksın, güneş herkes için doğuyor…

Bu makale, Nevruz’un tarihsel ve kültürel kökenlerini sorgulayan, ironik ve düşündürücü bir üslupla yazılmıştır. Sonuç olarak, Nevruz’a sahip çıkmak isteyen çok, ama o hâlâ baharın bayramı olmaya devam ediyor!

Nevruz: Ateşin ve Baharın Destanı Şiiri

Güneş, dağların sırtında bir kıvılcım,
Ve gece, küllenmiş bir masal gibi…
Yüzyılların fısıldadığı bir sırdır Nevruz,
Kimin duası, kimin ağıdı bilinmez.

Bir demir dağ erir rüyalarda,
Bir demirci yüreğiyle döver zamanı.
Kimin özgürlüğe giden yolu,
Kimin zincirlerinden kurtuluşu?

Kawa’nın çekici iner göğe,
Bir halk, ateşin içinde dile gelir.
Ergenekon’un dar vadisinde,
Demir, kızıl bir gül gibidir.

Bahar, tüm dillerde aynı şarkıyı söyler,
Ama herkes kendi türküsünü yakar ateşin üstüne.
Bir taraf "Turan" der, göğe bakar,
Diğeri "özgürlük" der, toprağa kapanır.

Nevruz, bir göçebedir zamanın içinde,
Ne bir milletin ne bir sınırın malı…
Bir küle dönüşür kimliğin peşinde,
Ve yine küllerinden doğar sabaha karşı.

Ateş yanar, eller birleşir,
Ama hâlâ sorar bir ses:
"Bu kıvılcım kimindir?"
Güneş cevap verir:
"Bana ait olan, herkesindir."
Yorum Gönder

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun
Raushan DesignMafiaXDesignThemeXDesignBacklinks DelightsDelights Backlinks