KENDİME YAZILARIM
Türkiye sosyolojisi siyaset ekonomi tarih felsefe ve genel kültür düzeyinde makaleler

PAYLAŞILAMAYAN BAYRAM NEVRUZ KİMLİK OLUŞTURMA MIDIR

Nevruz, Farsça'da "yeni gün" anlamına gelir ve 21 Mart bahar ekinoksunda kutlanır, tabiatın ve insanın yenilenmesini, yeni bir yılı tasvir eder.
Nevruz Halkların Kültür bayramı

Nevruz Halkların Kültür bayramı


Nevruz, Kazakistan, Orta ve Küçük Asya, İran'ın Farsça ve bazı Türkçe konuşan halkları ile Başkurtlar ve Tatarlar arasında bahar ekinoksunun ve yeni bir tarım yılının başlangıcının kutlandığı bir tatildir. Nevruz, Farsça'da "yeni gün" anlamına gelir ve 21 Mart bahar ekinoksunda kutlanır, tabiatın ve insanın yenilenmesini, ruhların arınmasını ve yeni bir hayatın başlangıcını sembolize eder.

Eylül 2009'da Nevruz, UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Mirasın Temsili Listesi'ne dahil edildi ve BM Genel Kurulu'nun 64. oturumu olan Şubat 2010'da 21 Mart'ı "Uluslararası Nevruz Günü" ilan etti.

Nevruz hangi kökene aittir?


Navruz kutlamalarının en eski kaynağı Zerdüştlüğün kutsal kitabı "Avesta"dır. Avesta'ya göre, her bahar insanlar dünyadaki yaşamın altı biçimini (gökyüzü, su, toprak, bitkiler, hayvanlar ve insan) kutlamalıdır. 
Navruz'un ilkbahar ekinoks gününde kutlanması, yedi bin yıl önce Orta Asya ve İran halkları arasında güneş kronolojisi takviminin ortaya çıkmasıyla ilişkilidir. 
Yılın başlangıcı ilkbahar ekinoksunda, yani 20 veya 21 Mart'ta olur. Bu dönemde yeni tarla açma, çiftçinin endişeleri ve umutları da ortaya çıkar.

Ergenekon ve Nevruz:


Eski Türk mitolojisine göre, bu gün Türk halkının Ergenekon'dan kurtulduğu ve dağlarla çevrili bölgeden ayrıldığı gün olarak kabul edilir. 
Bu nedenle Nevruz, Türkler tarafından yeni yılın başlangıcı olarak kutlanmaktadır. 
Orta Doğu ve Orta Asya'nın eski çiftçilerinin geleneklerine dayanan bu tatil, sadece Arap fetihlerinden kurtulmakla kalmamış, aynı zamanda İslam'ı benimseyen birçok halkın kültürünün ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. 
Bu gelenek, Tatarlar, Kazaklar, Başkurtlar, Kırgızlar, Tacikler, Özbekler ve diğer birçok halk tarafından kutlanmaktadır.
 
Nevruz'dan önce günahlardan tövbe etmek, düşmanlarla uzlaşmak, borçları affetmek gerekir. 
Bu nedenle, Nevruz'dan önce ev sahipleri evi düzene sokmaya, badanalamaya ve onarmaya çalışırlar. Ayrıca bayramdan önce evleri süslerler, sokaktaki çöpleri temizlerler. 
Giysileri, özellikle çocuk giysilerini yıkadıklarından emin olurlar çünkü çocuklar nazardan en çok etkilenenler olarak kabul edilir ve su her şeyi yıkamalıdır. 
Atalar anılır, onlara adak sunulur ve gelecek yıl onlardan yardım istenir, belalardan korunulur.


Eski Türklerde Nevruz:

Eski Türklerde Nevruz:


Yeni Yılın gelişinden önce sembolik arınma törenleri gerçekleşir. "Sevinç Çarşambası'nda (Nevruz'dan önceki son Çarşamba), şehirlerin ve köylerin sokaklarında şenlik ateşleri yakılır ve insanlar bir şenlik ateşinin üzerinden yedi kez veya bir kez yedi şenlik ateşinin üzerinden atlamalıdır. 
Eski yılın son gecesinde, geçen yılın günahlarından arınmak için birbirlerine su sıçratmak ve akan suyun üzerinden atlamak adettendir.

Bu akşam yeni evli kızlar, ayakkabı fırlatanın evde mi kalacaklarını yoksa nişanlılarının evine mi taşınacaklarını belirleyen bir gelenek olan "ayakkabı fırlatma"ya özellikle düşkündür. 
Ayrıca, Navruz'un başlamasıyla birlikte komşuların konuşmalarına kulak misafiri olmak ve duyulan sohbete bağlı olarak önümüzdeki yılın başarısını belirlemek gelenekseldir. 
Tatilin kendisi alacakaranlıkta başlar, aile yeni kıyafetler giyip masada toplanır. 
Masada bulunan yedi nesne ve ürün, Güneş'e sembolik bir hediye olarak kabul edilir. 

Ayrıca masaya bir ayna yerleştirilir ve aile fertlerinin sayısına göre mumlar yakılır. 
Büyük bir şenlikli ekmek veya kek, su dolu bir kasede yeşil bir yaprağın yüzmesi, meyve, fındık, badem, balık, horoz, süt, yoğurt, peynir ve renkli yumurtalar masada bulunur. 
Eski zamanlarda bu bileşenler, aile üyelerinin kaderi için gelecek yılın hasadı için özel bir öneme sahipti. 
Eskiden Navruz 13 gün boyunca kutlanırdı.
Kutlamaların sonunda insanlar yeni yılı kutladıkları alana çıkardı. 
Bu, gelecek yıl boyunca mutluluk ve refahın kendilerini bulacağına inanılan bir kehanetti.

Bu gelenek genellikle İran'da 13 gün süren Navruz kutlamalarının bir parçasıydı. 
İlk 5 gün, Navruz ile tanışmak ve akrabaları ziyaret etmek için ayrılmıştı. 
Dokuzuncu gün Shahryaran Nevruz (Şah'ın Navruz'u) olarak bilinirken, on üçüncü gün Sizda-bedar ("Evden on üçüncü gün") olarak bilinirdi.
İnsanlar, akrabalarıyla birlikte baharın 13. gününü doğayla barış içinde geçirirlerdi. 
Bu günlerde doğayı kutlamak için sahaya çıkanların, önümüzdeki yıl boyunca mutluluk ve bolluk içinde olacağına inanılırdı. 
Böylece, Yeni Yıl'ının gelişiyle bağlantılı şenlikler, doğaya yapılan ziyaretler ve yaratılışın işaretleriyle son bulurdu.
Bu makale, çoğunlukla Rusya ve Orta Asya kaynaklarından derlenmiş bilgilere dayanmaktadır.

İran Pers kaynaklarına göre Nevruz


İran Pers kaynaklarına göre Nevruz, Farsça konuşan ve bazı Türkçe konuşan halklar, Başkurtlar ve Tatarlar arasında bahar ekinoksunun ve yeni bir tarım yılının başlangıcının kutlandığı bir tatildir. 
21 Mart'ta kutlanan Nevruz, Farsça'da "yeni gün" anlamına gelir. 
Bu tatil, tabiatın ve insanın yenilenmesini, ruhların arınmasını ve yeni bir hayatın başlangıcını sembolize eder. 
UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne dahil edilen Nevruz, aynı zamanda BM Genel Kurulu tarafından "Uluslararası Nevruz Günü" ilan edilmiştir. Navruz tatili, dünyadaki en eski tatillerden biridir ve tarihçilere göre MÖ 7. yüzyıldan önce kutlanmaya başlamıştır. Ayrıca, tatilin kökeni Güneş kültü ve efsanevi peygamber Zarathushtra ile ilişkilendirilmektedir.

Türk ve Kürt toplumlarında "Nevruz-Newroz"un ve onun taşıdığı anlamın önemi:


Türkiye'de kutlanan Nevruz ve Newroz törenleri, aynı coğrafi bölgede kutlanmalarına rağmen farklı anlamlar kazanmıştır. 
Türkler ve Kürtler için bu kutlamaların taşıdığı anlamlar arasında rekabet olduğu gözlemlenmektedir. Bahar bayramları, dünyanın birçok bölgesinde yeni yılı karşılamak amacıyla kutlanmaktadır ve bazı milletler kendi kültürlerini bu kutlamalara yansıtarak milli bir kimlik kazandırmak istemektedir. Türkiye'de yaşayan Türkler için Nevruz kutlamaları, tarih boyunca kutlanan bayramlar arasında yer almaktadır. 
Orta Asya döneminden beri kutlanan bu bayram, Selçuklu ve Osmanlı Devleti döneminde de kutlanmıştır. 
Ayrıca, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinden itibaren Nevruz törenlerine farklı anlamlar yüklenmeye çalışılmıştır. 
Özellikle II. Meşrutiyet'in ilanı sonrasında Nevruz geleneği milli bir özellik halini almıştır.

Türkçülük akımında Nevruz :


Nevruz bayramı, Türkçülük akımının ortaya çıkmasıyla birlikte ulus-devlet anlayışını güçlendirmiştir. Cumhuriyet dönemiyle birlikte uluslaşma süreci ve milli bir tarih oluşturma çabaları da bu bayram üzerinden gerçekleştirilmiştir. 
Nevruz, Cumhuriyetin ilk yıllarında resmi bir bayram olarak kutlanmış, ancak sonraları ihmal edilmiştir. 

Mustafa Kemal'in desteklediği Nevruz kutlamaları zamanla terk edilmiş ve resmi bir tören haline getirilmemiştir. 
Ancak Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan Cumhuriyetlerinde resmi bir bayram olarak ilan edilmiş ve devlet töreni haline getirilmiştir. 

Türkiye'de yaşayan Kürtlerin Newroz kutlamaları ise farklı bir şekilde gerçekleşmektedir.
Türkiye'de yaşayan Kürtler, tarihleri net olarak bilinmeyen bir topluluktur. 
Ayrıca Kürtler, edebiyattan mahrum kaldıklarından Kendi kimliklerini oluşturmak için çeşitli yöntemler denemişlerdir.
Bu durum, Nevruz kutlamalarının Kürt kimliğinin oluşmasında hızlandırıcı bir rol oynadığı en hızlı yollardan biri olmuştur. 

Özellikle Türkiyeli Kürtlerin politik baskıya maruz kalmaları, Newroz şenliklerinin Kürt kimliğinin oluşmasında kullanılmasını hızlandırmıştır. 
Bu süreçte Newroz şenlikleri, kimlik oluşturma aracı olarak daha da önem kazanmıştır. 
Ayrıca, 21 Mart'ın "Uluslararası Irk Ayrımı ile Mücadele Günü" olarak ilan edilmesi de bu süreci hızlandırmıştır. 
Kürt siyasi liderliği de Newroz'u etnik bir anlatı olarak kullanarak yaygınlaştırmıştır. 
Tüm bu semboller ve ritüel pratikler, Kürtlerin milliyetçi duygular kazanmasına ve ayrımcılığa karşı durmalarına yardımcı olma amaçlıdır. 
Bu durum, bu düşüncenin daha da yayılmasına ve destekleyen birey sayısının artmasına sebep olmuştur.

Türklerde ulus devlet inşaası :


Osmanlı İmparatorluğu'nun çeşitli etnik ve dini yapıya dayalı millet algısı, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında ulus algısını güçlendirmek amacıyla sistematik bir şekilde ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucuları, İslam öncesi Türk kültür mirasına odaklanarak Türklüğü merkeze alan yeni bir ulusal çerçeve önermişlerdir. 

Bu doğrultuda, kapsamlı sosyopolitik ve kültürel kampanyalar düzenlenerek ulusal ve kültürel birliğin sağlanması amaçlanmıştır. 
Batı kaynaklı kavram ve ulusçuluk modellerine dayalı olarak yapılan bu kampanyalar, Türk ulusal varlığını gelecek için tek model olarak sunmuş ve teşvik etmiştir. 
Bu ulus inşa etme çalışmaları kısa bir süre içerisinde çeşitli politikalarla, baskılarla hızlandırılmış ve ulus devlet inşası gerçekleştirilmek istenmiştir.

Bu durumda, Türkiye'de yaşayan diğer etnik gruplar özellikle Kürtler, ulus-devlet içinde kendilerine yer bulamayınca kendi kimliklerini, tarih ve kültürleri üzerinden oluşturma arayışına girmişlerdir. 1950'lerin ve 1960'ların hâkim düşüncesine göre; köyden kente yönelik kitlesel göçün, merkez ile ülkenin geri kalanı arasında toplumsal, kültürel ve ekonomik bütünleşmeyi sağlayacağı ve bu süreçte Kürtler'in Türk kimliği ile uyum içinde bir dönüşüm yaşayacağı tahmin edilmiştir.

Ancak durum, bu tahminlerin aksine gelişmiştir. 
Kürtlerin yaşadığı bölgelerde ekonomik ve toplumsal uyum kısmen gerçekleşmiş olsa da, özellikle 1970'lerden itibaren dünya genelinde artan bilgi ve farkındalık düzeyi, belirgin etnik kimliklerin daha da ortaya çıkmasına neden olmuştur.

1980'li yıllara gelindiğinde, bu ayrım daha da belirgin hale gelmiş ve Newroz kutlamaları, Kürtlerin Türk siyasal sistemine karşı kolektif bir tepki oluşturmada önemli bir rol oynamıştır. 
Özellikle bu dönemden sonra Newroz, Kürt kimliğinin ana hatlarını gösteren, toplumsallaştıran ve yeniden üreten temel bir kültürel platform haline gelmiştir.

Nevruz gibi icat edilmiş geleneklerin ulus, milliyetçilik ve ulus-devletle yakından ilişkili olduğu bilinmektedir. 
Bu açıdan bakıldığında, Türklerin 1990'lı yıllarda daha fazla çaba harcadığı Nevruz kutlamalarının bir kimlik oluşturma ve tarih oluşturma aracı olduğu gibi, Kürtlerin Newroz kutlama çalışmalarının da ulus ve ulus-devletle ilgili olduğu görülmektedir.

Newroz, Kürt kimliğinin kültürel bir sembolü olarak kabul edilir ve yok olmaya yüz tutmuş bir kültürün tekrar canlanmasına yardımcı olmuştur. 
Aynı zamanda, Anderson'un vurguladığı gibi, farklı insanların bir araya gelerek ortak bir "hayali topluluk" oluşturmasına da katkıda bulunmuştur.
 
Devletin desteklediği bu kutlamalara bakanların katılması ve bakanların Nevruz ateşi üzerinden atlaması, törenlerin farklı bir boyuta evrildiğini göstermektedir. 
Ayrıca, Türkçe konuşan ülkelerin Kültür Bakanları, 1994 ve 1995 yıllarında "Nevruz Bayramı"nı ortak kutlama kararı almışlardır.

Önceleri 21 Mart tarihleri terörist olayların provası olarak nitelendirilse de, 1990'lardan itibaren resmi kurumlar tarafından ülke genelinde kutlamalar düzenlenmeye başlanmıştır. 
Kültür Bakanlığı'nın Halk Kültürü Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü de bütün Türkiye'de Nevruz kutlamalarının yeniden yapılmasına öncülük etmiştir.

Sonuç:

Sonuç olarak Nevruz ve Newroz kutlamalarının, aynı tarihsel kökene dayandığını ve farklı kimlikler tarafından farklı yollarla kutlandığını görmek mümkündür.
Her yıl aynı tarihte birçok millet tarafından kutlanan bu etkinlikler, kimlik oluşturma, tarih inşa etme ve kültürü sürdürme amacını taşımaktadır.

Cumhuriyet öncesi dönemde farklı gibi görünse de, bu kutlamaların her millette neredeyse aynı anlama geldiği görülmektedir. 
Baharın gelişini kutlama ve doğanın canlanışını sembolize etme amacı taşıyan bu etkinliklerin son zamanlarda politik anlamlar kazandığı görülmektedir.
Bu etkinliklerin birer kimlik oluşturma unsuru olarak algılanmaya başlaması, siyasi çatışmalara neden olmaktadır. 
Ancak bazı özelliklerini kaybetmemişlerdir.

Nevruz, ayinlere veya dini ritüellere dayansa da, takvime bağlı bir kültür ve folklor olayı olarak toplumu birleştirmeye devam etmektedir.
Nevruz ve Newroz kutlamaları, kültürün bir parçası veya ifade şekli olarak kabul edildiğinde, kültürün yeni kimliklerin oluşturulduğu ve gündelik yaşamda yerleşmeye başladığı bir alan olduğu söylenebilir.

Bu etkinliklerin taşıdığı anlama göre kutlama şekilleri de farklılık göstermeye başlamıştır. 
Ateş yakıp üzerinden atlamayı içeren ritüel günümüzde kültürel öğelerle zenginleştirilerek kutlanmaktadır. Özellikle Kürtler tarafından düzenlenen Newroz şenlikleri bu anlamda öne çıkmaktadır.

Türk'ün sofrası bereket dolsun,
Yakılsın ateşler, karanlıklar korksun.
Oyunlar oynansın, gülsün çocuklar
Nevruz'un sevinci her kalbe dolsun.

Dostluk, barış ve kardeşlik el ele, 
Nevruz'da bir araya gelsin yine her sene. 
Hoşgörü sevgi tavan yapsın, 
Huzuru içelim beraberce.
 

Kaynaklar:

  • http://aregem.ktb.gov.tr/
  • https://it.wikipedia.org/wiki/Nevruz
  • https://tr.euronews.com/2023/03/20/nevruz-nedir-c-k-s-kaynag-ne-nas-l-kutlan-r-ritueller-ne