KENDİME YAZILARIM
Türkiye sosyolojisi siyaset ekonomi tarih felsefe ve genel kültür düzeyinde makaleler

LİBERALİM NE DEMEKTİR

Kapitalizm çöküyor mu, Liberalizm ne demektir, 1980 senesi sonrası hızla liberalleşen Türkiye'de neler oldu, liberalleşmenin sonuçları.
Liberalleşen Türkiye
Liberalleşen Türkiye


Liberalizm ne demektir, 1980 senesi sonrası hızla liberalleşen Türkiye'de neler oldu, liberalleşmenin sonuçları.

Liberalizm


Tüm liberaller canınız cehenneme, bizler sanayide kamunun güçlü olduğu dönemin çocuklarıyız, kit'leri kötüleye kötüleye gözden düşürerek haraç mezat satılması için bizi kandırdınız, daha müreffeh bir Türkiye vaadiniz, ülke kaynaklarını talan etmekten ibaretmiş, çok geç anladık.

70 li yıllar, Türkiye karma ekonomik model ile yönetiliyor, ekonomik sistem karma ekonomi modeli, hem devlet kurumları, hemde özel sektör var, işçilerin belkide en mutlu oldukları yıllar, ailede blr kişinin çalışması neredeyse yeterli oluyor, işçiler senede üç ikramiye alıyor, emekli olduğunda ise ya ikinci evini yada bir yazlık alabiliyordu..

O günün emperyalizmine tutsak olmuş satın alınmış yada kandırılmış liboşların tek hedefleri vardı
Kitler, Kamu iktisadi teşekkülleri, yani halkın fabrikaları
Evet, Kitlerde bir nevi iş garantisi vardı
Bir kez işe girdin mi, oradan emekli olurdun
Siyasetçilerin elinde oy deposu olan kitler, seçim mi geliyor, hemen işçi alımına başlardı
Hazineye para mı lazım
Kitlerin kasaları siyasetçinin emrinde idi

Özelleştirme değil özerkleştirme 
Bülent Ecevit başlangıçta özelleştirilmesine karşı idi kitlerin
Özerkleştirilmesini savunuyordu
Lakin emperyalizme ve sermayeye yenik düştü.
Özelleştirme adına Kitler siyasi yandaşlara peşkeş çekildi
Çok eleştirildi, çok yerden yere vuruldu
Lakin kitlerin yönetimi hiç bir zaman profesyonellere bırakılmadı, başlarına atanan bakanların arpalığı yapıldı

Keşke özerkleştirilebilse idiler
Bu gün sayısız iştiraklari olurdu

Yandaş, siyasetçinin talimatı ile gitti kamu bankasından aldığı kredi ile yine kamunun yani halkın malına çöktü .
Çoğu aldığı krediyi dahi defalarca öteleyerek, yenileyerek bir nevi kamu malı soygunu gerçekleştirdiler.
Kredi faizlerini gider yazdılar, vergi ödemediler, kazanç çıksa dahi , Hükümet'in çıkardığı yasalara dayanarak vergi ödemek yerine derneklere vakıflara bağışta bulunarak vergiden kaçındılar.
Hiç bir şey yapamayan da kazancını ülke dışına kaçırdı.



Özelleştirme adı altında soygun yapıldı .
Elin taşı ile elin kuşunu vurdu geçtiğimiz otuz yılda emperyalizmin uşakları
Kamunun mallarına çöktüler
İşçileri açlık sınırında bir asgari ücrete mecbur bıraktılar, bu gün bir işçinin ev sahibi olması artık o tek maaşı ile mümkün değildir.

Kamu malı demek halkın malı demekti, bunu idrak edemeyen Türkiye'deki mütedeyyin kesimin malının üzerlerine çökerken o kesimin eline dindarlık kisvesi altında şükürcülüğü bıraktılar.
Sonuç olarak baktığımızda bu gün işçiler boğaz tokluğuna, o eski kitlerden emekli olanlarda açlık sınırında yaşamaktadır
Emperyalizmin dayattığı Türk liboşlarının öve öve bitiremediği özelleştirme maalesef bir işe yaramamış görünüyor
Bir anlamda kapitalizmin de sorgulanmasını gündeme getiriyor, özelleştirme fiyaskosu .

Çevremde çok büyük dört kamu kurumu vardı, hepsi şaibeli bir şekilde özelleştirildi, bu gün bakıyorum özelleştirilmiş günden beri yatırım yapılmıyor, çalışanları ise asgari ücrete mahkum edilmiş durumda
Hiçbiri yeni istihdam sahası açmadı
Hiçbiri teknolojisini geliştirmesi
Türk halkı olarak malımızı kaybettiğimiz ile kalakaldık.
Bir kısmı ise benim bakış sçık ile vatan hainliği yaptı, kamudan üç otuza aldığı tesisleri, yabancı sermayeye sattı.
Yabancı sermaye ülke kaynaklarını sömürerek, kazancını kendi ülkesinin insanlarına aktardı

SONUÇ

Bu bozuk düzen değişmeli, hatta tersine dönmeli, dünyanın bu gün içinde yaşadığı ekonomik kriz bir anlamda kapitalizmin de çöküşüdür .
Önümüzde kusursuz fırtına olarak adlandıracağımız büyüklükte bir ekonomik kriz var
Çoğu şirket bu fırtınadan sağ salim çıkamaz
Devlete burada düşen bir görev, bu tür şirketler üretim ve ihracat kapasitesi varsa batmalarına , yabancı sermayenin eline geçmesine izin vermeden kamulaştırma yoluna gitmesidir .
Ayrıyeten devletin sanayicinin gücünün yetmeyeceği alanlarda kamunun yeniden üretim kalemlerinde devreye girme zamanıdır
Her kriz bir fırsattır .


Ahmet Atam