Cumhuriyet tarihinin en büyük depreminin ardından durum nedir
Türkiye kıştan çıkarken karakışa kışa girecek gibi!
Deprem sadece karada fay hattı kırmadı Türkiye'nin ekonomik demagojik ve sosyolojik fay hatları da çatladı.
Depremle birlikte Güneydoğu'daki 10 ilin altyapısı da çöktü, sosyolojik olarak da artık o toplum o binalara girmez, giremez.
Türkiye'nin neredeyse %12'sine tekabül eden bu 10 ilin uzun yıllar artık Türkiye ekonomisine bir katkıda bulunması düşünülemez.
Gaziantep ve Hatay gibi iller ülke üretimine katkıda bulunmaktan çıkıp, yârdim bekler hale dönüşmüştür.
İlave olarak bu bölgeler zaten demokratik işgale uğramış Kaçak göçmenlerin yoğunlukta yaşadığı iller.
Bu da önümüzdeki dönem bize bir başka tehlikeyi daha bugünden gösteriyor.
Uzmanların söylediğine göre bölgenin yeniden yapılandırılabilmesi için en az 100 milyar dolarlık bir kaynak gerekmektedir.
Depremin ardından kaynak nereden bulunacak
Devlet, depremin yaralarını sarmak için kaynağı nereden ve nasıl bulacak,
Devletin tek kaynağı var.
Vergi.
Anlaşılan o ki yakın zamanda yeni bir deprem vergisi ihdas edilecek.
Peki zaten ekonomik kriz yaşayan bir ülkede nasıl yeni vergi ihdas edeceksiniz veya vergileri nasıl yükselteceksiniz.
Bu çok zor hatta imkânsız.
Önümüzdeki bu korkunç tabloda hangi vergiyi arttıracaksınız ÖTV'yi mi KDV'yi mi, ya da benzin mazot elektriği doğalgaza zam mı yapacaksınız.
Sahi bu korkunç yıkımın ardından parayı nereden alacaksınız.
Yapacak ilk şey var para basacaksınız
Bu da enflasyonu inanılmaz düzeyde arttıracağı ve gizli vergiye dönüşerek yine fakir fukaranın üzerine yıkılacağı için asla düşünülmemeli.
Enflasyon dar gelirliden çaktırmadan tahsil edilen en alçakça vergidir.
İlk birkaç ay sanki rahatlamış gibi görünen ekonominin üstüne birkaç ay sonra bu kez enflasyon çığ gibi yıkılılar, depremin ardından, millet enflasyonun altında kalır.
Depremin enkazını kaldırmada en makul ve en az zararlı yöntem Servet vergisi
Gün sermaye sahiplerinin, Servet sahiplerinin halktan aldıklarının bugün hiç olmazsa bir kısmını geri verme zamanıdır.
- Ya gönüllü
- Ya da zorla
Bir başka kaynak Dünya Bankası gibi uluslararası bankalardan alınacak kredilerdir.
İlaveten;
Devleti küçülterek, hayatiyet içerenler haricinde, tüm yatırımlar durdurulmak zorunda kalacaktır.
Bu arada vatandaşın gözü siyasilerin makam saltanatının devam ettirip ettirmediklerinde olacaktır
Öncelikle makam aracı saltanatına son vererek, %80''i bitmiş yatırımların tamamının durdurulması gerekmekte
Depremin demagojik ve sosyolojik yıkımı
Bölge, yukarıda da belirttiğim gibi demografik yönden oldukça değişime uğramış bir bölgedir.
Büyük bir Suriyeli nüfusu vardır.
İlaveten Türkiye'nin kontrolünde bulunan Suriye'nin İdlib ve çevresindeki yerleşim yerlerinde de yıkım büyüktür, birleşmiş milletlerin açıkladığına göre 5 milyona yakın evsiz insan vardır,Bu gruplar Türkiye'nin desteklediği cihatçı gruplardır,
Suriye devleti elini buraya uzatmaz, bu tür silahlı gruplar ve bunların geleceği ne olacaktır ilk gidecekleri yerler kafalarını kaldırıp baktıkları Türkiye'dir, bilesiniz.
Depremin ardından yeni bir mülteci akını.
Türkiye şu anda kendi mültecileriyle baş edemezken, Suriye'den tekrar gelecek milyonlarca göçmene nasıl ev sahibi yapabilecektir veya bu göç dalgasını nasıl durdurabilecektir.
İlaveten bölgedeki deprem dolayısı ile yörede yaşayanlar istedikleri illere ücretsiz gidebileceklerine dair açıklamalar vardır.
Türkiye en yaralı olduğu bir anlamda çoğu Suriyeli olan mülteci kılıklı namussuzların, hırsızların, gaspçıların soygun ve talanına uğramıştır, Hiçbir deprem ve afette daha önce yaşanmayan görüntüler ortaya çıkmıştır, bu ipten kazıktan kurtulma namussuzların bir an önce Ülke dışına çıkarılmaları gerekir.
Bu kadar mültecinin ülkenin her tarafına yayılmasının çok sakıncaları vardır
Sığınmacıların yoğun olduğu;
- Kilis
- Hatay
- Adana
- Gaziantep
- Şanlıurfa gibi kentler ile;
Depremin ardından Güney doğu Anadolu’da, Ulusal Güvenlik sorunu doğmuştur.
Yarısı yok olan Hatay’da, Hatay dışına göçler başlayınca bu bölgelerde Suriyeliler ve pkk/pyd kentlerin egemeni olacaktır.
Türkiye mültecilere olan bakış açısını çok acilen değiştirmelidir.
Kaybedeceği bir şeyi olmayan insanlar serseri mayın gibidir
Bunlar bugünden düşünülmesi gereken önemli konulardır, denetimi ve kontrolü öylesine zor olan grupların ülke içerisine dağılmaları ile asla ve kata söz konusu bile olmamalı.
Mülteciler sınır dışına çıkarılmalı
Bu grupların Türkiye içerisinde değil, Suriye içerisinde sınıra yakın bir bölgede İskân edilmeleri bir anlamda Türkiye'den çıkarılmaları gerekmektedir.
Sayısız videolar izledik yağma videoları hırsızlık videoları gasp videoları ve bunların ne yazık ki baş aktörleri bizim Ensar olduğumuz ama bizi zor günümüzde soyan mültecilerdi maalesef
2023 yılı için seçileri unutun
Önümüzde Çok zorlu bir dönem var.
Böyle bir dönemde seçim düşünülemez.
Hangi sandıkta kullanacak nereye kullanacak seçim sandıkları nerede bu mümkün değil.
Siyasi kavgayı bir yana bırakarak ülke menfaati ve geleceği için, seçimler ertelenmedir, Türkiye'nin bir ve birlik olma zamanıdır bugün.
Anayasa mahkemesinin seçim kararı
Anayasa Mahkemesi’nin 2012/30 sayılı esas ve 96 sayılı karar metninde;
Savaş ve benzeri zaruret sebepleriyle seçimlerin yapılmasının fiilen imkânsız kalması.
Seçimlerin ertelenmesinin önünü açıyor.
Giden Canlar Elbette geri gelmez.
Lakin Yıkılanı onarırız, kaybedilen kazançları tekrar kazanırız, Şahsen ben ekonomik sıkıntılardan ekonomik kayıplardan değil;
Türkiye içerisindeki başıboş kalan mültecilerin alacakları dış destek ile çıkaracakları isyan ve kargaşadan çekinirim ki, en ağır bedel bu olur.
Son söz ABD uçak gemisi boşu boşuna gelmez.
Ahmet Atam
Yorum Gönder