KENDİME YAZILARIM
Türkiye sosyolojisi siyaset ekonomi tarih felsefe ve genel kültür düzeyinde makaleler

İSLAMİYET MARKSİZM VE ALİ ŞERİATİ

İslamiyet ve Marksizm arasında örtüşen noktalar, Ali Şeriatı kimdir, ALİ Şeriatının İslami yorumu,
İslamiyet Marksizm ve Ali Şeriati
İslamiyet Marksizm ve Ali Şeriati

Ali Şeriati, Marksizm'i sonradan icat edilmiş bir kavram değil, Hz. Muhammed'in Arap Yarımadası'na tanıttığı bir gerçeklik olarak görür, eğer din ölümden önce bir işe yaramazsa, ölümden sonra da hiçbir işe yaramayacaktır der, Marksizm'i İslamiyet'in bir tamamlayıcısı olarak gören ALİ Şeriatı, eleştirinin olmadığı yerde, putçu' luk başlar diye devam eder.

Ali Şeriatı kimdir

ALİ Şeriatı, 20. Yüzyılın önemli İranlı sosyolog, yazar ve düşünürlerinden biridir. 
Özellikle din sosyolojisi ve çağdaş İslam düşüncesi üzerine eserler vermiştir. 
  • Marksizm
  • İslam felsefesi
Ümmetçilik ve Kur'an gibi akımlardan etkilenmiş ve İslam'ın sosyolojik bir okumasını yapmıştır.
İran İslam Devrimi'nin baş düşünürü olarak kabul edilir.
1977 yılında İngiltere'de SAVAK tarafından öldürülmüştür.

ALİ Şeriatının İslami yorumu


Ali Şeriatı (1933-1977), İranlı bir sosyolog, düşünür ve yazar olarak tanınır. 
Özellikle din sosyolojisi ve çağdaş İslam düşüncesi üzerine eserler vermiştir. 
İslam'ın özüne dönüş çağrısı yapan ve gelenekçi ve Batılılaşmış bakış açılarına karşı alternatif bir perspektif sunan Şeriatı, İran İslam Devrimi'nin baş düşünürlerinden biri olarak kabul edilir.

Ona göre şeriat, Allah'ın insanlara sunduğu bir yaşam tarzıdır ve insanın hem bireysel hem de toplumsal sorumluluklarını kapsar. 
Şeriatı, şeriatın tarihsel süreç içinde değişen ihtiyaçlara göre yorumlanması gerektiğini savunur.

Şeriatı'nın bir diğer eleştiri alanı da İslam tarihindeki iktidar mücadeleleri ve bunların din üzerindeki etkileridir. 
Şeriatı, Hz. Peygamber'in vefatından sonra ortaya çıkan siyasi ayrılıkları ve mezhep oluşumlarını eleştirir. 
Ona göre bu ayrılıklar İslam'ın özündeki ümmet bilincini zayıflatmış ve dinin siyasi çıkarlara alet edilmesine yol açmıştır. 

Şeriatı, özellikle Emevîler ve Abbasiler dönemlerinde İslam'ın bozulduğunu ve devletin din üzerinde baskıcı bir kontrol kurduğunu iddia eder.

Şeriatı'nın üçüncü bir eleştiri alanı da Batılılaşma süreci ve bunun İslam toplumları üzerindeki etkileridir. 
Şeriatı, Batılılaşmanın sadece teknolojik ve ekonomik bir gelişme değil, aynı zamanda kültürel ve ideolojik bir hegemonya olduğunu vurgular. 
Ona göre Batılılaşma, İslam toplumlarının kendi kimliklerini kaybetmelerine ve Batı'nın değerlerini körü körüne taklit etmelerine neden olmuştur. 
Şeriatı, Batılılaşmayı eleştirmeksizin taklit eden laik seçkinleri de sert bir şekilde eleştirir.
Şeriatı'nın eleştirileri sadece olumsuz değildir. 
Aynı zamanda olumlu bir vizyon da sunar. 
Şeriatı, İslam'ın özünde adalet, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik gibi evrensel değerlerin olduğunu savunur. 
Ona göre İslam, insanlığın maddi ve manevi sorunlarına çözüm getirebilecek bir potansiyele sahiptir. 
Şeriatı, bu potansiyeli ortaya çıkarmak için çağdaş İslam düşüncesinin yenilenmesi gerektiğini belirtir. 
Bu yenilenme sürecinde Kur'an'ın merkezi bir rol oynaması gerektiğini vurgular.
Şeriatı'nın İslam dinine yönelik eleştirileri, onun hem takdir hem de tepki toplamasına neden olmuştur. 
Bazıları onu çağdaş İslam düşüncesinin öncüsü olarak görürken bazıları onu sapkın veya çelişkili olarak nitelendirmiştir. 
Ancak her halükârda onun İslam dünyasında önemli bir etki bıraktığı inkâr edilemez.

ALİ Şeriatının İslam dini hakkında önemli sözleri ve tespitleri nelerdir:


- İslam'ın özünde sosyal adalet ve eşitlik vardır. 
Şeriatı, Marksizm'i sonradan icat edilen bir kavram değil, Muhammed'in Arap Yarımadası'na tanıttığı bir gerçeklik olarak görür.
- İslam'ın çağdaş dünyada yeniden yorumlanması gerektiğini savunur. 
Gelenekçi ve Batılılaşmış bakış açılarına karşı alternatif bir İslam düşüncesi geliştirir.
- İslam'ın sosyolojik bir okumasını yapar. 
Din sosyolojisi ve çağdaş İslam düşüncesi üzerine eserler verir. 
Batı metodolojisini eleştirmekle birlikte yapıcı bir şekilde kullanır.
- Şahlık rejimine karşı devrimci bir İslam anlayışını savunur. 
Bağımsızlık mücadelelerine destek verir. 
Bu yüzden şehid doktor olarak anılır.
- Ehl-i beyt sevgisini önemser. 
Hz. Peygamber'in torunu Zeyneb'in kabrinin yanına defnedilir.


ALİ Şeriatının İslami yorumu



  1. - "Okuyun diyor, okuyun. Çünkü mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor."
  2. - "Kur'an cilt, mürekkep ve isim değildir. Kur'an ruh, hakikat, fikir amel, sorumluluk ve cihattır."
  3. - "İyi arkadaş yalnızlıktan, yalnızlık kötü arkadaştan iyidir."
  4. - "Başkalarına nasihat etmek yerine onları bilgilendirin, bilgiyle donatın, onlar kendi yollarını bulacaklardır."
  5. - "Din, insanın kemali, kurtuluşu ve hayat yoludur. İnsanın en yüce ve en derin ihtiyaçlarının cevabıdır; ama dini tanımadan önce insanı tanımalıyız."
  6. - "Herkes, sahip olduğu isyan kadar değerlidir."
  7. - "Düşünme, itaat et" diyenlere değil, "Düşün, Sor, Sorgula" diyene kulak verin!"
  8. - "Eğer din ölümden önce bir işe yaramazsa, ölümden sonra hiçbir işe yaramayacaktır."
  9. - "İnsan beşerden başka bir şeydir ve insan için, özgür seçici irade olmadıkça özgürlük, bilgi, bilinç, yapıcılık, yaratıcılık, bilgi imkânı ve yaşama imkânı yoktur."
  10. - "Eleştirinin olmadığı yerde, mutçuluk başlar."


ALİ Şeriatı ve Marksizm


 
İslamiyet Marksizm ve Ali Şeriati
İslamiyet Marksizm ve Ali Şeriati

Ali Şeriatı, 20. Yüzyılın en önemli İranlı düşünürlerinden biridir.
Özellikle din sosyolojisi ve çağdaş İslam düşüncesi üzerine eserler vermiştir. 
Marksizm ile ilgili olarak hem eleştirel hem de yapıcı bir yaklaşım sergilemiştir.
Şeriatı, Marksizm'i bir ideoloji olarak değil, bir metodoloji (Yöntem) olarak değerlendirmiştir. 
Marksist analiz yöntemlerini İslam'ın özüne uygun bulmuş ve bunları İslam'ın sosyolojik bir okumasını yapmak için kullanmıştır. 
Aynı zamanda Marksizm'in materyalist ve ateist temellerini reddetmiş ve İslam'ın manevi ve felsefi özünü vurgulamıştır.
Şeriatı, Marksizm'i İslam'ın alternatifi değil, tamamlayıcısı olarak görmüştür. 
Marksizm'in sınıf mücadelesi, sömürü, adalet ve devrim gibi kavramlarını İslam'ın tarihi ve evrensel mesajıyla bağdaştırmıştır. 
Ayrıca Marksizm'in Batı'nın egemenliğine karşı bir direniş ideolojisi olduğunu düşünmüş ve İslam'ın da aynı şekilde emperyalizme karşı mücadele etmesi gerektiğini savunmuştur.

Şeriatı'nın Marksizm ile ilgili düşünceleri, İran İslam Devrimi'nin baş düşünürleri arasında yer almasını sağlamıştır. 
Özellikle gençlik ve aydın kesimler üzerinde büyük bir etki yaratmıştır. 
Şeriatı, İslam'ı yalnızca bir ibadet şekli değil, bütün bir dünya görüşü olarak sunmuş ve İslam'ın devrimci bir öz taşıdığını ortaya koymuştur.

Şeriatı, Marksizm'i İslam'ın alternatifi değil, tamamlayıcısı olarak görmüştür. 


Marksizm'in sınıf mücadelesi, sömürü, adalet ve devrim gibi kavramlarını İslam'ın tarihi ve evrensel mesajıyla bağdaştırmıştır. 
Ayrıca Marksizm'in Batı'nın egemenliğine karşı bir direniş ideolojisi olduğunu düşünmüş ve İslam'ın da aynı şekilde emperyalizme karşı mücadele etmesi gerektiğini savunmuştur.
 

Ali Şeriati'nin eserleri

  • İnsanın Dört Zindanı
  • Dine Karşı Din
  • Şia
  • Biz ve İkbal
  • Öze Dönüş
  • İbrahim'le Buluşma
  • Sevmek Aşktan Üstündür
  • Sanat, Medeniyet Tarihi (iki cilt)
  • İslam Bilim (üç cilt)
  • Çöle İniş vb.

Asrı saadet devrinde İslam dini ile Marksist ideolojinin örtüştüğü ve ayrıştığı noktalar nelerdir?


- Asrı saadet devri
İslam tarihinde Peygamber Muhammed'in hayatta olduğu döneme denir. Bu dönem, Arapça "asr" (zaman, çağ) ve "saâdet" (mutluluk, bahtiyarlık) kelimelerinden meydana gelen asrı saâdet terimi, "mutluluk dönemi, insanların en bahtiyar oldukları çağ" anlamına gelmektedir.

- Marksist ideoloji ise
Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından ortaya atılan ve sınıf mücadelesi, tarihsel materyalizm, diyalektik materyalizm, emek değer teorisi gibi kavramlara dayanan bir düşünce sistemidir. 
Marksizm, kapitalist toplumun çelişkilerini ve adaletsizliklerini eleştirerek, işçi sınıfının devrimci rolünü ve sosyalist bir toplumun kurulmasını savunur.
- Asrı saadet devri ile Marksist ideoloji arasında hem örtüşen hem de ayrışan noktalar bulunmaktadır. 

İslamiyet ve Marksizm arasında örtüşen noktalar nelerdir?


  - Her iki düşünce de adalet, eşitlik ve kardeşlik gibi değerleri önemser. 
İslam dini, insanların Allah katında eşit olduğunu ve ırk, renk, dil gibi farklılıkların bir üstünlük sebebi olmadığını vurgular. 
Marksizm de insanların sınıf farklılıklarına göre ayrımcılığa uğramamasını ve ortak bir insanlık bilincine sahip olmasını ister.
  - Her iki düşünce de zulüm ve sömürüye karşı çıkar. 
İslam dini, Allah'ın hakkını ve kul hakkını korur. 
Zalimlere karşı mazlumların yanında olur. 
Marksizm de kapitalist sistemin işçi sınıfını sömürdüğünü ve zenginliğin az sayıda kişi tarafından elde edildiğini iddia eder. 
Zalimlere karşı işçi sınıfının devrim yapmasını önerir.
  - Her iki düşünce de toplumsal dayanışma ve paylaşımı teşvik eder. 
İslam dini, zekât, sadaka, fitre gibi ibadetlerle zenginlerin fakirlere yardım etmesini emreder. Ayrıca infak, israf, cimrilik gibi kavramlarla malın helal yoldan kazanılması ve harcanması gerektiğini belirtir. 
Marksizm de toplumsal üretimin ortaklaşa yapılması ve gelirin eşit dağıtılması gerektiğini savunur. 
Ayrıca özel mülkiyetin kaldırılması ve toplumun ortak malına dönüştürülmesini ister.

İslamiyet ve Marksizm arasında Ayrışan noktalar nelerdir


  - Her iki düşünce arasındaki en temel fark, din anlayışlarıdır. 
İslam dini, Allah'ın varlığına ve birliğine inanmayı esas alır. 
Allah'ın insanlara gönderdiği vahiylerle hayatın nasıl yaşanması gerektiğini bildirir. 
Peygamber Muhammed'i son peygamber olarak kabul eder. 
Ahiret hayatına ve hesap gününe iman eder. 
Marksizm ise ateist bir düşünce sistemidir. 
Allah'ın varlığını reddeder. 
Dinin insanları aldatan bir afyon olduğunu ileri sürer. 
Peygamberleri ve kutsal kitapları tanımaz. 
Ahiret hayatına ve hesap gününe inanmaz.
  - Her iki düşünce arasındaki diğer bir fark, siyaset anlayışlarıdır. 
İslam dini, siyaseti dinin bir parçası olarak görür. 
Siyasetin dinin hükümlerine uygun olarak yapılmasını ister. 
Siyasi otoritenin Allah'ın rızasını kazanmak için çalışması gerektiğini belirtir. 
Marksizm ise siyaseti sınıf mücadelesinin bir aracı olarak görür. 
Siyasetin işçi sınıfının çıkarlarına hizmet etmesini ister. 
Siyasi otoritenin kapitalist sistemi yıkarak sosyalist bir toplum kurması gerektiğini savunur.
  - Her iki düşünce arasındaki başka bir fark, ahlak anlayışlarıdır. 
İslam dini, ahlakı Allah'ın emir ve yasaklarına göre belirler. 
Ahlakın sabit ve evrensel olduğunu söyler. 
Ahlaki davranışların hem bu dünyada hem de ahirette ödüllendirileceğini veya cezalandırılacağını ifade eder. 
Marksizm ise ahlakı tarihsel ve toplumsal koşullara göre belirler. 
Ahlakın değişken ve göreceli olduğunu iddia eder. 
Ahlaki davranışların bu dünyada sınıfsal çıkarlara göre değerlendirileceğini veya yadsınacağını ileri sürer.

Sonuç olarak, din ve siyaset alanında ayrışan İslamiyet ve Marksizm'in ekonomi ve sosyal yaşamda örtüşen yanları vardır.

Kim bilebilir ki, günün birinde kişisel inanç ile de harmanlanan bir Marksizmin, değil İslam, tüm dünyaya refah ve mutluluk getirmeyeceğini. 
--------------------
 Ahmet Atam