-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

DEVLETİ KİMLER YÖNETMELİ

Devleti Kimler Yönetmeli
Devleti Kimler Yönetmeli


Devleti Kimler Yönetmeli, Devlet, toplumun ortak çıkarlarını korumak ve düzenlemek için kurulan bir siyasi örgüttür. 

Devlet nasıl ve kimler tarafından yönetilmeli

Devletin nasıl yönetilmesi gerektiği ise tarihten günümüze kadar farklı filozoflar tarafından farklı şekillerde cevaplanmıştır. Bu yazıda, ünlü filozofların devlet yönetimi hakkındaki görüşlerini inceleyeceğiz.

Platon: Devleti Filozoflar Yönetmeli

Antik Yunan filozofu Platon, devletin ideal bir şekilde yönetilmesi için filozofların iktidara gelmesi gerektiğini savunmuştur. 
Platon'a göre, filozoflar, gerçeği arayan, bilge, adaletli ve erdemli insanlardır. 
Bu nedenle, devleti en iyi şekilde yönetebilecek tek sınıftır. 
Platon, devletin üç sınıftan oluştuğunu düşünmüştür: 
  • Hükümdarlar (filozoflar)
  • Askerler ve 
  • İşçiler. 
Her sınıfın kendi görevi ve erdemi vardır. Hükümdarların erdemi bilgelik, askerlerin erdemi cesaret, işçilerin erdemi ise ölçülülüktür. 
Bu üç erdem bir araya geldiğinde ise devlette adalet sağlanır.

Aristoteles: Devleti Orta Sınıf Yönetmeli

Platon'un öğrencisi olan Aristoteles, devletin yönetimi konusunda hocasından farklı bir görüşe sahiptir. 
Aristoteles'e göre, devletin en iyi şekilde yönetilmesi için orta sınıfın iktidarda olması gerekir. Orta sınıf, zengin ve fakir arasında bir denge noktasıdır. 
Orta sınıfın erdemi ise ılımlılıktır. 
Aristoteles, devlet yönetiminde üç temel biçim olduğunu düşünmüştür: 
  • Monarşi (tek kişi)
  • Aristokrasi (seçkinler) ve o
  • Plitya (halk). 
Bu üç biçimin bozulmuş halleri ise tiranlık (tek kişinin zorbalığı), oligarşi (zenginlerin zorbalığı) ve demokrasi (fakirlerin zorbalığı)dır. 
Aristoteles'e göre, en iyi devlet yönetimi polityadır. 
Politya, orta sınıfın hâkim olduğu ve halkın katılımının sağlandığı bir yönetim biçimidir.

Makyavel: Devleti Güçlü Bir Lider Yönetmeli

Rönesans döneminin önemli siyaset bilimcilerinden biri olan Makyavel, devletin yönetimi konusunda pragmatik bir yaklaşım sergilemiştir. 
Makyavel'e göre, devletin amacı güç kazanmak ve korumaktır. 
Bu amaçla, devleti yöneten liderin güçlü, akıllı ve cesur olması gerekir. 
Lider, gerektiğinde yalan söyleyebilmeli, hile yapabilmeli ve acımasız olabilmelidir. 
Makyavel, liderin halk tarafından sevilmesinin önemli olduğunu ancak bunun yeterli olmadığını belirtmiştir. 
Liderin aynı zamanda korkulması da gerekmektedir. 
Makyavel'in ünlü sözü şöyledir: "Sevilmek iyidir ama korkulmak daha iyidir."

Rousseau: Devleti Halk Yönetmeli

Aydınlanma Çağı'nın önemli düşünürlerinden biri olan Rousseau, devletin yönetimi konusunda demokratik bir görüşe sahiptir. 
Rousseau'ya göre, insanlar doğal halde özgür, eşit ve mutludur. 
Ancak, toplumlaşma sürecinde bu özelliklerini kaybederler. 
Bu nedenle, insanlar arasında bir toplum sözleşmesi yapılmalıdır. 
Toplum sözleşmesi, insanların bireysel iradelerini ortak iradeye teslim etmeleri anlamına gelir. Ortak irade, halkın genel iradesidir. 
Devletin yönetimi, halkın genel iradesine uygun olmalıdır. 
Rousseau'ya göre, en iyi devlet yönetimi doğrudan demokrasidir. 
Doğrudan demokrasi, halkın her konuda doğrudan oy kullanmasıdır.

Kant: Devleti Hukuk Yönetmeli

Aydınlanma Çağı'nın diğer önemli düşünürü olan Kant, devletin yönetimi konusunda hukukçu bir görüşe sahiptir. 
Kant'a göre, devletin amacı insanların özgürlüklerini korumak ve geliştirmektir. 
Bu amaçla, devletin yönetimi ahlaki yasalara uygun olmalıdır. 
Ahlaki yasalar, insan aklının ürettiği evrensel ve zorunlu kurallardır. 
Kant, ahlaki yasaların temelini "ödev etiği" olarak adlandırdığı bir sistemde ortaya koymuştur. Ödev etiği, insanların sonuçlarına bakmadan doğru olanı yapmalarını gerektirir. 
Kant'ın ünlü sözü şöyledir: "Yasa olarak isteyebileceğin her şeyi yap."

Sonuç

Devletin yönetimi konusunda farklı filozoflar farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. 
Bu görüşler, filozofların devletin amacını, insan doğasını ve ahlaki değerleri nasıl anladıklarına bağlıdır. 
Devletin yönetiminde en iyi biçimin ne olduğu sorusu ise halen tartışılmaktadır.

Türkiye'nin son yıllardaki devlet yönetim biçimini hangi filozofun yönetim biçimi anlatımı ile paraleldir?


Bu soru, Türkiye'nin siyasi tarihi ve felsefe alanlarında ilgi çekici bir tartışma konusudur. Türkiye, 1923 yılında kurulan cumhuriyet rejiminden sonra, farklı dönemlerde farklı siyasi eğilimler ve liderler tarafından yönetilmiştir. 
Bu süreçte, Türkiye'nin devlet yönetim biçimi hem iç hem de dış faktörlerden etkilenerek değişim göstermiştir.

Son yıllarda, Türkiye'nin devlet yönetim biçimi, özellikle 2002 yılında iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve onun lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın politikalarıyla şekillenmiştir. AKP, 2007 ve 2010 yıllarında yapılan anayasa değişiklikleriyle, yargı, ordu ve bürokrasi üzerindeki etkisini arttırmış, 2017 yılında ise başkanlık sistemine geçiş yapmıştır. 

Bu süreçte, AKP ve Erdoğan hem destekçileri hem de muhalifleri tarafından farklı şekillerde değerlendirilmiştir. 
Destekçileri, AKP ve Erdoğan'ı demokratikleşme, kalkınma ve istikrar sağlayan bir güç olarak görürken, muhalifleri ise AKP ve Erdoğan'ı otoriterleşme, kutuplaşma ve kriz yaratan bir tehdit olarak algılamıştır.

Bu bağlamda, Türkiye'nin son yıllardaki devlet yönetim biçimini hangi filozofun yönetim biçimi anlatımı ile paraleldir sorusuna cevap vermek için, farklı filozofların devlet yönetim biçimi hakkındaki görüşlerini incelemek gerekir. 
Bu yazıda, bu amaçla üç önemli filozofun devlet yönetim biçimi anlatımını ele alacağız: 
Platon, Machiavelli ve Weber.

Platon'un Devlet Yönetim Biçimi Anlatımı


Platon (MÖ 427-347), Antik Yunan felsefesinin en önemli temsilcilerinden biridir. 
Platon'un devlet yönetim biçimi hakkındaki görüşleri, özellikle Devlet adlı eserinde ortaya konmuştur. 
Platon'a göre, ideal devlet yönetim biçimi, filozof kral tarafından yönetilen aristokrasidir. 
Filozof kral, bilge, erdemli ve adaletli olan kişidir. 
Filozof kralın yönettiği devlette, toplum üç sınıfa ayrılır: yöneticiler (filozoflar), koruyucular (askerler) ve üreticiler (işçiler). 
Her sınıfın kendine özgü bir erdemi vardır: yöneticiler için bilgelik, koruyucular için cesaret, üreticiler için itaat. Platon'a göre, ideal devletin amacı, toplumun ortak iyiliğini sağlamaktır.

Platon'un devlet yönetim biçimi anlatımını Türkiye'nin son yıllardaki devlet yönetim biçimi ile karşılaştırdığımızda, bazı benzerlikler ve farklılıklar görürüz. 

Benzerlik olarak, AKP ve Erdoğan'ın kendilerini bilge ve erdemli olarak gördükleri ve toplumun ortak iyiliğini sağlamak istedikleri söylenebilir. 
Farklılık olarak ise, AKP ve Erdoğan'ın filozof kral kavramına uymadıkları, çünkü bilimsel ve felsefi bir eğitim almamış oldukları, ayrıca toplumu sınıflara ayırmak yerine, kendi destekçilerini kayırmak ve muhaliflerini baskılamak eğiliminde oldukları ileri sürülebilir.

Machiavelli'nin Devlet Yönetim Biçimi Anlatımı


Machiavelli (1469-1527), Rönesans döneminin en önemli siyaset bilimcilerinden biridir. Machiavelli'nin devlet yönetim biçimi hakkındaki görüşleri, özellikle Prens adlı eserinde ortaya konmuştur. 
Machiavelli'ye göre, ideal devlet yönetim biçimi, güçlü ve kurnaz bir prens tarafından yönetilen monarşidir. 
Prens, devletin güvenliğini ve istikrarını sağlamak için her türlü aracı kullanabilir. 
Prens hem sevilmeli hem de korkulmalıdır. 
Prens, halkın çıkarlarını gözetmeli, ancak gerektiğinde onları aldatmalıdır. 
Prens, erdemli görünmeli, ancak kötülük yapmaktan çekinmemelidir. 
Machiavelli'ye göre, ideal devletin amacı, devletin gücünü korumak ve arttırmaktır.

Machiavelli'nin devlet yönetim biçimi anlatımını Türkiye'nin son yıllardaki devlet yönetim biçimi ile karşılaştırdığımızda, daha fazla benzerlik görürüz. 

Benzerlik olarak, AKP ve Erdoğan'ın güçlü ve kurnaz oldukları, devletin güvenliğini ve istikrarını sağlamak için her türlü aracı kullandıkları hem sevildikleri hem de korkuldukları, halkın çıkarlarını gözettikleri ancak gerektiğinde onları aldattıkları, erdemli göründükleri ancak kötülük yapmaktan çekinmedikleri söylenebilir. 
Farklılık olarak ise, AKP ve Erdoğan'ın monarşi değil, başkanlık sistemini tercih ettikleri belirtilebilir.

Weber'in Devlet Yönetim Biçimi Anlatımı


Weber (1864-1920), modern sosyolojinin kurucularından biridir. 
Weber'in devlet yönetim biçimi hakkındaki görüşleri, özellikle Siyaset Bilimi adlı eserinde ortaya konmuştur. 
Weber'e göre, ideal devlet yönetim biçimi, rasyonel ve yasal bir otorite tarafından yönetilen bürokrasidir. 
Rasyonel ve yasal otorite, akla ve hukuka dayanan bir meşruiyete sahiptir. 
Rasyonel ve yasal otoritenin yönettiği devlette, toplumun işleyişi kurallara ve prosedürlere bağlıdır. 
Devlette çalışanlar uzmanlaşmış ve nitelikli kişilerdir. 
Weber'e göre, ideal devletin amacı, toplumun düzenini ve verimliliğini sağlamaktır.

Weber'in devlet yönetim biçimi anlatımını Türkiye'nin son yıllardaki devlet yönetim biçimi ile karşılaştırdığımızda, daha fazla farklılık görürüz. 
Farklılık olarak, AKP ve Erdoğan'ın rasyonel ve yasal bir otorite olmadıkları, akla ve hukuka dayanan bir meşruiyetlerinin olmadığı veya zayıfladığı, toplumun işleyişini kurallara ve prosedürlere değil, keyfiyetlere ve çıkarlara bağladıkları, devlette çalışanların uzmanlık ve niteliklerine değil, sadakatlerine baktıkları ileri sürülebilir.

Tayyip Erdoğan Machiavelli bir politikacı mıdır?


Bu soru, Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı siyasi gelişmeler ışığında sıkça tartışılan bir konu haline geldi. Machiavelli, 16. Yüzyılda yaşamış İtalyan düşünür ve siyasetçi Niccolò Machiavelli'nin takma adıdır. 
Machiavelli, en ünlü eseri olan Prens adlı kitabında, siyasetin ahlaki değerlerden bağımsız olduğunu ve siyasi liderlerin başarılı olmak için her türlü aracı kullanabileceğini savunmuştur.

Machiavelist bir politikacı, halkın desteğini kazanmak için popülist söylemler kullanırken, aynı zamanda rakiplerini ortadan kaldırmak, gücünü korumak ve çıkarlarını sağlamak için acımasız ve pragmatik davranan bir politikacıdır.

Peki Tayyip Erdoğan, Machiavelist bir politikacı olarak nitelendirilebilir mi? 
Bu sorunun kesin bir cevabı yoktur, ancak Erdoğan'ın siyasi kariyerine bakarak bazı ipuçları bulabiliriz. 

Erdoğan, 2003 yılından beri Türkiye'nin başbakanı veya cumhurbaşkanı olarak görev yapmaktadır. 
Bu süre zarfında, Türkiye'de hem ekonomik hem de siyasi anlamda büyük değişimler yaşandı. Erdoğan, ilk yıllarında, Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne yaklaştırmak, demokratik reformlar yapmak ve Kürt sorununu çözmek gibi vaatlerle halkın büyük bir kısmının desteğini kazandı. 

Ancak son yıllarda, Erdoğan'ın yönetimi giderek otoriterleşti, muhalifleri baskı altına aldı, medya özgürlüğünü kısıtladı, yargı bağımsızlığını zayıflattı ve anayasayı değiştirerek kendisine daha fazla yetki verdi. 
Erdoğan, aynı zamanda, Türkiye'nin dış politikasını da radikal bir şekilde değiştirdi. 
Türkiye, Avrupa Birliği ile ilişkilerini bozdu, ABD ile gerginlik yaşadı, Rusya ile yakınlaştı ve Ortadoğu'da askeri müdahalelerde bulundu.

Bu durumda, Erdoğan'ın Machiavelist bir politikacı olduğunu söylemek mümkün olabilir.

Erdoğan, halkın desteğini kazanmak için popülist söylemler kullanırken, aynı zamanda rakiplerini ortadan kaldırmak, gücünü korumak ve çıkarlarını sağlamak için acımasız ve pragmatik davranmaktadır. 
Erdoğan'ın siyaset anlayışının ahlaki değerlerden bağımsız olduğunu ve sonuçların araçları meşrulaştıracağını düşündüğünü söylemek de yanlış olmayabilir. 

Ancak bu yaklaşımın ne kadar sürdürülebilir olduğu da tartışmalıdır. 
Erdoğan'ın karşılaştığı ekonomik krizler, toplumsal kutuplaşma, terör tehdidi ve uluslararası izolasyon gibi sorunlar, onun siyasi geleceğini belirsizleştirmektedir. 
Erdoğan'ın Machiavelist bir politikacı olması, onun başarılı bir politikacı olduğu anlamına gelmez.
---
A.Atam
إرسال تعليق

إرسال تعليق

Yorumlarda lütfen saygılı olun