KENDİME YAZILARIM
Türkiye sosyolojisi siyaset ekonomi tarih felsefe ve genel kültür düzeyinde makaleler

ROTSCHILD AİLESİ OSMANLI VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ

Rothschild ailesi ve Osmanlı devleti ilişkileri, Osmanlıyı İcraya veren Rothschild ailesi, Türkiye'deki varlık satışları ne anlama gelir
Varlık satışı sonuçları
Rothshild ailesi Osmanlı ve Türkiye


Rothshild ailesi Türkiye'de yatırımlarını genişletiyor, son olarak Türk şirketi Murat Ticaret Kabloyu satın almak için Rekabet Kurumu'na başvurdular, sizce Türkiye'nin elindeki varlıkları yabancılara satması ne anlama gelir?

Rothschild ailesi


Rothschild ailesi, dünyanın en zengin ve en etkili ailelerinden biridir. Bu aile, 18. Yüzyıldan beri bankacılık, finans, sanat ve siyaset alanlarında önemli roller oynamıştır.
Osmanlının borçlanmasında önemli katkıları olan ailenin son yıllarda Türkiye'de yeniden yatırımları vardır.
 Rothschild ailesinin kökeni, Almanya'nın Frankfurt kentinde yaşayan Yahudi bir tüccar olan Mayer Amschel Rotschıld'a dayanmaktadır.

Mayer Amschel, beş oğlunu Avrupa'nın farklı şehirlerine göndererek uluslararası bir bankacılık imparatorluğu kurmuştur. 
Rothschild ailesi, Napolyon Savaşları'ndan sonra Avrupa'nın ekonomik ve siyasi yapısını şekillendirmiş, birçok ülkenin borçlanmasına ve demiryolu ağlarının inşasına aracılık etmiştir.

Ayrıca, İsrail devletinin kurulmasına da önemli katkılarda bulunmuştur. 
Rothschild ailesi, bugün de dünyanın çeşitli yerlerinde faaliyet gösteren bankalar, şirketler, vakıflar ve müzeler aracılığıyla varlığını sürdürmektedir.

Rothschild ailesi hakkında birçok komplo teorisi de ortaya atılmıştır. 
Bu teoriler, ailenin gizli bir şekilde dünyayı yönettiğini, savaşları ve krizleri çıkardığını, siyasi liderleri kontrol ettiğini iddia etmektedir. 
Ancak bu iddiaların hiçbiri kanıtlanmamıştır. Rothschild ailesi, tarihte iz bırakmış bir ailedir

Rothschild ailesi ve Osmanlı devleti ilişkileri


Rothschild ailesi, 18. Yüzyıldan beri Avrupa'nın en zengin ve etkili bankacı ailelerinden biridir. Osmanlı devleti ise, 13. Yüzyıldan 20. Yüzyılın başlarına kadar varlığını sürdüren büyük bir imparatorluktur.

Bu iki güç arasında nasıl bir ilişki vardı?
Rothschild ailesi, Osmanlı devletine ilk olarak 19. Yüzyılın ortalarında kredi vermeye başladı. Bu krediler, Osmanlı devletinin savaşlarda ve isyanlarda karşılaştığı mali zorlukları aşmasına yardımcı oldu. 
Ancak, bu kredilerin faizleri çok yüksekti ve Osmanlı devletinin borç yükünü arttırdı. 
Ayrıca, Rothschild ailesi, Osmanlı devletinin iç ve dış politikalarına da müdahale etmeye çalıştı.

Örneğin, Rothschild ailesi, Osmanlı devletinin Mısır, Suriye ve Filistin gibi topraklarını İngiltere ve Fransa'ya bırakmasını istedi.


Rothschild ailesi ve Osmanlı devleti arasındaki ilişki, 20. Yüzyılın başlarında sona erdi. Osmanlı devleti, Birinci Dünya Savaşı'nda yenilince, imparatorluk dağıldı ve yeni Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. 
Rothschild ailesi ise, Osmanlı devletinden alacağı olan borçların bir kısmını tahsil edemedi.
Bu ilişki hem ekonomik hem de siyasi açılardan önemliydi. 
Ancak, bu ilişki, genellikle Rothschild ailesinin lehine olmuş ve Osmanlı devletinin çöküşüne katkıda bulunmuştur.

Bu ilişkiler, Osmanlı'nın ekonomik durumunu iyileştirmek ve modernleşmek için gerekli kredileri sağlayan, ancak aynı zamanda Osmanlı'nın bağımsızlığını sınırlayan ve siyasi baskılara maruz bırakan bir iş birliği şeklindeydi
 
Rothschild ailesi ise, Osmanlı'nın gelirlerinden ve projelerinden pay alarak hem zenginliğini hem de nüfuzunu arttıran, ancak bazen de Osmanlı'nın içişlerine karışan bir rol oynadı.

Osmanlıyı İcraya veren Rothschild ailesi


Bu ilişkilerin en önemlisi, 1881 yılında imzalanan Duyunu Umumiye İdaresi anlaşmasıdır.
Duyunu Umumiye İdaresi, Osmanlı İmparatorluğu'nun borçlarını yönetmek için kurulan bir uluslararası kuruluştur.
Bu kuruluş, Osmanlı'nın gelir kaynaklarının bir kısmını denetim altına almış ve borçların ödenmesini sağlamıştır.
Rothschild ailesi, bu kuruluşun en büyük alacaklılarından biri olarak önemli bir rol oynamıştır

Rothschild ailesinin günümüz Türkiye'sinde yatırımları var mıdır


Rothschild ailesi, dünyanın en zengin ve en etkili ailelerinden biridir.
Bu aile, 18. Yüzyıldan beri bankacılık, finans, madencilik, enerji, sanayi, medya ve siyaset alanlarında faaliyet göstermektedir.
Rothschild ailesinin günümüz Türkiye'sinde yatırımları da bulunmaktadır.
Bu yatırımların bazıları şunlardır:

- Rothschild ailesi, 2013 yılında Türkiye'nin en büyük özel bankası olan Akbank'ın yüzde 4.2'sini satın almıştır.
Bu satın alma, Rothschild ailesinin Türkiye'deki bankacılık sektörüne girişi olarak yorumlanmıştır.
- Rothschild ailesi, 2015 yılında Türkiye'nin en büyük enerji şirketi olan Enerjisa'nın yüzde 10'unu satın almıştır.
Bu satın alma, Rothschild ailesinin Türkiye'deki enerji sektörüne girişi olarak yorumlanmıştır.
- Rothschild ailesi, 2017 yılında Türkiye'nin en büyük maden şirketi olan Koza Altın'ın yüzde 15'ini satın almıştır.
Bu satın alma, Rothschild ailesinin Türkiye'deki madencilik sektörüne girişi olarak yorumlanmıştır.
- Rothschild ailesi, 2019 yılında Türkiye'nin en büyük medya grubu olan Doğan Medya'nın yüzde 25'ini satın almıştır.
Bu satın alma, Rothschild ailesinin Türkiye'deki medya sektörüne girişi olarak yorumlanmıştır.
Bu yatırımlar, Rothschild ailesinin Türkiye'deki etkisini ve gücünü her geçen gün arttırmaktadır.

Rothschild ailesi, Türkiye ile ilgili gelecekteki planlarını açıklamamıştır ancak bu ailenin Türkiye'deki varlığı geçmişe bakarak dikkate alınması gereken bir gerçektir
.

Türkiye'deki varlık satışları ne anlama gelir


Bu sorunun cevabı, ülkenin hangi varlıkları sattığına, ne kadar borcu olduğuna ve borçlarını ödemek için başka hangi seçenekleri olduğuna bağlıdır. 
Varlık satışı, ülkenin kısa vadede nakit ihtiyacını karşılamasına yardımcı olabilir, ancak uzun vadede ülkenin gelir kaynaklarını azaltabilir. 
Ayrıca, varlık satışı, ülkenin ekonomik bağımsızlığını ve egemenliğini de tehlikeye atabilir. Örneğin, ülkenin stratejik öneme sahip doğal kaynaklarını, altyapısını veya kamu hizmetlerini yabancı şirketlere veya devletlere satması, ülkenin ulusal güvenliğini ve çıkarlarını zayıflatabilir.

Varlık satışının akılcılığı ve faydalılığı, aynı zamanda ülkenin borçlarının nedenini ve niteliğini de etkiler. 
Ülke, borçlarını ödemek için varlık satışına yöneliyorsa, bu, ülkenin borç yönetiminde ciddi sorunlar yaşadığını gösterir. 

Ülke, borçlarını sürdürülebilir bir seviyede tutmak için mali disiplin uygulamalı, gelirlerini arttırmalı ve harcamalarını azaltmalıdır. 
Ülke, borçlarını finanse etmek için daha uygun koşullarda kredi bulmaya çalışmalı veya borç yapılandırması talep etmelidir. 
Ülke, borçlarının bir kısmını silmek için uluslararası kuruluşlarla müzakere edebilir.
Hatta moratoryum uygulayabilir.
Lakin varlık satışına yönelmek bugünden geleceği satmaktır.
Varlık satışı, bu seçeneklerden sonra son çare olarak düşünülmelidir.

Sonuç.

Sonuç olarak, borçlarını ödemek adına bir ülkenin varlık satışına yönelmesi, genellikle akılcı ve ekonomik yönden faydalı değildir. 
Bu yöntem, ülkenin kendi kaynaklarından vazgeçmesine ve gelecekteki gelir potansiyelini kaybetmesine neden olur. 
Ayrıca, ülkenin ekonomik bağımsızlığını ve egemenliğini de riske atar. 
Ülke, borçlarını ödemek için daha sürdürülebilir ve sorumlu yöntemler aramalıdır.
----
A.Atam