Gölgesiz adam

Yaşlılığın Sonbaharında Bir Muhasebe


Güneş, bir zamanlar coşkuyla ısıttığı tenine artık ürkek dokunuşlarla veda ediyordu. Ağaçların çıplak dalları, rüzgarda hüzünlü bir melodi mırıldanırcasına sallanıyordu. Yaşlı adam, pencerenin önündeki sandalyesinde, hayatının sonbaharında bir kez daha kendiyle yüzleşiyordu.

Yaşlılığın Sonbaharında Bir Muhasebe:


Yılların biriktirdiği tecrübeler, hatıralar ve pişmanlıklar, aklında bir film şeridi gibi dönüp duruyordu. 
Gençliğinin coşkulu hayallerinden, olgunluğunun sorumluluklarına, şimdi de yaşlılığın dinginliğine uzanan uzun bir yolculuktu bu. 
Her bir istasyon, ayrı bir hikaye barındırıyordu içinde.

Bazen, geçmişin güzel anılarında kaybolup gidiyordu. 
İlk aşkı, çocuklarının ilk adımları, başarılarıyla dolu anlar... 
Gözleri bu anılara ıslanırken, yüzünde hafif bir gülümseme beliriyordu. 
Ancak bu anılar, aynı zamanda derin bir özlemle karışıyordu. Kaybettikleri, yaşayamadıkları, yapamadıkları... İçinde büyüten bu boşluk, kalbini hüzünle dolduruyordu.

Kötü günler de vardı elbette. Hastalıklar, kayıplar, hayal kırıklıkları... Hayatın iniş çıkışları, onu zaman zaman yıpratmıştı. 
Bazen, yaşadığı tüm bu zorluklara anlam veremez, neden böyle bir hayat yaşadığını sorgulamıştı. 
Ancak sonra, bu zorlukların onu daha güçlü kıldığını, hayatı daha iyi anlamasını sağladığını fark etmişti.

Şimdi, hayatının sonbaharında, tüm bu deneyimlerin bir araya geldiği bir noktadaydı. İyi ve kötü günlerin muhasebesini yaparken, hayatın anlamını daha iyi kavramıştı. 
Her ne kadar bedensel güçleri azalsa da, ruhu daha da güçlenmişti. 
Yaşamın kıymetini daha iyi biliyor, her anı dolu dolu yaşamaya çalışıyordu.

Yaşlı adamın gözleri, bir zamanlar hayallerini kurduğu bahçeye kaydı. Bahçedeki çiçekler solmuş, yapraklar dökülmüştü. Ancak o, bu solgunluğun içinde bile bir güzellik görüyordu. Çünkü bilirdi ki, her sonbaharın ardından yeni bir bahar gelir. Tıpkı onun hayatında olduğu gibi.

Bu sonbahar, onun için bir veda değil, yeni bir başlangıçtı. Artık dünya telaşlarından uzak, huzur dolu bir köşede, kendi iç dünyasına yolculuk yapıyordu. Ve bu yolculukta, geçmişin yükünden kurtulup, geleceğe umutla bakıyordu.

Bu hikaye, aslında hepimizin hikayesi. Hayatın her evresinde, kendimizle yüzleşip muhasebe yapmamız gerekiyor. Geçmişi kabullenmek, geleceğe umutla bakmak ve anı yaşamak... 
İşte mutluluğun sırrı belki de tam olarak bu.Belki de en zoru, kendini artık değerli hissetmemek.
 
Ya böylesi hayallerle dolu iken birden bire yapayalnız kalmak en sevdikleri tarafından dışlanmak yok sayılmak, işte asıl son. o zaman.

Gölgesiz Adamın sessiz çığlığı şiiri:


Güneş batarken, ufukta bir yalnızlık belirir,
Ayın ışığı bile o karanlığı aydınlatamaz.
Sessizce dinlerken yağmurun fısıltılarını,
Her damlada yeniden yaşar,
Gökülen bir umudu, kaybolan hatıralarını.

Bir zamanlar hayallerle doluydu gözleri,
Şimdi ise yorgunluk ve hüzün.
Yılların izleri derinleşmiş yüzünde,
Kalbi, sessizliğin dinginliğinde, üzgün.

Kırık bir dâğ gibi dimdik durur yalnızlığı,
Gözleri puslu bir deniz,
Yaşlı ellerinde kalan, tükenen bir sigara dumanı,
Uçup gitmiş,
Kaybolmuş, gökyüzünde hayalleri.

Sonbahar yaprakları gibi,
Dökülmüş gitmiş hatıraları,
Her biri bir veda, bir sızı,
Rüzgârın fısıltısında bile.
Duyulmuyor artık adı,
Son baharın masmavi gökyüzünde,
Kaybolmuş gitmiş hayalleri.

Yorgun adımlarla yürürken sokaklarda,
Gözleri geçmişe dalmış.
Yağmur damlaları gibi düşer yaşları,
Dökülen bir ömrün,.
Kaybolan parçaları olmuş.

Kalbi, terk edilmiş bir köşk,
Lakin,
Odaları boş, duvarları yalnızlık kokar.
Aynaya baktığında, yabancılaşır,
Gözlerindeki kırışıklıklar,
Yılların izleri,iyi kötü yaşanmışlıklar .

Son baharın soğuk nefesinde titrer bedeni,
Kalan ömrü, kısalan bir gölge gibi.
Yıldızlara bakar, bir dilek tutar içinden,
Belki bir mucize olur, belki bir gün yeniden...

Günleri rutine dönüşmüş sakin ve sessiz,
Bazıları görmüyor, duymuyor.
Bir not gibi eski bir kitabın kenarında,
Okunmayan. fark edilmeyen. kimsesiz.

Sonbaharın yaprakları gibi,
Hayatın yaprakları da dökülür,
Geriye kalan sadece anılar ve yalnızlık.
Bir gün o da toprağa karışacak,
Ve unutulacak,
Tıpkı unutulmuş hayaller gibi.
Onlarda yok olacak.

Şiir: Ahmet ATAM

Next Post Previous Post