-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

Zamanın Akışı: Beşikten Mezara Bir Yolculuk

Zamanın Akışı: Beşikten Mezara Bir Yolculuk
Zamanın Akışı: Beşikten Mezara Bir Yolculuk

Yaşamak, gerçekte ne olduğunu bilmediğimiz bir şeydir. Bir alışkanlık, belirsizliğin içinde vakit geçirme, iradenin eylemi, anlamsız bir ortaya çıkış ya da bize dayatılmış bir hal olabilir. Yaşadığımızı sandığımız şey, aslında ne olduğunu tam olarak bilemediğimiz bir durumdur.

Varoluşun Gizemi:


Hayatımızın anlamsız olması, bizi içine düşürdüğü absürt durumla başa çıkmaya zorluyor. Ancak doğuştan gelen yaşama içgüdüsü de bizi hayatta tutar. Varoluşumuzun mutlak bir anlam çıkaramayanlar için ise yaşam bir tür oyalanmadır.

Yaşam, bir diğer anlamda bu dünyada var olmamızın zorunluluklarını yerine getirmektir. Çalışmak, çabalamak, okumak veya iş hayatına girmek gibi eylemler, yaşayabilmek için yapılması gereken şeyler. Ancak, sonunda hepimiz yokluğa gideceğiz ve bu dünyaya kattığımız hiçbir şeyin bize iyi veya kötü bir getirisi olmayacaktır. 
Yaşamı anlamlı kılabilecek tek şey, kişisel amaçlar yada zevkler olabilir, ancak bu da çoğu zaman zorunluluklara süslü parçalar eklemekten öteye gidemez. Yaşam, bence doğum ve ölüm arasındaki göz açıp kapayasıya kadar geçen belirsiz süreçtir.

Kimiz ve Nereye Gidiyoruz?


Beşikten mezara doğru uzanan yol, 
Bir nehir misali akar durmadan. 
Gözler açılır, bir fısıltı doğar, 
Sonra karanlığa doğru bir yolculuk başlar.

Dün bir tohumduk, toprağa düştük, 
Bugün ağaç olduk, gökyüzüne uzandık. 
Yarın yapraklarımız dökülecek, 
Köklerimiz yine toprağa dönecek.

Zaman hızlanır, yavaşlar, durur bazen, 
Hatıralar birikir, silinir bazen. 
Mutluluklar, acılar, umutlar iç içe, 
Bir karmaşa içinde geçer gider işte.

Neden geldik bu dünyaya, nereye gidiyoruz? 
Bu soruların cevabı hep gizemli. 
Bir an'da var oluruz, bir an'da yok oluruz,
Arada kalanlar ise gizemli ve  sonsuz.

Toz taneleri gibiyiz, rüzgarda savruluruz, 
Bir yaprak gibiyiz, dallardan koparılırız. 
Kısa bir ömürde ne kadar şey yaşarız, 
Sonra toprak anaya karışırız.

Her yeni gün bir başlangıç, her gece bir son, 
Arada kalan anlar ise hayatın kendisi. 
Değerini bilelim, yaşayalım bu anı, 
Çünkü zaman geriye akmıyor, ne yazık ki.

Ne için doğduk, ne için yaşıyoruz sorusu, 
Zihinleri meşgul eder, durmadan. 
Belki de yaşamın anlamı, yaşamaktadır, 
Her anı dolu dolu, anlamlı kılmaktadır.

Unutmayalım ki, hayat bir oyun sahnesi, 
Bizler ise o sahnede oynayan oyuncular. 
Zamanın kıyısında durup seyrederiz, 
Geçmişi özler, geleceği bekleriz. 

Yaşam bir rüyadır, ölüm bir uyanış, 
Arada kalanlar, hayatın karmaşası. 
Ne anlarız bu dünyadan, ne alırız yanımıza? 
Çırılçıplar giderken kuru bir veda.

Ahmet ATAM
Yorum Gönder

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun