Tarihsel süreç içerisinde Kürt sorunu
Türkiye'de bugünden itibaren hiçbir şey eskisi gibi olmayacak gibi görünüyor. Görünüşe göre, Sayın Bahçeli'nin çağrısıyla yeni bir Kürt açılımı ve ardından anayasa değişikliği gündemde. Bu bağlamda, tarihsel, sosyal, siyasal ve kültürel birçok farklı süreçten geçerek oldukça karmaşık bir hale gelen Osmanlı'dan bugüne Kürt sorunu.
1. Osmanlı Döneminde Kürt sorunu
Osmanlı İmparatorluğu’nda Kürtler, İmparatorluğun diğer unsurları gibi geniş bir özerklik içinde yaşıyordu. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Kürt beyleri, merkezi otoriteye bağlı kalmakla birlikte, kendi bölgelerinde önemli bir yerel yönetim gücüne sahipti.
1534’te Yavuz Sultan Selim’in Safevilere karşı aldığı zafer, Kürt beylerinin Osmanlı ile işbirliğine girmesinin bir dönüm noktası olmuştur.
Bu özerklik, 19. yüzyılın ortalarına kadar sürdü. Ancak Tanzimat reformlarıyla birlikte merkeziyetçiliğin artması, Kürt beylerinin yerel güçlerinin kısıtlanmasına ve Osmanlı'nın Kürt bölgelerinde kontrolü arttırmasına neden oldu. Bu durum zaman zaman isyanlara yol açtı.
2. Osmanlı’nın Son Dönemi ve 1. Dünya Savaşı sırasında Kürt sorunu
19. yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı Devleti’ndeki zayıflama, Kürtlerin merkezi otoriteye olan güvenini sarstı. Özellikle II. Abdülhamid döneminde Kürtlere yönelik Hamidiye Alayları gibi askeri oluşumlar, Kürtlerin Osmanlı ile bağlarını koruma girişimiydi. Ancak Kürt milliyetçiliği bu dönemde filizlenmeye başladı. Osmanlı'nın zayıflaması ve 1. Dünya Savaşı sonrası Kürtler de dâhil olmak üzere imparatorluk içindeki birçok halk, bağımsızlık ya da daha fazla özerklik taleplerinde bulunmaya başladı.
3. Cumhuriyet Dönemi ve Kürt İsyanları
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş süreci Kürtler açısından önemli bir dönüm noktasıdır. 1920 Sevr Antlaşması'nda Kürtlere bağımsızlık ya da özerklik vaat edilmişken, 1923 Lozan Antlaşması ile bu vaatler yerine getirilmedi. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte, ulus devlet inşası sürecinde Kürt kimliği tanınmadı ve bu durum Kürtlerle yeni rejim arasında gerginliklere neden oldu. 1925 Şeyh Said İsyanı bu gerginliklerin ilk büyük dışavurumudur. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde Kürtler arasında birçok isyan meydana geldi, ancak bunlar sert biçimde bastırıldı.
4. 1960-1980 Döneminde Kürt sorunu
1960’lardan itibaren Kürt sorunu Türkiye’de yeniden görünür hale geldi. Demokratikleşme ve çok partili sisteme geçiş süreci, Kürt kimliği etrafındaki taleplerin daha açık şekilde ifade edilmesine olanak tanıdı.
1970'lerde sol hareketlerle Kürt milliyetçiliği bir araya gelerek yeni bir siyasi bilinç oluşturdu. Bu dönemde PKK (Partiya Karkerên Kurdistan) kuruldu ve Kürt sorunu silahlı bir mücadele haline dönüştü.
5. 1980 Sonrası: Silahlı Mücadele ve Barış Çabaları
1980 darbesi, Türkiye'deki Kürt sorunu açısından yeni bir dönemi başlattı. Kürtçe üzerindeki yasaklar ve baskıcı politikalar, PKK'nın silahlı mücadeleyi artırmasına yol açtı. 1980'lerden itibaren PKK ile devlet arasında çatışmalar yaşanmaya başladı. Bu süreçte binlerce insan hayatını kaybetti ve milyonlarca insan yerlerinden edildi.
1990’lar, sorunun askeri boyutunun zirve yaptığı yıllardı. Aynı zamanda Kürt kimliği ve diline dair taleplerin kamuoyunda daha fazla dile getirildiği bir dönemdi. 1999 yılında PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanması, sorunun çözümüne dair yeni tartışmaları da beraberinde getirdi.
6. 2000’ler ve Çözüm Süreci
2000’li yıllarda Türkiye’de Kürt sorununun çözümüne yönelik barışçıl girişimler ön plana çıktı. 2009 yılında Kürt açılımı adı verilen reform süreci başlatıldı ve 2013 yılında PKK ile Türk devleti arasında bir ateşkes süreci başladı. Ancak bu süreç, 2015 yılında sona erdi ve çatışmalar yeniden başladı.
7. Günümüz Kürt sorunu
Kürt sorunu günümüzde hem Türkiye içinde hem de bölgesel düzeyde (Suriye, Irak, İran) etkilerini sürdüren bir mesele olmaya devam ediyor. Özellikle Suriye iç savaşı ve Kürtlerin bölgede oynadığı rol, sorunun uluslararası boyut kazanmasına neden oldu. Türkiye’de Kürt kimliğine yönelik hak talepleri, siyasal temsil, dil ve kültürel haklar gibi konular halen çözüme kavuşturulmamış durumda.
Kürt sorunu, Osmanlı’dan günümüze kadar çeşitli tarihsel, siyasi ve toplumsal faktörler tarafından şekillenen çok boyutlu bir mesele olarak varlığını sürdürüyor.
Sonuç:
2024 yılı ekim ayı itibarı ile Sn Erdoğan ve Sn Bahçeli'nin uzattığı yeni bir dönemin barış elinin Kürtlerde ne denli bir cevap bulacağı ve Türkiye'nin geleceği, Kürtlerin vereceği tarihi bir cevaba bağlı olacaktır .
Görünen o ki hem Türk halkı hemde Kürtler için uzatılan bu el köprüden önce son çıkıştır..
Ahmet ATAM
Yorum Gönder