Yeni açılım süreci Kürt sorununa çözüm olur mu |
Yeni Açılım Sürecinde Türkiye Ya Büyüyecek Ya Küçülecek Söylemi Ne Derece Gerçekçidir.
Bu tür stratejik öngörüler, genellikle ülkenin siyasi, demografik, ekonomik ve kültürel yapısına dayanır. Ancak bu tür iddialar çoğunlukla jeopolitik çıkarlar, güvenlik tehditleri, etnik ve siyasi gerilimler üzerinden tartışılır. Ve bu üç tehdit de bugün kapıda gibi görünüyor ve bu iki senaryonun da Türkiye için kritik sonuçları olabilir ve bu noktada dikkate alınması gereken bazı temel noktalar var:
1. Güneydoğu ile Federasyon Oluşturma (Büyüme Senaryosu):
Türkiye'nin güneydoğusunda Irak ve Kürt bölgeleri ile federasyon oluşturma stratejisi, kısa vadede ülkenin sınırlarını genişletebilir. Ancak bu, iki büyük soruna yol açabilir:
Demografik ve Sosyopolitik Denge:
Bu senaryoda, yeni bölgelerin dahil edilmesi, demografik dengeleri önemli ölçüde değiştirebilir. Ayrıca, bölgenin tarihi sorunlarını ve Kürt kimliği üzerine olan tartışmaları daha da derinleştirebilir, kaldı ki bazı Kürt siyasiler konuya sıcak bakarken, gerek Kandil ve gerekse Suriye'deki PKK/PYD terör yapılanması şiddetle karşı çıkmaktadır.
Zaten üçe bölünmüş zayıf bir konumda olan Irak ile parçalanmanın eşiğinde ve güçsüz düşürülmüş bir Suriye'nin bu konuda yapacağı pek bir şey yoktur.
Göz ardı edilmemesi gereken asıl aktör içerisinde bir Kürt bölgesi barındıran İran'dır, bu günkü gücü ile İran bu projeye asla müsaade etmez, dolayısı ile Türkiye ve İran arasında bir çatışma söz konusu olabilir.
Ekonomik Yük ve Entegrasyon:
Her ne kadar Kürt bölgelerinde çıkan önemli miktardaki petrol kaynakları olsa da, Bu yeni bölgelerin ekonomik altyapısının entegrasyonu, devlete ciddi bir yük getirebilir. Bu süreçte sosyal politikalar, eğitim, istihdam gibi konular da işin bir başka yönüdür. Gerek Irak ve gerekse Suriye bölgeleri gerek ekonomik ve gerekse kültürel yönden Türkiye'nin oldukça gerisindedir.
2. Türkiye'nin Bölünme (Küçülme Senaryosu):
Bu senaryoda, Türkiye'nin güneydoğu ve doğusundaki bazı bölgelerin bağımsız veya özerk bir Kürdistan'a bırakılması, hem sosyal yapıda hem de ekonomik düzlemde ciddi sonuçlar doğuracaktır:
Sosyal ve Etnik Gerginlikler:
Türkiye'nin toprak kaybetmesi, ülkede yaşayan diğer etnik gruplar, başta Türk milliyetçileri olmak üzere toplumlar arasında daha büyük sorunlara yol açabilir. Bu durum, ulusal birliğe yönelik tehditleri de artırabilir.
Kısaca Türkiye'nin böyle senaryoları kaldırabilmesi bugün için pek mümkün görünmüyor.
Ulusal Kimlik ve İdeoloji:
Küçülme, ülkenin kurucu ideolojisi olan ulusal bütünlük anlayışına aykırı olarak görülüp, sosyal istikrarı bozabilir.
Türkiye'nin Sosyal Yapısı, Ekonomi ve Ulus Yapısının Korunması:
Türkiye, bu tür senaryoların doğurabileceği tehditlerle başa çıkabilmek için bazı temel stratejilere odaklanmalıdır:
1. Demokratik Reformlar ve Güçlü Bir Kimlik: Türkiye, farklı etnik kimlikleri kucaklayan, daha kapsayıcı bir ulusal kimlik geliştirmelidir. Bu, demokratik reformlar ve adil politikalarla desteklenmelidir.
2. Ekonomik Gelişim ve Bölgesel Farklılıkların Azaltılması: Ekonomik gelişim stratejileri, özellikle geri kalmış bölgelere daha fazla yatırım yapılmasını gerektirir. Sosyal adaleti ve bölgesel kalkınmayı sağlayarak, ayrılıkçı eğilimler azaltılabilir.
3. Güçlü Diplomatik ve Güvenlik Politikaları: Türkiye, hem bölgesel ilişkilerinde hem de iç güvenlik politikalarında dengeli bir yaklaşım sergileyerek, ülke bütünlüğünü tehdit eden unsurlarla daha etkili bir mücadele yürütebilir.
Kürtlerin bir bölümü neden Türklerle birliktelik ister
Doğuda yaşamından memnun olmayan, kendini güvende hissetmeyen bir Kürt neden kuzey Irak'a veya Erbil'e göç etmez?
Kuzey Irak'ta Eğitim Kürtçe, resmi dil Kürtçe, valisi, polisi, yöneticilerin hepsi Kürt! Vize de yok!
Kürt vatandaşlar neden kalkıp da Antalya, İzmir, İstanbul ve Kütahya''ya göç eder, buralarda kendini Türklerin arasında daha güvende, özgür, eşit ve huzurlu hisseder?
Neden?
Sebebi aslında çok basittir çünkü; doğuda Kürde rahat ve huzur vermeyen yine Kürdün ta kendisidir, Kürt ağalardır, aşiret sistemidir, PKK’dır, Hüda par'dır, Kürt muhtardır, Kürt belediye başkanıdır, Kürt şeyhtir, gavstır, imamdır!
Sonuç:
Büyüme ya da küçülme konusundaki tartışmalar, aslında çok daha karmaşık bir siyasi ve sosyal sürecin bir yansımasıdır. Stratejistler bu tür öngörülerde bulunurken, uluslararası dengeler, iç politik dinamikler ve Türkiye'nin tarihsel arka planı gibi faktörleri göz önünde bulundururlar. Ancak bu noktada, Türkiye’nin büyüme stratejilerinden çok, iç yapısını sağlamlaştırma, demografik dengeleri koruma ve ekonomik kalkınmayı ön planda tutması daha akılcı bir yaklaşım olabilir.
Ver kurtul olmaz, hiç vatan toprağı verilir mi, vur kurtul elli yıldır olmadı olmayacak, en iyi çözüm artık kimsenin burnunun kanamayacağı bir siyasi çözüm olabilir, gizli kapılar ardında olmayan, toplumun her kesimlerinin açıkça tartışabildiği ve ortak akılda birleşebileceği bir siyasal çözüm.
Türkiye savunma hatlarını kendi sınırları içerisinde kurmalı, çatı anayasanın ilk dört maddesine bağlı olmak kaydı ile tüm azınlıkların demokratik hakları güvence altına alınmalı, mezhepçi politikalar terk edilerek, diyanet yeniden yapılandırılmalı, illerde yerel yönetimlerin yetkileri arttırılarak bir anlamda eyalet sistemi tartışmaya açılmalı.
Kürtlerin temsilcisi konumundaki DEM Parti Türkiye partisi olduğunu kabullenir ve açık bir deklarasyon yayınlar bir demet çiçek ile barış elini uzatırsa bu el müzakereler için havada kalmamalı,
Konuşarak çözülmeyecek hiçbir konu yoktur..
-----
Yazıya sadece üç gün sonra yazıya ilave, Türkiye, sadece bir hafta içerisinde Öcalan’ı tahliye etmekten “Kürt sorunu yoktur” söylemine geldi.
Anlaşılan o ki. Ne kadar makale yazarsan yaz, ne kadar çözüm üretme çabası içinde olursan ol, nihayetinde sadece iki çözüm yolu kalacak galiba, ya ver kurtul, ya vur kurtul.
Ahmet ATAM
Yorum Gönder