İslam hukukunda zekat
İslam hukukunda zekat kimlere nasıl verilir?
İslam hukukunda zekâtın kime verileceği konusu Kur'an-ı Kerim'de açık bir şekilde belirtilmiştir. Zekât, doğrudan Kur'an'da belirtilen 8 sınıfa dağıtılması gereken bir mali ibadettir ve genellikle doğrudan ihtiyaç sahiplerine verilmesi teşvik edilir.
Ancak, zekâtın dağıtımında devletin rolü de tartışılmıştır. İşte detaylar: Zekâtın Verileceği 8 Sınıf (Tevbe Suresi, 9:60)
2. Yoksullar (Miskinler): Fakirlerden daha zor durumda olanlar, tamamen geçim kaynağı olmayanlar.
3. Zekât toplayıcıları (Amilûn): Zekâtın toplanması ve dağıtılması için çalışan görevliler.
4. Kalpleri İslam’a ısındırılacak olanlar (Müellefe-i Kulub): Yeni Müslüman olanlar veya kalpleri İslam’a ısındırılmak istenenler.
5. Köleler (Rikab): Özgürlüklerini satın almak için yardım gereken köleler.
6. Borçlular (Garimîn): Borcunu ödeyemeyecek durumda olanlar.
7. Allah yolunda çalışanlar (Fî sebîlillah): Cihad, ilim öğrenme, İslam’ın yayılması gibi Allah rızası için yapılan faaliyetler.
8. Yolda kalanlar (İbnü's-sebil): Yolculuk sırasında parası biten ve memleketine dönemeyen kimseler.
Hz. Peygamber (sav) Dönemi: Peygamber Efendimiz, zekâtı organize bir şekilde toplamak ve dağıtmak için zekât memurları görevlendirmiştir. Bu, zekâtın devlet eliyle toplanabileceğine dair bir uygulamadır.
Halifeler Dönemi: Özellikle Hz. Ebu Bekir, zekât vermeyenlere karşı sert önlemler almış ve zekâtın devlet otoritesine ait bir mesele olduğunu vurgulamıştır.
Zekât, Kur'an'da belirtilen sınıflara doğrudan bireyler tarafından da verilebilir. Eğer devlet, zekâtı organize etmiyorsa, Müslümanlar bu ibadeti doğrudan yerine getirebilir.
Zekâtın ihtiyaç sahiplerine bizzat ulaştırılması, genellikle daha sevap ve birebir yardım olarak değerlendirilir.
2. Devlet Eliyle Toplanması:
Eğer bir İslam devleti, zekâtı organize bir şekilde toplama ve dağıtma yetkisine sahipse, zekât devlet aracılığıyla da verilebilir.
Bu yöntem, sistematik bir şekilde zekâtın tüm ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlar. Ancak bu, devletin güvenilir ve adil bir sistem kurmasına bağlıdır.
Sonuç
Zekât, temelde ihtiyaç sahiplerine (fakirlere, miskinlere) verilmesi gereken bir ibadettir. Ancak, tarihsel uygulamalarda devletin zekâtı toplama ve dağıtma rolü önemli olmuştur. Günümüzde bireysel olarak doğrudan ihtiyaç sahiplerine vermek de, güvenilir kurumlar aracılığıyla zekâtı ulaştırmak da mümkündür.
Zekâtı verirken, dikkatli olalım,
Kur'an-ı Kerim'e göre zekât verilecek kimseler:
1. Fakirler (Fukara): Geliri temel ihtiyaçlarını karşılamayanlar.2. Yoksullar (Miskinler): Fakirlerden daha zor durumda olanlar, tamamen geçim kaynağı olmayanlar.
3. Zekât toplayıcıları (Amilûn): Zekâtın toplanması ve dağıtılması için çalışan görevliler.
4. Kalpleri İslam’a ısındırılacak olanlar (Müellefe-i Kulub): Yeni Müslüman olanlar veya kalpleri İslam’a ısındırılmak istenenler.
5. Köleler (Rikab): Özgürlüklerini satın almak için yardım gereken köleler.
6. Borçlular (Garimîn): Borcunu ödeyemeyecek durumda olanlar.
7. Allah yolunda çalışanlar (Fî sebîlillah): Cihad, ilim öğrenme, İslam’ın yayılması gibi Allah rızası için yapılan faaliyetler.
8. Yolda kalanlar (İbnü's-sebil): Yolculuk sırasında parası biten ve memleketine dönemeyen kimseler.
İslam hukukunda zekat toplamada Devletin Rolü
İslam tarihinde zekâtın toplanması ve dağıtılmasında devletin rolü önemlidir.Hz. Peygamber (sav) Dönemi: Peygamber Efendimiz, zekâtı organize bir şekilde toplamak ve dağıtmak için zekât memurları görevlendirmiştir. Bu, zekâtın devlet eliyle toplanabileceğine dair bir uygulamadır.
Halifeler Dönemi: Özellikle Hz. Ebu Bekir, zekât vermeyenlere karşı sert önlemler almış ve zekâtın devlet otoritesine ait bir mesele olduğunu vurgulamıştır.
Zekat Bireysel mi, Devlete mi?
1. Bireysel Olarak Verilmesi:Zekât, Kur'an'da belirtilen sınıflara doğrudan bireyler tarafından da verilebilir. Eğer devlet, zekâtı organize etmiyorsa, Müslümanlar bu ibadeti doğrudan yerine getirebilir.
Zekâtın ihtiyaç sahiplerine bizzat ulaştırılması, genellikle daha sevap ve birebir yardım olarak değerlendirilir.
2. Devlet Eliyle Toplanması:
Eğer bir İslam devleti, zekâtı organize bir şekilde toplama ve dağıtma yetkisine sahipse, zekât devlet aracılığıyla da verilebilir.
Bu yöntem, sistematik bir şekilde zekâtın tüm ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlar. Ancak bu, devletin güvenilir ve adil bir sistem kurmasına bağlıdır.
Sonuç
Zekât, temelde ihtiyaç sahiplerine (fakirlere, miskinlere) verilmesi gereken bir ibadettir. Ancak, tarihsel uygulamalarda devletin zekâtı toplama ve dağıtma rolü önemli olmuştur. Günümüzde bireysel olarak doğrudan ihtiyaç sahiplerine vermek de, güvenilir kurumlar aracılığıyla zekâtı ulaştırmak da mümkündür.
Önemli olan, zekâtın doğru kişilere ve belirtilen amaçlara uygun bir şekilde ulaşmasıdır.
Zekâtın Sessiz Yankısı
Bir bilge der ki:
“Zekât, ölü toprağa düşen yağmur gibidir,
Sadece kuru yaprakları değil,
Gönülleri de yeşertir.”
“Zekât, ölü toprağa düşen yağmur gibidir,
Sadece kuru yaprakları değil,
Gönülleri de yeşertir.”
Bir el açılır, boş, titrek,
Bir göz bakar, mahcup, derin.
Altın sikkeler yuvarlanmaz yerlere,
Ne de gümüş bardakta yankılanır su.
Zekât, bir yağmur damlası,
Nereye düşerse orada yeşerir.
Bir yetimin saçlarında rüzgâr olur,
Bir borçlunun omzundan yük alır.
O, varlığın alnına düşen bir damga,
Kimileri saklar, kimileri dağıtır.
Ama bilir misin?
Mal senin değil, sadece emanettir .
Bir kandil yanar karanlık bir odada,
Bir gölge düşer duvara:
İhtiyacın yüzü, mahzun ama gururlu,
Zekât, ona dokunan ışık olur yaşamda.
Kimin eli verir, kimin kalbi duyar?
Kimin malı azalır, kimin ruhu doyar?
Altın akmaz, eller akar,
Ve yürek, terazinin kefesi olur.
Zekat Kimlere Verilmez.
Zengine verme sakın, malı var zaten
Borcu olan ödesin, gerek yok zekata hemen.
Çalışıp kazananın, alın teriyle geçinenin,
İhtiyacı yok zekata, kendi kendine yetenin.
Anne, baba, evlat, eşe verme sakın,
Onlara zaten bakmak zorundasın.
Gayrimüslimlere verme, onlar başka dinden,
Zekat Müslümanlara, o da helalinden..
Sahtekar dilencilere verme sakın kanma,
Onlar seni kandırır, yana yakıla.
Tembel tembel yatanlara da verme sakın ha,
Çalışsınlar, kazansınlar, gerek yok onlara.
Hak edene verelim, gönlünü alalım.
İslam'ın emrine, uymak gerekir,
Böylece ahirette, cennete girilir.