Melhame i Kübra nedir

Melhame i Kübra
Melhame i Kübra 

Melhame-i Kübra Kıyamet Savaşı:


Batı dünyasına göre Armageddon, İslam kaynaklarına göre Melhame-i Kübra,doğu ile batının nihai hesaplaşmanın kaçınılmaz kaderi mi?
Melhame-i Kübra, İslam eskatolojisinde (kıyamet ve ahiret inançları) önemli bir kavram olup, büyük bir savaş veya çatışmayı ifade eder. 
Bu terim, genellikle kıyamet alametleri arasında zikredilen ve kıyametten önce meydana gelecek olan büyük savaş olarak bilinir. 
Hristiyan eskatolojisindeki Armageddon kavramına benzer bir anlam taşır ve İslam kaynaklarında çeşitli hadislerde geçer.

Melhame-i Kübra'nın Özellikleri


1. Büyük Bir Çatışma: Bu savaşın, Müslümanlarla diğer güçler arasında yaşanacağı belirtilir. 
Bazı rivayetlerde Müslümanların Roma (Bizans) ile büyük bir savaş yapacağına işaret edilir.
2. Yer ve Zaman: Kesin bir yer ve zaman belirtilmemekle birlikte, bazı rivayetlerde bu savaşın Şam ve çevresinde (Suriye toprakları) yaşanacağı ifade edilir.
3. Fitne ve Kaos Dönemi: Savaşın, büyük bir fitne ve kargaşa döneminin ardından gerçekleşeceği belirtilir.
4. Mehdi'nin Zuhuru: Melhame-i Kübra, İslam eskatolojisinde Mehdi'nin zuhuru ve adaletin hakim olacağı bir dönemin başlangıcı olarak kabul edilir. 
Bu savaşın sonunda İslam'ın zafer kazanacağına inanılır.
5. Deccal ve İsa'nın Rolü: Bu büyük çatışma aynı zamanda Deccal'ın ortaya çıkışından hemen önce veya sonrasında gerçekleşebilir. Rivayetlerde Hz. İsa’nın nüzulü (gökyüzünden inmesi) ve Deccal’in mağlup edilmesiyle bağlantılı olarak Melhame-i Kübra’ya atıf yapılır.

Hadislerde Melhame-i Kübra


Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) sözlerinde Melhame-i Kübra’ya dair bazı ipuçları bulunmaktadır:
"Kıyamet kopmadan önce Rumlar (Bizanslılar) A’mak ve Dabık’ta toplanacaklar. Medine’den bir ordu çıkacak ve onları yenecek." (Müslim, Fiten, 34)
“Büyük Melhame olur, ardından Kostantiniyye fethedilir ve hemen sonra Deccal çıkar.” (Müslim, Fiten, 33)

Melhame i Kübra Anlamı ve Yorumlar


Melhame-i Kübra’nın İslam dünyasında farklı anlamları ve yorumları vardır:
Tasavvufi Yorumlar: Bu savaşı manevi bir mücadele olarak gören tasavvufi yorumlar, nefisle ve içsel düşmanlarla mücadeleyi Melhame-i Kübra olarak değerlendirir.
Tarihsel Yorumlar: Bazı tarihçiler, Melhame-i Kübra’yı geçmişteki büyük savaşlara (örneğin, Haçlı Seferleri veya Osmanlı-Bizans Savaşları) işaret eden bir kavram olarak görmüşlerdir.
Modern Yorumlar: Günümüzde bu kavram, dünya genelindeki kaos ve çatışmalarla ilişkilendirilmektedir.
Özellikle Suriye iç savaşı ve Orta Doğu’daki krizlerle bağlantılı olarak sıkça zikredilir.

Sonuç

Melhame-i Kübra, İslam inancında kıyamet sürecinin bir parçası olarak büyük bir savaşın habercisidir. 
Bu kavram, hem tarihsel hem de manevi anlamda derin bir simgesel öneme sahiptir. Müslümanlar için bu hadisler, sabır, iman ve Allah’a tevekkül etmeyi hatırlatan bir uyarıdır.

Bu savaşın bir dünya savaşı olacağı çok aşikar. 
Sadece Amik Ovası'nda yaşanacak bir durum da değil.
Başlangıç noktası Türkiye olabilir.  
Batı ile böyle bir savaşa girmenin, kazanılması neredeyse imkânsız bir savaşa dönüşeceğini düşünüyordum.

Olan bitenlere baktığımda, bu gün itibarı ile artık Ruslarla bir savaş riski görmüyorum. 
Ancak Türkiye'nin güney sınırlarında batı ile bir savaş durumunda, Ruslar da kendi çıkarlarını korumak için boğazlara donanma ile inebilir. 
Sanırım ahir zaman hadislerinde geçen "İstanbul'un fethi" de bununla ilgilidir.

Batı ile neredeyse kopma noktasına geldik ve Batı, doğu Akdeniz'deki gaz, PYD, Gazze, Filistin gibi konularda Türkiye'nin karşısında ve aleyhinde duruyor.
ABD'yi anlayabiliyorum .
Lakin, Avrupa'nın bu kadar Müslüman göçmene sahipken buna nasıl cesaret edebildiğini anlamıyorum. 
Batı, değerlerini unutmaya başladı ve Müslümanlar söz konusu olduğunda çifte standart uyguluyor. 
Göçmenlere azalan nüfus ve iş gücü açısından ihtiyaçları var ama aşırı sağcılık tüm Avrupa ülkelerinde her geçen gün yükseliyor.

Bu vesile ile Avrupa'da cehennem gibi bir iç savaş yaşanabilir.
Yeni bir kavimler göçü faciasıyla karşı karşıya kalabilirler..
Rusların Ukrayna savaşıyla Batı ile savaşıyor olması, Melhame-i Kübra sırasında Avrupa ile bir nükleer savaşa bile girmesiyle sonuçlanabilir.
Çünkü böyel bir savaş konvansiyonel silalar ile sonlandırılamaz.

Melhame-i Kübra ve Kürtler:


Kürtlere de değinmek istiyorum; kendi devletlerini kurmaları için kışkırtıldıkları gibi, 100 yıl önce Arapların kışkırtıldığı gibi kışkırtılmış durumdalar. 
Ancak gelecekleri nokta, İsrail ordusuna katılmak veya İsrail'i korumak uğruna bir tampon bölge oluşturmaya razı olmak gibi görünüyor.
Abd ve Batı desteği olmadan bölgede bir Kürt devletinin kurulma ve yaşama ihtimali pek yoktur.
Gaz ve petrolü geçin, Türkiye doğusunda bulunan kendisi için hayati öneme haiz su kaynaklarınının başkalarının kontrolüne girmesini asla ve kata izin vermez.

Hadislerin ifadelerini hatırlayalım: Üçte biriniz şehit olur, üçte biriniz kaçar, son üçte bir muzaffer olur.
Bu blogda defalarca yazdım, Türkiye Suriye'den uzak durmalıdır.
Allah sonumuzu hayreyleye.Tanrı Türkü korusun.

Melhame-i Kübra şiiri

Yeryüzü titrer, gökyüzü kanar,
Çelikler parıldar geceyi yarar.
Bir rüzgar, soğuk ve keskin,
Milyonların yok oluşunu fısıldar.

Korkunun ve cesaretin sınırında,
Bir ruhlar ormanı yükselir karanlıktan.
Ovada yatan sessiz yıldızlar,
Ölenlerin gözleri midir parlayan?

Görülmez ufuklardan gelen çatışma sesi,
Zamanın ve mekanın ötesinde yankılanır,
Gölgesinde yükselen kadim kehanetler,
Asırlar önce yazılmış hep birer birer..

Ateşle örülen kelimeler susmaz,
Toprak ve taş bile dile gelir?
Gök gürültüsü mü, yoksa öfkenin yankısı mı,
Ya da birbiriyle boğuşaların feryadı mı yükselir?

Bir çınar ağacı, kökleriyle karanlığa tutunan,
Gövdesinde bin savaşın yarası durur.
Dallarında kırılmış kanatların izi,
Bir kuş, sessiz çığlıkla uçar karanlığa.

Ve sonunda, sessizlik gelir.
Ne zaferin sarhoşluğu ne mağlubiyetin hüznü,
Bir hiçliğin kollarında erir kalabalık,
Zamanın değirmeninde ter yüz olur yüzü.

Ey insan, o vakti sorup duran,
Ne ölümler unutulur ne kehanetler biter.
Bu savaş, sadece silahlara değil,
Kalplere ve ruhlara kazınan bir keder.
 
Kıyametin nehrinde akıyor zaman,
Kıldan ince, kılıçtan keskinken bir an.
Bir kıvılcım dokunur ufkun sabrına,
O an gökyüzü çatlar, titrer sonsuz aynada.

Rüzgâr, taşır geçmişin küllerini,
Bir kefen gibi sarılıp vadilerden.
Kan kırmızısı bir güneş doğar,
Suskun silahlar seslenir, sessizlikten.

Sesler yankılanır dağların bağrında,
Kimdir hakikati gören bu kavgada?
Kefensiz düşer gölgeler birbirlerinin üstüne,
Toprak yutkunur; tarih bile ağlar bu düşüşe.

Tüyler ürperten bir hüzzam makamında,
Silahlar, dualar, ağıtlar hep bir arada.
Elbet bir vakit, yıldızlar düşerken,
Adalet yerini alır mı, hak terazisinden.

Ama kimdir galip, kimdir mağlup?
Toprağın rüyasında yoktur ki hüküm.
İnsanlık çırpınırken kendi zincirinde,
Alev alır her şey bir kıvılcım ile.

Ey Melhame-i Kübra, çağırır suskunluk,
Çatışmanın gölgesinde saklı bir umut.
Belki de yıkıntılar fısıldar yarını,
Kaosun kalbinden doğurur yaratan anı.

Şiir: Ahmet ATAM

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun

Daha yeni Daha eski