Bu Kavga Neyin Kavgası? Gerçek Mücadeleyi Görüyor Musun?
Muhalefet partilerinin sessiz kaldığı, servet, hesap verme, gelir adaleti, tarikat ekonomisi ve eğitim reformu gibi temel konulara ironi, hiciv ve kara mizahla dokunan makale ve şiir. Siyasi eleştiri ve Türkiye siyasetine dair çarpıcı analizler.Hesap Sorulacak mı? Nereden Buldun Yasası Gelecek mi?
Muhalefetten hiç "İktidara gelir gelmez Nereden Buldun Yasası’nı çıkaracağız, servetinin kaynağını açıklayamayanların mal varlıklarına el koyacağız" diyen birini duydunuz mu? Yok! Çünkü sistemin içinde herkes birbirini kolluyor.
Siyasi Partilerde Ön Seçim Şart Olacak mı?
Seçim zamanı gelip çattığında hep aynı senaryo: Lider ne derse o olur, delege kime oy vereceğini zaten bilir! Peki, muhalefetten hiç "Ön seçim zorunlu olacak, delege sultasına ve lider diktasına son vereceğiz" diyen oldu mu? Olmaz! Çünkü işlerine gelmez.
Tarikatlar ve Cemaatler Ekonomiden ve Siyasetten Çekilecek mi?
Bugün Türkiye’de birçok ekonomik ve siyasi karar, perde arkasında tarikatlar ve cemaatler tarafından yönlendiriliyor. Muhalefetten hiç "Tarikatların ekonomiye ve siyasete müdahalesini tamamen bitireceğiz! Vergi kaçıranları tespit edip adaletin önüne çıkaracağız!" diyen oldu mu? Hayır! Çünkü onların da bazıları bu yapılarla iç içe.
Eğitim ve Sağlık Ücretsiz Olacak mı?
Eğitim ve sağlık, devletin vatandaşa sunduğu temel haklar olmalı. Ancak özel okullar, özel hastaneler derken parası olanın iyi hizmet aldığı bir düzen kurulmuş. Peki, muhalefetten hiç "Eğitim ve sağlığı tamamen ücretsiz yapacağız, özel okulları ve dershaneleri kapatacağız!" diyen çıktı mı? Çıkmaz! Çünkü bu sistemin çarkları dönmeye devam etmek zorunda.
Gelir Adaleti Sağlanacak mı?
Bugün asgari ücretle geçinmeye çalışan milyonlarca insan varken, milletvekilleri lüks içinde yaşıyor. Peki, muhalefetten hiç "Milletvekili maaşlarını ve emekli maaşlarını asgari ücretin belirli bir katına bağlayacağız!" diyen oldu mu? Yok! Çünkü halkın derdi onların gündeminde değil.
Yargı Bağımsız Hale Gelecek mi?
Adalet sistemine güvenin her geçen gün azaldığını hepimiz görüyoruz. Yasama, yürütme ve yargı birbirine geçmiş durumda. Peki, muhalefetten hiç "Anayasa Mahkemesi’ne siyasi atamaları yasaklayacağız, hukukun üstünlüğünü tesis edeceğiz!" diyen oldu mu? Olmaz! Çünkü her parti, günü geldiğinde kendi adamlarını yerleştirmek istiyor.
Bu Kavga Gerçek mi, Yoksa Sahte Bir Döngü mü?
Türkiye'de siyaset, halkın çıkarlarını savunmak yerine, güç sahiplerinin çıkarlarını koruma mücadelesine dönüştü. Bugün kime oy verirsen ver, asıl mesele değişmiyor: Sistem kazanmaya, halk kaybetmeye devam ediyor!
Bu düzen böyle devam ettiği sürece, sen, ben, biz sadece figüran olmaya devam edeceğiz. Gerçek mücadeleyi görmek ve hakkını aramak zorundasın. Çünkü bu kavga, aslında senin kavgan!
1. Halkın Kendi Sorumluluğu
Siyasetçilerin ve düzenin eleştirisini yaptık ama halkın bu oyuna nasıl geldiğini de sorgulamak lazım. İnsanlar neden kendi hırsızlarına sahip çıkıyor? Korku mu? Çıkar ilişkileri mi? Bilinç eksikliği mi? Eğer halk hesap sormazsa, düzen değişmez. Sistem, ancak halkın sessizliğiyle var olabilir.
2. Medyanın ve Algı Yönetiminin Gücü
Bugün insanlar sadece siyasiler tarafından değil, medya aracılığıyla da manipüle ediliyor. Algı yönetimiyle gerçeklerin üstü örtülüyor, halk yönlendiriliyor. Muhalefet bile bu sistemin bir parçası olduğu için, kimse bu medya çarkına karşı çıkmıyor.
3. Muhalefetin Gerçekten Muhalefet Olmaması
Asıl sorun, muhalefetin sadece göstermelik olması. Gerçekten mücadele eden bir siyasi hareket olsaydı, bu konular gündemde olurdu. Ancak muhalefet de statükonun bir parçası olmaya gönüllü. “Sıra bize gelsin” mantığıyla hareket eden bir muhalefetten ne beklenir?
4. Çözüm Önerileri?
Eleştiriyi yaptık ama halkın yapabileceği somut şeyler var mı? Bilgiye ulaşmak, sorgulamak, siyasetin kölesi olmamak, hesap sormak gibi şeyleri öne çıkarmak lazım. Yoksa sadece şikayet ederiz ama bir şey değişmez.
Hangi Kavgayı Veriyoruz Şiiri?
Bir satranç tahtası kurulmuş yere,Piyonlar aç, vezirler tok,
Kimi taht için savaşta hâlâ,
Kimi gölgelerde saklananlar çok.
Bizim muhalefet, kürsüde naralar atar,
Değişim!" diye haykırır, ama neyi değiştirir?
Duymadıysanız merak etmeyin,
Zira vaatler hep "şifreli" dir.
Kulağa hoş gelen bir boşluk gibidir…
Zengine hesap soracağız!" diyen çıktı mı?
Yok! Belli ki servet, kutsal bir sır
Bankalar offshore’da, vergiler ceb-i yâr,
Halka gelince: "Vatandaş, sen kuruşunu say!"
Ah, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu ?
Ön seçim mi? O da neymiş!
Lider masasından fırlar aday listesi,
Delege dediğin, kukla tiyatrosu,
"Demokrasi" derler, ama sahne tek kişilik.
Kısır döngü: Lider seçer, delege alkışlar…
Sorma, "Bu zincir neden kırılmaz?"
Belki de demir leblebi çiğnemek zor!
Vergi alacağız!" dense, kim duyar?
Tarikat ticareti manevi kazanç,
Devlet eliyle kutsal bir "rant",
Camiler ticarethane, cemaatler holding…
"Laiklik" dedikçe, gülümser siyaset,
"Kazancın gizli olsun, vergi de gönülden!
Üniversite bedava!" diye haykırırlar,
Ama özel okullar, dershaneler altın madeni.
Devlet okulu: Tozlu sıralar, imam hatipler…
"Eğitim millîdir!" derken,
Parası olan yurtdışına kaçar.
Milletvekili maaşı: Asgari ücretin 100 katı,
Emekliye gelince: "Kuru ekmek ye, şükret!"
"Adalet!" diye bağırır meclis kürsüsü,
Ama cüzdanlar şişerken, halkınki delik.
Bu matematikte, sıfır hep en altta üstelik…
"Yargı bağımsız!" diye anlatırlar,
Ama Anayasa Mahkemesi’ne atamalar,
Siyasetin altın koltuk oyunu.
"Kuvvetler ayrılığı" dedikleri,
Bir türlü kavuşamayan aşıklar…
Hangi kavgayı veriyoruz biz?
Eğer hesap sorulmayacaksa,
Bu düzen böyle ölene dek gider.
Kimse kendi çuvalını düşürmüyor,
Muhalefet nutuk atar, iktidar güler,
Halk ortada: "Neyin peşindesiniz?" der,
Cevap hep aynıdır: Kader.
Yorum Gönder