Türkiye’de Kadın Hakları: “Dünya Ligi'nde Hangi Ligdeyiz?
Türkiye'de kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine ironik ve şiirsel bir anlatım. Kadınların maruz kaldığı adaletsizlikler, yasalar ve gerçekler arasındaki uçurum.
Altın Kafeste Özgürlük: Türkiye’de Kadın Olmak.
Türkiye’nin “kadın hakları” konusunda dünya sahnesinde nasıl bir performans sergilediğini, resmi raporların dilinden biraz ironi katıp konuşacağız.
Hazırsan, kemerlerini bağla; çünkü bu istatistikler sandığın kadar “pembe” değil!
Yasalarda “Avrupa”, Uygulamada “Orta Doğu”
Türkiye, kadın hakları konusunda görünüşte harika yasalara sahip.
Mesela 1934’te kadınlara seçme ve seçilme hakkını Fransa’dan bile önce vererek dünyaya “ben bu işi çözdüm” dedirtmişti.
Ama bugün?
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2023 Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’na göre 146 ülke arasında 129. sıradayız.
Yani, “hukuk” ile “gerçek” arasındaki mesafe, İstanbul trafiği kadar bunaltıcı!
Resmi rakamlara göre her gün en az 3 kadın öldürülüyor.
Kadın Cinayetleri: İstatistiklerde “Şampiyonluk”
Resmi rakamlara göre her gün en az 3 kadın öldürülüyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verileri ise bu sayının daha yüksek olduğunu söylüyor.
Üstelik 2021’de İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek “kadına şiddetle mücadele” konusunda dünyaya “biz artık bu tarz modern işlere girmiyoruz” mesajı verdik.
İroni mi? Evet, tam da bu!
Kadınların iş gücüne katılım oranı %34 civarında. Yani, her 3 kadından 2’si evde oturuyor veya kayıt dışı işlerde çalışıyor.
İş Hayatında Kadın: “Neredesin?” Diye Soranlara…
Kadınların iş gücüne katılım oranı %34 civarında. Yani, her 3 kadından 2’si evde oturuyor veya kayıt dışı işlerde çalışıyor.
Üstelik aynı işi yapan kadınlar, erkeklerden %20 daha az kazanıyor.
Yani, “eşit işe eşit ücret” hâlâ bir Nirvana şarkısı sözü gibi…
Siyasette Kadın Temsili: “Erkek Kulübü'nde Misafir
TBMM’de kadın milletvekili oranı %20. Yani, 600 sandalyenin 120’si kadınlara ait.
Bu oranla dünya sıralamasında 143. sıradayız.
Sanki siyaset, erkeklerin “kahvehane sohbeti ”ne dönüşmüş gibi.
Meclis’teki kadın vekillere “hoş geldiniz” demek için bile kulağa ironik geliyor, değil mi?
Üniversitelerde kız öğrenci oranı %48 ile neredeyse eşitlik sağlamış durumda.
Eğitimde “Parlayan” Kadın, Sonra?
Üniversitelerde kız öğrenci oranı %48 ile neredeyse eşitlik sağlamış durumda.
Ama mezun olduktan sonra ne oluyor?
Diplomalı kadınlar ya iş bulamıyor ya da “evlenip çocuk yap” baskısıyla karşılaşıyor.
Yani, eğitimde “star” olan kadın, hayatta “figürana dönüşüyor.
Dünya Ne Diyor? “Hadi Canım Sen De!”
- OECD ülkeleri arasında son sıradayız.
- Cinsiyet Eşitliği Endeksi’nde 0.638 puanla (1 en yüksek) Avrupa’nın en düşüğüyüz.
- Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu’nda 129. olduk.
- Yani, Zimbabwe ve Gambiya’nın gerisindeyiz.
Sonuç: “Gelişmiş Ülke” İmajı ile “Gerçek” Arasında Sıkışan Kadın
Türkiye, kadın hakları konusunda “resmi” nutuklarda dünyaya meydan okurken, pratikte kadınların hayatını zorlaştıran adımlarla dolu bir senaryoya sahip.
Kadın cinayetleri, eşitsiz ücretler, siyasetteki “token” temsiliyet…
Tüm bunlar, “Atatürk’ün mirası” diye övündüğümüz değerlerle nasıl çeliştiğinin kanıtı.
Not: Bu yazıyı okurken kahkahalar atmayın, çünkü veriler acıtan cinsten. Ama belki ironi, gerçekleri kabullenmemize yardımcı olur… 😉
Bir kafes var gökyüzünde,
İçinde kadınlar, kanatları kırpılmış
Bir yanda "Baş tacısın!" diyenler,
Diğer yanda "Sus ve otur yerinde demişler!"
Bir ülke var haritada,
İsmi özgürlükle anılır bazen,
Ama sokaklarında yankılanır çığlıklar,
Ve mahkeme salonlarında bölünür adalet.
Bir yasa var, kitaplarda yazılı,
“Kadın ve erkek eşittir” der,
Ama eşitlik, tabelada kalır,
Gün batımında sokaklar sessizleşir.
Bir sözleşme var,
İsmi bir şehrimizden gelir,
Ama bir gece ansızın,
Tek bir imzayla silinir.
Bir kız çocuğu var,
Okul yolunda düşleriyle yürür,
Ama babasının sesi,
Çeyiz sandığında yankılanır:
“Kız kısmı fazla okumaz!”
Bir kadın var,
Avuçlarında kırık düşler,
İş başvurularında unutulmuş bir özgeçmiş,
Ve en büyük suçu; yalnız yürümekmiş!
Bir yasa var,
Katilin yakasına yapışmaz,
Bir savunma: "Kravatlı beyefendi iyi halden serbest!"
Bir fotoğraf: Bir kadının son gülüşü,
Manşetlerde, bir günlüğüne.
Ve bir ülke var,
Rakamlarda, istatistiklerde gerilerde,
Ama sloganlarda zirvede:
“Kadınlar bizim baş tacımız!”
Peki, ne zaman uçacak o altın kafesteki kuş?
Ne zaman gerçekten gökyüzüne dokunacak?
Belki de,
O kafesi ellerimizle kırdığımızda…
Not: Bu yazıyı okurken kahkahalar atmayın, çünkü veriler acıtan cinsten. Ama belki ironi, gerçekleri kabullenmemize yardımcı olur… 😉
Altın Kafeste Özgürlük Şiiri:
Bir kafes var gökyüzünde,
İçinde kadınlar, kanatları kırpılmış
Bir yanda "Baş tacısın!" diyenler,
Diğer yanda "Sus ve otur yerinde demişler!"
Bir ülke var haritada,
İsmi özgürlükle anılır bazen,
Ama sokaklarında yankılanır çığlıklar,
Ve mahkeme salonlarında bölünür adalet.
Bir yasa var, kitaplarda yazılı,
“Kadın ve erkek eşittir” der,
Ama eşitlik, tabelada kalır,
Gün batımında sokaklar sessizleşir.
Bir sözleşme var,
İsmi bir şehrimizden gelir,
Ama bir gece ansızın,
Tek bir imzayla silinir.
Bir kız çocuğu var,
Okul yolunda düşleriyle yürür,
Ama babasının sesi,
Çeyiz sandığında yankılanır:
“Kız kısmı fazla okumaz!”
Bir kadın var,
Avuçlarında kırık düşler,
İş başvurularında unutulmuş bir özgeçmiş,
Ve en büyük suçu; yalnız yürümekmiş!
Bir yasa var,
Katilin yakasına yapışmaz,
Bir savunma: "Kravatlı beyefendi iyi halden serbest!"
Bir fotoğraf: Bir kadının son gülüşü,
Manşetlerde, bir günlüğüne.
Ve bir ülke var,
Rakamlarda, istatistiklerde gerilerde,
Ama sloganlarda zirvede:
“Kadınlar bizim baş tacımız!”
Peki, ne zaman uçacak o altın kafesteki kuş?
Ne zaman gerçekten gökyüzüne dokunacak?
Belki de,
O kafesi ellerimizle kırdığımızda…
Ya da hiç olmayacak.
Şiir:Ahmet ATAM
Yorum Gönder