Türkiye’nin “Du Bakalım Nolcek” Stratejisi: Ticaret Savaşlarında Tarafsız Kalmanın Bedeli ? 💼
Dünya Arena’sında Ticaret Savaşları🛡️⚔️
Amerika, Avrupa ve Çin... Modern çağın ekonomik gladyatörleri sahnede. Her biri elindeki ticaret kılıcını parlatmış, birbirine meydan okuyor. Gümrük vergileri, teknoloji ambargoları, sübvansiyon savaşları... Arena kızışıyor!🔥
Peki Türkiye ne yapıyor?
Aziz Nesin'in o meşhur öyküsündeki gibi, balkondan eğilip bakıyor:
“Du bakalım nolcek?” 🤷♂️
Türkiye’nin Rolü: İzleyici Koltuğunda Oturmak Ne Kadar Akıllıca? 🛋️
Ticaret savaşları, sadece savaşan tarafları değil; seyredenleri de etkiliyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için bu çatışmalar, potansiyel riskler ve fırsatlar barındırıyor.
Ama biz ne yapıyoruz?
👉 “Aman karışmayalım.”
👉 “Her iki tarafla da iyi geçinelim.”
👉 “Zaten ekonomimiz kırılgan, risk almayalım.”
Bu strateji ilk bakışta mantıklı görünebilir. Ancak bu “du bakalım”cılık bizi nereye götürüyor?
1. Fırsatlar Uçup Giderken 👋📦
Çin ve ABD birbirine vergi üstüne vergi koyarken, bazı ülkeler hızla boşlukları dolduruyor. Mesela Vietnam, Endonezya gibi ülkeler, bu savaşlardan kazançlı çıkıyor. Biz ise, arka sıradan sahneyi izlemeye devam ediyoruz.
“Şimdi ses etmeyelim, belki ileride fırsat olur” diyoruz... ama o fırsatlar çoktan başka ellere gidiyor! 😓
2. Bağımlılığın Derinleşmesi 🔗📉
Tarafsız kalalım derken aslında hiçbir cephede sağlam bir pozisyon alamıyoruz. Ne Çin’e karşı güçlü bir pazarlık masamız var, ne Avrupa ile rekabet gücümüz artıyor. Herkese eşit mesafede durmak isterken, kimseyle gerçekten yakın olmuyoruz.
Aziz Nesin’in karakteri gibi:
“Olay çıksın da, ben sonradan haklı çıkayım” derken, olay bitiyor, haklılık da anlamsız kalıyor. 🎭
3. Küresel Dönüşümden Uzak Kalmak 🚀🌍
Dünya yeşil dönüşüm, dijitalleşme, yeni enerji kaynakları gibi konularda yarışıyor. Ticaret savaşları sadece ürünlerle değil, teknolojilerle de yapılıyor. Türkiye ise hâlâ “önümüz yaz, sonra düzelir” havasında...
Aziz Nesin’in satırları adeta yankılanıyor:
“Bi durun hele, du bakalım nolcek.” 😅
Sonuç: Strateji mi, Seyircilik mi? 🧐🇹🇷
Türkiye’nin dış politikada ve ekonomi stratejisinde “seyirci” olması, kısa vadede güvenli görünebilir. Ama uzun vadede ne pozisyon alıyoruz, ne de geleceğe dair planlarımızı netleştirebiliyoruz.
Ticaret savaşları bir oyunsa, sadece izleyici olmakla skor tabelasında yer alamayız.
Belki de artık balkondan aşağı inip, oyuna dahil olma vakti gelmiştir. 🎯
DUR BAKALIM: TİCARET SAVAŞLARINDA BİR TÜRK ŞİİRİ! 🔥📉
🎪 Sahne 1: “Seyirci Koltuğunda Bir Ülke”
Çin, "dolar" der, güler sinsi… Türkiye? "Dur bakalım n’olacak…" 🍿🎪
Aziz Nesin’in öyküsünden farkımız yok aslında:
Yangın başlarken, biz mısır mı patlatacağız!"Acaba?"
💸 Sahne 2: Ekonomi, Bir Komedi Klasiği!
Halk sorar: "Bu dizi neden hep aynı finali oynar?" 📉🎈
ABD-Çin savaşır, biz "Dururuz" kenarda,
Sonra dolar 50 oldu!" diye ağlarız öte tarafta.
🌍 Sahne 3: Küresel Oyun, Yerli Senaryo
Bizim siyasetçiler "durmuşlar" aval aval bakarlar! 🌍🔥
Sanayi "nostalji" olur, gençler "exit" yollarında,
TL müzelerde sergilenir: "Bakın, çok eski! bu para " 🏛️💸
📱 Sahne 4: Sosyal Medya Ağıtları
Devlet *"reel"*de ısınırken, halk *"reels"*te donar! 📱❄️
Yatırımcı kaçar, ekonomi "trend" dir,
Bu işin kaybedeni her daim işçi ve emeklidir!" 🏃♂️💨
🎭 Final Perdesi: Trajikomik Bir Son
Ekonomi "dizi finali" gibi: Hep "beklenmedik" ama hep aynı! 🔥📺
Ey halkım, uyan artık, sahneye fırla koşarak!
Yoksa bu işi senin yerine Aziz Nesin yapacak " 🌅💥
Ek not: Şiiri okuyanların yüzündeki "Aa bu biziz!" ifadesini görmek isterdim. 😅
Yorum Gönder