Tarih Tekerrürden Mi İbaret? 3. Dünya Savaşı Kapıda Mı?

Tarih Tekerrürden Mi İbaret? 3. Dünya Savaşı Kapıda Mı?

 

 🕰️ Geçmişin Gölgesinde: 1. ve 2. Dünya Savaşı Öncesi Dünya

Tarih gerçekten tekerrürden mi ibaret? 3. Dünya Savaşı kapıda mı? 
Dünya tarihinin en büyük felaketlerinden olan iki dünya savaşı, ideolojik ve ekonomik kıvılcımların, zaten gerilmiş bir gezegeni tutuşturmasıyla başladı. 

1. Dünya Savaşı öncesinde Avrupa, milliyetçilikle şişmiş bir balon gibiydi. Herkes kendi çıkarını parlatmaya çalışırken, ittifaklar adeta birer barut fıçısına dönüştü.

2. Dünya Savaşı öncesindeyse tablo daha da karmaşıktı. 
1929’daki Büyük Buhran, dünya ekonomisini bir domino taşı gibi devirdi. 
Almanya, Versay Antlaşması’nın zincirlerini kırmak için Hayat Sahası stratejisiyle genişlemeye yöneldi. 

İtalya, “Bizim Deniz” diyerek Akdeniz’i Roma İmparatorluğu hayaliyle süsledi. 
Japonya ise Asya’da kendi imparatorluk rüyasını gerçekleştirmeye çalışıyordu. 
Bu üçlü, Berlin-Roma-Tokyo Mihveri ile dünyayı yeniden şekillendirme planları yaptı.

🔍 Bugünün Aynasında: Siyaset ve Ekonomi Nereye Gidiyor?

Günümüzde dünya, adeta bir “ekonomik sarkaç” gibi sallanıyor. 
Küresel enflasyon, enerji krizi, gıda güvenliği ve teknolojik rekabet, ülkeleri içe kapanmaya ve savunma harcamalarını artırmaya itiyor. 

Tıpkı 1930’larda olduğu gibi, ekonomik sorunlar popülist liderleri ve kutuplaşmayı körüklüyor.

ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı, dijital çağın Soğuk Savaşı olarak nitelendiriliyor. Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi, Avrupa’nın güvenlik anlayışında köklü bir değişim yarattı. Ortadoğu’da İran ile Suudi Arabistan arasındaki rekabet, bölgeyi bir barut fıçısına dönüştürüyor. Afrika’daki kaynak savaşları ise sessiz ama derin yarıklar oluşturuyor.

💣 3. Dünya Savaşı Olasılığı: Barut Fıçısı Nerede?

Tarih bize şunu söylüyor: Savaşlar sadece silahlarla değil, fikirlerle ve açlıkla başlar. Bugün en yüksek gerilim potansiyeli taşıyan bölgeler:

BölgeRisk Faktörü
Doğu AvrupaNATO-Rusya gerilimi, Ukrayna krizi
Güney Çin DeniziÇin-Tayvan gerginliği, ABD müdahesi
Ortadoğuİran-İsrail-Suudi üçgeni, mezhep çatışmaları
Afrika BoynuzuSu ve maden kaynaklı iç savaşlar

🧠 Tarihten Ders Almazsak, Tarih Bize Dersini Verir

Dünya şu anda bir satranç tahtasını andırıyor. Her ülke kendi hamlesini yapıyor ama kimse oyunun sonunu kestiremiyor. 

3. Dünya Savaşı çıkar mı? Belki çıkmaz. Ancak ihtimali, gökyüzünde dolaşan kara bulutlar gibi bir his yaratıyor.

✍️ Son Söz: Barışı Korumanın En Güçlü Yolu, Adaleti Paylaştırmaktır

Savaşlar, adaletsizliğin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Ekonomik eşitsizlik, siyasi kutuplaşma ve kültürel dışlanma, adeta birer kıvılcım gibidir. Dünya bu kıvılcımları söndürmezse, tarih bir kez daha “yangın var!” diye haykırabilir.

🌪️ “Kıyametin Provası”

Bir sabah uyanır dünya, 
Gökyüzü gri değil, suskun. 
Kuşlar ötmez, 
Çünkü 
Sesin yankısı betonun altında boğulmuştur.

Toprak, 
Artık bereket değil, 
Birer arşiv gibi saklar yanmış çocuk ayakkabıları, 
Düşmüş bayrakları, 
Ve unutulmuş duaları.

Ekonomi 
Bir saat gibi durur, 
Akrep ve yelkovan birbirine küs. 
Market rafları boş değil,
Boşluğun kendisi raf olur artık. 
Para, kağıt değil, birer utanç vesikasıdır.

Siyaset, 
Bir tiyatro sahnesi: oyuncular maskesiz, 
Seyirciler alkışsız. 
Her cümle, 
Bir tehdit gibi yankılanır BM kürsüsünde.

İnsan hakları mı? 
O artık bir müze terimi. 
Giriş ücretsiz, ama çıkış yok.
Çocuklar oyun oynamaz, 
Çünkü “saklambaç” 
Artık sığınakta yaşamak demektir. 
Ve “ebelemece,
Bir drone’un radarına yakalanmak.

İnternet, 
Birer mezar taşı gibi: 
Her tweet, bir çığlık, 
Her story, bir veda mektubu.

Ve biz, 
Dünya halkları, aynı gemide değiliz artık,
Dünkü gemi battı. 
Şimdi herkes kendi salını gözyaşlarıyla itiyor meçhule.

Savaşın getireceği yıkımı bir şiir ile olabildiğince anlatmaya çalıştım, Peki Türkiye gerek bölgesel ve gerekse bir dünya savaşından sakınmak için ne yapmalı, onu da yine bir şiir ile anlatalım.

🕊️ “Barışın İncelikli Dansı: Türkiye’nin Kırmızı Çizgileri”

Türkiye, bir köprü değil artık,
İki uçurum arasında gerilmiş bir tel. 
Üzerinde yürüyen diplomasi cambazı, 
Rüzgârı iyi okumalı, dengeyi iyi kurmalı.

İçeride barış, bir sazın telinde başlar. 
Kürt’üyle, Türk’üyle, Alevi’siyle, 
Sünni’siyle aynı ezgide buluşmalı. 
Adalet, sadece mahkeme duvarında değil, 
Halkın kalbinde yankılanmalı.

Dışarıda barış, bir satranç değil artık,
Bir ebru sanatı. 
Her damla mürekkep, bir ülkenin niyetidir. 
ABD ile Çin arasında renkleri karıştırmadan 
Kendi desenini çizmelidir..

NATO’nun gölgesinde güneş aramak yerine, 
Gölgeyi serinlik bilip,
Doğu ile Batı arasında,
Bir “denge terazisi” kurmalı.

Komşularla sıfır sorun değil artık, 
Sıfır kibir zamanı. 
Suriye ile sınır değil, sığınak konuşulmalı. 
Yunanistan ile deniz değil, dil yumuşamalı.

İran’la mezhep değil, 
Ortak tarih konuşulmalı. 
Rusya ile enerji değil, denge dili kurulmalı.

Ve Türkiye, 
Bir turna kuşu gibi hem göç yollarını bilmeli,
Hem de gökyüzünü tanımalı. 
Barış, bir göç değil, 
Bir kalış biçimi olmalı.


Ahmet ATAM