Bahçeli Önerdi Türkiye Rusya Çin İttifakı
Türkiye’nin Eksen Değişimi: Yeni Bir Dünya Kurulurken Yerimizi Nasıl Alırız?
Batı’nın Rüzgarı: Türkiye’yi Savuran, Ama Isıtmayan Bir Meltem
Batı, Türkiye’ye yıllardır “ortaklık” vaat ediyor, ancak bu vaat bir türlü somut bir hale gelmiyor. Avrupa Birliği, Türkiye’yi sanki “misafir odasında bekletilen akraba” gibi görüyor. Kriterler birçok durumda esnetilirken, Türkiye söz konusu olduğunda adeta beton gibi sertleşiyor. Ayrıca, ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin PKK’ya verdiği dolaylı destek, Türkiye’nin iç güvenliğini “camdan bir vazo” haline getiriyor—her an çatlayabilir.
Bahçeli’nin TRÇ İttifakı Önerisi: Yeni Bir Pusula mı, Yoksa Fırtınaya Açılan Bir Yelken mi?
Bahçeli’nin önerdiği Türkiye-Rusya-Çin ittifakı (TRÇ), Batı merkezli düzene karşı alternatif bir yol haritası çizme çağrısı olarak dikkat çekiyor. Bu öneri, yalnızca siyasi değil; aynı zamanda ekonomik, askeri ve kültürel alanlarda da farklı bir yön arayışını ifade ediyor.
Olumlu Yönler
- Enerji ve teknoloji işbirliği: Rusya ile enerji, Çin ile altyapı ve dijital dönüşüm alanlarında güçlü ortaklıklar kurulabilir.
- Diplomatik denge: Batı’nın “tek kutuplu baskısı”na karşı çok kutuplu bir denge unsuru yaratılabilir.
- Kendi oyununu kurmak: Türkiye, “başkalarının senaryosunda figüran” olmaktan çıkıp “kendi hikayesinin başrolü” olabilir.
Olumsuz Yönler
- Demokrasi algısı: Çin ve Rusya’nın otoriter yapıları, Türkiye’nin “demokratik vitrinini” buğulandırabilir.
- Ekonomik bağımlılık riski: Çin’in “borçlandır-yönet” stratejisi, Türkiye’yi “altın kafeste özgür kuş”a çevirebilir.
- NATO ile gerilim: Türkiye’nin Batı’dan uzaklaşması, NATO içindeki konumunu “sarsılan bir sütun”a dönüştürebilir.
Yeni Bir Dünya Kurulur mu?
İsmet İnönü’nün o ünlü sözü, “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de orada yerini alır,” bugün belki de her zamankinden daha anlamlı. Bu ifade, bir kadercilik değil, aksine stratejik bir özgüvenin ilanıdır. Türkiye, yeni bir dünya düzeninde yer alabilir. Peki, bu nasıl mümkün olur?
- Kurucu aktör mü, katılımcı mı?
- Kendi değerleriyle mi, başka güçlerin gölgesinde mi?
- Köprü mü olur, kale mi?
Sonuç: Türkiye’nin Yönü, Dünyanın Dengesini Belirler
Türkiye'nin doğuya yönelmesi, Batı için "kaybedilen stratejik ortak" anlamına gelirken, Türkiye için "yeni bir oyun kurucu" olma şansı sunar. Ancak bu oyun, satranç olmasa bile, en azından bir "go" oyunu kadar sabır, strateji ve denge gerektirir. Eğer yeni bir dünya düzeni kuruluyorsa, Türkiye burada yerini alır—ama bu yerin sağlamlığı, Türkiye'nin kendi değerlerine ne kadar bağlı kaldığıyla doğrudan ilişkilidir.
Devlet Bahçeli'nin Türkiye-Rusya-Çin ittifakı önerisi, doğrudan bir dış politika değişikliği değil; daha çok stratejik bir uyarı ve jeopolitik bir gözdağı olarak değerlendirilebilir.
Bu tür açıklamalar genellikle:
Batı’ya karşı bir “denge arayışı” mesajı taşır: “Eğer siz Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya devam ederseniz, biz de alternatif yolları değerlendiririz.”
İç kamuoyuna yönelik bir “direniş ve bağımsızlık” vurgusudur: “Biz kendi yolumuzu çizeriz, gerekirse yeni dostlar ediniriz.”
Diplomatik satrançta bir taş oynama hamlesidir: “Bu ittifak önerisi, belki gerçekleşmez ama masaya sürülmesi bile Batı’nın hesaplarını değiştirir.”
Yani evet, bu söz “sana söylüyorum kızım, sen anla” tarzında bir mesajdır. Bahçeli’nin dili genellikle doğrudan değil, metaforik ve uyarıcıdır. Bu öneri, Batı’ya “bizimle uğraşmayı abartırsanız, biz de yeni oyun kurucularla masaya otururuz” demenin başka bir yoludur.
Yeni Dünya Kurulurken
Bir pusula döner, kuzey artık kuzey değildir,Batı, kristal bir vitrin:
Bahçeli konuşur, sanki eski bir ozan gibi:
Rusya, gri bir kış sabahı gibi soğuk ama stratejik.
NATO bir çemberdir, ama artık dar geliyor.
Türkiye, bir yol ayrımında değil artık,
Ahmet ATAM