Devlet Bahçeli Türkiye Rusya Çin

Türkiye Rusya Cin

Bahçeli’nin TRÇ İttifakı: Satranç Tahtasında Tavla Oynamak mı, Yoksa NATO’ya “Kızım Sana Söylüyorum” Mesajı mı?

Moskova’ya Giden Yol, Çin Seddi’nden mi Geçer?

Bir zamanlar “Komünistler Moskova’ya!” sloganıyla meydanları inleten MHP’nin lideri Devlet Bahçeli, bugün “Moskova’ya uğrayalım, Pekin’e selam verelim” diyor. Bahçeli’nin önerdiği Türkiye-Rusya-Çin askeri iş birliği, nam-ı diğer TRÇ İttifakı, sadece bir dış politika önerisi değil; aynı zamanda bir siyasi satranç hamlesi, belki de bir iç politik mesaj. Peki bu öneri, günümüz jeopolitik konjonktüründe ne kadar gerçekçi? Yoksa bu, NATO’ya “sana diyorum kızım, sen anla gelinim” tarzı bir örtülü tehdit mi?

TRÇ İttifakı: Bahçeli’nin Jeopolitik Fantezisi mi, Yoksa Yeni Bir Mihver mi?

Bahçeli’nin açıklamasına göre TRÇ, ABD-İsrail eksenli “şer koalisyonuna” karşı akla, diplomasiye ve coğrafi gerçekliğe en uygun seçenek. Bu öneri, Türkiye’nin çaresizliği reddettiği, yeni yüzyılda aktif rol almak istediği bir vizyonun parçası olarak sunuluyor[1][2].

Ama bu öneri, biraz da “tavla zarlarıyla satranç oynamak” gibi: kurallar farklı, taşlar farklı, ama masa aynı. Türkiye, NATO üyesi olarak Batı ile derin ekonomik ve askeri entegrasyona sahipken, aynı anda Rusya ve Çin ile askeri ittifak kurmak, hem teknik hem de diplomatik olarak oldukça karmaşık.

Türkiye Açısından: Üçlü İttifakın Müspet ve Menfi Yönleri

🟢 Müspet Yönler:

  • Jeopolitik Alternatif: NATO dışında bir blokta yer almak, Türkiye’ye stratejik esneklik kazandırabilir.

  • Enerji ve Ticaret: Rusya’nın enerji kaynakları, Çin’in Kuşak ve Yol projesi Türkiye için cazip fırsatlar sunabilir.

  • Savunma Sanayi İşbirliği: S-400 örneğinde olduğu gibi, teknoloji transferi ve ortak üretim imkanları doğabilir.

🔴 Menfi Yönler:

  • NATO ile Gerilim: Böyle bir ittifak, Türkiye’nin NATO’daki konumunu zayıflatabilir, hatta üyeliğini riske atabilir.

  • Batı Yatırımlarının Riski: AB ve ABD merkezli sermaye akışları sekteye uğrayabilir.

  • İdeolojik Uyuşmazlık: Türkiye’nin demokratik yapısı ile Çin’in otoriter rejimi arasında ciddi değer farkları bulunmakta.

Rusya ve Çin Açısından: Türkiye, Kale mi Yoksa Piyon mu?

  • Rusya: Ukrayna savaşı sonrası Batı’dan dışlanan Moskova için Türkiye ile yakınlaşma, NATO içindeki bir çatlağın derinleşmesi anlamına gelir.

  • Çin: ABD ile ticaret savaşları sürerken, Türkiye gibi bir bölgesel güçle ittifak, Kuşak ve Yol projesine stratejik derinlik kazandırır.

Ancak her iki ülke de Türkiye’yi tam anlamıyla “eşit ortak” olarak mı görür, yoksa sadece Batı’ya karşı bir kaldıraç olarak mı kullanmak ister? İşte bu sorunun cevabı, ittifakın kaderini belirleyecek.

Gerçekleşme İhtimali: Ütopya mı, Yoksa Bahçeli’nin Siyasi Tiyatrosu mu?

TRÇ ittifakı önerisi, şu an için daha çok “jeopolitik bir niyet beyanı” gibi duruyor. Türkiye’nin NATO üyeliği, AB ile gümrük birliği, Batı ile ekonomik entegrasyonu göz önüne alındığında, TRÇ ittifakı kısa vadede gerçekleşmesi zor bir senaryo. Ancak dünya düzeni hızla değişiyor. Bugünün ütopyası, yarının gerçeği olabilir.

Bahçeli’nin Mesajı: “Kızım Sana Söylüyorum NATO, Gelinim Çin Anlasın”

Bahçeli’nin bu önerisi, belki de doğrudan Rusya ve Çin’e değil, dolaylı olarak NATO’ya verilmiş bir mesaj. Tıpkı Anadolu’nun kadim atasözündeki gibi: “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla.” Bu ittifak önerisi, Türkiye’nin Batı’ya “alternatifim var” demesinin diplomatik bir yolu olabilir.

Sonuç: TRÇ İttifakı, Bahçeli’nin Jeopolitik Masalı mı?

Bahçeli’nin TRÇ önerisi, hem iç politikada bir güç gösterisi hem de dış politikada bir “denge arayışı” olarak okunmalı. Ancak bu öneri, henüz bir stratejik plan değil; daha çok bir siyasi metafor, bir jeopolitik provokasyon. Bahçeli, satranç tahtasına tavla zarlarını koymuş olabilir; ama bu oyunun kurallarını kim yazacak, henüz belli değil. 

Türkiye-Rusya-Çin İttifakı Şiiri

Bir zamanlar Moskova’ya giden tren, 
Şimdi Pekin’e de uğrayacak, 
Vagonunda Bahçeli oturmuş, 
Elinde pusulasız bir harita, 
Yönü Doğu ama niyeti Batı’ya mektup.

NATO’nun kalkanı çatlamış, 
Çay bardağında fırtına koparıyor, 
Ben sana demiyorum Washington,
Sen anla Brüksel, derken
Gelinim Çin’e göz kırpıyor.”

Rusya bir satranç tahtası, 
Her karede bir kış, bir gaz borusu, 
Türkiye ise tavla oynuyor hâlâ, zarı atıyor: 
Altı geldi, S-400!” 
Beş geldi, Kuşak ve Yol diyor.

Bahçeli’nin sesi yankılanıyor: 
Üçlü mihver kurulsun, ama mihverin ekseni ben olayım.
Çin gülümsüyor, 
Bir ejderha gibi, sessiz ama hesaplı.

Türkiye bir köprü, 
Ama iki kıyısı birbirine küsmüş, 
Bir ayağı NATO’da, diğeri Avrasya’da, 
Ortasında Bahçeli, elinde megafon, 
Ama sesi sadece iç politikaya çarpıyor.

Bu ittifak, bir rüya mı, 
Yoksa rüyada görülen bir tehdit mi? 
Bahçeli’nin metaforu: 
Komünistler Moskova’ya”dan 
Komşularla stratejik dansa” evrildi.

Ve biz izliyoruz, 
Satrançta tavla zarı atanları, 
Her hamlede bir anlam, 
Her anlamda bir belirsizlik.

Ahmet ATAM
Next Post Previous Post