Kütahya tarihi eserleri: Taş vakfiye

Kütahya tarihi eserleri: Taş vakfiye

Kütahya Taş Vakfiye  

Kütahya'nın Tarihî Mirası: II. Yakup Bey'in Taşa Yazdığı Vasiyet Taş Vakfiye.  

Kütahya Çini Müzesi'nin girişinde, sol tarafta yer alan devasa taş blok, geçmişin derinliklerinden gelen bir yankı gibidir. 
Germiyanoğulları Beyliği'nin son hükümdarı II. Yakup Bey'e ait olan ve dönemin en önemli belgelerinden biri sayılan Taş Vakfiye, bu taşı özel kılar. 
Peki, üzerindeki yazılar bize ne anlatıyor ve onu bu kadar değerli yapan nedir? 
Kütahya'nın kalbindeki bu eşsiz mirası birlikte keşfedelim.

Taş Vakfiyenin Anlamı ve Önemi

Taş Vakfiye, bir kişinin mal varlığını kamu yararına bir vakfa bağışladığını gösteren resmî bir belgedir. 
Ancak II. Yakup Bey'in vakfiyesi sıradan bir bağış belgesi olmaktan öte, Anadolu'da taşa kazınmış en büyük ve kapsamlı Türkçe kitabe olmasıyla dikkat çeker. 
Bu eser, Göktürk ve Uygur yazıtları geleneğinin Anadolu'daki en güçlü temsilcilerinden biri olarak kabul edilir.

Türkçenin Önemi: 

Arapça ve Farsça gibi dönemin yaygın dilleri yerine, böyle önemli bir belgenin tamamen Türkçe yazılmış olması, II. Yakup Bey'in ve Germiyanoğulları'nın Türkçeye verdiği önemi gösterir. 
Bu durum, Anadolu beylikleri dönemindeki Türk kültürü ve medeniyet tarihi açısından büyük bir anlam taşır.

Sosyal ve Ekonomik Yapının Belirtilmesi: 

Vakfiyede, külliyenin (günümüzdeki Çini Müzesi) hangi gelirlerle devam edeceği, çalışan maaşları, misafirlerin ağırlanması ve hastalara bakım gibi detaylar yer alır. 
Bu bilgiler, 15. yüzyıl Anadolu'sunun sosyal ve ekonomik yaşamına ışık tutar.

Siyasi ve Coğrafi Vasiyet: 

II. Yakup Bey'in topraklarını Osmanlı'ya vasiyet yoluyla devretmesi, vakfiyenin dikkat çekici yönlerinden biridir. 
Bu vasiyet, Karamanoğulları istilasına karşı Osmanlı'dan alınan desteğin bir minnet ifadesi olup, Germiyanoğulları Beyliği'nin siyasi geleceğini şekillendiren önemli bir adımdır.

Taş Vakfiyenin Günümüz Türkçesine Çevirisi

Taş Vakfiye'nin otuz dokuz satırdan oluşan metninin bazı kısımları zamanla silinmiş olsa da, okunabilen bölümleri dönemin dilini ve Yakup Bey'in düşüncelerini bize aktarmaktadır. 
İşte vakfiyenin önemli bölümlerinin günümüz Türkçesiyle çevirisi:

"Allah'ın adıyla, âlemlerin Rabb'ine hamdolsun. Hz. Muhammed'e ve onun soyuna salât ve selam olsun. 
Bu yazının yazılma sebebi şudur: 
Cömertlik ve kerem sahibi, şanlı ve yüce emir Yakup Bey, babası Süleyman Şah'ın oğlu, bu imareti ahiret hayatı için inşa ettirdi. 

Peygamber'in hicretinin 814. yılında (1411-1412) tamamlandı. 
Kapısı beş ay açık kaldıktan sonra Karamanoğlu'nun istilası nedeniyle iki buçuk yıl kapalı kaldı. 
Sonra Allah, Hüdavendigâr (Osmanlı Sultanı) Mehmed'in devletini artırsın, o geldi ve Karamanoğlu'nu sürdü, bu yerleri geri aldı ve bana verdi. 

Onun devleti ve yardımıyla bu yapının kapısı tekrar açıldı ve işlemeye devam etti.
İnşallah onun devleti kıyamete kadar devam eder ve bu yapının kapısı kapanmaz. 
Kula ve Simav gölünü babamın dedesi Mehmed Bey kâfirlerden almıştı. 
Geri kalan varislere helal ettirerek bu yerleri sınırları ve köyleriyle vakfettim. 

Bunları Beyazıt Han'ın oğlu Sultan Mehmed Hüdavendigâr kabul edip onayladı. 
Aslanapa'yı, Kurt köyünü, Çetme ve Pınarbaşı'nı satın alarak vakfettim. 
Bu vakıfları bozacak olanlara Allah lanet etsin ve onları Cehennem ateşinde yaksın."

Kütahya tarihi eserleri: Taş vakfiye Kütahya İçin Bir Değer: Yaşayan Bir Belge

II. Yakup Bey'in Taş Vakfiyesi, yalnızca bir tarihî anıt değil, aynı zamanda Germiyan Beyliği'nin ve Kütahya'nın kültürel kimliğini yansıtan somut bir semboldür. 
Taş üzerindeki her harf, o dönemin dili, inancı ve toplumsal yapısı hakkında bize canlı ipuçları sunar. 
Kütahya Çini Müzesi'ni ziyaret ettiğinizde, hem bir sanat şölenini keşfedebilir hem de bu toprakların köklü tarihine tanıklık eden bu eşsiz eseri görme şansını yakalayabilirsiniz.

Taş Vakfiyenin Gelir Kaynakları.

II. Yakup Bey'in Taş Vakfiyesi'nde belirtilen gelir kaynakları, vakfedilen araziler, köyler ve su kaynaklarından oluşmaktadır. Vakfiyeye göre, başlıca gelir kaynakları şunlardır:

Köyler ve Araziler: II. Yakup Bey, Karamanoğlu işgalinden sonra Osmanlı Sultanı I. Mehmed'in yardımıyla geri alıp kendisine devredilen Kula, Simav, Aslanapa, Kurt Köyü, Çetme ve Pınarbaşı gibi yerleri vakfetmiştir. 
Bu köylerden ve arazilerden elde edilen tarım ve hayvancılık gelirleri vakfın temel gelir kaynağını oluşturur.

Su Kaynakları: Gediz'deki Ilıca suyu da vakfiyeye gelir sağlaması amacıyla dahil edilmiştir. Bu su kaynağından elde edilen gelirler vakfın finansmanına katkıda bulunmuştur.

Çeltik Tarlaları: Metinde geçen "Hatle çeltik arkıyla Hüseyin Bey oğlundan Armutelini satın aldım" ifadesi, vakfın gelir kaynakları arasında çeltik tarlalarının da bulunduğunu göstermektedir.

Vakfiyede, bu gelirlerin imaretin (aşevi ve medrese) ihtiyaçlarını karşılamak, çalışanlara ücret vermek ve misafirler ile fakir halka yiyecek sağlamak için nasıl kullanılacağı belirtilmiştir. Örneğin, günde 30 kilogram et pişirilmesi ve kaliteli ekmek dağıtılması gibi detaylar, vakfın gelirlerinin harcama planını açıklamaktadır.

Külliyenin Hizmet Süreci

II. Yakup Bey'in 1411-1412 yıllarında tamamladığı bu külliye (imaret), yüzyıllar boyunca asıl amacına hizmet etmiştir. 
Vakfiyede belirtilen gelirlerle fakirlere yemek dağıtan bir aşevi (imaret), misafirhane ve medrese olarak kullanılmıştır. 
Külliye, Osmanlı döneminin büyük bir kısmında da işlevini sürdürmüştür. 
Ancak, bu uzun hizmet süreci, binanın büyük bir doğal afet sonucu hasar görmesiyle sona ermiştir.

Faaliyetine Son Vermesi

Külliyenin asıl işlevini kaybetmesine yol açan en önemli olay, depremlerdir, depremlerde yapı ciddi şekilde hasar görmüş ve eski işlevini sürdüremez hale gelmiştir.
Daha sonraki dönemlerde, yapı onarılarak farklı amaçlarla kullanılmıştır. 

Cumhuriyet döneminde bir süre Kütahya İmam Hatip Okulu, ardından da Lisesi olarak hizmet vermiştir. 
Bu durum, vakfın asıl amacının sona erdiğini ve binanın artık bir eğitim kurumu olarak değerlendirildiğini göstermektedir.

Binanın orijinal işlevine son veren bu süreç, 1999 yılında restore edilip Kütahya Çini Müzesi'ne dönüştürülmesiyle tamamlanmıştır. 
Böylece, vakfın kurduğu külliyenin kesintisiz hizmeti 1890 yılındaki depremle sona ermiştir. Ancak vakıf kurumu, yasal olarak farklı şekillerde varlığını sürdürüyor olabilir.

Bu vakfiye, Germiyanoğulları Beyliği'nin en önemli eserlerinden biridir ve Kütahya'nın kültürel ve sosyal yaşamında büyük bir role sahiptir. 
Vakfiye, Yakup Bey'in İslam dinine ve bilime verdiği önemi yansıtmaktadır. Yakup Bey, bu vakıf aracılığıyla Kütahya'da ilim ve irfanın yayılmasına katkıda bulunmuştur.


Yorumlar