26231957
Bookmark

NARSİST VE DOMİNANT KADINLARLA EVLİLİK



Sessizliğin Evliliği: Dominant Bir Kadınla İçe Kapanık Bir Erkeğin Dramı.


Narsisizm, kontrol ve suskunluk ekseninde bir evliliğin psikolojik anatomisi. Bazı evlilikler aşk üzerine kurulmaz, bazıları korku, alışkanlık, yalnızlıktan kaçma ve idare eder cümlesinin omuzlarına bindirilmesidir, Bu yazı işte o evliliklerden birisini anlatacak .

Kadın konuşur erkek susar.


Kadın dominant'dır, sesi yüksektir, cümleleri keskindir, bakışı buyurgandır, o konuşurken odadaki hava değişir, herkes susar, en çok da erkek susar, kadın kendine hayrandır, ayna da yalnız yüzünü değil, haklılığını da seyreder, eleştiri kabul etmez, çünkü ona göre eleştiri değil ihanet vardır, erkek ise içe kapanıktır, sessizliği karakter değil sığınaktır,  konuşmaz çünkü konuştuğunda ya küçümsenir, ya susturulur. 
Zamanla kelimeler boğazında değil zihninde düğümlenir.

Narsisizmin Sofrasında Bir Sandalye Eksik.


Narsist kadın evliliği bir ortaklık olarak görmez, evlilik onun sahnesidir, erkek figürandır, rolü bellidir, onaylamak, alkışlamak, susmak. 
Erkeğin düşüncesi abartıdır, duygusu zayıflıktır, itirazın nankörlüktür, kadın sever gibi yapar ama aslında sevilmeyi sever, erkek sevdiğini sanır ama, aslında kaybetmekten korkar, bu evlilikte Sevgi tek yönlü akan bir nehirdir, kaynağı kadın kuraklığı erkek.

Sessizlik Büyür, Adam Küçülür.


İçine kapanık erkek zamanla kendinden vazgeçer, önce sesini kısar, sonra isteklerini en sonunda hayallerini , artık nasılsın sorusuna bile içinden cevap verir, çünkü konuşmak bir tartışma, tartışmak bir savaştır. 
Savaşmak ise onun yapamadığı tek şeydir, kadın bu sessizliği olgunluk sanır, ne kadar uyumlu der, oysa uyum değil teslimiyettir bu.

Ev Bir Yuva Değil, Psikolojik Bir Hapishanedir.


Bu evlilikte kapılar kilitli değildir ama, çıkışta yoktur, erkek fiziksel olarak özgürdür, ruhen mahkumdur, kadın kontrol ettikçe güçlü olduğunu sanır, erkek boyun eğdikçe huzur bulacağını zanneder, oysa ikisi de yanılır, biri sevgiyi kaybeder diğeri kendini.

En Büyük Çığlık: Söylenmeyenlerdir.


Bu tür evlilikler genelde boşanma ile değil, içten içe çürüme ile biter, erkek bir gün aynaya bakar ve kendini tanımaz, kadın ise hala ben Ne istediysem yaptım demektedir, ama kimse sormaz bu evlilikte iki kişi mi vardı yoksa biri diğerinin gölgesinde mi yaşadı.

Son Söz Yerine.


Dominantlık güç değildir, sessizlik de Erdem değildir, evlilik birinin konuşup diğerini susmasıyla değil, iki insanın da var olabildiği bir alanda ayakta kalır. aksi halde geriye sadece şu kalır, aynalar dolusu benlik ve bir odada kaybolmuş bir adamın sessizliği.

Bu yazı kırk yıl sonra bir hastane odasında karşılaştığım Ayşe abla İle Mustafa beye izafeten yazılmış, yaşanmış bir ömrün geriye bıraktığı kalıntılar üzerine kurgulanmış bir yazıdır.

Evin İçindeki Darbe Şiiri:


Kadın konuşur, mikrofona gerek yoktur,
Zaten ev onun kürsüsüdür.
Adam dinler, devlet sırrı saklar gibi
Kendi fikrini gömer.

Kadın her cümlede haklıdır, çünkü sesi vardır.
Adam her sessizlikte suçludur, çünkü sesi yoktur.
Kadın sorar: “Ben baskıcı mıyım?”
Soru retoriktir, cevap evet çıkarsa
Soru iptal edilir.

Adam konuşmayı dener bir gün,
Cümle yarıda kesilir:
Bak yine mağdur edebiyatı yapıyorsun.
Adam özür diler,
Neyden özür dilediğini bilmeden.

Kadın “ilişki emek ister” der, emeği adam öder.
Kadın “fedakârlık” der, adam eksilir.
Bu evlilikte şiddet yoktur, çünkü iz bırakmaz.
Sadece adam vardır, her gün biraz daha silinen.

Kadın haklıdır, çünkü yüksek seslidir.
Adam haksızdır, çünkü cümlesi yarım kalır.
Kadın “ben” der, nokta koyar.
Adam “ama” demeye yeltenir,
Cümle darbe yer, kelime gözaltına alınır.

Kadın sevgiyi yönetir,
Duygulara kayyum atar.
Adam içinden sevmeye çalışır,
Ruhsatsız sevgi yasaktır bu evde.

Kadın güçlü sanır kendini, çünkü ezer.
Adam olgun sanılır, çünkü ezilmeye alışmıştır.

Kadın sorar: “Niye böylesin?
Adam cevap vermez,
Çünkü verdiği her cevap
Kendisine karşı delildir.

Kadın aynaya bakar, “mükemmelim” der.
Adam aynaya bakamaz,
Çünkü her bakışta
Bir parça daha eksilir.

Bu evlilikte iki insan yoktur;
Bir egemen, bir sessiz mülteci vardır.
Kadın susmaz, çünkü susarsa
Kimse onu dinlemez.
Adam susar,
Çünkü konuşursa
Kimse onu sevmez.

Sonunda adam belki de gitmez.
Gitmek cesaret ister.
O sadece içeriden ölür.
Kadın fark etmez,
Çünkü zafer konuşması yapmaktadır.

Sonunda adam hâlâ evde gibi,
Ama evde değildir.
Kadın hâlâ mutludur,
Çünkü kontrol kaybı yaşamamıştır.

Kara mizahın en acı yanı şudur: Bu şiir komik değil, tanıdıktır.
Yorum Gönder

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun