ÖLÜMÜN GÜZELLİĞİ

Ölümün güzelliği
ölümün-güzelliği


Ölüm öyle güzel ki, Uyumama izin verin, çünkü ruhum sevgiyle arınıyor.
Dinlenmeme izin verin .
Çünkü ruhum gece ve gündüzler­ den nasibini aldı.
Mumları tutuşturun,
Yatağımın etrafında tütsü yakın ve bedenimin üstünü gül ve yasemin yaprakla­rıyla örtün.

Sığla ile saçlarımı mumyalayın, ayaklarıma par­füm serperek, ardından ölümün alnıma yazdıklarını okuyun.
Uykunun kollarında dinlenmeme izin verin, çünkü açık olan gözlerim yorgun.
Titreyen gümüş ışığın ruhumu yatış­tırmasına izin verin.
Arp ve udun dalgaları solan kalbimin etrafını bir perde gibi örsün.
Gözlerimde umut şafağını izlercesine geçmişin şarkısını söyleyin, çünkü bu şarkının anlamı kalbimin yumuşak bir yatakta dinlenmesi demektir.

Gözyaşlarınızı silin dostlarım ve şafağı selamlayan çiçek yapraklan gibi kafalarınızı kaldırın.
Sonsuzluk ve yatağımın arasında bir ışık sütunu gibi duran Ölüm gelinine bakın; nefesinizi tutun ve benimle onun gıdıklayan beyaz kanat çırpınışlarına kulak verin.


Yakınıma gel, bana veda et; gülümseyen dudaklarınla gözle­rime dokun.
Bırak çocuklar pembe yumuşak parmaklarıyla ellerimi kavrasın.
Bırak yıllar damalı ellerini ellerimin üzeri­ne koyup bana dua etsinler.
Bırak genç kızlar yanıma gelsin, gözlerimde Tanrı'vı görsün ve nefesimle yarışan iradesinin yankısını duysunlar.

Yükseliş Ben bir dağın tepesini geçtim ve ruhum gökkubbe de bü­tünleyici özgürlüğe yükseliyor.
Ben uzaklarda çok Azaklardayım yoldaşlarım ve bulutlar gözlerimden tepeleri gizliyor.

Vadiler sessizlik okyanusuyla taşıyor ve afin elleri yol ve evleri içine çekiyor, ova ve alanlar mum ışığı gibi sarı ve alacakaranlık gibi kırmızı görünen beyaz bir hayaletin arka­sına kayboluyor.

Dalgaların şarkısı ve akarsuyun ilahileri dağılıyor, ardından kalabalığın sesleri sessizliğe dönüşüyor. 
Ve ben ruhun arzusuyla uyumlu sonsuzluğun müziğinden başka bir şey duyamıyorum.
Bembeyazlık sarıyor, rahat ve huzur içindeyim.

Arta kalanlar Beni bu beyaz keten örtüden çıkar ve bana yasemin ile zambak yaprakları giydir.
Fildişi tabuttan vücudumu al ve portakal çiçekli yastığın üstüne yatır.
Ağıt değil, gençlik ve neşeli şarkılar söyle; Üze­rime gözyaşı değil hasat ve şarap şarkısı söyle.
Istırap acısını değil, yüzüme parmaklarınla aşk ve neşenin sembo­lünü çiz.
İlahi ve ağıtla havanın huzurunu rahatsız değil, kalbinin benimle ebedi yaşamın şarkısını söylemesine izin ver;
Siyah giyerek bana yas ver, renkli giyerek benimle kutla; kalpten içerlenerek ver gidişimi, kapat gözlerini ve sonsuza kadar seninle olduğumu göreceksin.
Yaprak kümeleri üze­rine kovarak dost omuzlarına al ve terkedilmiş ormana yürü.

Yavaş yavaş.
Uykum kemik ve kafatası sesleriyle bölünsün istemiyorsan, beni kalabalık olan yerde gömme.
Beni taşı selvi ormanına ve menekşe ve gelinciklerin değil diğer göl­gelerin altına mezarımı kaz.

Mezarımı derin kaz ki sel ke­miklerimi açık vadilere taşımasın.
Lütfumu geniş tut ki ala­cakaranlıktaki gölgeler gelip yanıma otursun.
Dünyevi tüm giysilerimi al benden ve Toprak Ana'nın derinliklerine, an­nemin göğsünün üzerine özenle yerleştir.

Üzerimi yumuşak toprakla ört ve her avuç yasemin, zambak ve mersin tohumlarıyla karışık olsun ve üzerimde bedenimin elementi­nin yukarısında büyüyüp gelişmeye başladığında kalp nefe­simin kokusunu yayılacak her yere.
Ve hatta güneşe bile.
Kalbimin sırrını açıkla.

Esintiye yelken aç ve çık konforlu yaya yolculuğuna.
Gidin şimdi arkadaşlar gidin sessiz adımlarla, ıssız vadide yürüyen sessizlik gibi.
Beni Tanrıya bırakın, badem ve elma çiçeklerinin Nisan esintisinde direyerek dağıldığı gibi siz de yavaş yavaş dağılın.
Kulübenizin sevincine döndüğünüzde Ölüm'ün benden ve sizden alamadığı tek şeyi orada bulacaksınız.
Beni bırakın, çünkü burada gördükleriniz dünyevi dünyadaki anlamdan çok uzakta.


Beni bırakıp gidin ölüm öyle güzel ki.

0 Yorumlar

Yorumlarda lütfen saygılı olun