İSLAMOĞLU TÜRKÜ VE HİKAYESİ

Kütahya ve yöresi türküleri, İslamoğlu türküsü
Kütahya ve yöresi türküleri, İslamoğlu türküsü

Kütahya ve yöresi türküleri, İslamoğlu türküsü

İslamoğlu derler benim adıma
Üç yüz atlı gelemiyor yanıma
İslamoğlu inip gelir inişten
Her yanları görünmüyor gümüşten

İslamoğlu ;Takriben 1827 yılında doğmuştur, İslamoğlu’nun, ününün yayıldığı yıllar ise 1850 – 1865 yıllarına rastlar.
Tüm bölgeyi saran kahramanlıklarını, 39 yıllık ömrüne sığdırmıştır.
İslamoğlu namıyla ün salmış olan Mustafa, Kütahya ilinin, Gediz ilçesine bağlı, Şaphane bucağında doğmuştur.

İslamoğlu, bucak okulunda okumuş, bir dönem de medrese öğrenimi görmüştür.
Babası, Kütahya ili, Simav ilçesi, Orhanlar köyünden, annesi ise Şaphane köyündendir.
Mustafa o dönem oldukça yakışıklı, iri yapılı ve eğitim görmüş hali ile pek çok kızın uğruna maniler yaktığı bir delikanlıdır.

Bağlama çalar, şiir yazar.
Bütün gözler onun üzerindedir.
Haksızlığa karşı duruşuyla da bilinir Mustafa İslamoğlu.

Osmanlının çöküş yıllarıdır.
Vergiler artmış, güçlülerin baş gösterdiği bir dönemdir.
İmparatorluk için vergileri toplayan tahsildarlar artık adeta padişah gibi davranarak vergi toplamaya başlamışlardır.
Bir diyalogda İslamoğlu’nun babası vergileri fazlasıyla ödedikten sonra başka verecek bir şeyim yok der.
Bunun üzerine tahsildar karın da mı yok diyerek İslamoğlu’nun içindeki kıvılcımları başlatır.
19. yüzyılın sonlarında, Simav, Gediz, Uşak ve Kula dağlarında, eşkıya olarak hüküm sürmüştür.

Hangi nedenle eşkıya olduğu konusunda, çeşitli hikayeler mevcuttur.
Pek çok türkü hikayesinde olduğu gibi, detaylarda değişkenlik var olup, hikayenin ana kalıpları aynıdır.
Bazı anlatımlarda, köyde bir arkadaşını öldürdükten sonra dağa çıktığı söylenirken, bazı anlatımlarda ise iftira atılarak ve yalancı şahitlikle, tavuk çalmakla suçlanıp ceza aldığı için dağa çıktığı söylenir.

Başka bir anlatımda ise Osmanlının son dönemlerinde tahsildarların maksatlarını aşan vergilerle insanları canından bezdirmesi ve bu haksız tutuma karşı başkaldırış için dağa çıktığı rivayet edilmektedir.
Yaşanan bu olaylardan sonra, günlerini dağda geçiren İslamoğlu Mustafa, yörede çok konuşulan bir eşkıyadır artık.

Devlet güçleri de uzun süre peşinden gider.
Hatta bir ara yakalanır ve Kütahya hapishanesine kapatılır.
Bir yolunu bularak hapisten kaçan İslamoğlu Mustafa, Simav dağlarına yerleşir.
Hapisten kaçmasıyla ününe ün katan İslamoğlu, bütün zaptiyelerin aradığı, başına ödüller konulduğu, duyurular yapıldığı birisidir.

O artık ünlenmiş bir eşkıyadır.
Zenginlerden alır, fakirlere verir.
Irza ve namusa tecavüz edenleri cezalandırır.
Fakir kızları çeyizlendirir.
Kötülüğe ve haksızlığa karşı amansız bir mücadele açar.
Aydın, İçel ve Konya yörelerinde tam bir egemenlik kurar.

Yine bir kaynakta ihtiyaçlarını karşılamak üzere gittiği yerde, deveci deli Ali tarafından vurulduğu, bazı kaynaklarda da deveci deli Ali nin zaptiye ile işbirliği yapması sonucu, İslamoğlu’nun, pusuya düşürüldüğü ve vurulduğu belirtilmektedir.
Başka bir kaynakta ise İslamoğlu Mustafa kendine bir ev yaptırmıştır ve bu yayladaki evinde vurulmuştur.


(Bu kısımda yine değişken hikayeler dolaşmaktadır.
Hatta bir kaynakta İslamoğlu’nun vurulduktan sonra ağaca yaslanıp öldüğünü, halen yaşıyor diye 4 gün yanına yanaşamadıkları gibi abartılı söylemler de mevcuttur.)
Hikayeler değişse de İslamoğlu’nun öldüğü değişmemektedir.
Ancak dönemin Vilayet Tahrir defterine İslamoğlu’nu yakalayıp vuran kişi olarak Deveci Deli Ali nin ismi yazılmıştır.

0 Yorumlar

Yorumlarda lütfen saygılı olun