KENDİME YAZILARIM
Türkiye sosyolojisi siyaset ekonomi tarih felsefe ve genel kültür düzeyinde makaleler

HANEDAN-I ALİ OSMANLI

Orhan gazi nin eşleri
osmanlı hanedanı
Hanedanı Ali Osmani

Orhan gazi nin eşleri


Orhan Gazi’nin ilk karısı Nilüfer Hatun, İnegöl Tekfuru’nun kızıydı ve asıl adı Holifira idi.

Orhan Bey’in hanımı olup hayatı hakkındaki bilgiler, ilk Osmanlı kaynaklarından Âşıkpaşazâde ve onu aynen tekrarlayan Neşrî’ye dayandırılır. 
Bu kaynaklarda Bursa civarındaki Yarhisar tekfurunun kızı olarak geçer ve adı Lülüfer (Ülüfer) şeklinde de belirtilir. 

Bazı araştırmalarda asıl adının Holophira (Olievera) olduğu ve Nilüfer isminin bundan geldiği ileri sürülür. 
Ancak Türkçe’ye Farsça’dan geçen nilüfer kelimesi de Grekçe asıllıdır. 
İbn Battûta, İznik’te gördüğü Orhan Bey’in hanımının adını “Bîlûn” (Biliven / Niliven) imlâsıyla yazar. 

Bu kelimenin yazılışı araştırmacılar arasında tartışmaya yol açmış, bazıları bunun Nilüfer olduğunu belirtirken bazıları da başka biri (İmparator III. Andronikos’un kızı Asporça Hatun) olabileceğini ifade etmiştir. 

Ancak bu kelimenin yazılış tarzı Nilüfer ile (Niliven / Biliven) büyük bir benzerlik gösterir. 
Böylece bir istinsah hatasının söz konusu olduğu ve İbn Battûta’nın onunla görüştüğü ortaya çıkar.

Âşıkpaşazâde ve ondan istifade eden Osmanlı kroniklerinde Nilüfer Hatun, Bilecik tekfurunun nişanlısı iken Osman Bey’in Bilecik’i zaptı sırasında buraya yakın Kaldırak / Kaydırak deresinde yahut Çakırpınarı’nda düğün alayını bastığı ve gelini esir alıp oğlu Orhan ile evlendirdiği bilgisi bulunur; hadisenin 699 (1299-1300) yılında meydana geldiği belirtilir. 

Ancak bu bilgi Bizans kaynaklarıyla teyit edilmediği gibi bunlarda Nilüfer Hatun ile ilgili herhangi bir mâlûmata rastlanmaz. 

Ayrıca Âşıkpaşazâde, Nilüfer Hatun’un Orhan Bey ile olan evliliğinden I. Murad’ın ve Süleyman Çelebi’nin dünyaya geldiğini söyler. 

Onun I. Murad’ın annesi olduğu kesinse de Süleyman’ın annesi olma ihtimali yoktur (Süleyman’ın annesi Efendi / Efendize’dir). 

Nitekim 724 (1324) tarihli Orhan Bey vakfiyesinde I. Murad’ın adı geçmez, içlerinde Süleyman’ın da bulunduğu diğer üç şehzadeden söz edilir. 

I. Murad’ın 726 veya 727’de (1326-1327) doğduğu kabul edildiğine göre Nilüfer Hatun’un Âşıkpaşazâde’nin naklettiği Yarhisar tekfurunun kızı olması ihtimali ortadan kalkar. 

Söz konusu bilginin, I. Murad’ın annesi olması dolayısıyla Orhan Bey ile ilgili evlilik faaliyetlerini Nilüfer Hatun’un şahsında toplama gayretinden kaynaklandığı düşünülebilir. 

Bu durumda onun Bursa’nın alınışı sırasında Orhan Bey’in hanımları arasına katılmış olabileceği anlaşılır. 

Adından hareketle câriye olarak Orhan’ın haremine girdiği bilgisi ise (Peirce, s. 43) ilk dönemlerdeki bey ailesinin konumu ve evliliklerin aynı zamanda siyasî bir yönünün bulunması dolayısıyla zayıf bir ihtimaldir. 

İbn Battûta’nın, fethinden birkaç yıl sonra geldiği (1332-1333) İznik’te gördüğü, huzuruna kabul edilip ihsan ve ikramlarına nâil olduğunu belirttiği, “sâliha ve fâzıla” unvanlarıyla andığı hanımın Nilüfer Hatun olduğu hakkında şüpheye  mahal yoktur. 

Bu durumda Nilüfer Hatun’un İznik ile bir ilgisinin olabileceği akla gelir. 
Hayatının daha sonraki safhaları hakkında ise hiçbir mâlûmat yoktur. 
Birçok hayratı olduğu ve bu yönüyle tanındığı anlaşılan Nilüfer Hatun, yine Âşıkpaşazâde’nin naklettiğine göre Bursa ovasından geçen bir çay üzerine köprü yaptırmıştır; bu sebeple çay onun adıyla anılır. 

Ayrıca Bursa Hisarı’nda Kaplıca Kapısı yanında bir tekke, Darphâne mahallesinde bir mescid inşa ettirdiği belirtilir (Hoca Sâdeddin, I, 21). 

İznik’in 1331’de alınışının ardından uzun süre burada oturduğu anlaşılan Nilüfer Hatun adına oğlu I. Murad bir imaret yaptırmıştır
(Cemâziyelevvel 790 / Mayıs 1388; bk. NİLÜFER HATUN İMARETİ). 

Bundan hareketle ölüm tarihinin de bu imaretin inşasından biraz öncesine (1380 dolayı) indiği ileri sürülebilir. 
Mezarı Bursa’da Orhan Gazi Türbesi’ndedir. 

İmaretine ait vakıf kayıtlarında burası Zâviye-i Nilüfer Hatun şeklinde anılır ve burada fakirlere yemek dağıtıldığı, ayrıca “vâkıfenin kulları” olduğu notu düşülen şahısların (içlerinde üç de kadın vardır) bulunduğu belirtilir. 

Vakfa gelir kaydedilen Hatuniye köyünün, adını Nilüfer Hatun’dan aldığı düşünülebilir. 
Vakfın diğer gelirleri İznik’ten hamam kirası, kapan vergileri, bağlar, Bursa’da Tahılpazarı’nda bir kervansaray ve on yedi dükkân kirasından temin ediliyordu (BA, MAD, nr. 22, s. 162). 

Bu tahsisatın, sağlığında Nilüfer Hatun’a ait gelirleri teşkil etmiş olma ihtimali yüksektir. 
Ayrıca Şile’de daha sonra sattığı bir mülkü bulunduğu anlaşılmaktadır. (2)
İkinci karısı Asporça’nın Bizans İmparatoru Üçüncü Andronikos’un, kızıdır .

Asporça Hatun,

Bizans imparatorunun kızı ve Osmanlı Padişahı Orhan Gazi'nin eşidir. Orhan Gazi'ye; İbrahim ve Fatma adında çocuklar doğurmuştur. Ölüm ve doğum tarihi bilinmemektedir.

Diğer karısı Teodora’nın da Altıncı Yohannes Kantakuzenus’un kızıdır.
Theodora Hatun ya da Theodora Kantakuzini  1381 sonrası ölmüştür), Bizans prensesi, İmparator VI. İoannis'in kızı, Osmanlı Sultanı Orhan Gazi'nin beşinci eşidir

Ocak 1346'da, Babasının yükselen Osmanlı Beyliği ile müttefikliğini sağlamlaştırmak ve devam eden Bizans iç savaşında Osmanlıların İmparatoriçe-naip Savoy'lu Anna'ya yardım göndermelerinin önüne geçmek için, Osmanlı hükümdarı Orhan Gazi ile nişanlandırıldı.
Evlilik aynı yılın yazında gerçekleşti. 
Ebeveynleri ve kız kardeşleri, Orhan'ın sarayının ileri gelenleri ile bir atlı muhafız alayının da dahil olduğu temsilcilerinin 30 gemilik bir filo ile vardıkları Selymbria'ya kadar ona eşlik ettiler. Selymbria'da tören gerçekleşti ve Orhan'ın temsilcileri onu alıp düğünün gerçekleşeceği Marmara Denizi'nin karşısında Bithynia'da bulunan Osmanlı topraklarına kadar ona eşlik ettiler.

Düğünden sonra Orhan Gazi kendi otağına döndü. 
Bizans İmparatoru ise kızı Theodora, Orhan Bey'in diğer oğulları ile akrabalarını yanlarına alarak, imparatoriçeyi, diğer kızlarını ve prensesleri ziyaret etmeleri için hep birlikte Bizans'a götürdü. 

İstanbul'da Üç gün kaldıktan sonra imparatorun kendilerine hediye ettiği kıymetli eşyalarla birlikte Bitinya olarak adlandırılan Bursa ve civarına doğru yola koyuldular.

Theodora, evlendikten sonra Hristiyan kaldı ve Osmanlı idaresinde yaşayan Hristiyanları aktif olarak destekledi. 

1347 yılında sadece küçük bir çocukken fidye için Ceneviz korsanları tarafından kaçırılacak olan oğlu Şehzade Halil'i doğurdu. 
Bizans İmparatoru V. İoannis'in kurtarılmasında tesiri olmuştur. 
Daha sonra Halil, V. İoannis Paleologos ile Theodora'nın kız kardeşi Eleni Kantakuzini çiftinin kızı ile evlenmiştir. 

Şubat 1347'de Babasının iç savaştaki galibiyeti sonrası Konstantinopolis'te geçirdiği üç günlük misafirlik,dışında Orhan'ın öldüğü 1362 yılına kadar hep Osmanlı sarayında kalmıştır. 

Orhan'ın ölümünden sonra, sarayda kızkardeşi İmparatoriçe Eleni ile yaşayacağı Konstantinopolis'e döndüğü aşikardır.

IV. Andronikos'un 1379–81 yılları arasındaki kısa hükümdarlığı sırasında Galata'da hapsedildiği onun hakkında bilinen son kayıttır. (1).

Osmanlı etnik kimlik devlet değildi ,
Hiçbir zamanda olmadı .

Osmanlı bünyesinde sayısız etnik kimlik barındıran bir hanedan devleti idi .

Osmanlı bir din devleti şeriat devleti de değildi

Bünyesinde sayısız gayrimüslim'ü barındıran ve müsamaha eden çok hukuklu bir hanedan idi

Hanedanı Ali Osmanlı Katnaklar ; (1 ). Wikipedia 
                   (2) . TDF İslam ansiklopedisi