Reaya ne demektir, Reaya kime denir? Reaya, Osmanlı Devleti'nde askerî sınıf dışında kalan ve vergi mükellefi olan halkı tanımlayan bir terimdir. Sözlükte "yönetilenler" anlamına gelen reaya, Arapça "ra'y" kelimesinden türemiştir.
![]() |
Reya ne demektir, Reaya kime denir |
Osmanlı da Reaya:
Osmanlı Devleti'nde reaya, köylüler, şehirliler, göçebe aşiretlerden oluşuyordu. Reaya, devlete çeşitli vergiler öderdi. Bu vergiler arasında:- Aşar
- Cizye
- Öşür
- Haraç
- Rüsum-ı örfiye ve
- Rüsum-ı mahsusiye gibi vergiler yer alıyordu.
Reaya, Osmanlı Devleti'nin en büyük nüfus grubunu oluşturuyordu. Devletin ekonomisi ve askeriyesi reaya üzerinde kuruluydu.
Reaya ve Berâyâ
Osmanlı Devleti'nde reaya ve berâyâ terimleri bazen birbirinin yerine kullanılmıştır.
Ancak bu iki terim arasında bazı farklılıklar da vardır.
Reaya, genellikle vergi veren halkı tanımlarken, berâyâ, vergiden muaf olan halkı tanımlar.
Osmanlı Devleti'nde berâyâ, genellikle askeri sınıfa mensup kişilerden oluşuyordu.
Osmanlı Devleti'nde berâyâ, genellikle askeri sınıfa mensup kişilerden oluşuyordu.
Ancak:
- Bazı şehirliler
- Din adamları ve
- Vakıflara bağlı çalışanlar da berâyâ statüsündeydi.
Osmanlı'da Reaya
Osmanlı Devleti'nde reaya, devletin en önemli unsurlarından biriydi.
Reaya, devlete vergi ödeyerek ekonomiyi canlandırıyor ve askerî gücü sağlıyordu.
Reaya, Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan beri önemli bir rol oynamıştır.
Reaya, Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan beri önemli bir rol oynamıştır.
Devletin genişlemesinde ve güçlenmesinde reaya'nın büyük katkısı olmuştur.
Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde reaya, çeşitli hak ve özgürlükler kazandı.
Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde reaya, çeşitli hak ve özgürlükler kazandı.
Bu dönemde reaya, devlet yönetiminde daha fazla söz sahibi olmaya başladı.
Osmanlı Devleti'nde reayanın başlıca görevleri şunlardır:
Reayanın Görevleri
Osmanlı Devleti'nde reayanın başlıca görevleri şunlardır:
- Devlete vergi ödemek
- Askerî hizmet vermek
- Devletin diğer ihtiyaçlarını karşılamak
Reaya, devlete çeşitli vergiler öderdi.
Bu vergiler arasında aşar, cizye, öşür, haraç, rüsum-ı örfiye ve rüsum-ı mahsusiye gibi vergiler yer alıyordu.
Reaya, ayrıca gerektiğinde askerî hizmet vermek zorundaydı.
Reaya, ayrıca gerektiğinde askerî hizmet vermek zorundaydı.
Osmanlı Devleti'nde askerlik, bir vatandaşlık görevi olarak kabul ediliyordu.
Reaya, seferberlik halinde devlete asker sağlamakla yükümlüydü.
Reaya, devlete vergi ve askerlik hizmeti vermenin yanı sıra, devletin diğer ihtiyaçlarını da karşılamak zorundaydı. Örneğin, reaya, yol, köprü, su yolu gibi altyapı hizmetlerinin yapımında ve bakımında çalışmak zorundaydı.
Osmanlı Devleti'nde reaya, devlete bağlı bir topluluk olarak kabul ediliyordu.
Reaya, devlete vergi ve askerlik hizmeti vermenin yanı sıra, devletin diğer ihtiyaçlarını da karşılamak zorundaydı. Örneğin, reaya, yol, köprü, su yolu gibi altyapı hizmetlerinin yapımında ve bakımında çalışmak zorundaydı.
Reayanın Statüsü
Osmanlı Devleti'nde reaya, devlete bağlı bir topluluk olarak kabul ediliyordu.
Reaya, devlete vergi ve askerlik hizmeti vermekle yükümlüydü.
Ancak reaya, devlet yönetiminde söz sahibi değildi.
Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde reaya'nın statüsü değişmeye başladı. Bu dönemde reaya, devlet yönetiminde daha fazla söz sahibi olmaya başladı.
Reaya'dan vatandaşlığa
Ankara belediye başkanı Melih Gökçek Türk halkına reaya dedi ya.
Bakalım reaya nedir, kime denir.
Osmanlı'da devlet toprakları bir ailenin/hanedanın "mülkü idi;
Padişah, rayi (çoban);
Topraklarda yaşayan halklar reaya (sürü) idi.
İkisinin arasında yer alan asker, sivil bürokrasi vd. Hizmetli sınıfa ise "kul" denirdi.
Reaya kul bile değil daha aşağısıdır
Şimdilerde
Aynı noktaya geri gidiyoruz.
Cumhuriyeti kuranlar, egemenliği Osmanlı ailesinden alıp, halka verdiler.
Reaya yerine yurttaşlık statüsünü getirdiler.
Mülk değil ülke dediler,
Ülke bir ailenin değil ulusun dediler.
Ama biz ne yaptık?
Ülkeyi bir ailenin mülkü, kendimizi de reaya yaptık.
Yurttaşlar seçtikleri temsilciler eliyle kullandığı egemenlik hakkını, kendi eliyle bir kişiye/gruba teslim etmişse;
Yurttaştan, ulustan, ulusal egemenlikten söz edemeyiz.
Rayi, reaya, mülk kavramlarına geri dönüş demek bu.
Ulus olarak egemenliğimizi geri almalıyız!
Egemenliği geri alınca ne yapılmalı
Asla bir daha Bir kişide bir grupta değil
Egemenlik halkta olmalı.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir
Bir daha
Bizim maalesef değişmeyen tek kültürümüz olan Çobana itaatin yolları açılmamak üzere kapatılmalı