-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

ŞEYH SAİT İDAM EDİLDİ

şeyh said idam edildi
Şeyh SAİD isyanı 



İstiklal savaşında Türkün yanında durmayan, Yunan’a karşı bir mermi atmayan, Cumhuriyetin ilanından sonra da isyan edip 
Bir Türk öldürmek, yetmiş gavur öldürmekten daha sevaptır diyen hain Şeyh Said 29 Haziran 1925 de idam edildi
Şeyh Said İsyanı bastırırken şehit olan tüm askerlerimizin ruhu şad olsun.
Türk hükümetine kafir diyen bu güruh ayaklanmada İngilizlere yardım mektupları yazıyor, başarıya ulaşıp devlet kurduklarında İngiliz himayesini kabul ediyorlar.
Şeyh Sait'in İngilizler tarafından maşa olarak kullanıldığı da belli.
 

Şey Sait isyanı  

Yıl 1925'te 
Cumhuriyete karşı Doğu bölgelerinde Şeyh Sait İsyanı patlak verdi.
Şeyh Sait, 13 Şubat'ta Piran Köyü'nde ayaklanır
Ayaklanan isyancılar burada bir jandarma teğmenini esir alıp,
Bir eri şehit ederler.
Tüm telgraf hatlarını keserler
Piran köyünden Eğil bucağına geçerler
Buradaki bucak müdürüyle ile 10 jandarmayı esir aldılar.
Daha sonra da genç hapishanesini ve jandarma dairesini basarlar, oradaki jandarmaları da esir aldılar.
İsyancılar, 16 Şubat'ta Genç ilinin merkezi Darahini'ye saldırırlar.
Burada üç gün üç gece kalıt ve şehri yağmalarlar, ziraat Bankası'na el koydular.
Buradaki isyanı Ankara'ya haber veren öğretmen ;
Mehmet Zeki'yi önce hapsederler, sonra da öldürürler.

İsyancılar oradan Diyarbakır yolu üzerindeki Lice'ye hareket ederler, bu güzergah üzerindeki bulunan Hani bucağını ele geçirirler.
  • Lice-Hani
  • Çapakçur-Palu telgraf hattını keserler.
İsyancılar ;
Çapakçur
Muş
Diyarbakır olmak üzere üç kola ayrılır. 
Çapakçur'daki Hükümet Konağı'na saldırıp orayı ele geçirdiler.
İsyancılar, 20 Şubat'ta;
Üzerlerine gelen Türk Ordusu'yla çatışmaya başlarlar.
21 Şubat'ta ;
Yarbay Cemil bey komutasındaki bir süvari alayını pusuya düşürüp tümünü esir alırlar.
Ellerinde yeşil bayrak ve Kur'anı Kerim ile ilerleyen asilere halk da yardım eder.
2 Mart'ta ;
İsyancılar bu kez  Elazığ'ı ele geçirip orayı da yağmalarlar.

Diğer taraftan Şeyh Abdullah, 
Muş cephesini tutarak Varto'yu alır.
Erzurum'a doğru ilerlemeye başlar.
Şeyh Sait ve şurekasının asıl hedefleri ise Diyarbakır'dır.
7 Mart'ta ,
Kendilerine katılan diğer Kürt aşiretlerle birlikte Diyarbakır'a saldırırlar.
Diyarbakır'ın kuzey cephesindeki surlar dışında yapılan savunmayla geri püskürtülürler.
Lakin, güney cephesinde ise içeriden yardım alarak şehre girmeyi başardılar.

General Mürsel Paşa'nın gönderdiği süvari birlikleri asileri geri püskürtür.
Şeyh Sait ve şürekası;
İlk kez 8 Mart'ta yenilerek, geri çekilirler.
Ordu birlikleri .
  • Varto
  • Elazığ ve 
  • Diyarbakır üzerinde temizlik harekatına başlar.
  • Asiler dört bir yandan kuşatılır
Nisan başında 
  • Silvan
  • Palu ve 
  • Piran asilerden geri alınır.
Nisanın ikinci haftasına gelindiğinde  özellikle Tük Hava Kuvvetleri'nin hava operasyonlarıyla isyan bastırılır.
İsyanın elebaşlarından olan 
Şeyh Sait ve Seyit Abdülkadir yakalanır.
Diyarbakır İstiklal Mahkemesi
23 Mayıs 1925'te Seyit Abdülkadir ve 5 arkadaşını.
28 Haziran 1925'te de Şeyh Sait ve 46 arkadaşını idamla cezalandırdı. (1)

Genç Türkiye Cumhuriyeti daha doğarken boğmayı amaçlayan Şeyh Sait İsyanı güçlükle bastırılmıştır. 
Cumhuriyet yaşamaya devam eder, lakin Musul kaybedilir, sonuçta isyan İngilizlere yaramıştır.

Şeyh Sait'in ifadeleri


Şeyh Sait İsyanı'ndan sadece iki hafta önce, Erzurum Milletvekili Ziyaeddin Efendi, meclis kürsüsüne çıkarak 
Yeniliğin”, işret, dans ve plaj sefasından başka bir şey olmadığını söylemişti.
Ona göre 
Fuhuş” artmıştı! , Müslüman kadınlar edepsizleşmişti!, sarhoşluk teşvik olunuyordu! dini hisler” rencide oluyordu!
Yeni rejim sadece “ahlaksızlık” getirmişti!

Bunlar .
Terakki” kılıfı altında, Batılılaşma diye “Medeniyetçilik adına yapılıyordu! rezil bir idare,  memleketi çamurlar içine sürüklemişti!

Şeyh Sait.
Sorgusunda, Ziya Hoca'nın Cumhuriyet meclisteki bu açıklamalarından çok etkilendiğini söyliyecekti (2)
Ocak 1925'te ;
Şeyh Sait imzalı bildiriler Doğu Anadolu'da elden ele gezmeye başlamıştı.
Bu bildirilerde 
Hilafetsiz Müslümanlık olmaz! deniliyor, Cumhuriyet dinsizlikle suçlanıyordu.
Bildiriler oldukça  ileri bir teknikle basılmıştı, isyancıların elinde yabancı ülke silahlar da vardı.
Piran'a gelen Nakşibendi şeyhi Şeyh Sait, halka verdiği vaazda şunları söylemişti:

  • Medreseler kapandı.
  • Din ve Vakıflar Bakanlığı kaldırıldı.
  • Din okulları Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlandı.
  • Gazetelerde bir takım dinsiz yazarlar dine hakaret etmeye, Peygamberimize dil uzatmaya cüret ediyorlar.
  • Ben bugün elimden gelse bizzat dövüşmeye başlar; dinin yükselmesine gayret ederim.” (4)

İsyanın ilerlediği günlerde de Şeyh Sait şöyle söylüyordu:
  • Kürtlerin bulundukları yerleri Türklerin elinden alacağız.
  • Topraklarımız verimlidir.
  • Madenlerimiz çoktur.
  • Bunlardan yararlanacağız.
  • Bugünkü Türk Hükümeti İslamiyet'ten ayrılıyor.
  • İstanbul'da Beyoğlu'nda bazı İslam kızları şapka ile geziyorlar…” (5)

Şeyh Sait sorgusunda amacının .
Hükümete şeriat hükümlerini uygulatmak” olduğunu söylemişti. (6)
Mahkeme Başkanı ile ,
Şeyh Sait arasında geçen konuşmaların bir bölümü şöyle:
-- Niye isyan ettin?
-- Medreselerde fıkıh okudum, şeriat hükümleri uygulanmazsa kıyam vaciptir, gaza ve kader beni buraya sevk etti, binaenaleyh şeriatımız yolunda ölürsek dinsiz gitmeyiz!

-- Yunan ordusu İslamiyet'in merkezini ayaklar altına almışken cihadın farzlarını niye yerine getirmediniz?
-- O zaman muhacirdik ve perişan haldeydik!
-- Din hükümlerinin zedelendiğini söylerken neyi kasettiniz?
-- İçki yasağı kaldırıldı.
-- İslam'a kılıç çeken İslam değildir, hadisinden haberiniz yok mu?
-- Müslümanlara din hükümleri bıraktırılmıştı.
Başkan, 
Hamdolsun! Hepimiz Müslümanız. 
Kuran okuyoruz, 
Zekat veriyoruz” deyince Şeyh Sait, 
-- Din hükümlerinden hangisi var? diye sordu.

-- Şeyh yalan söyler mi?”
-- Eh! Söyler ya! Allah bilir!”
-- Hükümetin dine karşı olduğunu nereden çıkardınız?
-- Gazetelerden, dergilerden, gelen tüccardan ve milletvekillerinden.
-- Hangi gazetelerden?
-- Sebilürreşad, Tevhid-i Efkâr.”
-- Sana dinin kalmadığını söyleyen tüccarlar ve milletvekilleri kimlerdi?
-- Erzurum Mebusu Raif Hoca
-- Ziya Hoca'nın beyanatını duydun mu?
-- Ziya Hoca'nın beyanatını Sebilürreşat'ta, daha başka yerlerde okurduk, bir kere okudum ki .
  • Kılıçzade Hakkı Bey, Peygamberimizin aleyhinde bulunmuş 
  • Okuduk ki kız mekteplerinde İslamiyete aykırı şeyler oluyormuş! 
  • Kızlar piyano çalıyorlar
  • Erkekler keman çalıyorlar
  • Sabaha kadar sohbet ediyorlarmış.
  • Sebilürreşat'ın her nüshası beni müteessir ediyordu. 
  • Farmasonluk
  • Laiklik de bizi çok müteessir ediyordu.”
-- Sait Efendi! , geçen celsede beni isyana sevk eden üç neden var demiştin.

  • Birincisi, din hükümlerinin uygulanmaması
  • İkincisi, basının etkisi
  • Üçüncüsü, meclisteki muhalefet.
Bunları açıklar mısın?
Sebilürreşat'ta şeriata aykırı olan şeyler hep yazılıyordu, derdik ki.
  • Yalan ise nasıl yazar?' ‘
  • Nasıl söyler?
  • O halde doğrudur ki yazmaya cesaret diyor!' 
Zaten Sebilürreşat yazdığını hep bir gazeteye dayandırırdı, başka bir neden de Tevhid-i Efkar'dı
Sonra Cibranlı Halit bir gazete gönderdi. 
Gazetede “Allah'ü Teâlâ yoktur. 
Her kulun dayanağı ne ise Allah odur!' diyordu. 
Buna da kızdık… 
Velhasıl! 
Din, ırz, namus, farmasonluk, laiklik hakkındaki yazılardan kin ve nefret duyuyorduk.
-- Neden Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın programını beğendin?
-- Çünkü ‘içkiyi, fuhuşu yasaklayacağız!' demesi hoşumuza gitti. 
Bir de dine hürmetkâr olduklarını söylüyorlardı.
-- Asker-i Rum nedir?
-- Biz Kürtler, Türk askerlerine ‘Asker-i Rum' deriz, tabirdir, öyle deriz!
-- Din kalktı!' diyorsun. 
Namazını kılmıyor muydun? 
Camilerde ezan okunmuyor muydu?
-- Evet, ibadetime kimse karışmıyor, her isteyen namazını kılabiliyor ve camilerde ezan okunuyor.
Fena yaptık! 
Bundan sonra iyi olur inşallah!” (7)
 

Şeyh Sait İsyanı'nda, İslam dini, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı bir “silah” olarak kullanıldı. 


Din, vatana ihanetin aracı yapıldı.
25 Şubat'ta isyan mecliste de görüşüldü.
Başbakan Fethi (Okyar) Bey.
Şeyh Sait İsyanı'nda dinin politik araç olarak kullanılıp bölge halkının istismar edildiğini.
İsyanın amacının hilafeti geri getirmek ve .
Abdülhamit'in oğullarından birinin saltanatını sağlamak perdesi altında 
Kürtçülük
Olduğunu söyledi.
Fethi Bey, bu açıklamalarından sonra sıkıyönetim kararının onaylanmasını, dini araç yaparak halkı ayaklanmaya kışkırtanların sert şekilde cezalandırılmaları için hazırlanan bir kanun maddesinin ve de askeri harcamaların kabul edilmesini istedi.
Daha sonra muhalefet adına söz alan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Başkanı Kazım Karabekir Paşa.
Sıkıyönetim ilanını uygun bulduklarını belirterek şöyle dedi: 
Efendiler, dini araç yaparak milli varlığı tehlikeye koyanlar lanetle anılmalıdır, bu hareket vatana ihanettir.

Bu açıklamalardan sonra oylamaya geçildi, önce sıkıyönetim ilan edildi, sonra da Mahmut Esat (Bozkurt) Bey'in 
Hıyanet-i Vataniye Kanunu'na bir madde eklenmesi için yaptığı kanun teklifi ele alındı.
Teklife göre “Hıyanet-i Vataniye Kanunu”na şu madde eklendi (1. Madde):
Dini veya dinin kutsal kavramlarını siyasi amaçlara esas ya da alet etmek için dernekler kurulması yasaktır, bu tür dernekleri kuranlar ya da bu derneklere girenler vatan haini sayılırlar, dini ya da dinin kutsal kavramlarını alet ederek devletin şeklini değiştirmek ve başkalaştırmak ya da devletin güvenini bozmak veya dini ya da dinin kutsal kavramlarını alet ederek her ne surette olursa olsun halk arasına bozgunculuk ve ayrımcılık sokmak için gerek tek başına gerek toplu olarak sözle ya da yazı ile ya da fiilen ya da nutuk söyleyerek ya da yayın yaparak harekette bulunanlar da ‘vatan haini' sayılırlar.


Bu kanun teklifi
25 Şubat'ta TBMM'de oylanıp 556 sayılı kanun olarak kabul edildi. (8)
Şeyh Sait İsyanı, devrimci bir tepkiyle karşılandı, Cumhuriyeti kuranlar, Cumhuriyeti koruma kaygısıyla bir takım sert önlemler aldılar.
1925'te Şeyh Sait, dini kullanarak Cumhuriyeti yıkmaya çalışmıştı.
Cumhuriyeti kuranlar, buna karşı.
Dini siyasete alet etmek vatana ihanet suçudur .
Şeklinde bir kanunla mücadele etmişlerdi.
Aradan tam 91 yıl geçti.
15 Temmuz 2016'da bu sefer FETÖ.
Dini kullanarak Cumhuriyeti yıkmak istedi, bugün başka tarikatlar ve cemaatler gizli, açık şekilde Cumhuriyeti yıkmaya çalışıyorlar, Türkiye'yi yönetenler, keşke tarihten biraz ders almış olsalardı.


Kaynaklar:
Tarihçi Sinan Meydan
1- Metin Toker, Şeyh Sait ve İsyanı, Ankara, 1994, s. 18, 22, 96-100, 129. Uğur Mumcu, Kürt-İslam Ayaklanması, İstanbul, 1994, s. 67, 68. Ergun Aybars, İstiklal Mahkemeleri, Ankara, 2009, s. 210. 211, 221, 222, 241, 253, 254. Mahmut Goloğlu, Devrimler ve Tepkileri, İstanbul, 2007, s. 113-143.
2- Toker, age, 26, 27.
3- Aybars, age, s.213.
4- Mumcu, age, s. 68.
5- Mumcu, age, s. 71,72
6- Aybars, age, s. 243. Mumcu, age, s. 124
7- Savcının iddianamesi, savunmalar ve karar konusunda bkz. TBMM Arşivi, Dosya 69, Karar no 69 ve IV-12, b-1; Şark İstiklal Mahkemesi Karar Defteri, S.15, D. 4/32; Hâkimiyet-i Milliye, 28 Haziran 1925, Behcet Cemal, Şeyh Sait İsyanı, İstanbul, 1955, s. 112 vd. Toker, age, s. 150-170, Aybars, age, s. 242-256, Mumcu, age, s. 123-140.
8- Ayrıntılar için bkz.
TBMM Zabıt Ceridesi,
Devre II, C.14, 25 Şubat 1925, s. 306- 311


1 yorum

1 yorum

Yorumlarda lütfen saygılı olun
  • Ahmet Atam
    Ahmet Atam
    30/6/20
    Başlarındaki sarık, isimlerin önündeki Şeyh-Seyyid lakapları Şeyh Abdulkadir, Şeyh Said ve Seyit Rıza'nın birer işbirlikçi hain olduğu gerçeğini değiştirmez. Genç Cumhuriyetin bu 3 haini idam kararını saygıyla selamlıyorum. Bunların idamını tartışmak Türk devletini tartışmaktır.
    Reply