ÖMER HAYYAM - ŞARAP

Ömer Hayyam rubaileri
 

Ömer Hayyam rubaileri


HER ŞEYDEN UZAK


Şu yıkık bucakta oturmuşuz
Şarabımız, aşkımızla baş başa,
Komuşuz nemiz var nemiz yok,
Komuşuz şarabın yerine,
Üstümüzü başımızı, yüreğimizi, canımızı.
Boş vermişiz acıların korkusuna, yarının umuduna.
Topraktan, yelden çok uzağız, ateşten, sudan çok uzak.

DÜNYA BÎR YANA SEN BÎR YANA


Yeryüzü padişahların, kralların olsun.
Cehennem kötü insanın olsun, cennet iyi insanın.
Tanrıya toz kondurmamak meleğin işi olsun,
Temizlik cennet kapıcısının işi.
Kim ne olursa olsun, sevgili bizim olsun tek, cam canımızın olsun.

RÜZGÂRLAR GİBİ

Bırak dört unsuru bir yana, beş duyguyu, ey şarap sunan.
Azı da bir insanda gamın, çoğu da.
Vur patlasın çal oynaşma başlayalım,
Bir yudum cuk sun bize şarabından.
Esip durulan rüzgârlar gibi

BİR BAHAR SABAHI

Dışarısı ılık, taze, güzel.
Bulut yıkadı bahçelerin yüzünü.
Kuşlar keyfe geldi, şakıdılar kayısı gülüne bizim içimizi:
Şarap içmeli, şarap içmeli, şarap

DÖNEN KİM?

Al istersen, veresiye cennet senin olsun.
Bana bir açıklık yer, bir çayır çimen olsun,
Bir kadeh, bir güzel, bir şarap sunan olsun, yeter.
Ama bunlar peşin olsun.
Cennet, cehennem gibi lâflara boş verelim.
Cehenneme hani kim gitmiş, hani, cennetten dönen kim?

KADİR GECESİNDE BİLE

Hiç ayık dolaşmadım ömrümde, ama hiç.
Kadir gecesinde bile fitil gibiyim, körkütük.
Kadehle kucak kucağayım o gece, küple o gece göğüs göğseyim.
Elim testinin koynunda, ta sabahlara dek.

KENDİNİ BİL

Yokluk halkasına gir, kral ol.
İçinin yüzünü yıka, kiri pası at.
Meyhane sokağında ibadet edene şunu de:
İlkin kendini bil, sonra ne halt edersen et.

MUTLU KİŞİ

Aşk kitabını evirdim çevirdim.
Bir adam konuştu kitabın içinden, yüreği yana yana, bir adam:
Kimdir mutlu kişi, bilir misin?
Bir karısı olacak ay gibi güzel.
Bir gecesi sürecek yıl kadar uzun.

TOPU TOPU

Yüreğine keder ağacını diktin mi, bittin.
Boyuna güler yüzlü kitaplar oku.
Çek şarabı, içinden ne gelirse onu yap.
Yeryüzünde topu topu kaç gün kalacağız ki

BİR GÜNÜN BEYLİĞİ

İki batman şarap olacak,
Bir somun ekmek,
Pamuk gibi, bir koyun budu olacak,
Şipşirin bir de güzel.
Bir çardak altındasın, gel keyfim gel.
Padişahta var mı böyle yaşamak.

BENIM PAYIM

Düşe düşe sarhoşluk düştü benim payıma.
İnsanlar, neden kınarsınız beni?
Ya bütün haram şeyler sarhoş etseydi,
Ortada bir tek ayık zor görürdünüz.

İKİ YULAR

Ramazan geçti, dedim oh, tamam.
Dedim hiç durma, yumul şaraba, gir ateşin içine, kıpkırmızı yan.
Artık ne namaz var sana ne oruç var, kurtuldun iki yulardan, hımbıl softa.

HANİ

Bir güzel sevelim, dedik.
Hani para?
İçelim, basalım narayı, dedik.
Hani şarap?
Taş çatlasa çıkamazsın yoldan.
Kaldı bir tek çare:
Namaza dayan!

NE GÜNE DURUYOR

Biliyorum, kötü bir ad bırakacağım,
Ne yapayım, elimde değil,
Bir kerpicim mi var, verdim şaraba gitti.
Sonra ne mi yaparım dediniz?
Şarabı neyle mi içerim?
Neyimi mi veririm dediniz sonra?
Cübbemle sarığım ne güne duruyor, onları Meryem dokumadı ki.

YARIN

Alayı bırak, kendine gel, dostluğunu bil, derdime ortak ol, şarapla, dolu tasla.
Yarın ben toprağım, al beni, tuğla yap, kullan meyhane duvarında, yıkıkları kapa.

BU YOLDAN ŞAŞMA

Yepyeni bir saltanat olacağına yıllanmış şarap olsun, bir yudum cuk.
Şaşma seni şaraba götüren yoldan,
Bir tası, sarayda yaşamaktan daha güzel.
Küpün ağzına konan kerpiç var ya, metelik etmez yanında kral tacı.

KANCIKLIK YOK

Hiç ayrılma sevgilinin kapısından, çal boyuna o kapıyı, çal gönül.
İstediğin ne, kimi beğendin, buyur al.
Ama kancıklık yok bu oyunda, tak canını dişine, atıl ortaya erkekçe.

BU KORKU NE?

Kendini sorguya çek, aklın başındayken.
Ne getirdin?
Ne götüreceksin?
Şarap içmem, diyorsun, ölmek var.
İçersen var da içmezsen yok mu?

MEDRESE DEDİĞİN

Aklını kullan, oğlum Ömer, ne var medresede, bok mu var?
Meyhaneye gir, sana hiç kimse dokunmaz, keyfince kurul, istediğince çek.
Medrese dediğin ne ki,
Ömer oğlum, püf desen yıkılacak.

TIN TIN ÖTERSİN

İçmeyen insan ne anlar bu şarkıdan.
Yaşamanın tadını ne bilir yüzü paslı.
Yeryüzü sevene ışıl ışıl ışıldar.
Oysa sen tın tın ötersin, sana bizim aşkımız bir şey demez, ey içi kara, sersem yobaz!

HİÇ UYANMADAN

Bizde kalp para geçmez.
Süpürge temizledi burasını çoktan.
Ne ikiyüzlülük kaldı ne yalan dolan.
Bir ihtiyar çıkageldi meyhaneden, şarap içmeye bak, dedi, şarap,
Yüzyıllarca uyuyacaksın nasıl olsa, toprak altında, hiç uyanmadan.

AŞK ŞERBETİ

Seni sevdim diye kınarlarsa beni, kılım kıpırdamaz.
Yürek ne sevgi ne onlar bilir mi ki?
Bir kavgam bile yok benim onlarla;
Dolu tas er kişiye gerek, yaramaz aşk şerbeti er olmayana.

BIRAKMAZSIN ADAMI

Ey şarap, güzel şarap, tatlı şarap ne kadar iyisin tasın içinde ne kadar iyi.
Ama bir bağsın aklın ayağında, bir düğüm.
Koyuvermezsin adamı ne mal olduğunu anlamadan.

SOLMAYAGÖRSÜN

Çek şarabı, hadi durma, bugünler sayılı.
Sonrası ne, toprak altında uyu babam uyu.
Orda ne arkadaş var ne dost var ne karı.
Beri gel, dinle beni, sakın kimseye deme:
Bir çiçek soldu mu, tamam, hapı yuttu.

SAHİ

Yel olsam, bir ulaşsam saçının teline, derdinin elinden bir kurtarsam dizgini.
Gözle hiç kimse göremez dediler yüzünü, göz bizim gözümüzse, sahi, mümkünü yok.

EY ŞARAP SUNAN

İçki getir, ey şarap sunan, güle oynaya, hafakanlar bastı bir şöyle görünmekten, bir böyle.
Koy rehine seccadeyi, sarığı, git şarap al, bellesin cümle âlem, kafayı çekmek nasıl olur.

YAZ KÂTİP YAZ

Alçak felek bağladı beni kıskıvrak ben elimin, ayağımın farkına varalı.
Yaşadım sayacaklar şarapsız günlerimi, onlar da bu fakirin hesabına yazılacak.

VAR MI DAHA ÖTESİ

Bir batmanlık tasa sarılırım bu gece, iki tasla zengin ederim kendimi, dini de, aklı da boşarım üç kere, sonra üzüm kızıyle nikâh kıyarım, yatalım ciğerparem, derim, gel.

BU ŞARAP

Bu şarabı dilenci içti, bey oldu gitti.
Bu şarabı tilki içti, Arslan kesildi.
Bu şarabı ihtiyar içti, oldu delikanlı.
Delikanlı içti, ömrü bi uzadı, bi uzadı, bi uzadı.

ÇIKARALIM DEDİK ACISINI

Seccadeyi bir de şarap küpünün yanma serelim, dedik.
Kafayı bi güzel çektik, ama bi güzel.
Ayıp söylemesi, bayağı, adama benzedik.
Tekkelerde ne günlerimiz harcandı toz oldu gitti, çıkaralım, dedik, acısını o günlerin meyhanelerde

OLDU MU BU

Bir elimizde Kur'an, bir elimizde şarap tası.
Bir yanımız helâl, bir yanımız haram.
Şu ham gök kubbe altında biz neyiz?
Ne tam gâvur ne tam Müslüman

VERYANSIN

Çalgıları şuraya alalım, baş köşeye.
Dostların parmağı ağzında kalsın, öyle bir veryansın edelim.
İçkiyle değişelim seccademizi. Çatlasın namus mamus, falan filân.

BERİ DURSUN

Cennet varmış, bakın hele, güzeller dolaşırmış salına salına, sular akarmış şeker gibi tatlı, ırmaklar gürlermiş şaraptan, sütten, baldan.
Ey şarap sunan, hadi durma, aklını başına al, bir tas şarap sun, bin veresiye beri dursun, bir peşin yeter de artar bile.

CEHENNEMİN DİBİNE

Eski şarabı da alırız, yeni şarabı da.
Cenneti iki arpaya satan kişileriz.
Öldükten sonra gideceğin yer neresi mi?
Sen getir şarabı, önüme ko hele, sonra cehennemin dibine kadar yolun var.

KADEHİN GÖZLERİNDEKİ

Kur'an, yüce din kitabı, yeryüzünde tek, tanrı iyi şeyler yazar okuyanın defterine, oysa biz, estikçe okuruz, ara sıra.
Sen asıl kadehin gözlerinde ışıyan ayete bak, bütün dünya okur onu, dudaklar değer değmez, her Dakka.

CENNETE KİMSE GİDEMEZ

Şarap iç, güzellerin çevresinde fır dön, güzellerle düş kalk, gece deme gündüz deme.
Günahın, kusurun yokmuş gibi satma kendini, görünme bir öyle bir böyle.
Esrik âşıkların sonu ne?
Cehennem mi?
Demek cenneti göremeyecek hiç kimse.

DAHASI VAR

Bir gün beni nasıl sarhoş göreceksin, bilir misin, alçalmış, küçülmüşüm, ayağına başımı komuşum, sarığım bir yana gitmiş, şarap tasım bir yana, puta tapan saçlarının zincirine vurulmuşum.

HARCAMA BENÎ

İşte aydınlık, ey şarap sunan, işte dolu tas, işte ay ışığı, bir de güzel, yakut gibi, pırıl pırıl.
Kavrulan bu yürek toprak değil, harcama, ey şarap sunan, harcama beni, o sudan getir bana, ne olur.

SON GÜNE DEK

Keder seni bağrına basmak mı ister, hadi oradan, çek arabanı, de.
Boş sıkıntılara kaptırma günlerini.
Yutmadan bedenini toprak ne kitabı bırak ne çayır çimeni.
Hele yârin dudağını, sakın ha, ta son güne dek.

YAŞ YETMİŞ

Yarın bu bacaklar ayrılık dağını aşacak.
Önümde şarap, çek babam çek.
Saçlarım ne güzel, kar gibi ak, yaş yetmişe vardı, lâf değil, insan bugün yaşamazsa, ne vakit yaşayacak.

BENİ ARARSANIZ

Bu dünyadan çekip gittiğim gün şarapla yıkayın beni.
Talkını şarapla verin bana, dolu tasla.
Kıyamet günü, nerde bu adam, dersiniz, olur a, eşin meyhane önünde toprağımda, görün.

ÖLDÜKTEN SONRA DİRİLİŞ

Bir gün kökünden sökülünce bu ömür ağacı, nem varsa un ufak olacak toprakta.
Toprağımdan testi yapar, içine şarap korlarsa, ossaat dirilir, oh derim, dünya varmış be!


0 Yorumlar

Yorumlarda lütfen saygılı olun