Koçgiri İsyanı |
Tarihte Kürt İsyanları: Koçgiri isyanları:
Koçgiri İsyanı, 1921 yılında, Türkiye'nin Sivas ve Erzincan illeri civarında yaşayan Koçgiri Alevi Kürt aşiretlerinin ayaklanması olarak bilinir. Bu isyan, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemleri ile Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş sürecinde yaşanan önemli olaylardan biridir. İşte Koçgiri İsyanı'nın nedenleri, gelişimi ve sonuçları:Koçgiri İsyanı Nedenleri
Koçgiri İsyanı'nın arkasında çeşitli toplumsal, siyasi ve kültürel nedenler bulunmaktadır:
Milliyetçilik ve Bağımsızlık Arayışı: Kürt halkı, Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflaması ile birlikte bağımsız bir Kürt devleti kurma düşüncesini benimsemeye başlamıştı. Bu süreçte Kürt milliyetçi hareketleri güçlendi.
Sevr Antlaşması'nın Etkisi: 1920 yılında imzalanan Sevr Antlaşması, Kürt halkına özerklik veya bağımsızlık sağlayacak maddeler içeriyordu. Bu antlaşmanın vaat ettiği haklar, Kürt aşiretlerinin bağımsızlık arzusunu daha da güçlendirdi.
Toplumsal ve Kültürel Gerilimler: Kürt Alevi topluluğu, merkezi hükümetin Sünni ağırlıklı politikalarından ve Osmanlı yönetiminin sert uygulamalarından rahatsızdı. Bu nedenle kendi kültürel ve dini kimliklerini koruma çabası içerisindeydiler.
Mustafa Kemal Hareketine Güvensizlik: Koçgiri aşiretleri, Mustafa Kemal ve TBMM’ye olan güvenlerini kaybetmişti. Ankara hükümetinin, Kürtlerin haklarına yönelik belirsiz yaklaşımı, isyana zemin hazırlayan unsurlardan biri oldu.
Koçgiri İsyanı Gelişimi
Koçgiri İsyanı, 1921 yılı başlarında, bölgedeki bazı Kürt ileri gelenlerinin Kürt halkını silahlanmaya çağırması ile başladı. İsyanın gelişim süreci şu şekilde özetlenebilir:
Silahlanma ve Direniş: Koçgiri aşiretleri, silahlanarak çeşitli köy ve kasabalarda denetimi ele geçirmeye başladı. Sivas ve Erzincan'daki bazı yerleşim birimlerinde isyancılar yönetime karşı koydu.
Bölgedeki Çatışmalar: İsyancılar, hükümet güçlerine karşı saldırılar düzenleyerek Sivas ve çevresinde denetimi sağlamaya çalıştılar. Hükümet ise isyanı bastırmak amacıyla bölgeye askeri birlikler gönderdi.
Nurettin Paşa'nın Harekâtı: İsyanı bastırmak için Ankara hükümeti, Merkez Ordusu komutanı Nurettin Paşa’yı görevlendirdi. Nurettin Paşa’nın liderliğinde, Koçgiri bölgesinde yoğun askeri harekât başlatıldı. Bu harekât, oldukça sert bir şekilde yürütüldü ve isyanın kanlı bir şekilde bastırılmasına neden oldu.
Koçgiri İsyanı Sonuçları
Koçgiri İsyanı’nın sonuçları, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürt politikalarına önemli bir etki yaptı:
İsyanın Bastırılması ve Güvenlik Politikaları: İsyan kanlı bir şekilde bastırıldı, isyan liderleri tutuklandı veya öldürüldü. Ankara hükümeti, Kürtlerin bağımsızlık taleplerine karşı sert bir güvenlik politikası izlemeye başladı.
Kürt Siyasi Hareketine Baskı: Koçgiri İsyanı sonrasında Kürtlerin bağımsızlık veya özerklik talepleri ciddi bir baskı altında tutuldu. Kürt hareketlerine yönelik baskıcı politikalar, ilerleyen yıllarda daha da güçlendi.
Ankara Hükümeti’nin Güç Kazanması: İsyanın bastırılması, Ankara hükümetinin yeni Türkiye Cumhuriyeti üzerindeki otoritesini sağlamlaştırdı. Bu durum, merkezileşme politikalarının devam etmesine ve Türkiye'de tek bir ulusal kimlik oluşturma çabalarının artmasına neden oldu.
Koçgiri İsyanı Genel Değerlendirme
Koçgiri İsyanı, Cumhuriyet’in kuruluş sürecinde yaşanan ve Kürt hareketine yönelik baskıların başlangıcı olarak görülen önemli bir olaydır. İsyanın bastırılması, Türkiye’deki Kürt politikalarına etkisi uzun yıllar sürecek olan önemli sonuçlar doğurdu ve Türk-Kürt ilişkilerinde derin bir çatlağa neden oldu. Bu çatlak, ilerleyen yıllarda daha kapsamlı Kürt isyanlarının da zeminini hazırladı.
Koçgiri İsyanı'nın Liderleri
Koçgiri İsyanı olarak bilinen bu önemli tarihsel olayın liderleri arasında en çok dikkat çeken isimler Alişan Bey ve kardeşi Haydar Bey'dir. Bu iki kardeş, Koçgiri aşiretinin reisleri olarak isyanın başında yer almışlardır.
İsyanın Önemli Diğer Şahsiyetleri:
- Alişer: Alişan Bey'in yakın çevresinde yer alan ve isyanın örgütlenmesinde önemli rol oynayan diğer bir liderdir.
- Sakallı Nurettin: Özellikle Dersim bölgesinde etkin olan ve isyana destek veren önemli bir şahsiyettir.
Neden Bu İsimler Öne Çıkıyor?
- Aşiret Yapısı: Koçgiri bölgesi, güçlü aşiret yapısına sahip bir yerdi. Alişan ve Haydar Bey gibi liderler, aşiretleri bir araya getirerek geniş çaplı bir isyanı örgütleme imkanı buldular.
- Siyasi Bilinç: Bu liderler, sadece yerel sorunlara değil, aynı zamanda dönemin siyasi gelişmelerine de hakimdi. Osmanlı Devleti'nin zayıflaması ve yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin politikaları, isyanın çıkmasında önemli bir rol oynadı.
- Kürt Milliyetçiliği: İsyan, aynı zamanda Kürt milliyetçiliğinin erken dönem örneklerinden biri olarak değerlendirilir. Liderler, Kürtlerin hakları ve özerklik talepleri etrafında birleştirici bir rol oynadılar.
Kurtuluş Savaşı sırasında Kürt Mustafa Paşa, Mustafa Kemal'in idam edilmesi emrini vermiş, Nasturi İsyanı’nı bastırmakla görevli birlikten Fırka komutanı Kürt İhsan Nuri, Vanlı Kürt Rasim, Kürt Tevfik Cemal ve Teğmen Kürt Ali Rıza, isyan sırasında 270 askerle birlikte Kürt isyancılarının tarafına geçmiş, Damat Ferit, Kürdistan Teali Cemiyeti ile görüşerek onlara özerklik karşılığında Mustafa Kemal’e karşı savaşmayı teklif ederek Yüksek Komiser De Robeck ile görüşüp 15 bin kişilik bir Kürt ordusu kurulmasını ve Kürtleri Mustafa Kemal’e saldırtmayı planlamış ve Ali Galip Olayı böylece yaşanmıştır.
Sivas Kongresi'ne giden Mustafa Kemal'e Kürtler suikast düzenlemiştir.
Kürtler aynı zamanda Yunanlılarla da temas halindedir.
Amasya’da Yunan temsilcisi ile görüşün Kürtler, Yunanlılara Türk ordusunda ele geçirilen Kürt esirlere iyi davranılmasını ve bu esirlerin Türk ordusuna karşı kullanılmasını önerir.
Teklif kabul edilir ve esir Kürtler Yunan ordusunun hizmetine girerler.
Kürt-Yunan işbirliğinin en büyük sonucu ise Koçgiri İsyanı’dır.
Yunan ordusu büyük ilerleyişe geçmeden hemen önce Kürtler isyan eder.
Yunan ordusu Bursa’ya doğru ilerlerken
Kürtler Sivas’a doğru yürümeye başlar.
Amerikan Askeri Ateşesi durumu şöyle rapor eder:
Yunanlılar önemli bir zafer kazanırlarsa Kürt isyanı Türkiye’nin arkasını ciddi bir şekilde tehdit edebilir.
Ancak Batıdaki savaş Türklerin lehine gelişirse, Türkler, ellerindeki yarım düzine yetenekli liderden biriyle Kürt sorununa son verebilir.
İngilizler kuşkusuz bu durumu bilmektedirler.
Gene de Kürt sorunu ile meşgul olduğu sürece Mustafa Kemal’in Musul’a el koyamayacağını düşünmektedirler.
Dolayısıyla Kürt akımına yardımcı olmaktadırlar.”
Koçgiri İsyanı’nın başlangıç tarihi sadece Yunan ilerleyişine değil aynı zamanda Londra ve San Remo Konferansları’na da denk gelir.
Ankara Hükümeti böylece sıkıştırılmaktadır.
Koçgiri İsyanı’nın liderlerinden Baytar Nuri isyan programını şu şekilde açıklar:
İlk önce Dersim’de Kürt istiklali ilan edilecek,
Hozat’a Kürdistan bayrağı çekilecek,
Kürt milli kuvveti Erzincan, Elazığ ve Malatya istikametlerinden Sivas’a doğru hareket ederek Ankara Hükümeti’nden Kürdistan istiklalinin tanınmasını isteyecekti.
Türkler bu isteği kabul edeceklerdi.
Çünkü isteğimiz silah kuvvetiyle desteklenmiş olacaktı.
Ayaklanma büyür ve isyancılar Ankara Hükümeti’ne bir muhtıra yollarlar.
Telgraf yoluyla iletilen muhtıra şu maddelerden oluşmaktadır:
Koçgiri İsyanında Kürtlerin Talepleri:
- İstanbul Hükümeti’nce kabul edilen Kürdistan özerkliğinin Ankara Hükümeti’nce de tanınıp tanınmayacağının açıklanması
- Kürdistan özerk yönetimi konusunda Mustafa Kemal hükümetinin ivedi yanıt vermesi
- Elazığ, Malatya, Sivas ve Erzincan cezaevlerindeki Kürtlerin hemen salıverilmesi
- Kürt çoğunluğu bulunan illerden Türk memurlarının çekilmesi
- Koçgiri yöresine gönderilen birliklerin geri alınması.
Kürtler bununla da kalmaz,
25 Kasım 1920 tarihinde Batı Dersim Aşiretleri reisleri adına TBMM’ye şu şekilde başvurur:
Sevr Antlaşması gereğince Diyarbakır, Elazığ, Van ve Bitlis illerinde bağımsız bir Kürdistan kurulması gerekiyor.
Bu nedenle bu oluşturulmalıdır.
Yoksa, bu hakkı silah zoruyla almaya mecbur kalacağımızı beyan ederiz.
25 Kasım 1920 tarihinde Batı Dersim Aşiretleri reisleri adına TBMM’ye şu şekilde başvurur:
Sevr Antlaşması gereğince Diyarbakır, Elazığ, Van ve Bitlis illerinde bağımsız bir Kürdistan kurulması gerekiyor.
Bu nedenle bu oluşturulmalıdır.
Yoksa, bu hakkı silah zoruyla almaya mecbur kalacağımızı beyan ederiz.
Yunanlar Bursa’ya Kürtler Sivas’a saldırıyor
Ankara Hükümeti, Yunanların Bursa’yı ele geçirmesine rağmen Kürtlere karşı geri adım atmaz.
Merkez Ordusu Komutanı Nurettin Paşa isyanı bastırmak için bir plan hazırlar.
Topal Osman komutasındaki Giresun alayı da Nurettin Paşa’nın emrine verilir.
Türk Ordusu 11 Nisan 1921 günü Kürtlerin üzerine yürüyüş başlatır.
45 bin kişilik Kürt milisleri ile çarpışmalar 3 ay sürer.
17 Haziran 1921 günü isyancılar teslim alınır.
Koçgiri isyanının bastırılmasından sonra BMM’deki Kürt milletvekilleri Ordu Komutanı Nurettin Paşa’nın halka zulmettiği, gereksiz yere kan döktüğü gerekçesiyle olağanüstü ve gizli bir oturum talep ederler.
Kürtler isyanı bastıran Nurettin Paşa’nın kellesini istemektedir.
Mustafa Kemal daha sonra Nutuk’ta Koçgiri İsyanını şöyle anlatır:
Nurettin Paşa merkez bölgesinde bir yıla yakın bu görevi yaptı ama yetkisi dışında kimi yurttaşların haklarına el uzatıyor diye milletvetkillerinin yakınmaları ve İçişleri Bakanlığı’na soru yöneltmeleri, Bakanlığın da yakınmaları yerinde görmesi üzerine Meclis’in isteğiyle Kasım 1921 başlarında görevden çıkarıldı.
Meclis, Nurettin Paşa’nın yargılanmasına da karar verdi.
Bu iş, benimle Bakanlar Kurulu arasında bir sorun çıkmasına da yol açtı.
Ben, Nurettin Paşa’ya uygulanmak istenen işlemi kabul etmedim.
Fevzi Paşa Hazretleri de benim görüşüme katıldı.
İkimizle, Bakanlar Kurulu arasında çıkan anlaşmazlık Meclisçe bir çözüme bağlandı.
Meclis’te Nurettin Paşa’yı savundum, kendisini ağır bir işleme uğramaktan kurtardım.”
Görüldüğü gibi Mustafa Kemal Paşa, sadece Kürt isyanını bastırmakla kalmamış, isyanı bastıran komutanı da sonuna kadar savunmuştur.
Mustafa Kemal’in, Meclis’te tek kalması ise son derece öğreticidir.
Gerçekten de Birinci Meclis’te, Mustafa Kemal Paşa, Şeriatçılara ve Kürtçülere karşı tek başına kalmaktadır. Ama tek kalmak pahasına kendi komutanını savunmuştur!
Türk Genel Kurmay Başkanlığı da Koçgiri isyanını şu şekilde değerlendirmektedir:
Siyasi bakımdan büyük bir önem taşıyan bu harekat dolayısıyla, Kürt bağımsızlık davasının ilk basamağının Koçgiri olayları ile kurulmak istendiği, bu dış etkilerin en açık ve kesin delilidir.
Bu değerlendirmeden de anlaşılacağı gibi, olay münferit bir isyan değil, bir davanın ilk adımıdır! Ardından gelecek olan Kürt isyanları da bunu kanıtlayacaktır.
Ankara Hükümeti, Yunanların Bursa’yı ele geçirmesine rağmen Kürtlere karşı geri adım atmaz.
Merkez Ordusu Komutanı Nurettin Paşa isyanı bastırmak için bir plan hazırlar.
Topal Osman komutasındaki Giresun alayı da Nurettin Paşa’nın emrine verilir.
Türk Ordusu 11 Nisan 1921 günü Kürtlerin üzerine yürüyüş başlatır.
45 bin kişilik Kürt milisleri ile çarpışmalar 3 ay sürer.
17 Haziran 1921 günü isyancılar teslim alınır.
Koçgiri isyanının bastırılmasından sonra BMM’deki Kürt milletvekilleri Ordu Komutanı Nurettin Paşa’nın halka zulmettiği, gereksiz yere kan döktüğü gerekçesiyle olağanüstü ve gizli bir oturum talep ederler.
Kürtler isyanı bastıran Nurettin Paşa’nın kellesini istemektedir.
Mustafa Kemal daha sonra Nutuk’ta Koçgiri İsyanını şöyle anlatır:
Nurettin Paşa merkez bölgesinde bir yıla yakın bu görevi yaptı ama yetkisi dışında kimi yurttaşların haklarına el uzatıyor diye milletvetkillerinin yakınmaları ve İçişleri Bakanlığı’na soru yöneltmeleri, Bakanlığın da yakınmaları yerinde görmesi üzerine Meclis’in isteğiyle Kasım 1921 başlarında görevden çıkarıldı.
Meclis, Nurettin Paşa’nın yargılanmasına da karar verdi.
Bu iş, benimle Bakanlar Kurulu arasında bir sorun çıkmasına da yol açtı.
Ben, Nurettin Paşa’ya uygulanmak istenen işlemi kabul etmedim.
Fevzi Paşa Hazretleri de benim görüşüme katıldı.
İkimizle, Bakanlar Kurulu arasında çıkan anlaşmazlık Meclisçe bir çözüme bağlandı.
Meclis’te Nurettin Paşa’yı savundum, kendisini ağır bir işleme uğramaktan kurtardım.”
Görüldüğü gibi Mustafa Kemal Paşa, sadece Kürt isyanını bastırmakla kalmamış, isyanı bastıran komutanı da sonuna kadar savunmuştur.
Mustafa Kemal’in, Meclis’te tek kalması ise son derece öğreticidir.
Gerçekten de Birinci Meclis’te, Mustafa Kemal Paşa, Şeriatçılara ve Kürtçülere karşı tek başına kalmaktadır. Ama tek kalmak pahasına kendi komutanını savunmuştur!
Türk Genel Kurmay Başkanlığı da Koçgiri isyanını şu şekilde değerlendirmektedir:
Siyasi bakımdan büyük bir önem taşıyan bu harekat dolayısıyla, Kürt bağımsızlık davasının ilk basamağının Koçgiri olayları ile kurulmak istendiği, bu dış etkilerin en açık ve kesin delilidir.
Bu değerlendirmeden de anlaşılacağı gibi, olay münferit bir isyan değil, bir davanın ilk adımıdır! Ardından gelecek olan Kürt isyanları da bunu kanıtlayacaktır.
Nitekim isyanın liderleri de olayı böyle değerlendirmektedir: Koçgiri, Kürt İstiklal Savaşı’nın bir merhalesidir, onunla bir meydan muharebesi kaybettik, fakat harp bitmedi. Biz son zaferi kazanacağız.
Görüldüğü üzere, daha Sivas Kongresi’nin toplanma hazırlıklarından başlanarak Kürtler, Kurtuluş Savaşı için çalışmamış, tam tersine hep Kurtuluş Savaşı’na karşı savaşmışlardır. Koçgiri ayaklanması bunun en büyük kanıtlarından sadece biridir.
Atatürk, "Türkiye Türklerindir!" ve "Ne Mutlu Türk'üm Diyene!" özdeyişlerini boşuna söylememiştir.
Kaynak ; Sinan Meydan/ tarihçi
Görüldüğü üzere, daha Sivas Kongresi’nin toplanma hazırlıklarından başlanarak Kürtler, Kurtuluş Savaşı için çalışmamış, tam tersine hep Kurtuluş Savaşı’na karşı savaşmışlardır. Koçgiri ayaklanması bunun en büyük kanıtlarından sadece biridir.
Atatürk, "Türkiye Türklerindir!" ve "Ne Mutlu Türk'üm Diyene!" özdeyişlerini boşuna söylememiştir.
Kaynak ; Sinan Meydan/ tarihçi
Yorum Gönder