-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

TÜRKİYE SURİYE'DE ABD İLE SAVAŞIR MI

Türkiye Amerika savaşı kapıda' mı


ABD ve Türkiye'nin ilan edilmemiş savaşı aslında çoktan başladı , ilk etapta savaş ekonomi ve Türk ekonomisini çökertmek üzerine kurulu idi , lâkin yavaş yavaş askeri alana kayma eğilimleri göstermeye başladı .ABD başkanı çok açık bir şekilde TSK'nın Suriye'de ABD için tehdit olduğunu basın önünde kamuoyuna açıkladı

Türkiye Amerika savaşı kapıda' mı


Fırtına öncesi bir sessizlik hakim .
Önce Türkiye ekonomik olarak krize sürüklendi
Askeri olarak zayıflatıldı
TSK bu gün 30 yaşın üzerinde teknolojisi geri kalmış F16 lar ile uçuyor
Rakip ülkeler ise son sistem F35


Türkiye'nin Alman leopar tankları hariç , çoğu 2. Savaşı'ndan kalma ite kaka yürüyen m60 lar .


Yüksek hava savunması olarak , faliyete geçip geçmeyeceği belli olmayan 1 batarya S400 ü var Türkiye'nin
Yunanistan ise 4 batarya patriota sahip !


ABD NİN KÜRDİSTAN PROJESİ



Ülkelerin dostlukları yoktur , çıkarları vardır , ABD Ortadoğu'da partner olarak Kürtleri seçmiş olup , içinde Türkiye'de de toprak parçası olan bir Kürdistan kurma peşinde , şartların olgunlaşmasını ve uygun zaman ile bir sebep beklemektedir
Göz göre göre ülkenin paramparça edileceği topyekûn bir savaşın içine çekiliyoruz sanki !

Tarih tekerrürden ibarettir , hiç değişmez .

1. Dünya savaşı öncesi Osmanlı İngiltere'den savaş gemileri alır , parasını öder , lakin İngiltere'nin hesabı başkadır , gemileri teslim etmez .
Osmanlı Fransa ile ittifak kurmaya çalışır olmaz ,
Çünkü emperyalistler Osmanlıyı parçalayıp paylaşmışlardır bile .
Avusturya'da gerçekleşen bir suikast sonrasıda dünya birbirine girer , sonuç olarak bu savaştan en zararlı çıkanda Osmanlı imparatorluğudur .


Türkiye'yi , Suriye'de kendisine tehdit olarak gören ve bunu basın önünde açıklayan ABD Türkiye'yi vurmak için bahane aramaktadır .


ABD'nin nihai hedefi Ortadoğu'da içinde Türkiye'den toprak parçası da olan bir Kürdistan kurmaktır
Türkiye Kürdistan'ın Irak parçasının kuruluşunu engelleyememiş , hatta uyguladığı yanlış politikalar sonucu dolaylı olarak yardım da etmiştir .


Keza Suriye'de kurulan Güney Kürdistan'da Türkiye'nin hatalı Suriye politikasının bir sonucudur , Türkiye hep dostları tarafından kandırılmış , Emevî camiinde namaz kılma sevdası bu gün milyonlarca Suriyeli mülteci sorununu nasıl çözeriz paniğine dönüşmüştür .

Sıra Suriye'nin kuzeyinde kurulan Güney Kürdistan'ın ilanına gelmiştir .
Türkiyenin Suriye'nin kuzeyinde dersteklediği öso ve İdlipte koruyup kolladığı sözde Mücahit guruplar vardır .
Bu guruplar elleri ile yapılacak bir provokasyon Türkiye'ye mal edilerek ülke sıkıştırılarak taviz vermesi yani güney Kürdistan'ın kurulmasına göz yumması istenecektir .

Güney Kürdistan dan sonra sıra bellidir .

ABD başkanı pkk-pyd ye desteğini açıkça deklare etmiş durumdadır , TSK'nın müdahil olması zordur ve dahi dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak da vardır .

Gecikmeden yapılacak tek bir hamle vardır
Gururu kibiri bir tarafa bırakarak
Tüm oyunu bozmak
Kartları yeniden dağıtmak
Suriye devleti ile anlaşarak
Tüm orduyu Suriye'den çekerek , savunma hattını Türkiye sınırları içinde kurmak .

Savaşlar ekonominin güçlülüğü ve silahların gücü ile kazanılır .


Ekonomik yönden diz çökmüş , modern silahlardan yoksun bir ülkenin asker kalabalığı ile savaş kazandığı tarihte görülmemiştir .


Kendi bekasını , tekrar kazanmak zorunda olduğu bir seçime endeksleyen iktidarın , milli ve manevi duyguları istismar ederek ülkeyi ateşe atma ihtimali kuvvetlidir .
KÜRT SORUNU
Türkiye'nin son elli yıldır en büyük problemi Batı'nın mütemadiyen kaşıdığı Kürt sorunudur .PKK ve terör , Kürt sorununun tezahürüdür
Türkiye öncelikle kendi içinde , devamında Suriye ve Irak Devletleri ile müştereken bu sorunu emperyal ülkelerden bağımsız bir şekilde çözmenin yollarını aramalıdır


Suriye'de pkk-pyd sorununun askeri olarak çözülmesi bu gün için imkansız hale gelmiş olup ABD ve Batı ülkelerinin eline Türkiye'ye müdahale için koz verilmemelidir .


Muhtemel ABD /TÜRKIYE savaşını konu alan 2005 yılında yazılan , yazıldığı yıllarda oldukça ses getiren ve devamları olan bir romandır Metal fırtına .


Metal fırtına romanının kısa özeti



Tarih,23 Mayıs 2007… Yer, Kerkük’ün kuzeydoğusu…

Kuzey Irak’taki kargaşa devam ederken, bölgede bulunan Türk birlikleri ani bir Amerikan saldırısına uğrar.
Türk birlikleri “müttefik”lerinden hiç de beklemedikleri bir darbe almıştır.

CNN International hemen haber geçmeye başlar: “Kuzey Irak’ta çatışma…
13 ABD askeri öldü,30 yaralı var.
Ordu yetkilileri, Amerikan güçlerine saldıran 35 Türk askerinin öldürüldüğünü açıkladı.”


Amerikalıların niyeti Türkiye’deki zengin bor minerallerini ele geçirmektir.
Bunun için her şeyi göze almışlardır.
İstanbul ve Ankara dahil olmak üzere tüm Türkiye’yi savaş alanına çevirmeyi bile….
Ve Metal Fırtına Operasyonu başlar…

İşte o heyecanlı satırlardan birkaç bölüm

“Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Başkan’ın odasından içeri girdi.
Telaşlıydı ve Başkan ile konuşması gerekiyordu. 
Derken kapıda Genelkurmay Başkanı Howard Strike göründü, yüzünde karanlık bir ifade vardı. 
Başıyla sert bir selam vererek hemen duvardaki ekranın başına geçti.
Makineyi kendisi çalıştırdı. 
Sayın Başkan, ’ dedi ‘şu an itibariyle Metal Fırtına harekâtı başlamış bulunuyor.

Türk Deniz Piyade Tugay Komutanlığı Karargâhı tam karartmadaydı.
Uç noktadaki siperlerde bulunan askerler kızılötesi kameralarıyla ufku gözlemliyor ve kısa aralıklarla karargâhı bilgilendiriyorlardı.
Bu bilgiler hemen Genelkurmay Başkanlığı’na iletiliyordu.
Yine sesler duyuldu ama bu sefer bir şey farklıydı…

‘Merkez, sesler duyuluyor.’
‘Nasıl sesler? ’
‘Metalik sesler Komutanım.’
‘Gözlemede kalın.’
‘Bir şey görülüyor mu? ’
‘Hayır Komutanım.’

Asteğmen ve askerler koşarak sipere girdiler, baraj ateşi açmak istediklerini söylediler. Askerlerin isteği Tümgeneral İhsan Paşaya iletildi ve olumlu yanıt alındı.

‘Ateş! ! ! ’”

Genelkurmay Başkanı, Harekât Komuta Merkezi’ndeki telsizin başından ayrılmıyordu. 
Deniz Piyade Tugayı Karargahı’ndan sürekli olarak bölgedeki çatışma ile ilgili haberler aktarılıyordu.


Başbakan Tayyip Erdoğan ve Ankara’da bulunan kabine üyeleri Harekât Merkezi’ne geliyorlardı. 
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, altı kişilik bir heyetle Washington’a doğru yola çıkmıştı bile…”

İstanbul’a büyük hava saldırısı başladı.
Henüz resmî açıklama yapılmadı ancak İstanbul, tarihinin en ağır hava saldırısı ile mücadele etmeye çalışıyor.
Operasyonun ne kadar süreceği belli değil.
Dört saattir aralıksız süren bombardıman nedeniyle şehirde su kesildi, trafik tamamen durdu.
Köprüler ve yollar hasarlı, çok sayıda sivil kayıp olduğu belirtiliyor.”


Türk ve Amerikan orduları arasındaki savaş tüm şiddetiyle sürerken, Türkiye’nin Rusya, Çin, Almanya ve Fransa ile görüşmeleri de devam etmektedir.
Rusya Devlet Başkanı Başbakana, bor, uranyum ve toryum madenlerinin işletiminde bu ülkelere pay verilmesi durumunda yardım edeceklerini bildirir.
Anlaşma sağlaması üzerine dört ülkenin temsilcileri Birleşmiş Milletler binasında ABD’ye ültimatom verirler.

ABD bu ültimatom karşısında çaresiz kalır.
ABD Başkanı istifaya zorlanır ve böylece savaş sona erer.

Savaş sona erse de büyük bir yıkıma uğrayan ülkenin
Savaş sonucu olarak alt yapısı büyük zarara uğramış , köprüleri otoyolları sanayisi çökmüş , değerli madenlerini kaybetmiştir .

Ne kaybettiğinin farkında olmayan halk yığınları ise politikacıların meydanlarda attığı dünyanın en güçlü ülkelerini bozguna uğrattık yalanı ile avunmakta , meydanlarda zafer naraları atmaktadır, bizimde içinde bulunduğumuz Ortadoğu insanının makus talihidir bu , değişmeyen ,ve bir türlü değiştirilemeyen


Ahmet Atam
Yorum Gönder

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun