BAŞARI ÖYKÜLERİ
Başarı öyküleri, çok çok eski zamanlarda köylerden birinde çok yaşlı bir adam ve oğlu yaşarmış, fakirlik ve yoksulluk içinde zar zor geçinirlermiş.
Çok yoksul olmalarına yoksullarmış ama, çok da güzel bir atları varmış, bembeyaz renkli ünü dillere destan bir atmış bu at, hatta o bölgenin ağası dahi ata alıcı çıkmış, karşılığında kese kese altın teklif etmiş, ne var ki yaşlı adam atını bir türlü satmaya yanaşmamış
Her alıcı geldiğinde, bu at, sadece bir at değil benim için, bir dost, insan hiç dostunu satar mı?” dermiş, yaşlı adam bir sabah uyandığında bakmış ki, at yok, köylüler yaşlı adamın etrafına toplanmış, başlamışlar söylenmeye
Seni gidi yaşlı bunak.
Bu atı sende bırakmayacakları, çalacakları belliydi, bey’e satsaydın atı, hayatının sonuna kadar zenginlik içinde yaşardın, şimdi ise ne paran var, ne de atın, demişler, yaşlı adam cevap vermiş
Sizler karar vermek için acele ediyorsunuz.
Sadece ‘at kayıp’ deyin, çünkü gerçek bu, ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar, atımın kaybolması bir şanssızlık mı, yoksa bir şans mı, bunu daha bilmiyoruz, çünkü bu olay henüz daha bir başlangıç, arkasından ne geleceğini kimse bilemez ”demiş, bu söz üzerine köylüler ihtiyara kahkahalarla gülmüşler.
Lakin aradan bir ay dahi geçmeden, at bir gece ansızın geri dönmüş.
Meğerse çalınmamış.
Kendi başına ovalara dağlara gitmiş ve dönerken de sekiz on kadar muhteşem güzellikte vahşi atları peşine takıp getirmiş, bu kez köylüler, yaşlı adamın etrafına tekrar toplanıp özür dilemişler:
- Sen haklı çıktın,atının kaybolması bir şanssızlık değil, adeta bir talih kuşu oldu senin için, şimdi bir sürü atın var.
Sizler karar vermek için yine acele ediyorsunuz, demiş yaşlı adam, sadece atın geri döndüğünü bilin, çünkü bilinen gerçek sadece bu, ondan ötesinin ne getireceğini şu an için henüz bilmiyoruz.
Bu daha işin başlangıçı.
Köylüler, bu sefer yaşlı adama açıktan bir şey söylemeseler de
- Yahu,bu ihtiyar sahiden normal değil, diye söylenmeden de edememişler.
Bir süre sonra sonra yaşlı adamın oğlu vahşi atları terbiye etmeye çalışırken attan düşmüş ve ayağını kırmış.
Doktorun olmadığı, tedavi olanaklarının kısıtlı olduğu o vakitler oğlanın iyileşmeside bayağı uzun sürecekmiş.
Bu atlar yüzünden tek oğlun uzun süre yürüyemeyecek.
Sana bakacak başkası da yok, şimdi eskisinden daha yoksul olacaksın. demiş köylüler.
İhtiyar ise;
- Bakıyorum da siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz, diye cevap vermiş, O kadarda acele etmeyin, oğlum sadece bacağını kırdı,gerçek bu, ötesi sizin verdiğiniz karar, ama acaba ne kadar doğru, gelecek günler gösterecek
Hayat böyle küçük parçalar halinde ilerler ve ondan sonra neler olacağını asla bilemeyiz.Birkaç hafta sonra sultan sefere çıkılacağını duyurmuş, kendisine bağlı Beylere askerleriyle beraber orduya katılmalarını emretmiş.
Çok zor bir sefer olacakmış bu, gidenlerin geri dönmesi ise pek olası değilmiş.
Bey’in adamları yaşlı adamında köyüne de gelmişler ve ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında köydeki bütün gençleri askere almışlar.
Köylüler, yine yaşlı adama gelmişler:
Senin haklı olduğun bir kez daha kanıtlandı, oğlunun bacağı kırık, ama hiç değilse yanında demişler
Lakin, bizimkiler belki bir daha asla köye dönemeyecekler.
Senin oğlunun bacağının kırılması talihsizlik değil, şansmış meğer.
Siz erken karar vermeye devam edin demiş yaşlı adam .
Yarın sabah ne olacağını kimseler bilemez.
Bilinen bir tek gerçek vardır
Benim oğlum benim yanımda, sizinkiler askerde, ama bunların hangisinin talih, hangisinin talihsizlik olduğunu sadece Allah biliyor.
SONUÇ
Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçınmak gerek. Yolculuk asla sona ermez, bir yol biterken yenisi başlar.
Bir kapı kapanırken bir başkası açılır.
Yorum Gönder