makamdan şeref alanlar |
Makamdan şeref alanlar makam gidince şerefsiz kalırlar, Eski bir Belediye başkanı bir konferans için çağırılırElinde kağıt kahve bardağı ile ağır ağır kürsüye çıkar.
Tane tane ve dalgın, gözleri sanki çok uzaklara dalmış bir vaziyette konuşmasına başlar
Lakin belli ki kafası çok başka yerlerde olduğu her halinden bellidir
Bir kaç cümle eder ve aniden durur
Kağıttan kahve bardağından bir yudum alır ve sonra bir süre bardağı göz hizasına kadar getirir, evirir çevirir kaldırıp bakar.
Tane tane ve dalgın, gözleri sanki çok uzaklara dalmış bir vaziyette konuşmasına başlar
Lakin belli ki kafası çok başka yerlerde olduğu her halinden bellidir
Bir kaç cümle eder ve aniden durur
Kağıttan kahve bardağından bir yudum alır ve sonra bir süre bardağı göz hizasına kadar getirir, evirir çevirir kaldırıp bakar.
Makamlar gidince
Sonra derin bir iç çeker ve bir nefes aldıktan sonra-- Biliyor musunuz ne düşünüyorum? ” diye sorar topluluğa
-- Bu konferansta geçen yıl da, hem de bu günkü konuştuğum aynı kürsüde idim
-- Lakin tek bir fark var.
-- Ben o zaman hala belediye başkanlığı görevini yürütüyordum
-- Buraya gelirken makam şoförüm getirmişti, beni önce bir otele götürdü, otel müdürü beni otelin kapısında karşılamış ve kral dairesine çıkarmıştı.
-- Ertesi sabah olduğunda lobide benim odadan çıkışımı bekleyen bir kalabalık vardı, beni yine aynı makam arabam ile bu salona getirmişlerdi.
-- Özel bir kapıdan içeri almışlardı içeriye
-- Sonra çok şık bir bekleme odasında konferansı beklerken porselen bir kupada saygı ile kahve ikram etmişlerdi, daha sonra beni salona aldılar ve en ön sırada bana ayrılan yerime geçmiştim.
Eski başkan durdu, sonra derin bir nefes aldı, seyircilere gülerek bir süre göz gezdirdi ve devam etti
-- Lakin bu yıl karşınızda bir başkan olarak bulunmuyorum, bir an durdu ve sonra;
-- Dün buraya kendi cebimden ödediğim uçak bileti ile uçtum, beni hava alanında karşılayan olmadı, otele ticari taksi ile geldim, resepsiyonist oda anahtarını verdi ve odama kendim çıktım.
-- Bu sabah buraya gelirken otelden yine taksi ile geldim, kapıdan içeri girerken güvenlikten geçtim, nüfus kağıdıma uzun uzun bakan görevlini, listede olduğuma emin olmadan salona almadı bile.
-- Daha sonra da boş bulabildiğim bir yerde oturdum, canım çok kahve istedi ve görevliye sordum, bana koridorda bir kahve makinesi olduğunu söyledi.
-- Ben de koridora çıktım ve şu gördüğünüz kağıt bardağa kahvematik den kahveyi kendim doldurdum .
Salonda bulunan davetliler gülmeye başlamıştı.
-- Zannedersem geçen yıl porselen bardak şahsıma değil, makamıma sunulmuştu, benim asıl gerçek bardağım işte bu elimdeki kağıt bardak
Konuşmanın bu bölümünde gülüp alkışlayan seyircilere kahve bardağını kaldırıp gösterdi.
Alkışlar durunca da şunları söyledi ;
Size verebileceğim en iyi ders bu işte, bütün ;
- Övgüler
- Hizmetler
- Avantajlar
- Rütbeniz
- Rolünüz, makamınız içindir.
Çünkü aslında sizin her daim layık olduğunuz bu elimdeki kağıt bardaktır
Hiçbir şey için benimdir deme.
Yalnızca şimdilik “benimle de, çünkü ;
- Ne Altın,
- Ne toprak
- Ne sevgili
- Ne eş
- Ne evlat
- Ne kardeş
- Ne yaşam
- Ne ölüm
- Ne huzur
- Ne de keder
Makamların getirdiği ayrıcalıklar, makamsız 'lığının ertesi günü
Kıtlıkta altın, kuraklıkta toprak, kıskançlıkta eşin, mirasta kardeşin, kavgada da huzurunun gittiği gibi
Bu gün makamının karşısında el pençe duranlar, makam gittiğinde yüzüne bakmazlar.
Makam insana şeref verirse
Makamı elden giden insan “şerefsiz” kalır.
İnsan makama şeref verirse
Makamı elden gitse de bıraktığı “şeref” kalır
Hele ki !
Makamı kendi gücün sanarak, istişare etmeden, kerameti kendinden bilerek şahsi egonu hırsını, kinini, makama alet ettin, kendini Kaf dağında zannettin ise
Makam gittikten sonra
Bir bakmışsın yürüdüğün caddede selamını alan kalmamış
Tüm yöneticilere, yönetenlere, gittiklerinde arkalarında şeref bırakmaları dileği ile
Ahmet Atam
Yorum Gönder