-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

NUTUK AMASYA GÖRÜŞMELERİ

nutuk

Amasya Görüşmeleri 


Efendiler ;
Hatırınızdadır ki, Bahriye Nazırı Salih Paşa ile Amasya’da bir görüşme kararlaştırılmıştı. Nâzır Paşa ile, hükümetin dış politikası, iç idaresi ve ordunun geleceği ile ilgili konular üzerinde görüşülme ihtimali vardı, bu nedenle, kolordu komutanlarının düşünce ve görüşlerini önceden bilmek, bence pek yararlı idi.

Salih Paşa ile, Amasya’da, 20 Ekimde başlayan görüşmelerimiz, 22 Ekim’de son buldu,üç gün süren
görüşmelerin sonunda, ikişer örnek olmak üzere beş ayrı protokol düzenlendi. 
Salih Paşa’da kalanlar bizim tarafımızdan, bizde kalanlar Salih Paşa tarafından imza edildi.
İki protokol, gizli sayılarak imza edilmedi.
Amasya görüşmesi sonunda alınan kararlar, kolordulara da bildirildi.
Efendiler ;
Bu münasebetle, bir noktayı belirtmek isterim.
Bizce temel alınan husus, milli teşkilâtın ve Hey’et-i Temsiliye’nin İstanbul Hükümeti tarafından resmen tanınmış bir siyasi varlık olduğunun, görüşmelerimizin resmi bir nitelik taşıdığının ve sonuçlarına mutlaka uyulması gerektiğinin taraflarca resmen söz verilmiş bulunduğunu tasdik ettirmekti.

Bundan dolayı, görüşmelerin sonuçlarını içine alan kayıtların protokol olduğunu kabul ettirmek ve İstanbul Hükûmeti’nin temsilcisi olan Bahriye Nâzırına imza ettirmek önemliydi.
21 Ekim 1919 tarihli protokol metni, denebilir ki, hemen bütünüyle Salih Paşa’nın teklifleri olup, kabulünde sakınca görülmeyen birtakım maddelerden ibarettir.

22 Ekim 1919 tarihli ikinci protokol, uzun süren tartışmalı bir görüşmenin kayıt şeklindeki özetidir.
Bu görüşmede, her iki tarafın, Hilâfet ve Saltanat konusundaki karşılıklı güvenceleri ile ilgili geniş açıklamaları içine alan bir girişten sonra, Sivas Kongresi’nin 11 Eylül 1919 tarihli bildirisindeki maddelerin görüşülmesine başlandı:

1- Bildirinin birinci maddesinde, tasarlanan ve kabul edilen sınırların en düşük düzeyde bir istek olmak üzere elde edilmesinin sağlanması gereği ortaklaşa kabul edildi,görünüşte, Kürtlere bağımsızlık kazandırmak amacıyla yapılmakta olan bozguncu propagandaların önüne geçme hususu uygun bulundu. 
Bugün için düşman işgali altında bulunan bölgelerden Çukurova’yı, Arabistan ile Türkiye arasında bir tampon devlet yapmak üzere Anavatan dan ayırma isteğinde bulunulduğundan söz edildi. 
Anadolu’nun, en koyu Türk çevresi, en bereketli, ve zengin bir bölgesi olan bu parçasının hiçbir şekilde ayrılmasına razı olunmayacağı;
Aydın ilinin de aynı kesinlikle (ve öncelikle) vatan topraklarından kopmasının mümkün olmadığı ilkesi
genellikle kabul edildi.
Trakya konusuna gelince: 

Burada da, görünüşte bağımsız bir hükümet, gerçekte bir sömürge devlet kurulması, böyle olduğu takdirde de Doğu Trakya’dan Midye-Enez çizgisine kadar olan bölgeyi bizden ayırma isteğinin söz konusu olabileceği ihtimali göz önünde bulunduruldu. 

Ancak ;
Edirne’nin ve Meriç sınırının bağımsız bir İslam Hükümetine katılmak için bile olsa, hiçbir şekilde bırakılmasına rıza gösterilmemesi ilkesi ortaklaşa kabul edildi. 
Bununla birlikte, bütün bu maddede söz konusu edilen hususlar hakkında Meclis’in vereceği en son karara elbette uyulacaktır, dendi.

2- Bildirinin dördüncü maddesindeki, azınlıklara siyasi hakimiyet ve sosyal dengemizi bozacak nitelikte imtiyazlar verilmesinin kabul edilmeyeceği konusundaki madde üzerinde önemle duruldu. 
Bu kaydın, bağımsızlığımızı fiilen sağlamak için, elde edilmesi zaruri bir istek olarak düşünülmesi ve bundan yapılacak en küçük bir fedakarlığın bağımsızlığımızı derinden zedeleyeceği öne sürüldü. 
Bu maddede söz konusu olan ve azınlıklara fazla haklar verilmemesine yönelmiş olan gaye, ulaşılması gerekli bir hedef olarak kabul edilmiştir.
Bununla birlikte, gerek bu konuda, gerek yaşama hakkımızın savunulması konusundaki öteki isteklerimizle ilgili konularda birinci maddenin sonunda olduğu gibi burada da, Millî Meclis’in oy ve kararlarının geçerli olacağı kaydı konuldu.

3- Bildirinin yedinci maddesi gereğince, bağımsızlığımız tam olarak korunmak şartıyla, teknik, sanayi ve ekonomi alanlarındaki ihtiyaçlarımızın nasıl giderilebileceği konusu tartışıldı, memleketimize pek çok sermaye dökecek olan bir devlet olursa, bunun mali işlerimiz üzerinde gerektirebileceği bir kontrol hakkının genişlik derecesi kestirilemeyeceğinden, bu hususun bağımsızlığımıza ve gerçek milli çıkarlarımıza zarar vermeyecek biçimde, uzmanlarca esaslı bir şekilde düşünülerek sınırlandırıldıktan sonra Millî Meclis’çe uygun bulunacak şeklin kabulü görüşüldü.

4- 11 Eylül 1919 tarihli Sivas Kongresi kararlarının öteki maddeleri de, Meclis-i Meb’usan’ın kabulüne sunulmak şartıyla uygun görüldü.

5- Bundan sonra, Sivas Kongresi’nin 4 Eylül 1919 tarihli kararlarının teşkilât bölümü ile ilgili 11. maddesinde yer alan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin durumu, bundan sonraki çalışma şekli ve alanı üzerinde duruldu.
Bu maddede, milli iradeyi hakim kılacak olan Meclis-i Millî‘nin yasama ve denetleme haklarına güvenlik ve serbestlikle sahip olduktan, bu güvenlik Meclis-i Millî‘ce de doğrulandıktan sonra, Cemiyetin şeklinin kongre kararı ile belirleneceği açıklanmıştır. 
Burada söz konusu olan kongrenin, şimdiye kadar yapılan Erzurum ve Sivas Kongreleri gibi İstanbul dışında ayrı bir kongre halinde olması şart değildir, dendi.

Cemiyetin programını kabul eden milletvekilleri, Cemiyetin tüzüğünde gösterilen temsilciler gibi kabul edilerek, bunların yapacakları özel toplantı, kongre yerine geçebilir. 
Bundan sonra, Meclis-i Millî‘nin İstanbul’da tam bir güvenlik içinde,serbest olarak görev yapabilmesi şarttır, dendi. 
Bunun bugünkü şartlara göre ne dereceye kadar sağlanabileceği etraflı şekilde düşünüldü. 
İstanbul’un düşman işgâli altında bulunması dolayısıyla, milletvekillerinin yasama görevlerini hakkıyla yerine getirmelerine pek elverişli olamayacağı düşüncesi ortaya atıldı. 

1870-1871 savaşında Fransızların Bordeaux (Bordo)‘da ve daha sonra Alanların Weimar (Vaymar)‘da yaptıkları gibi, barış anlaşması yapılıncaya kadar, geçici olarak, Meclis-i Millî‘nin Anadolu’da, saltanat
hükûmetinin kabul edeceği güvenilir başka bir yerde toplanması uygun görüldü.

Meclis-i Millî‘nin toplanmasından sonra, çalışma şartları bakımından ne dereceye kadar güvenlik ve gizlilik içinde bulunacağı belli olacağından, tam bir güvenlik görüldüğü takdirde, Cemiyet, Hey’et-i Temsiliye’nin faaliyetine son vererek teşkilâtının çalışma hedefini, yukarıda bildirdiğim üzere, kongre yerini tutacak olan özel bir toplantıda kararlaştırılacağı belirtildi.

Milletvekilleri seçiminde, tam bir serbestlik bulunması gerektiği hükümetçe emredilmiş olduğundan, seçimler yapılırken Cemiyet, Hey’et-i Temsiliyesi’nce müdahale edilmekte olduğu belirtildi.


Milletvekili adayları arasında, İttihat ve Terakki üyesi ve orduda lekeli şahıslar bulunduğu takdirde, bunların milletvekili seçilmesine meydan verilmemesi için, Hey’et-i Temsiliye’ce yol gösterme amacıyla ve uygun şekilde bazı yönlendirmeler yapılmasının yerinde olacağı hesaba katıldı.


Hey’et-i Temsiliye’nin bu konudaki yardım şekli de, ayrıca bir formül halinde üçüncü protokol olarak tespit edildi.
Gizli sayıldığı için imza altına alınmayan dördüncü protokol şuydu:

1- Bazı komutanların ordudan atılması ve bir kısım subayların Divan-ı Harb’e verilmeleri ile ilgili olarak çıkarılan Padişah emirleri ile diğer emirlerin düzeltilmesi.

2- Malta’ya sürülmüş olanların, ilgili bulundukları kendi mahkemelerimizde kovuşturma yapılmak üzere İstanbul’a getirtilmeleri çarelerinin araştırılması.

3- Ermeni zulmü ile ilgili görülenlerin de mahkemeye verilmesi (Millî Meclis’e bırakılacaktır).

4- İzmir’in boşaltılmasının İstanbul Hükûmeti tarafından yeniden protesto edilmesi ve gerekirse gizli talimatla halka gösteri toplantıları yaptırılması.

5- Jandarma Genel Komutanı, Merkez Komutanı, Polis Müdürü ve İçişleri Müsteşarı‘nı değiştirilmeleri (Harbiye ve Dahiliye Nezaretlerince).

6- İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin (kapı kapı dolaşıp) halka kağıt mühürletmelerine engel olunması.

7- Yabancı parasıyla satın alınmış derneklerin faaliyetlerine ve bu gibi gazetelerin zararlı yayınlarına son verilmesi, (özellikle subay ve memurların bu gibi derneklere girmelerinin kesinlikle yasaklanması).

8- Aydın Kuva-yı Millîye’sinin güçlendirilmesi ve beslenmelerinin kolaylıkla sağlanması (bu husus Harbiye Nezareti’nce düzenlenir. 
Donanma Cemiyeti’nin 400.000 lirasından gerektiği kadarı, hükûmet tarafından bu maksat için ayrılabilir).

9- Millî Mücadele’ye katılmış memurların genel bir yatışma ve güvenlik sağlanıncaya kadar yerlerinden alınmamaları ve millî davaya aykırı hareketlerinden dolayı millet tarafından işten el çektirilmiş memurların yeni görevlere tayinlerinden önce durumun özel olarak görüşülmesi.

10- Batı Trakya göçmenlerinin taşınmalarının sağlanması.

11- Acimi Sadun Paşa ve adamlarının uygun şekilde desteklenmesi.

İmzasız beşinci protokol da, Barış Konferansı‘na gidebilecek kimselerin adlarını içine alıyordu. 
Bununla birlikte, Hükümet bu konuda, ana ilkelere uymak şartıyla serbest bulunacaktı.

Delegeler

  1. Tevfik Paşa Hazretleri - Başkan
  2. Ahmet İzzet Paşa Hazretleri - Askerî temsilci
  3. Hariciye Nâzırı - Siyasî temsilci
  4. Reşat Hikmet Bey - Siyasî temsilci

Uzmanlar Heyeti

  1. Hamit Bey - Maliye
  2. Albay İsmet Bey - Askerlik
  3. Reşit Bey - Siyasî işler
  4. Mühendis Muhtar Bey - Bayındırlık İşleri
  5. Albay Ali Rıza Bey - Deniz Albayı
  6. Refet Bey - İstatistik
  7. Emirî Efendi - Tarih
  8. Münir Bey - Hukuk Müşaviri
  9. Uzman bir şahıs - Ticaret İşleri
  10. Uzman bir şahıs - Çeşitli mezheplerin imtiyazlarını bilen Yazı Hey’eti
  11. Reşit Saffet Bey - Maliye Bakanlığı eski
  12. Özel Kalem - Müdürü
  13. Şevki BeySalih Bey
  14. Orhan Bey
  15. Hüseyin Bey - Robert Koleji Türkçe Öğretmeni

Efendiler ;
Bu görüşmelerimizde tespit edilen esaslar arasında, en önemli noktanın Meclis-i Millî‘nin toplanma yeri ile ilgili olduğunun yüksek dikkatlerinizi çekmiş olacağını sanırım.



Salih paşa

Meclis’in, İstanbul’da toplanmasının doğru olmadığı konusundaki eski görüş ve kanaatimizi Salih Paşa’ya kabul ve tasdik ettirdik. 
Ancak Paşa, kendisi bu görüşe katılmakla birlikte, bu katılışın şahsına ait olup kabine adına şimdiden
söz veremeyeceği kaydını da eklemişti. 
Kendisi, kabine üyelerini bu görüşe inandırmak ve katılmalarını sağlamak için elinden geleni yapacağına söz vermiş, başaramadığı takdirde, Kabineden çekilmekten başka yapacak bir şey olmadığını söylemiştir.

Salih Paşa, bu konuda başarı sağlayamamıştır, Meclis-i Meb’usan’ın toplanma yeri konusuna tekrar
dönmek üzere, Amasya görüşmesi ile ilgili açıklamalarıma son veriyorum.



Yorum Gönder

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun