İslam inanışında laikliğin yeri var mı, Mustafa Kemal Atatürk İslam dünyasında ilk laik devleti kurmuş, laikliği çağdaş toplum ve devlet olmanın temel esası olarak görmüş, modern Türkiye'nin kurucu lideridir
Atatürkçü laiklik ilkesi, dini asla yadsımaz,
Dinsizliği de kışkırtmaz, herkesin inancı kendinedir.
Dini dindarlığı, çağdaş bir toplumda kendisine has sorunlarla ilgilenmeye davet eder.
Din ve inancın çağdaş Türk toplumunda gerçek yerini bulmasını önerir.
ATATÜRK LÂİKÇİLİĞİ NELERE KARŞIDIR
Atatürkçülük dinin toplumu tekeli altına alma isteğine ve din perdesi arkasına gizlenerek ilkel bir toplum düzeni oluşturmaya çalışan gerici düşünce sahiplerine de karşıdır.
Laiklik ilkesi , kişinin inanç özgürlüğünün tanınması ve bu özgürlüğün teminat altına alınması ve korunmasıdır.
Hiçbir kişi dini inancından dolayı diğer bireylerin ayrıcalıklı davranışları ile karşılaşmamalıdır.
Atatürk'çülük, anayasa ve kanunlar önünde bireylerin dinsel farklılıklar güdülmeksizin eşit tutulmasıdır.
LÂİKLİK KARŞITLIĞI NEDİR
En fazla karşı çıkılan argüman lâikliğin inanç özgürlüğünü herkes için öngörmesidir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün laikliğe ilişkin aşağıdaki sözleri bu gerçeklerin ifadesidir.
Laiklik ilkesi sadece din ve dünya işlerinin ayrılması da demek değildir.
Aynı zamanda tüm vatandaşların;
- Vicdan
- İbadet ve
- Din özgürlüğü de demektir.
Laiklik ilkesi asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ile mücadele kapısını da açtığı içinde gerçek dindarlığın gelişmesi fırsatını da sağlar.
Laikliği dinsizlikle perdelemek isteyenler, medeniyet ve gelişme düşmanları ile, gözlerinden perde kalkmamış doğu kavimlerinin cahil fanatiklerinden başkaları değildir
Dinin, bir inanç bir vicdan sorunudur.
Bütün herkes vicdanının sesine uymakta serbesttir.
Lâiklik ilkesi aynı zamanda dine, dindara saygılı olmaktır, başka inançlara ve fikirlere karşı olmamaktır.
Atatürkçü lâiklik ilkesi, din ve devlet işlerini birbiri ile karıştırmamaya çalışmaktır bunlara fırsat imkan ve zemin bırakmamaya çalışmaktır
İslam inancında laikliği yeri var mıdır ?
Din adamlarına göre ise, İslam inancına göre din ve dünya ayrıcalığı yoktur, İslam inancı tam bir bütünü emreder.
Bu nedenle din işi dünya işi diye ayrım yapılamaz
Hatta laikliği dinsizlik olarak addeder.
Hüküm kutsal kitaba göre verilir
Günümüzde en büyük açmazda buradadır zaten
İslam dini
- Faizi yasaklar
- İnfak yapmayı emreder
- Vergi sistemi zekat, cizye ve haraça bağlıdır, günümüzdeki gibi yüz çeşit vergi yoktur
Günümüz İslam toplumları Kuranı Kerime tam uygun bir ekonomi modelini hayata geçirememişleridir bir türlü
Bu nedenler yeni kanunlar yasalar ihdas edilmiştir.
İslam dini dört eş ve sayısız cariye almayı normal karşılar
Peki bir düşünelim.
Allah kadın ve erkek sayısını eşit olarak yaratmıştır, hali vakti yerinde olanlar dört eş ve sayısız cariye alırsa
Erkek nüfusun büyük çoğunluğu evlenecek eş bulabilir mi?
Şer-i hükümleri uygulayabilmek için çoklu hukuk sistemine geçmek gerek.
Günümüz toplumları inanç yönünden birbirleri ile iç içe geçmiş vaziyette
Hangi toplumda, en az dört semavi dinin hükümlerini kişinin inancına göre uygulayabilirsiniz ki
SONUÇ
Günümüzde bazı devlet adamları, bir kısım ilahiyatçılar İslam inancının çağımız şartlarına göre yeniden yorumlanması gerektiğini Laiklik ilkesini ağızlarına almaya çekinerek de olsa çok cılız bir sesle ifade etmeye bağlamışlardır.
Ahmet Atam
Yorum Gönder