KENDİME YAZILARIM
Türkiye sosyolojisi siyaset ekonomi tarih felsefe ve genel kültür düzeyinde makaleler

DİNSİZ İNSAN AHLAKSIZ MIDIR

Dinsiz insan ahlaksız mıdır, Ataizm nedir, Din ve ahlak arasındaki ilişki,
Dinsizlik ahlaksızlık mıdır
Dinsizlik ahlaksızlık mıdır


Ateizm, tanrı veya tanrıların varlığını reddeden bir felsefi görüştür. Ateistler, metafizik ögeleri, ruhsal varlıkları ve dinleri de kabul etmezler. Ateizm, din karşıtı bir tutum değil, tanrı tanımaz bir durumdur.

Ataizm nedir

Ateizm, tarihte farklı kültürlerde ve coğrafyalarda ortaya çıkmıştır.
Antik Yunan'da, Hint inancında, Çin felsefesinde ve modern Avrupa'da ateist düşünceler geliştirilmiştir.
Ateizmin çeşitli türleri vardır.
  • Negatif ateizm, tanrının varlığına dair kanıt olmadığını savunur.
  • Pozitif ateizm, tanrının var olmadığını iddia eder.
  • Pratik ateizm, tanrının varlığının önemsiz olduğunu düşünür.
  • Teorik ateizm ise tanrının varlığını mantıksal, epistemolojik, ontolojik, metafiziksel, psikolojik, sosyolojik veya ekonomik nedenlerle reddeder. 


Ateistler, tanrı fikrine karşı çeşitli argümanlar ileri sürerler. 


Örneğin, ilk neden argümanı, düzen argümanı, ahlaki argümanlar, sonsuzluk argümanı, imam Gazali'nin ve Pascal'ın inanmakla ilgili görüşleri, her şey mümkün olanın en iyisidir argümanı, mantıksal ve ontolojik kanıtlar ve taş paradoksu gibi argümanlar ateistler tarafından eleştirilir veya çürütülür. 

Ateistler ayrıca teizm ve deizmi de reddederler. 
Teizm, tanrının hem var hem de kainatla ilgilenen bir varlık olduğunu savunur. 
Deizm ise tanrının var ama kainatla ilgilenmeyen bir varlık olduğunu savunur. 

Ateistler ise tanrının ne var ne de kainatla ilgilenen bir varlık olduğunu düşünürler. 
Ateistler dinleri de reddederler. 
Dinlerin insanların hayatına olumsuz etkileri olduğunu, insanları baskı altına aldığını, akıl ve bilimi engellediğini ve savaşlara neden olduğunu öne sürerler. 

Ateistler felsefenin temel sorunu olarak maddecilik ve idealizm arasındaki ilişkiyi tartışırlar. Maddecilik, gerçekliğin maddeden ibaret olduğunu savunur. 
Idealizm ise gerçekliğin zihinden ibaret olduğunu savunur. 
Ateistler genellikle maddeciliği tercih ederler ama idealist ateistler de vardır. 
Ateistler bazen ayrımcılık ve şiddete maruz kalabilirler. 
Bazı ülkelerde ateizm yasaklanmış veya cezalandırılmıştır. 

Bazı toplumlarda ise ateistlere karşı önyargı ve nefret vardır. 
Ateistler insan haklarına saygılı olmayan bu tutumlara karşı mücadele ederler. 
Ateistlerin sayısı dünyada artmaktadır. 
Bazı araştırmalara göre dünyada yaklaşık 1 milyar ateist vardır. 

En çok ateist olan ülkeler 

  • Çin
  • Japonya
  • FransaAlmanya ve 
  • İsveç'tir.

Din ve ahlak ilişkisi, insanlık tarihi boyunca farklı açılardan ele alınmıştır. 
Bazı filozoflar ve sosyologlar din ile ahlak arasında faydalı, zararlı, ilişkisiz veya zorunlu bir etkileşim olduğunu savunmuşlardır. 
Bu makalede, din ve ahlak arasındaki ilişkiyi işlevsellik açısından inceleyeceğiz. 
Yani, din ve ahlakın toplumsal açıdan ne işe yaradığı üzerinde duracağız.

Din ve ahlak arasında sıkı bir ilişki vardır. 

Din; insanın, zorlama olmadan, çıkar gözetmeden, içtenlikle iyi ve güzel işler yapmasına katkı sağlar. 
Dinimizin amacı insanları iyiye, doğruya ve güzele yönelterek onların mutlu olmalarını sağlamaktır . 
Bunun için din öncelikle ahlak ilkelerinin davranışlara yansımasını öğütler.

Dini otorite, takipçilerin ahlaki inanç ve uygulamalarının şekillenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. 
Rahipler, hahamlar ve imamlar gibi dini liderler, kutsal metinleri ve öğretileri yorumlamaktan ve ahlaki bir hayatın nasıl yaşanacağına dair rehberlik sağlamaktan sorumludur. 
Yorumları değişebilir ve önderlik ettikleri topluluğun ahlaki duruşunu şekillendirebilir.

Dini topluluklar ayrıca, toplumun ahlaki yapısını güçlendirebilecek ortak değerler ve ortak amaç duygusu sağlar. 
Dini inançlar, bireylere karar vermede ve başkalarıyla nasıl etkileşim kuracaklarını belirlemede rehberlik edebilir. 
Ayrıca sıklıkla adalet, hakkaniyet ve empati gibi kavramları da içerir.

Pek çok dini gelenek, takipçilerini ahlaki kararlarına rehberlik etmek için akıl ve vicdan kullanmaya teşvik eder. 
Akıl, düşünme ve yargıda bulunma yeteneğidir, vicdan ise neyin doğru neyin yanlış olduğuna dair içsel bir histir. 
Akıl ve vicdan sayesinde insanlar hem kendilerine hem de başkalarına karşı sorumluluk duyarlar.

Din ile ahlak arasındaki ilişki her zaman olumlu olmayabilir. 


Bazı durumlarda, dini öğretinin ahlaki ilkelerle uyumlu olmadığını veya dini öğretilerin ayrımcı ve şiddet içeren eylemleri haklı çıkarmak için kullanıldığını görebiliriz. 
Bu durumlarda din ile ahlak arasında bir çatışma veya gerilim ortaya çıkabilir.

Sonuç olarak, din ile ahlak arasındaki ilişkiyi işlevsellik açısından değerlendirdiğimizde, dinin ahlaka katkısı olduğu kadar sınırları da olduğunu söyleyebiliriz. 
Dinin ahlaka katkısı; insanları iyiye yönlendirmesi, ortak değerler sağlaması, akıl ve vicdan geliştirmesi şeklinde özetlenebilir. 
Dinin ahlaka sınırları ise; dini öğretinin ahlaki ilkelerle çelişmesi veya dini öğretilerin kötüye kullanılması şeklinde ifade edilebilir.

Dinsiz insan ahlaksız mıdır?


Bu soru, din ve ahlak arasındaki ilişkiyi sorgulayan önemli bir sorudur. 
Din, insanın hayatını düzenleyen, ona değerler ve normlar sunan, onu iyiye ve doğruya yönlendiren bir kaynaktır. 
Ahlak ise, insanın toplum içindeki davranışlarını belirleyen, ona hak ve sorumluluklar yükleyen, onu vicdanlı ve erdemli kılan bir disiplindir.

Din ve ahlak arasında bir bağlantı olduğu inkar edilemez. 
Din, ahlakın kaynağı, temeli ve güvencesi olabilir. 
Ahlak, dinin amaçları, ölçüleri ve sonuçları olabilir. 
Ancak din ve ahlak arasında bir özdeşlik de söz konusu değildir. 
Din, sadece ahlaki değerlerden ibaret değildir.
Dinin inanç, ibadet, ritüel, hukuk gibi başka boyutları da vardır.

Ahlak ise, sadece dini değerlere dayanmaz. 
Ahlakın akıl, vicdan, fıtrat, kültür gibi başka kaynakları da vardır.

Bu noktada dinsiz insanın ahlaksız olup olmadığı sorusuna cevap aramak gerekir. 
Bu sorunun tek bir cevabı yoktur. 
Çünkü insanın dinsizliği farklı şekillerde anlaşılabilir. 
Bir insan dinsiz olabilir çünkü:
  • - Dinin varlığını veya gerekliliğini reddeder.
  • - Dinin kaynağını veya otoritesini sorgular.
  • - Dinin kurallarına veya yaptırımlarına uymaz.
  • - Dinin dışında veya karşısında başka bir değer sistemi benimser.
Bu durumlarda insanın ahlaki durumu da farklılık gösterebilir. 
  • Bir insan dinin varlığını veya gerekliliğini reddettiği halde, akıl ve vicdan gibi başka kriterlere göre ahlaki davranabilir. 
  • Bir insan dinin kaynağını veya otoritesini sorguladığı halde, dinin sunduğu değerleri kendi özgür iradesiyle kabul edebilir. 
  • Bir insan dinin kurallarına veya yaptırımlarına uymadığı halde, toplumun beklenti ve normlarına göre ahlaki davranabilir. 
  • Bir insan dinin dışında veya karşısında başka bir değer sistemi benimsediği halde, bu değer sisteminin iç tutarlılık ve dış uyumluluk sağladığı ölçüde ahlaki davranabilir.
Bu örneklerden anlaşılacağı gibi, dinsiz insanın ahlaksız olması zorunlu değildir. 
Ancak bu durum, dinsizliğin ahlaki bir tercih olduğu anlamına da gelmez. 
Çünkü dinsizlik, insanın hayatını tam anlamıyla tatmin edecek ve anlamlandıracak bir kaynak sunmaz. 
Dinsizlik, insanın varoluşsal sorularına cevap vermez. 
Dinsizlik, insanın özgürlük ve sorumluluk arasındaki dengeyi kurmasına yardımcı olmaz. Dinsizlik, insanın mutluluğunu ve huzurunu garanti etmez.

Dinsiz insanın ahlaksız olduğunu söylemek doğru bir yaklaşım olmaz. 
Aynı zamanda dindar insanın ahlaklı olduğunu da söylemek doğru değidir.

Çünkü din, insanın hem dünyevi hem uhrevi hayatını düzenleyen kapsamlı bir sistemdir. 
Din, insanın hem bireysel hem toplumsal ilişkilerini belirleyen evrensel bir ilkedir. 
Din, insanın hem akıl hem kalp hem ruh hem beden boyutlarını besleyen bütüncül bir kaynaktır.
Dolayısıyla din ve ahlak arasındaki ilişkiyi doğru anlamak ve yaşamak gerekir. 
Din ve ahlak arasında uyumlu ve sağlıklı bir bağ kurmak gerekir. 
Din ve ahlak arasında çatışma veya kopukluk yaratmamak gerekir. 
Bu şekilde hem dindar hem ahlaklı olmak mümkündür.
---------
Ahmet Atam