-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

KABE ALLAHIN EVİ MİDİR

Kâbe Allah'ın evi midir
Kâbe Allah'ın evi midir


Kâbe Allah'ın evi midir? Bu soru, Müslümanlar arasında farklı görüşlere neden olan bir konudur.

Kâbe'nin Müslümanlar için anlamı

  
Bazıları, Kâbe'nin Allah'ın evi olduğunu ve O'nun orada huzurunda durduğumuzu söyler. Bazıları ise, Kâbe'nin sadece bir sembol olduğunu ve Allah'ın her yerde olduğunu, dolayısıyla O'nun evinin olmadığını savunur.
Peki, bu iki görüş arasında hangisi doğrudur?
Bu yazıda, bu soruya Kur'an ve Sünnet ışığında cevap arayacağız.

Kâbe'nin Allah'ın evi olduğunu iddia edenler 


"Şüphesiz ki, insanlar için kurulan ilk ev (mabet), Mekke'de, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olan Kâbe'dir." (Âl-i İmrân, 3/96)


Bu ayette, Kâbe'nin "ev" olarak nitelendirildiği doğrudur. 
Ancak burada "ev" kelimesinin mecazi bir anlam taşıdığı da açıktır.
Zira Allah, hiçbir yere sığmaz ve hiçbir yeri işgal etmez.
O, her şeyden münezzehtir.
Bu nedenle, Kâbe'nin Allah'ın evi olduğunu söylemek, O'na yakışmayan bir sıfat atfetmek olur.

Kâbe'nin mecazi olarak "ev" denilmesinin sebebi, oranın Allah'a ibadet edilen bir yer olmasıdır.
Kâbe, Müslümanların kıblesidir.
Oraya yönelerek namaz kılarlar.
Orada tavaf ederler.
Orada dua ederler.
Orada Allah'ın rahmetini ve mağfiretini dilerler.
Bu yönüyle Kâbe, Allah'a yaklaşmanın bir vesilesidir.
Ancak bu, Allah'ın orada bulunduğu veya oraya mahsus olduğu anlamına gelmez.
Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.), Kâbe'ye hitaben şöyle demiştir:

"Sen ne kadar güzel ve ne kadar güzel kokulusun! Senin değerini ne kadar yüceltsem azdır! Vallahi seni yaratan Rabbine andolsun ki senin değerin yanında senin Rabb'inin değeri daha büyüktür." (Tirmizi, Hacc, 49)


Bu hadisten anlaşılacağı üzere, Peygamberimiz (s.a.v.), Kâbe'yi çok sevmiş ve çok saygı duymuş ancak onu Allah ile bir tutmamıştır.
Aksine onu yaratan Rabb'inin daha büyük olduğunu vurgulamıştır.

Öte yandan, Kâbe'nin sadece bir sembol olduğunu söylemek de doğru değildir. 
Zira Kâbe, Allah'ın emriyle inşa edilmiş ve Peygamberler tarafından temizlenmiş ve onurlandırılmış bir mabettir.
Ona saygı göstermek ve onun hakkını vermek, imanın gereğidir.

Kısacası, Kâbe Allah'ın evi değildir ama O'nun rızasına ulaşmanın bir yoludur.
Ona karşı sorumluluklarımız vardır ve onları yerine getirmeliyiz.
Ancak bunu yaparken de onu Allah ile eşitlememeli veya O'ndan bağımsız düşünmemeliyiz.

Kâbe'nin Tarihi


Kâbe, İslam dininin en kutsal mekanıdır. 
Kâbe, Mekke şehrinin merkezinde bulunan ve Müslümanların namaz kılmak için yöneldikleri küp şeklinde bir binadır. 
Kâbe'nin tarihi, pek çok efsane ve rivayete konu olmuştur. 
Bu yazıda, Kâbe'nin tarihi hakkında bilinen bazı gerçekleri paylaşacağız.

Kâbe'nin inşası


Kâbe'nin inşası hakkında en yaygın kabul gören görüş, Kâbe'nin ilk olarak Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail tarafından yapıldığıdır. 
Kur'an'da da bu konuda ayetler bulunmaktadır. 
Örneğin Bakara Suresi'nde şöyle denir:

"İbrahim, İsmail ile birlikte Kâbe'nin temellerini yükseltirken: 'Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur. Şüphesiz sen işitensin, bilensin.' dediler." (Bakara, 2/127)


Hz. İbrahim ve Hz. İsmail, Kâbe'yi Allah'ın emriyle ve onun belirlediği yerde inşa ettiler. 
Kâbe, Allah'ın evi olarak nitelendirildi ve insanlara ibadet etmeleri için davet edildi.

Kâbe'nin tarihsel gelişimi


Kâbe, inşa edildikten sonra pek çok kez onarılmış, yenilenmiş ve değiştirilmiştir. 
Kâbe'nin tarihsel gelişimi hakkında ayrıntılı bilgi vermek zor olsa da, bazı önemli olayları şöyle sıralayabiliriz:


- M.Ö. 5. yüzyılda Kâbe, Yemenli Himyeriler tarafından yıkıldı ve yeniden yapıldı.
- M.S. 3. yüzyılda Kâbe, Etiyopyalı Habeşiler tarafından saldırıya uğradı ve ateşe verildi.
- M.S. 4. yüzyılda Kâbe, Arap kabileleri tarafından onarıldı ve boyutları küçültüldü.
- M.S. 6. yüzyılın başlarında Kâbe, sel felaketine maruz kaldı ve hasar gördü.
- M.S. 6. yüzyılın ortalarında Kâbe, Kureyş kabilesi tarafından yeniden inşa edildi ve bugünkü şeklini aldı.
- M.S. 630 yılında Hz. Muhammed, Mekke'yi fethetti ve Kâbe'yi putlardan temizledi.
- M.S. 683 yılında Kâbe, Emevî halifesi Yezid'in ordusu tarafından kuşatıldı ve yakıldı.
- M.S. 684 yılında Kâbe, Abdullah bin Zübeyr tarafından yeniden yapıldı ve boyutları büyütüldü.
- M.S. 692 yılında Kâbe, Emevî halifesi Abdülmelik bin Mervan tarafından ele geçirildi ve eski haline getirildi.
- M.S. 930 yılında Kâbe, Şii isyancılar tarafından soyuldu ve Hacerü'l-Esved (Siyah Taş) çalındı.
- M.S. 951 yılında Hacerü'l-Esved, Abbasi halifesi Muktedir-Billah tarafından geri alındı ve Kâbe'ye yerleştirildi.
- M.S. 1030 yılında Kâbe, Büveyhiler tarafından onarıldı ve kapısı altınla kaplandı.
- M.S. 1629 yılında Kâbe, sel felaketine maruz kaldı ve duvarları çöktü.
- M.S. 1630 yılında Kâbe, Osmanlı padişahı IV. Murad'ın emriyle yeniden inşa edildi ve bugünkü halini aldı.
- M.S. 1979 yılında Kâbe, Suudi Arabistan yönetimine karşı çıkan bir grup tarafından işgal edildi ve çatışmalara sahne oldu.
- M.S. 1996 yılında Kâbe, genişletme çalışmaları nedeniyle restorasyon yapıldı

Kâbe'nin önemi


Kâbe, İslam dininin en önemli sembolüdür. 
Kâbe, Müslümanların namaz kılarken yöneldikleri kıbledir. 
Kâbe, Müslümanların hayatlarında bir kez yapmaları gereken hac ibadetinin merkezidir. 
Kâbe, Müslümanların birlik ve beraberlik duygusunu pekiştiren bir mabettir. 
Kâbe, Allah'ın rahmetine ve bereketine nail olmak isteyenlerin ziyaret ettiği bir yerdir.

Kâbe'nin tarihi, İslam tarihinin de bir parçasıdır. 
Kâbe'nin tarihi, pek çok olaya, savaşa, fethe ve değişime tanıklık etmiştir. 
Kâbe'nin tarihi, Allah'ın insanlara gönderdiği peygamberlerin ve onların izinden gidenlerin izlerini taşımaktadır. 
Kâbe'nin tarihi, Müslümanların geçmişini, bugününü ve geleceğini anlamalarına yardımcı olmaktadır.


Yorum Gönder

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun