Kösedağ savaşı nedenleri ve sonuçları - Kendime Yazılarım

Kösedağ savaşı nedenleri ve sonuçları

Kösedağ savaşı sebepleri ve sonuçları
Kösedağ savaşı sebepleri ve sonuçları
Kösedağ Savaşı Türk tarihinin en önemli ve en trajik olaylarından biri olarak kabul edilir. Bu savaş, 1243 yılında Sivas'ın kuzeydoğusundaki Kösedağ bölgesinde meydana gelmiştir. Savaşın gerekçeleri ve neticeleri, Selçukluların ve Anadolu'nun siyasi, sosyal ve kültürel yapısını köklü bir şekilde etkilemiştir.

Kösedağ savaşının nedenleri ve sonuçları:

Kösedağ Savaşı'nın nedenleri arasında Moğolların Anadolu'yu ele geçirme arzusu, Selçuklu Devleti'nin iç anlaşmazlıkları ve zayıflığı, Moğol elçilerine yapılan saldırılar ve Moğol hükümdarı Güyük Han'ın Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev'e yazdığı mektup bulunmaktadır. Bu mektupta, Güyük Han, Selçuklu sultanını kendisine tabi olmaya ve vergi ödemeye davet etmiştir. Aksi halde, Moğol ordusunun Anadolu'yu istila edeceği ve yıkıma uğratacağı tehdidini savurmuştur.

Selçuklu sultanı, bu mektuba karşı çıkarak Moğollara karşı savaşmaya karar verdi. Fakat Selçuklu ordusu, Moğol ordusuna kıyasla sayı ve silah bakımından oldukça zayıftı. Üstelik Selçuklu ordusunda birlik ve disiplin eksikliği vardı. Bu yüzden Kösedağ Savaşı, Selçuklular için büyük bir yenilgiye dönüşmüştür. Savaşta Selçuklu ordusu tamamen dağılmış, sultan kaçmış ve pek çok asker ile komutan ölmüş ya da tutsak edilmiştir.

Kösedağ savaşının sonuçları: 

- Selçuklu Devleti, Moğolların egemenliği altına girmiştir, Moğollar, Anadolu'da hakimiyet sağlayarak vergi toplamış ve yerel yöneticiler atamışlardır.
- Anadolu'daki siyasi birlik zedelenmiştir, Selçuklu Devleti dağılmış ve yeni beylikler türemiştir.
- Anadolu'nun sosyal ve ekonomik yapısı bozulmuştur, Moğolların yağma ve yıkım faaliyetleri sonucunda şehirler, köyler, tarlalar ve ticaret yolları zarar görmüştür.
- Anadolu'nun kültürel yaşamı da gerilemiştir, Moğol baskısı altında bilim, sanat ve edebiyat etkinlikleri azalmıştır.
- Anadolu'da Türk-İslam kimliği pekişmiştir, Moğollara karşı direniş hareketleri ortaya çıkmıştır, bu hareketlerde dini liderler önemli bir rol oynamıştır.

Özetle, Kösedağ Savaşı, Selçuklu Devleti'nin çöküşünü hızlandırmış ve Anadolu tarihinde yeni bir dönemin başlamasına neden olmuştur.

Osmanlı beyliği Kösedağ savaşına katılmış mıdır?


Bu soru, Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olan Kösedağ Savaşı'nın rolü ve sonuçları hakkında merak uyandırıyor. 1243 yılında Anadolu Selçuklu Devleti ile Moğol İmparatorluğu arasında gerçekleşen ve Selçukluların ağır bir yenilgi aldığı Kösedağ Savaşı, Anadolu'nun Moğol hakimiyetine girmesine ve Türk beyliklerinin doğuşuna yol açmıştır. Osmanlı Beyliği de bu beyliklerden biri olarak 13. yüzyılın sonlarında kurulmuş ve 14. yüzyılın başlarında Anadolu'da yayılmaya başlamıştır.

Osmanlı Beyliği'nin Kösedağ Savaşı'na katılıp katılmadığı ise net bir cevap bulunmamaktadır. Zira, Osmanlı Beyliği resmi olarak henüz kurulmamıştı ve Osmanlı hanedanının ataları olan Kayı boyunun o dönemdeki faaliyetleri hakkında kesin bilgiler mevcut değildir.

Bazı tarihçiler, Kayı boyunun Kösedağ Savaşı'nda Selçuklu ordusunun bir parçası olarak Moğollara karşı savaştığını öne sürmektedir. Bu iddianın temeli, Osmanlı tarihçisi Aşıkpaşazade'nin 'Tevârîh-i Âl-i Osmân' adlı eserine dayanmaktadır. Aşık paşazade, eserinde Ertuğrul Gazi'nin babası Süleyman Şah'ın Kösedağ Savaşı'nda şehit olduğunu ve Ertuğrul Gazi'nin de savaşta yer aldığını belirtir.

Ancak, bu iddia diğer tarihçiler tarafından şüpheyle karşılanır, çünkü Aşık paşazadenin eseri Kösedağ Savaşı'ndan yaklaşık 250 yıl sonra, 15. yüzyılın sonlarında yazılmıştır. Bu nedenle Aşıkpaşazade'nin kaynaklarının güvenilirliği tartışmalıdır. Dahası, Aşıkpaşazade'nin eseri haricinde, Kösedağ Savaşı'na dair başka hiçbir kaynakta Kayı boyu veya Ertuğrul Gazi'nin adı geçmez. Bu da Kayı boyunun Kösedağ Savaşı'yla ilişkisinin olmadığını veya önemsiz olduğunu düşündürmektedir.
Kösedağ savaşı Türk tarihinden kara bir gündür, Anadolu Selçuklu devletinin son büyük savaşıdır, 

Kösedağ muharebesi

 
3 Temmuz 1243 tarihinde gerçekleşen Kösedağ Muharebesi, Anadolu Selçuklu Devleti'nin Moğollara yenilerek Moğol egemenliğine girmesiyle sonuçlanmıştır. Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olan bu muharebede, Baycu Noyan'ın liderliğindeki Moğol ordusu ile karşılaşan Selçuklu kuvvetleri, ilk çatışmanın ardından çözülmüş ve yanlış kararlar alan Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in tutumu nedeniyle Moğollar kolay bir zafer kazanmıştır.

Savaştan sonra direnişle karşılaşmadan ilerleyen Moğol ordusu, ilk olarak Sivas'a ulaştı. Kentin teslim olmasıyla yağmalanmasına rağmen, halk zarar görmedi. Daha sonra Kayseri kuşatıldı ve ele geçirildi; burada halk ya öldürüldü ya da tutsak edildi. Moğolların dönüş yolunda Erzincan'ı da benzer bir şekilde tahrip ettiği bilinmektedir.

Kösedağ, Zara ve Suşehri arasında yer alan ve günümüzde de aynı adı taşıyan bir dağdır. Anadolu Selçuklu ordusunun, bu dağın kuzey yamacında, Kelkit Çayı'na yakın bir düzlükte kamp kurduğu, İbn Bibi'nin anlatımından anlaşılmaktadır. Kösedağ'da, ordu kampını yağmalayan Moğol ordusu, Anadolu'nun iç kesimlerine doğru ilerlemeye devam etmiştir. İlk hedefleri Sivas olmuştur. O dönemde güçlü surlarla çevrili şehrin nüfusunun 100 bin olduğu iddia edilmektedir. Ancak Kösedağ'daki yenilginin ardından şehre hiçbir birlik gelmemiştir. Üstelik şehir garnizonu da savunma için yeterli güçte değildir. Şehrin ileri gelenleri, aman dileyerek Baycu Noyan'a gitmiş ve bağışlanma talep etmişlerdir.

Baycu Noyan, kentin birkaç gün yağmalanacağını ama halkına dokunulmayacağını bildirmiştir. Baycu Noyan sözünde durmuş, kent üç gün yağmalandıktan sonra, halkından hiç kimseye zarar verilmeden Moğol ordusu kentten çekilmiştir. 

Moğol ordusu, Sivas'taki işlerini tamamladıktan sonra Kayseri'ye doğru ilerlemiştir. Kayseri halkının bir bölümü panik içinde Halep'e kaçmıştır. Kösedağ'dan çekilen Câmedâr Samsamüddîn Kaymaz ve Kayseri Subaşısı Topal Fahreddin Ayaz, bağlı birlikleriyle birlikte Kayseri'ye ulaşmışlardır. Kenti terk etmeyen halk, özellikle kalabalık ahi topluluğu, kenti savunma konusunda kararlıydı ve bu durum, savunma düzenlemelerinin hemen başlamasına neden oldu.

Moğol ordusu şehrin dışına geldiğinde hemen saldırmamış, çevredeki tahribatla savunmacılara korku salmaya çalışmıştır. Baycu Noyan, ertesi gün şehri dolaşarak surları yakından incelemiştir. Şiddetli saldırılar bir süre devam etmiş ve nihayetinde şehir düşmüştür. Moğollar, Erzurum'da uyguladıkları taktiklerin benzerini burada da uygulamışlardır. Moğol ordusu, Kayseri'deki işlerini tamamladıktan sonra geri dönüş için yola çıkmıştır.

Yürüyüş, Erzincan önlerine kadar sürdü; yürüyemeyecek durumda olan esirler yol boyunca öldürüldü. Bir süre mola verilmesine rağmen, çevre bölgeler yağmalanmıştır. Baycu Noyan, Erzincan halkına hayatlarını bağışlamak karşılığında yüksek bir haraç önerdi. Kentin reddetmesi üzerine kuşatma başladı. Zayıf surlar, mancınıklarla hızla yıkıldı ve yağma ile katliamlar, önceki yerlerde olduğu gibi gerçekleştirildi.

Anadolu Selçuklu Devleti'nin Moğol egemenliğine girmesiyle, Moğol ordusu Erzincan'dan sonra Azerbaycan'daki merkezlerine geri dönmüştür. Moğol ordusunun Mugan Ovası'ndaki ana kışlağına dönüşünden kısa bir süre sonra, Anadolu Selçuklu Veziri Mühezzibüddin Ali ile Baycu Noyan arasında imzalanan barış antlaşması, Anadolu Selçuklu Devleti'ni Moğol egemenliği altına almıştır.

Moğollar ile yapılan anlaşmanın sonuçları:


Anadolu Selçuklu Devleti'ne her yıl yüklenen maddi yük şunlardır: 3,6 milyon dirhem,10 bin koyun, Bin sığır, Bin deve ve diğer değerli hediyeler.

Moğolların Anadolu Selçuklu devleti üzerindeki hakimiyetleri ne kadar sürmüştür?


Bu sorunun cevabı tarihsel kaynaklara ve yorumlara göre değişiklik gösterebilir. Ancak yaygın kabule göre, Moğolların Anadolu Selçuklu Devleti üzerindeki hakimiyeti yaklaşık olarak yüz yıl sürmüştür. Bu dönem boyunca, Anadolu Selçuklu Devleti Moğol İmparatorluğu'na bağlı kalmış, vergi ödemiş, askeri destek sağlamış ve Moğol liderlerine sadakat göstermiştir.

Moğolların Anadolu Selçuklu Devleti üzerindeki egemenliğinin başlangıcı, 1243 yılındaki Kösedağ Savaşı'nda Selçuklu ordusunun Moğol güçleri karşısında aldığı ağır mağlubiyettir. Bu yenilginin ardından, Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev, Moğol hükümdarı Ögeday Han'a tabi olmuş ve onun Anadolu'daki temsilcisi haline gelmiştir.

Kösedağ savaşını Selçuklu devleti kazanmış olsa idi tarihin akışı nasıl olur du?


Kösedağ Savaşı, 1243 yılında Anadolu Selçuklu Devleti ile Moğol İmparatorluğu arasında gerçekleşmiş ve Selçukluların mağlubiyetiyle sonuçlanmıştır. Bu savaş, Selçuklu Devleti'nin Moğol hakimiyetine girmesine ve Anadolu'daki siyasi birliğin dağılmasına sebep olmuştur. Eğer Kösedağ Savaşı'nda Selçuklular galip gelmiş olsaydı, tarihin seyri nasıl değişirdi? Bu soruya kesin bir yanıt olmamakla birlikte, çeşitli olası senaryolar düşünülebilir.
 
Birinci senaryoya göre: eğer Selçuklu Devleti, Moğol istilasına karşı direnebilseydi, Anadolu'da siyasi ve kültürel birliği muhafaza edebilirdi. Bu durum, Anadolu'da Türk-İslam medeniyetinin gelişip yayılmasını kolaylaştırabilirdi. Ayrıca, Selçukluların güçlü bir devlet olarak varlıklarını devam ettirmeleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşunu geciktirebilir ya da önleyebilirdi.

Bir diğer senaryoda: Selçuklu Devleti Kösedağ Savaşı'nı kazanmış olsa bile, Moğol tehdidini tamamen ortadan kaldıramayabilirdi. Moğollar, ilerleyen zamanlarda yeni bir saldırı düzenleyerek Selçukluları mağlup edebilir veya Selçukluları Moğollara vergi ödemeye zorlayabilirdi. Bu durum, Selçuklu Devleti'nin zayıflamasına ve Anadolu'da siyasi birliğin sağlanamamasına yol açacaktı. Bu da, Anadolu'da beyliklerin ortaya çıkışına ve Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşuna olanak tanıyacaktı.

Sonuç olarak, Kösedağ Savaşı'nı Selçuklu Devleti'nin kazanmış olması durumunda tarihin akışının nasıl değişeceğine dair net bir yanıt bulunmamaktadır. Ancak bu soru, tarihin gidişatını etkileyen kritik bir dönemeç olan Kösedağ Savaşı'nın önemini ortaya koymaktadır.


0 Yorumlar

Yorumlarda lütfen saygılı olun