Çocuğunuz ismi ile çağrıldığında tepki vermiyor, sizle göz teması kurmuyorsa aşırı hareketli yada çok düşük hareketli ise Konuşmada gecikme varsa, tehlikelere karşı duyarsız, etrafındaki eşyalara zarar veriyorsa uzman bir hekime ihtiyacınız var demektir.
Otizm, genellikle 2-3 yaş arasında belli olur, ancak bazı durumlarda daha erken veya daha geç tanı konabilir.
Otizmin kesin nedeni bilinmemektedir, ancak genetik ve çevresel faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir.
Otizme neden olan genetik faktörler nelerdir?
Otizm, çocukluk döneminde başlayan ve yaşam boyu süren bir nörogelişimsel bozukluktur. Otizmli bireyler, sosyal iletişim, dil ve davranış alanlarında çeşitli zorluklar yaşarlar.
Otizmin nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik faktörlerin önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir.
Otizmin genetik temeli, son yıllarda yapılan araştırmalarla daha iyi anlaşılmaya başlanmıştır. Otizmin kalıtsal olduğunu gösteren kanıtlar şunlardır:
- İkiz çalışmaları:
Eşeyli ikizlerin otizm riski, eşeysiz ikizlere göre daha yüksektir.
Eşeyli ikizlerin %60-90'ında otizm görülürken, eşeysiz ikizlerin %0-10'unda otizm görülür.
Bu durum, otizmin genetik bir bileşeni olduğunu gösterir.
- Aile çalışmaları:
Otizmli bir bireyin akrabalarında da otizm görülme olasılığı, genel popülasyona göre daha yüksektir.
Otizmli bir bireyin kardeşinde otizm görülme riski %4-10 arasındadır.
Ayrıca, otizmli bireylerin akrabalarında, otizme benzer özellikler (sosyal beceri eksikliği, dil gecikmesi, sınırlı ilgi alanları vb.) daha sık görülür.
- Genetik varyasyonlar:
Otizmin ortaya çıkmasında çok sayıda genin etkili olduğu, ancak her genin küçük bir katkı sağladığı düşünülmektedir.
Otizmle ilişkili olduğu bilinen yaklaşık 1000 gen vardır.
Bu genlerin çoğu, beyin gelişimi, sinir hücreleri arasındaki iletişim ve sinaptik plastisite ile ilgilidir.
Otizmle ilişkili genetik varyasyonlar, hem kalıtsal hem de yeni oluşan (de novo) mutasyonlar şeklinde görülebilir.
De novo mutasyonlar, anne veya babada bulunmayan ancak çocukta ortaya çıkan mutasyonlardır.
De novo mutasyonların otizmin %10-30'unu açıkladığı tahmin edilmektedir.
Otizme neden olan çevresel faktörler nelerdir
Otizm, sosyal iletişim ve davranışlarda bozulmaya neden olan bir gelişimsel bozukluktur. Otizmin nedenleri tam olarak bilinmemektedir, ancak genetik ve çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Çevresel faktörler, otizm riskini artıran veya azaltan dış etkenlerdir. Otizme neden olan çevresel faktörler nelerdir? Bu sorunun kesin bir cevabı yoktur, ancak bazı olası faktörler şunlardır:
- Annenin gebelik sırasında maruz kaldığı ilaçlar, kimyasallar, enfeksiyonlar, stres, beslenme durumu gibi etmenler.
Bu etmenler bebeğin beyin gelişimini olumsuz etkileyebilir ve otizm belirtilerine yol açabilir. Örneğin, gebelikte kullanılan bazı antidepresan ilaçların otizm riskini artırdığı gösterilmiştir.
- Doğum sırasında yaşanan komplikasyonlar, oksijen yetersizliği, erken doğum, düşük doğum ağırlığı gibi durumlar.
Bu durumlar da bebeğin beyin gelişimini bozabilir ve otizm belirtilerine neden olabilir. Örneğin, erken doğan bebeklerde otizm görülme oranının daha yüksek olduğu bulunmuştur.
- Çocukluk döneminde maruz kalınan aşılar, hava kirliliği, gıda katkı maddeleri, ağır metaller gibi etmenler.
Bu etmenler de beyin gelişimini ve bağışıklık sistemini etkileyebilir ve otizm belirtilerine katkıda bulunabilir.
Örneğin, hava kirliliğinin otizm riskini artırdığına dair kanıtlar vardır.
Otizme neden olan çevresel faktörler tam olarak belirlenemese de, bu faktörlerden kaçınmak veya azaltmak otizm riskini düşürebilir.
Ayrıca, otizmin erken tanısı ve müdahalesi de çocuğun gelişimine yardımcı olabilir.
Otizmli çocuklara ve ailelerine destek vermek de önemlidir.
Otizmin belirtileri arasında şunlar sayılabilir:
- Sosyal etkileşimde zorluk:Göz teması kurmama, yüz ifadelerini anlamama, başkalarının duygu ve düşüncelerine ilgi göstermeme, arkadaş edinme veya oyun oynama becerilerinin gelişmemesi.
- İletişimde zorluk:
- İletişimde zorluk:
Konuşma gecikmesi veya hiç konuşmama, tekrarlayıcı veya anlamsız konuşma, sorulara cevap vermeme veya soru sormama, beden dili veya jestleri kullanmama veya anlamama.
- Davranışsal zorluk:
- Davranışsal zorluk:
Rutinlere bağlılık veya değişikliklere karşı direnç, ilgi alanlarının sınırlı veya takıntılı olması, tekrarlayıcı hareketler (sallanma, dönme, el çırpma vb.), duyusal hassasiyet veya duyarsızlık (ışık, ses, dokunma vb.), öz zarar verme veya başkalarına zarar verme.
Otizm tanısı nasıl konur
Otizmin tanısı, çocuğun davranışlarını ve gelişimini değerlendiren uzmanlar tarafından konur. Otizmin tanısı için standart bir test yoktur, ancak bazı araçlar kullanılabilir.Bunlardan bazıları şunlardır:
- Çocukluk Otizmi Derecelendirme Ölçeği (CARS):
2 yaş ve üzeri çocuklar için 15 maddelik bir gözlem ölçeğidir.
Çocuğun sosyal etkileşim, iletişim, duyusal algı, duygulanım ve uyum gibi alanlardaki davranışları puanlanır.
- Otizm Davranış Kontrol Listesi (ABC):
- Otizm Davranış Kontrol Listesi (ABC):
3-12 yaş arasındaki çocuklar için 57 maddelik bir anket formudur.
Ebeveynler veya bakıcılar tarafından doldurulur.
Çocuğun duyusal algı, ilişki kurma, dil becerisi, uyum ve vücut hareketleri gibi alanlardaki davranışları değerlendirilir.
- Otistik Bozukluk Tanısal Görüşme-Gözden Geçirilmiş (ADI-R):
- Otistik Bozukluk Tanısal Görüşme-Gözden Geçirilmiş (ADI-R):
2 yaş ve üzeri çocuklar için yapılandırılmış bir görüşmedir.
Uzmanlar tarafından ebeveynlerle yapılır.
Çocuğun sosyal etkileşim, iletişim ve kısıtlı ilgi alanları gibi alanlardaki davranışları sorulur.
Otizmin tedavisi
Otizmin kesin bir tedavisi yoktur, ancak erken müdahale ile otistik bireylerin yaşam kalitesi artırılabilir.Otizmin tedavisinde bireyselleştirilmiş bir yaklaşım gerekir, çünkü her otistik bireyin ihtiyaçları farklıdır.
Otizmin tedavisinde kullanılan bazı yöntemler şunlardır
- Davranışsal terapi:
- Davranışsal terapi:
Otistik bireylerin sosyal, iletişimsel ve davranışsal becerilerini geliştirmeyi amaçlayan bir terapi türüdür.
Örneğin, Uygulamalı Davranış Analizi (ABA), otistik bireyleri istenilen davranışları ödüllendirerek veya istenmeyen davranışları cezalandırarak öğretmeye çalışır.
- Eğitsel müdahale:
- Eğitsel müdahale:
Otistik bireylerin akademik, sosyal ve mesleki becerilerini geliştirmeyi amaçlayan bir müdahale türüdür.
Örneğin, TEACCH (Treatment and Education of Autistic and related Communication handicapped Children), otistik bireylere yapılandırılmış bir öğrenme ortamı sunar ve onların güçlü yönlerini kullanarak öğrenmelerini sağlar.
- İlaç tedavisi:
- İlaç tedavisi:
Otistik bireylerin belirtilerini azaltmaya veya yönetmeye yardımcı olabilecek ilaçlar vardır. Örneğin, antipsikotik ilaçlar, otistik bireylerde görülen tekrarlayıcı hareketler, öz zarar verme veya saldırganlık gibi davranışları kontrol etmeye yardımcı olabilir.
Ancak, ilaç tedavisi tek başına yeterli değildir ve yan etkileri olabilir.
Otistik çocuklar bulundukları ortamı ve çevreyi nasıl algılar?
Otistik çocuklar, diğer insanlardan farklı bir şekilde dünyayı algılarlar.
Otizm, sosyal iletişim ve davranışlarda zorluklara neden olan bir gelişimsel bozukluktur.
Otistik çocuklar, duyusal bilgileri işlemede, dikkatlerini yönlendirmede, duygularını ifade etmede ve anlamada, başkalarının bakış açılarını anlamada ve kurallara uyum sağlamada güçlük yaşayabilirler.
Otistik çocukların algıladıkları ortam ve çevre, bireysel farklılıklara göre değişir.
Bazı otistik çocuklar, ses, ışık, renk, dokunma, koku gibi duyusal uyaranlara aşırı duyarlı olabilirler.
Bu durumda, ortamda çok fazla uyaran olduğunda, otistik çocuklar rahatsızlık, kaygı, korku veya ağrı hissedebilirler.
Bu nedenle, otistik çocuklar bazen kendilerini izole etmeye veya uyaranlardan kaçınmaya çalışabilirler.
Bazı otistik çocuklar ise, duyusal uyaranlara az duyarlı olabilirler. Bu durumda, ortamda yeterli uyaran olmadığında, otistik çocuklar ilgisizlik, sıkılma veya uyuşukluk hissedebilirler. Bu nedenle, otistik çocuklar bazen kendilerini uyarabilmek için tekrarlayan veya sıra dışı davranışlar sergileyebilirler.
Otistik çocukların algıladıkları ortam ve çevre, aynı zamanda sosyal ve kültürel faktörlere de bağlıdır.
Otistik çocuklar, insanların yüz ifadeleri, jestleri, tonları, sözcük seçimleri gibi sosyal ipuçlarını anlamakta zorlanabilirler.
Bu da onların başkalarının niyetlerini, duygularını ve beklentilerini yanlış yorumlamalarına veya göz ardı etmelerine yol açabilir.
Otistik çocuklar, ayrıca toplumsal normlara, geleneklere ve değerlere uyum sağlamakta da güçlük çekebilirler.
Bu da onların sosyal kabul görme ve aidiyet duygusu yaşamalarını engelleyebilir.
Otistik çocukların bulundukları ortamı ve çevreyi nasıl algıladıklarını anlamak için onlarla empati kurmak önemlidir.
Otistik çocukların ihtiyaçlarına ve tercihlerine saygı duymak, onları desteklemek ve onlara uygun bir ortam sağlamak onların gelişimine ve mutluluğuna katkıda bulunabilir.
Otistik çocuklara nasıl davranılmalıdır
Otistik çocuklara nasıl davranılmalıdır sorusunun net bir cevabı yoktur, çünkü her otistik çocuğun kişiliği, ihtiyaçları ve tercihleri farklıdır.Ancak, genel olarak otistik çocuklara karşı şu tavsiyelerde bulunulabilir:
- Otistik çocukları olduğu gibi kabul etmek ve onlara saygı duymak. Onların farklılıklarını anlamaya çalışmak ve onları değiştirmeye çalışmamak.
- Otistik çocuklara net ve basit bir şekilde iletişim kurmak.
- Otistik çocukları olduğu gibi kabul etmek ve onlara saygı duymak. Onların farklılıklarını anlamaya çalışmak ve onları değiştirmeye çalışmamak.
- Otistik çocuklara net ve basit bir şekilde iletişim kurmak.
Görsel ipuçları, jestler veya resimler kullanmak. Çok fazla soru sormamak veya seçenek sunmamak.
Onların konuşma gecikmesi veya anlamsız konuşması olduğunda sabırlı olmak.
- Otistik çocuklara güvenli ve rahat bir ortam sağlamak.
- Otistik çocuklara güvenli ve rahat bir ortam sağlamak.
Onların duyusal hassasiyetlerine veya duyarsızlıklarına dikkat etmek.
Onları çok fazla uyarana maruz bırakmamak veya uyarandan yoksun bırakmamak.
- Otistik çocukların ilgi alanlarına saygı göstermek ve onlarla paylaşmak.
- Otistik çocukların ilgi alanlarına saygı göstermek ve onlarla paylaşmak.
Onların ilgi alanlarını öğrenme fırsatlarına dönüştürmek.
Onların güçlü yönlerini desteklemek ve zayıf yönlerini geliştirmek için yardım etmek.
- Otistik çocuklara sevgi ve ilgi göstermek.
- Otistik çocuklara sevgi ve ilgi göstermek.
Onlarla oyun oynamak, sarılmak, gülümsemek gibi fiziksel ve duygusal yakınlık kurmak. Onların duygularını anlamaya çalışmak ve onlara duygularını ifade etmeyi öğretmek.
Dünyaca ünlü otistik bilim adamları ve sanatçılardan bazıları
- Albert Einstein – Bilim adamı ve matematikçi
- Bill Gates – Microsoft kurucusu
- Michelangelo – Heykeltraş ressam mimar şair
- Wolfgang Amadeus Mozart – Klasik Besteci
- Steve Jobs – Apple’ın eski CEO’su
- Stanley Kubrick – Film Yönetmeni
- Isaac Newton – Matematikçi, Gökbilimci ve Fizikçi
- Nikola Tesla – Mucit, alternatif akım ve kablosuz akımın yaratıcısı
- Charles Darwin – Doğa bilimci, Jeolog ve Biyolog
- Hans Christian Andersen – Çocuk kitapları yazarı
- Thomas Jefferson – Erken Amerikalı Politikacı
Otizm ve Zeka
Otizm, genellikle ilk 3 yaşta başlayan ve hayat boyu devam eden, kişinin etrafıyla sözel ve sözel olmayan şekilde uygun ilişki kuramaması şeklinde ifade edebileceğimiz gelişimsel bir bozukluktur.
Otizm, halk arasında bilinenin aksine aslında tam bir zeka geriliği değildir.
Otizmli bireylerin zeka düzeyleri, otizmin şiddetine, eşlik eden diğer rahatsızlıklara ve alınan eğitime göre değişkenlik gösterebilir.
Otizm ve Zeka Geriliği Arasındaki İlişki
Otizmli bireylerin yaklaşık %70'inde zeka geriliği vardır.
Ancak bu, otizmin zeka geriliğine neden olduğu anlamına gelmez.
Aksine, zeka geriliği olan çocukların %70'inde otizm görülür.
Yani otizm ve zeka geriliği birbirinden bağımsız iki durumdur, ancak sıklıkla bir arada bulunurlar.
Otizmin tüm belirtilerini göstermemelerine rağmen zeka geriliği olan çocuklar otizmli davranışlar sergileyebilir.
Otizmlilerde Zeka Geriliği Dereceleri
Zeka geriliği tanısı konulabilmesi için öncelikle bireyin 18 yaşından küçük olması gerekir.
Zeka geriliği olan bireylerde iletişim, öz bakım, toplumsal uyum, sağlık ve güvenlik gibi alanlarda yaşıtlarına göre gelişim geriliği vardır.
Zeka geriliği dereceleri 4 grupta incelenir:
- Hafif derecede zeka geriliğinde zeka seviyesi 50-55 ile 70 arasıdır.
Konuşma sıkıntıları olsa da günlük konuşmalarda sorun yaşamaz.
Motor gelişimi normal olup rutin işlerini yapabilir.
Zeka geriliğinin %85'lik kısmı bu gruptadır.
Yetişkin olduklarında kendi başına yaşayabilir, toplumsal ve mesleki becerilere sahiptir.
- Orta derecede zeka geriliğinde zeka seviyesi 35-45 ile 50-55 arasındadır.
Konuşma, anlama, motor becerisi ve kendine bakma becerilerinde yaşıtlarına göre gelişim geriliği vardır.
Özel eğitim gerektirir.
2. sınıf düzeyinde okumayı ve yazmayı başarırken sayı saymayı da öğrenir.
Orta derecede zeka geriliği olan yetişkinler orta derecede beceri isteyen işlerde çalışabilir.
- Ağır zeka geriliğinde zeka düzeyi 20-25 ile 35-40 arasıdır.
Gözle görülür bir motor geriliği vardır.
Konuşma becerisi çok az olup geç gelişir.
Ömür boyu başkalarının yardımına ihtiyaç duyarlar.
- İleri derecede zeka geriliği olanlar zeka düzeyi 20-25'in altında olan gruptur.
Zeka geriliği sorunu olanlar içinde %1-2'lik kısmı bu gruptadır.
Ağır motor geriliği vardır.
Basit talimatları bile güçlükle anlayabilir.
Tamamen başkasına bağımlı olup beyin zedelenmesi nedeni ile epilepsi, görme ve işitme bozukluğu ve hareket kısıtlığı yaşar.
Otizmli Bireylerde Olağanüstü Yetenekler
Otizmi aynı zamanda zeka geriliği olarak görenlere inat otizmli olup olağanüstü yetenekleri ile tarihte adından söz ettiren birçok insan bulunuyor.
Bu insanlar, otizmin bir alt tipi olan savant sendromu olarak adlandırılan duruma sahiptirler. Savant sendromu, otizmli bireylerin belirli alanlarda normal insanların çok üzerinde performans göstermesidir.
Bu alanlar genellikle müzik, resim, matematik, hafıza, dil gibi zihinsel becerilerdir.
Savant sendromu olan otizmlilerin sayısı tam olarak bilinmemekle birlikte, otizmli bireylerin %10'undan azında görüldüğü tahmin edilmektedir.
Savant sendromu olan otizmliler arasında en ünlüleri şunlardır:
- Daniel Tammet: Otistik savant ve yazar. 11 dil konuşabiliyor ve yeni bir dili bir haftada öğrenebiliyor.
Ayrıca 22 bin 514 basamağına kadar pi sayısını ezberleyebiliyor.
- Kim Peek: Otistik savant ve hafıza mucizesi. 12 bin kitabı kelimesi kelimesine ezberlediği söyleniyor.
Rain Man filminin esin kaynağı oldu.
- Stephen Wiltshire: Otistik savant ve ressam. Uçaktan gördüğü şehir manzaralarını ayrıntısıyla çizebiliyor.
- Derek Paravicini: Otistik savant ve piyanist. Kulak aşinalığı sayesinde duyduğu her şarkıyı piyanoda çalabiliyor.
Sonuç
Otizm, kişinin sosyal ve iletişimsel becerilerini etkileyen gelişimsel bir bozukluktur.
Otizmli bireylerin zeka düzeyleri farklılık gösterebilir.
Bazı otizmliler zeka geriliği yaşarken, bazıları da olağanüstü yeteneklere sahip olabilir.Otizmli bireylerin potansiyellerini ortaya çıkarmak için erken tanı ve uygun eğitim çok önemlidir.
Yorum Gönder