Türkiye'nin Ekonomik Gerçekleri: Algılarla Yönetilen Bir Ülke mi?
Bu sorunun cevabını bulmak için, Türkiye'nin ekonomik göstergelerine ve uluslararası karşılaştırmalara bakmak gerekiyor.
Türkiye'nin ekonomik göstergelerinden en önemlileri:
- Enflasyon
- Büyüme
- İşsizlik
- Cari açık ve borç oranlarıdır.
Bu göstergeler, bir ülkenin ekonomik performansını ve istikrarını ölçmek için kullanılır.
Şimdi, bu göstergelerin Türkiye'de nasıl seyrettiğine ve bunların ne anlama geldiğine bakalım.
Enflasyon:
Enflasyon, fiyatların genel düzeyinin artmasıdır. Enflasyon yükseldiğinde, paranın alım gücü düşer ve insanların yaşam standartları azalır.
Enflasyonun yüksek olması, ekonomide belirsizlik yaratır ve yatırımları olumsuz etkiler. Türkiye'de enflasyon oranı son yıllarda hızla artmıştır.
2021 yılında %19,5'e ulaşan enflasyon oranı, 2022 yılında %25'e yaklaşmıştır.
2023 yılında ise %100 leri geçmiştir.
Bu oran, Türkiye'nin gelişmekte olan ülkeler arasında en yüksek enflasyona sahip olduğu anlamına gelir.
Ayrıca, Türkiye'nin enflasyon hedefi %5'tir. Bu hedefe ulaşmak için çok ciddi tedbirler alınması gerekmektedir.
Büyüme:
Büyüme, bir ülkenin ürettiği mal ve hizmetlerin değerinin artmasıdır.
Büyüme yükseldiğinde, ekonomi genişler ve istihdam artar.
Büyümenin düşük olması, ekonomide durgunluk veya daralma anlamına gelir.
Türkiye'de büyüme oranı son yıllarda dalgalı bir seyir izlemiştir.
2020 yılında koronavirüs salgını nedeniyle küçülen Türkiye ekonomisi, 2021 yılında %9,9 gibi rekor bir büyüme kaydetmiştir.
Ancak bu büyüme kalıcı değildir.
Zira bu büyüme, geçen yılın düşük baz etkisi ve kamu harcamalarının artmasıyla sağlanmıştır. 2022 yılında ise büyüme oranının %3'e gerilemiştir.
Bu oran, Türkiye'nin potansiyel büyüme oranının altındadır.
İşsizlik:
İşsizlik, çalışabilecek durumda olan ancak iş bulamayan kişilerin oranıdır. İşsizlik yükseldiğinde, gelir kaybı yaşanır ve yoksulluk artar. İşsizliğin düşük olması, ekonomide canlılık ve refah anlamına gelir.
Türkiye'de işsizlik oranı son yıllarda yüksek seviyelerde seyretmiştir.
2020 yılında %13,4 olan işsizlik oranı, 2021 yılında %12'ye gerilemiştir.
Ancak bu gerileme, işgücüne katılım oranının düşmesinden kaynaklanmaktadır.
Yani iş aramaktan vazgeçen kişiler işsiz sayılmamaktadır. 2022 yılında ise işsizlik oranının tekrar %13'dür.
Cari açık:
Cari açık, bir ülkenin yurt dışı ile yaptığı mal ve hizmet ticaretinde giderlerinin gelirlerinden fazla olmasıdır.
Cari açık yükseldiğinde, ülke dışarıya borçlanmak zorunda kalır ve döviz kuru baskısı artar. Cari açığın düşük olması, ekonomide dengeli bir yapı ve rekabet gücü anlamına gelir. Türkiye'de cari açık oranı son yıllarda değişken bir seyir izlemiştir.
2020 yılında %3,3 olan cari açık oranı, 2021 yılında %2,1'e gerilemiştir.
Ancak bu gerileme, ithalatın azalmasından kaynaklanmaktadır.
Yani ülke daha az mal ve hizmet satın almıştır.
2022 yılında ise cari açık oranının tekrar %3,5'tür.
Borç oranları:
Borç oranları, bir ülkenin borcunun milli gelire veya ihracata oranını gösterir. Borç oranları yükseldiğinde, ülke borçlarını ödemekte zorlanır ve faiz yükü artar.
Borç oranlarının düşük olması, ekonomide sağlamlık ve güven anlamına gelir.
Türkiye'de borç oranları son yıllarda artmıştır.
2020 yılında %40 olan kamu borcu/GSYH oranı, 2021 yılında %44'e çıkmıştır.
Bu oran, Türkiye'nin gelişmekte olan ülkeler arasında en düşük borç oranlarından birine sahip olduğu anlamına gelir.
Ancak bu oranın gelecek yıllarda artması muhtemeldir.
Zira kamu harcamaları artmaya devam etmektedir.
Öte yandan, 2020 yılında %62 olan dış borç/GSYH oranı, 2021 yılında %58'e gerilemiştir. Ancak bu gerileme, GSYH'nin büyümesinden kaynaklanmaktadır.
Yani ülke daha az borçlanmamıştır. 2022 yılında ise dış borç/GSYH oranının tekrar %60'a çıkması beklenmektedir.
Sonuç olarak, Türkiye'nin ekonomik göstergelerine bakıldığında, Türkiye'nin ekonomik olarak battığını söylemek doğru olmaz.
Türkiye ekonomik olarak battı mı sorusunun cevabı hayırdır, ancak Türkiye'nin ekonomik olarak çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu da göz ardı etmemek gerekir.
Türkiye'nin ekonomik istikrarını sağlamak ve sürdürülebilir bir büyüme yakalamak için yapısal reformlar yapması ve mali disiplini koruması şarttır.
Yorum Gönder