Kızılbaşlık nedir Alevilik ile Kızılbaşlık arasında farklar
Alevilik ve Kızılbaşlık tarihi
Kızılbaşlar, On İki İmam inancına bağlıdırlar ve Hz. Ali'yi, onun soyundan gelen imamları ve Safevî hükümdarlarını yüceltirler.Kızılbaşlık, tarihsel olarak Erdebilî tarikatının etkisiyle şekillenmiş ve Safevî Devleti'nin kuruluşunda önemli bir rol oynamıştır.
Kızılbaşlar, Sünni Osmanlı Devleti ile çeşitli çatışmalara girmiş ve baskı ve zulüm görmüşlerdir.
Kızılbaşlık, günümüzde Alevilik olarak da adlandırılan ve Türkiye'de yaklaşık 15-20 milyon kişi tarafından benimsenen bir inanç ve kültür topluluğunun temelini oluşturmaktadır¹.
Kızılbaşlık inanışı
Kızılbaşlık inanışları, Şiiliğin bazı temel öğretilerine dayanmakla birlikte, onlardan farklılıklar da göstermektedir.Kızılbaşlar, Kur'an'ın yanı sıra Buyruk adı verilen bir kitabı da kutsal kabul ederler. Buyruk, Hz. Ali ve On İki İmam'ın sözlerini, öğütlerini ve yaşam öykülerini içerir².
Kızılbaşlar, namaz, oruç, zekât gibi Sünni ve Şii İslam'ın beş şartı olarak kabul edilen ibadetleri yerine getirmezler.
Onların ibadetleri, cem adı verilen bir toplu ayinden oluşur.
Cemde, dede adı verilen bir din adamı önderliğinde, erkek ve kadınlar bir arada semah adı verilen bir dinsel dans yaparlar, nefes adı verilen deyişleri okurlar, dua ederler ve lokma adı verilen bir yiyeceği paylaşırlar³.
Kızılbaşlar, ayrıca musahiplik adı verilen bir kuruma da sahiptirler.
Musahiplik, iki erkek veya iki kadının birbirine kardeşlik bağı ile bağlanmasıdır. Musahipler, birbirlerine yardımcı olmak, birbirlerinin sırlarını saklamak ve birbirlerinin haklarını korumakla yükümlüdürler.
Kızılbaş inancına sahip topluluklar
Kızılbaşlık, en çok Türkiye, İran ve Afganistan'da yaşayan bir inanç ve kültür topluluğudur. Türkiye'de Kızılbaşlar, Aleviler olarak da bilinirler ve nüfusun yaklaşık %15-20'sini oluştururlar. Aleviler, genellikle Orta ve Doğu Anadolu bölgelerinde yoğunlaşmışlardır.İran'da Kızılbaşlar, Şiiliğin resmi mezhebi olan Caferilik'ten farklı bir inanç grubu olarak görülürler ve azınlık durumundadırlar.
İran'da Kızılbaşlara, Ali Allahiler, Guranlar, Gulyailer gibi isimler de verilir⁵.
Afganistan'da Kızılbaşlar, Şiiliğin bir kolu olan İsnaaşeriyye mezhebine bağlıdırlar ve nüfusun yaklaşık %7'sini oluştururlar.
Afganistan'da Kızılbaşlar, genellikle Herat, Kabil ve Mezar-ı Şerif gibi şehirlerde yaşarlar.
Anadolu Aleviliği ile Kızılbaşlık arasında inanış farklılıkları
Anadolu Aleviliği ile Kızılbaşlık arasında inanış ve ritüel farklılıklar, tarihsel, kültürel ve siyasi etkenlere bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Anadolu Aleviliği, Kızılbaşlık'tan daha geniş bir kavram olup, Şia'nın bir alt kolu değildir.Kızılbaşlık ise 16. Yüzyılda Erdebil/Safevi Tekkesi müritleri için kullanılan bir isimdir.
Anadolu Aleviliği ve Kızılbaşlık arasındaki farklılıklar, yola giriş geleneği, cem törenleri, dedelik sistemi, ibadet şekli ve ritüeller gibi konularda görülebilir. Bu farklılıklar, Anadolu Aleviliği ve Kızılbaşlık'ın aynı sosyal tabanın bir ürünü olmasına rağmen, farklı dönemlerde ve bölgelerde etkileşime girdikleri kültürlerden etkilenmelerinden kaynaklanmaktadır.
Alevilik Ritüelleri
Alevilik ritüelleri, genellikle cem adı verilen toplu ayinlerde gerçekleştirilir. Cem, Alevilerin ibadet, eğitim, dayanışma ve eğlence gibi çeşitli ihtiyaçlarını karşılayan bir kurumdur.Cemde, dede adı verilen bir din adamı önderliğinde, erkek ve kadınlar bir arada semah adı verilen bir dinsel dans yaparlar, nefes adı verilen deyişleri okurlar, dua ederler ve lokma adı verilen bir yiyeceği paylaşırlar.
Cem, Alevilerin inançlarını, kültürlerini ve kimliklerini yaşatmalarının en önemli yolu olarak görülür.
Cem, ayrıca Alevilerin sosyal hayatlarını düzenleyen birtakım kurallar ve töreler içerir. Cemde, katılımcılar arasında eşitlik, saygı, sevgi, hoşgörü, yardımlaşma gibi değerler vurgulanır.
Cemde, ayrıca Alevilerin musahiplik, evlilik, doğum, ölüm gibi hayatın önemli dönemlerine ilişkin ritüeller de yer alır⁷.
Aleviliğin Ruhu Şiiri
Bir ışık düşer göklerden,
Sır olur, can olur, toprağa karışır.
Her zerresi bir nefes,
Her nefeste bir hakikat oluşur.
Kırkların sırrına erenler,
Meydanda duruşu bilir.
Halk ile hak olup,
İnsanı kâmil eyleyen,
Aşkın yolunda birleşir.
Zemheride açan gül,
Kışın ortasında baharı duyar.
Eline, diline, beline sahip,
Haksızlığa karşı durar,
Semah döner gönüller,
Bir halka olur cümle canlar.
Dönen dönsün, duran dursun,
Hakikat denizinde,
Aşk ile yoğrulursun
Kırk kapıdan geçer,
Her kapı bir imtihan.
Sabırla, şükürle, hakikat yolunda,
İnsan-ı kâmil olursan,
Aleviliğin özü, o zaman tamam.
Bir mum yanar,
Sır olur, can olur, toprağa karışır.
Her zerresi bir nefes,
Her nefeste bir hakikat oluşur.
Kırkların sırrına erenler,
Meydanda duruşu bilir.
Halk ile hak olup,
İnsanı kâmil eyleyen,
Aşkın yolunda birleşir.
Zemheride açan gül,
Kışın ortasında baharı duyar.
Eline, diline, beline sahip,
Haksızlığa karşı durar,
Semah döner gönüller,
Bir halka olur cümle canlar.
Dönen dönsün, duran dursun,
Hakikat denizinde,
Aşk ile yoğrulursun
Kırk kapıdan geçer,
Her kapı bir imtihan.
Sabırla, şükürle, hakikat yolunda,
İnsan-ı kâmil olursan,
Aleviliğin özü, o zaman tamam.
Bir mum yanar,
Bin mum olur.
Her can ise bir ışık,
Her ışık da bir hakikat.
Her can ise bir ışık,
Her ışık da bir hakikat.
Sırların sırrına erer,
Gizli dilden konuşur,
Aşkın ateşiyle yanar,
Yürekler bir olur.
Dağların zirvesinde,
Bir dervişin nefesi,
Toprağa düşen her damla,
Bir canın duası.
Güneş doğar, batar,
Zamanın ötesinde,
Her bir can, bir cem olur,
Hakikatın sesinde.
Kırkların meclisinde,
Bir bade sunulur,
İçenler aşka erer,
Sırlar açılır.
Yol bir, sürek bin bir,
Her can bir ışıktır,
Alevilik, gönülde,
Bir sonsuzluk musikisidir.
Semah döner göklerde,
Yıldızlar eşlik eder,
Her bir dönüş, bir vuslat,
Her bir nefes, bir sefer.
Aşk olsun, hakikat olsun,
Yol erbabına selam,
Alevilik, gönül bahçesi,
Bir ölümsüz aşk hikâyesi.
Şiir: Ahmet ATAM
Yorum Gönder