Balkan Türkleri tarihi:
Bu yazıda, günümüz Türkiye'sinde yaşayan Balkan Türklerinin kökenleri ve göç yolları konu edilmektedir. Anadolu'dan Balkanlar'a göç eden Türk boylarının tarihi, Balkanlar'daki yerli Türk toplulukları ve Balkan Savaşları ve mübadele dönemindeki göçler üzerinde durulmaktadır.
Günümüz Türkiye'sinde yaşayan Balkan Türklerinin kökenleri ve göç yolları oldukça karmaşık bir tarihi içerir. Tek bir anavatan tanımı yapmak yerine, farklı göç dalgaları ve kökenleri göz önünde bulundurulmalıdır:
Anadolu'dan Göçler:
11. yüzyıldan itibaren: Selçuklu Türklerinin Anadolu'ya göç etmesiyle başlayan süreçte, Türkmen boyları Balkanlar'a doğru yayılmaya başladı.
Bu göçler, özellikle 13. yüzyılda Moğol istilası ile yoğunlaştı.
14. yüzyıl: Osmanlı İmparatorluğu'nun Balkanlarda fetihleri ile birlikte Anadolu'dan yeni göç dalgaları gerçekleşti.
Bu göçler, hem askeri garnizonları desteklemek hem de boşalan toprakları iskân etmek için teşvik edildi.
Balkanlar'daki Yerli Türk Halkları:
Peçenekler, Kumanlar ve Uzlar: 10. ve 11. yüzyıllarda Balkanlar'a göç eden ve Oğuz Türkleri ile akraba olan bu halklar, bölgede önemli bir Türk nüfusu oluşturdu.
Bulgaristan Türkleri:
9. yüzyılda Tuna Bulgar Devleti'nin kurulmasında rol oynayan ve Slavlaşmaya direnen Türk topluluğu.
Diğer Göç Dalgaları:
Kırım Hanlığından Göçler: 18. yüzyılda Rusya'nın Kırım'ı ele geçirmesi üzerine Kırım Hanlığından Anadolu'ya göçler gerçekleşti.
Bu göç edenler arasında önemli bir Türk nüfusu da vardı.
19. yüzyıl Balkan Savaşları ve Mübadele:
Balkan Savaşları ve mübadele döneminde, Osmanlı İmparatorluğu'nun Balkan topraklarından Anadolu'ya göç etmesi zorunda kalan Türkler, Balkan Türklerinin önemli bir kısmını oluşturdu.
Anavatan Tanımı: Yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı üzere, Balkan Türklerinin tek bir anavatanından bahsetmek zordur.
Farklı göç dalgaları ve kökenler söz konusudur.
Bu nedenle, Balkan Türklerinin anavatanları, Anadolu'nun yanı sıra Orta Asya ve Balkanlar'ın çeşitli bölgelerini de kapsar.
Türk tarihi göç hareketlerini incelediğimizde, Türklerin sürekli olarak hareket halinde olduklarını ve gittikleri bölgelerde devlet kurduklarını görüyoruz.
Göçler, Türk tarihinde her zaman önemli olmuş ve Türklerin dünyaya yayılmasını sağlamıştır.
Avrupa Hun Devleti'nin kurulması da Türklerin Anayurtlarından göç edip bu bölgeye yerleşmeleriyle gerçekleşmiştir.
Alparslan'ın açtığı kapıdan giren Türkler, Anadolu'ya yerleşerek Anadolu Selçuklu Devleti'ni kurmuşlar ve bu devletin yıkılmasının ardından çeşitli bölgelerde kendi liderlerinin adını taşıyan beylikler oluşturmuşlardır.
Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşu ve gelişimi sırasında özellikle Rumeli bölgesinde sürekli olarak Türk göçlerine tanık olmaktayız.
Türklerin Rumeli’deki yaşamı 400 yıl boyunca barış ve huzur içinde geçti.
1789 Fransız İhtilali, Avrupa'da olduğu gibi Osmanlı coğrafyasında da siyasi ve sosyal değişimlere neden oldu.
Balkanlar'dan Anadolu'ya yapılan göçler sadece 1877-78 Osmanlı Rus savaşı döneminde değil, aynı zamanda 93 Harbi ve 1912-13 Balkan Savaşları sırasında da gerçekleşmiştir.
Avrupa Hun Devleti'nin kurulması da Türklerin Anayurtlarından göç edip bu bölgeye yerleşmeleriyle gerçekleşmiştir.
Türkmenlerin Anadolu'ya göçüyle birlikte, Anadolu'ya sistemli bir Türk yerleşmesi ve şehirleşmesi olmuştur.
Alparslan'ın açtığı kapıdan giren Türkler, Anadolu'ya yerleşerek Anadolu Selçuklu Devleti'ni kurmuşlar ve bu devletin yıkılmasının ardından çeşitli bölgelerde kendi liderlerinin adını taşıyan beylikler oluşturmuşlardır.
Osmanlı Beyliği, 1300'lerde Bizans'a yakın bir sınır bölgesinde ortaya çıkmış, Gazavat ideolojisiyle Gayrimüslimlerle mücadeleye girmiş ve kısa sürede bu bölgede etkisini hissettirmiştir.
Osmanlı Devleti'nin Rumeli'ye geçişi, devletin büyümesinde önemli bir rol oynamıştır.
Çünkü Osmanlı Devleti, Balkanlar yani Rumeli odaklı bir Türk-İslam Devleti idi.
Bugün Anadolu'da bulunan pek çok şehrimizin fethi, Rumeli'de fethedilen şehirlerden sonra gerçekleşmiştir.
Bu durumun çeşitli siyasi nedenleri olsa da dikkat edilmesi gereken nokta, Osmanlı Devleti'nin en üst düzey yöneticilerinin Rumeli bölgesini yöneten kişiler olduğudur.
Balkanlara Türk göçü:
Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşu ve gelişimi sırasında özellikle Rumeli bölgesinde sürekli olarak Türk göçlerine tanık olmaktayız.
Moğol baskısından kaçan Türkmenlerin Anadolu'ya yerleşmeleri ve Osmanlı Bayrağı altında birleşmeleri, Devletin kısa sürede büyük bir insan gücüne ulaşmasına yol açmıştır.
Osmanlı Devleti, bu insan gücünü kullanarak aldığı bölgeleri Türkleştirmek ve İslamlaştırmak amacıyla sistemli bir şekilde kullanmış ve pek çok Türkmen grubunu Anadolu'dan Rumeli'ye yerleştirmiştir.
Rumeli'ye yapılan sürgünler ve yerleştirmeler sonucunda birçok Türk ailesi bölgeyi benimsemiş ve yerleşmiştir.
Devlet, Rumeli'ye yerleşecek Türk ailelerinin öncelikle gönüllü olmalarını istemiş, gönüllü olmadıkları takdirde zorla sürgün ederek fetih edilen bölgeye yerleştirmiştir.
Ayrıca Rumeli'de hızlı bir şekilde Türkmenlerin yerleşmesinde devlet politikasının etkisi olduğu gibi dini anlayış da katkı sağlamıştır.
Özellikle dini olarak önemli olan Türk dervişleri, bölgede dini ihtiyaçları karşılamış ve insanların yerleşmesi konusunda teşvik etmiştir.
Bu durumda Rumeli kısa sürede Türk akınına uğramış ve bölge Türk-İslam kimliğine bürünmüştür.
Yapılan araştırmalara göre, 16. yüzyılda Rumeli'deki Türk nüfusu Anadolu'daki Türk nüfusundan daha fazla hale gelmiştir.
Türklerin dinamik bir toplum olmaları, gittikleri yerlere uyum sağlamayı kolaylaştırmıştır. Rumeli toprakları, Türklerin en çok benimsediği ve sevdiği coğrafyalardan biri olmuştur.
Türklerin dinamik bir toplum olmaları, gittikleri yerlere uyum sağlamayı kolaylaştırmıştır. Rumeli toprakları, Türklerin en çok benimsediği ve sevdiği coğrafyalardan biri olmuştur.
Bu nedenle Rumeli toprakları, adeta ikinci bir Anadolu konumuna gelmiştir.
Türkler, gittikleri bölgelere geldikleri yerlerin veya bağlı oldukları boyların adını vermişlerdir.
Bu durumda Anadolu'daki bazı yer isimleri ile Rumeli'deki bazı yer isimleri benzerlik göstermektedir.
Balkanlardan Anadolu'ya dönüş
Türklerin Rumeli’deki yaşamı 400 yıl boyunca barış ve huzur içinde geçti.
Ancak; klasik Osmanlı Devlet yapısının ve siyasi durumun değişmesi, Osmanlı Devleti’nin yıkılmasında rol oynayan önemli bir faktör oldu.
Erken dönemlerde bozulmalar başlamasına rağmen, devletin yapısındaki geleneksel faktörler, devletin kısa bir süre içerisinde yıkılmasına imkân vermedi ve devlet zor bela da olsa ömrünü sürdürmeye çalıştı.
Osmanlı Devletinin büyümesinde etkili olan coğrafi bölgenin Rumeli olduğunu belirtmiştik. Şimdi gördüğümüz kadarıyla, Osmanlı Devletinin Avrupalılarla olan mücadelesinden dolayı, gerek toprak kayıpları gerekse ayrılıkçı hareketler yine Rumeli bölgesinden kaynaklandı.
Balkanlarda milliyetçilik rüzgarları:
1789 Fransız İhtilali, Avrupa'da olduğu gibi Osmanlı coğrafyasında da siyasi ve sosyal değişimlere neden oldu.
Ancak bu etki fikir akımları ve ayrılıkçı hareketlerle birlikte Osmanlı Devleti'ni sancılı bir döneme soktu.
Fransız İhtilali'nden kısa bir süre sonra Sırpların, Rumların, Yunanlıların ve Bulgarların Rumeli'de ayrılıkçı hareketlere girmesi, Osmanlı Devleti'ni zor duruma düşürdü.
Bu durum, Osmanlı devleti için siyasi ve sosyal açıdan içinden çıkılmaz sorunlara yol açtı.
Türklerin Rumeli topraklarından göç etmek zorunda kalması en büyük toplumsal sıkıntıydı.
Bu göçlerde Bulgarlar, Sırplar, Rumlar, Yunanlılar ve Rusların etkisi, Türklerin bölgeden uzaklaştırılma isteği ve can güvenliğinin olmaması gibi nedenler rol oynadı.
Özellikle 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı sonrası olan 93 muhacereti döneminde Türklerin Anadolu'ya göçü kitlesel bir hal aldı.
Bu dönemde en az 500 bin kişinin yollarda eşkıyalar yada çeteler tarafından öldürüldüğü tahmin edilmektedir.
Balkan milli devletlerinin kuruluşu için Türklerin bölgeden ayrılması çok önemliydi. Bu nedenle Bulgar milli devletinin kurulmasında etkili olan Rusya, Türk göçlerini zorunlu hale getirdi.
Balkan devletleri, Türklerin kendi devletlerini oluşturmasına engel olacaklarını düşündükleri için hızlı ve planlı bir şekilde Türklerin göç etmesi veya ölmesi için çaba harcadılar.
Balkan devletleri, Türklerin kendi devletlerini oluşturmasına engel olacaklarını düşündükleri için hızlı ve planlı bir şekilde Türklerin göç etmesi veya ölmesi için çaba harcadılar.
Göç yollarını çetelere bildirerek mallarının yağmalanmasına veya kasten ölümlerine neden oldular.
Ruslar ve Bulgarlar da Türk köylerinden kaçırdıkları Müslüman Türk kadınlarını genelevlere sattılar.
Bu tür insanlık dışı davranışlara maruz kalan Türkler, 400 yıl boyunca sorunsuz yaşadıkları toprakları terk ederek Anadolu'ya göç etmek zorunda kaldılar.
Bu büyük göç dalgası, Osmanlı Devleti'ni sosyal, siyasal ve ekonomik olarak zor durumda bıraktı.
Göçmenlerin İstanbul ve Edirne'ye yerleştirilmesi barınma, sağlık ve gıda gibi sorunlara yol açtı.
Ayrıca, İstanbul'a gelen muhacirlerin duygularını sömürerek siyasi amaçlarına malzeme yapan kişiler de oldu.
Balkanlar'dan Anadolu'ya yapılan göçler sadece 1877-78 Osmanlı Rus savaşı döneminde değil, aynı zamanda 93 Harbi ve 1912-13 Balkan Savaşları sırasında da gerçekleşmiştir.
Bu kitlesel göç hareketleri, Balkan milli devletlerinin tam anlamıyla kendi kimliklerine kavuşana kadar devam etmiştir.
Özellikle Bulgaristan üzerinden gerçekleşen göçler, Türk nüfusunun Balkan milli devletleri üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olmasına neden olmuştur.
Eğer Türkler Balkanlar'dan göç etmemiş olsalardı, muhtemelen Balkan milli devletleri bugünkü şekillerini alamayacaktı çünkü Türk nüfusu bazı bölgelerde milli devlet nüfusunu geçmiş ya da yakın bir oranda bulunmaktadır.
Bu durumda kurulmak istenen milli devletler sadece kağıt üzerinde kalacak ve Türk nüfusu bölgede sorun oluşturacaktı.
Günümüz Türkiye'sinde balkanlardan gelen Türk göçmenler Anadolu'nun hangi bölgelerinde ikamet etmekte ve tahmini sayıları ne kadardır?
Balkan kökenli Türk göçmenler, Anadolu'nun çeşitli bölgelerine yayılmış durumdadır.
En yoğun göç alan bölgeler arasında:
- Ege Bölgesi (İzmir, Aydın, Manisa, Muğla),
- Marmara Bölgesi (İstanbul, Bursa, Balıkesir, Çanakkale),.
- Akdeniz Bölgesi (Antalya, Mersin, Adana, Hatay),
- Karadeniz Bölgesi (Samsun, Trabzon, Ordu, Giresun) ve:
- İç Anadolu Bölgesi (Ankara, Konya, Kayseri, Sivas) bulunmaktadır.
Tahmini olarak 2-3 milyon arasında oldukları düşünülmektedir ve çoğunlukla şehirlerde yaşamaktadırlar. Farklı sektörlerde çalışmaktadırlar ve Balkan kültürü ile geleneklerini koruma çabası içerisindedirler.
Yorum Gönder