KENDİME YAZILARIM
Türkiye sosyolojisi siyaset ekonomi tarih felsefe ve genel kültür düzeyinde makaleler

İsrail Hamas savaşı: Türkiye'de PKK'nın Muhtemel kalkışması Hamas modeli

Hamas İsrail savaşının bir benzerinin PKK ve TSK arasında yaşanma olasılığı var mıdır?
İsrail Hamas savaşı: Türkiye'de PKK'nın Muhtemel kalkışması Hamas modeli


İsrail Hamas savaşı: Türkiye'de PKK'nın Muhtemel kalkışması Hamas modeli, Şeytanın avukatlığına soyunarak bir komplo teorisi yazalım, Hamas/İsrail savaşını, TSK/PKK çatışmasının üzerine bir şablon gibi koyarak bir fikir jimnastiği yapalım.

Hamas'ın Aksa tufanı harekatı


7 Ekim 2023’te yaşanan Aksa Tufanını unutmayalım, özellikle de Hamas’ın sinsi ve vahşi saldırısını önce tufan olarak adlandırıp sonra "bu aslında bir savunma operasyonuydu" açıklamasını hatırlayalım.
İsrail'de düzenlenen bir müzik festivalini basan Hamas militanları yüzlerde sivil genci otomatik silahlar ile tarayarak öldürmüş ve yüzlercesini esir alarak Gazze'ye götürmüştü.. 
Ertesi gün gazete manşetlerinde çıkan haber başlıklarını unutmayalım.
Hamas'ın Aksa tufanı, İsrail'in 11 Eylül'ü idi.
Çünkü her şeyin özü orada saklıydı, Aksa Tufanı açık bir savaş davetiyesiydi ve planlanmıştı.
Duvarlarda açtığımız gediklerin kontrolünü kaybettikten sonra saldırıdan sorumlu değiliz. 
Onlar bizim adamlarımız değildi" şeklinde bir açıklama yapılsa bile, bu sözlerin biraz haklılık payı ne kadardır bilinmez.. 
Ancak eylemlerindeki çirkinlik, asıl hedeflerinin siviller olduğunu ve zaten planlama aşamasında her şeyin çok çirkin olduğunu göz ardı etmeksizin, kesilen kafalar, tecavüze uğrayan genç kızlar ve sürüklenerek kamyonetler ile kaçırılan sivil rehineler.
Gazze'de yaşayan halkın meşruiyetine bile gölge düşürecek insan ahlakına uymayan vahşice davranışlar.


İlk hedef, mümkün olduğunca çok rehine almayı amaçlıyordu. 
İkinci hedef ise İsrail'i savaşa çekmekti. 
Bu iki hedefi başarmanın tek yolu, operasyonun odak noktasına sivilleri yerleştirmekti.


Hedefe hızla ulaşıldı, İsrail hemen karşılık verdi, ancak sadece algılayabildiği kadarıyla. Uçaklar, aynı gün  öğleden sonrasında Hamas tarafından atılan roket ve havan atışlarına göre taktik hedeflerini belirleyip vurdular. 
Sonra dikkatler içe döndü ve insan avı başladı. 
Helikopterler sınırdan geriye, duvara doğru kaçanları vurdu. (Gazze'ye kaçarken vurulan araçlarda rehinelerde olabilir.) 


Sonuçta Hamas, 250 civarı rehine ile Gazze'ye geri döndü, arkasında 1400 civarında ölü sivil ve birkaç bin serseri mayını bıraktı. 
 

İsrail rehineleri feda ediyor


İsrail, hava bombardımanı yapamaz ve rehineleri riske atamaz diye düşündüler. 
Peki, İsrail ne yapacaktı? 
Belki çok sayıda cepheyle karşı karşıya kalsa da, sonuçta sınırlı ve belirli hedeflere yönelik bir kara harekatı gerçekleştirebilirdi. 
Bu da ancak dikkatlice planlanarak mümkün olabilirdi. 
İsrail'in başka seçeneği yoktu, çünkü Hamas'ın hedefi buydu.


Hamas'ın amacı, İsrail'i sınırlı hava desteği ile kara harekatına zorlamaktı.
Bu tür bir operasyonun gerçekleştirilmesi ve başarıyla sonuçlandırılması ne İsrail ne de başka bir ülke için pek kolay değildir..
Tuzaklanmış patlayıcılar, mayınlar, gizli tünel ağları ve savaşa hevesli binlerce kişi ile onlara kalkan olmaya hazır akrabalarıyla karşı karşıyaydı. 
Bütün hazırlıklar yer altındaydı. 
Üstte ise rehinelerle güçlendirilmiş bir Gazze halkı vardı.
İsrail bu şartlar altında kesinlikle başarılı olamazdı.


Aslında başarılı olabilirdi. 
Gerekirse son adama kadar o kuyuyu iğneyle kazarak, rehineyi canlı alır ve içeride kimseyi bırakmazdı, bunu yapabilecek yeteneği vardı. 
Lakin inanılmaz bir can kaybı verirdi.
Ama kim böyle bir şey yapmak isterdi? 
Kimin dayanabileceği bir şey bu? 
Böyle bir seçeneği kim savunabilir?  

Hamas'ın beklentisi


İsrail, bu tür bir operasyonda çok fazla kayıp verecekti ve sonunda en fazla bir Pirus zaferi elde edecekti, bu yüzden ilerlememeyi tercih edip çekilecekti. 
Ve kaçınılmaz bir Hamas zaferi. 
Bu planın biraz kanlı ve çirkin olmasına rağmen iyi bir plan olduğuna inanılıyordu.
İsrail bu sefer kazanamayacaktı ve Hamas gelecekteki muhtemel her pazarlıktan kârlı çıkacaktı. 
Ancak, beklenen olmadı.


Hamas, İsrail'in varlığını tehdit ettiği için pazarlık yapılabilir bir konumda değildi. 
Hamas'ın İsrail'i yok etme hedefi gerçek bir tehdit oluşturuyordu ve İsrail, varoluş mücadelesi vermek zorunda kaldı. 
İsrail, rehineleri feda ederek bombardımana devam etmeyi tercih etti.


İsrail'in rehinelerle ilgili tek umudu, Hamas'ın ileride koz olarak kullanmak amacıyla onları canlı tutmak isteyeceği ve İsrail bombardımanından koruyacağı fikrine dayanıyordu. 
Bu durum hâlâ geçerli ve muhtemelen savaşın son anına kadar da böyle kalacak.
İsrail'in bu tür bir seçime zorlandığında Gazze'deki sivilleri gözetmesi beklenilebilir mi? 
Bu mantıklı mı?

İsrail, Gazzelilerden oluşan canlı kalkanı etkisiz hale getirmek zorundaydı. 
Bombardıman tünel çıkışlarını yıkarak, EYP’leri erişilemez hale getirerek, fünyeleri kaybederek, kabloları kopardı ve tuzakları bozdu. 
Tüneller sığınak delen bombalarla çökertildi ve Hamas militanları tünellerde binlerce ölmeden önce savaşamadılar. 
Muhtemelen birçok rehine de onlarla birlikte öldü. 
Bu oyunu Hamas kurdu.  
Hamas çoğu İslam ülkesini tuzağa düşürdü.
Bombalar belki İsrail uçaklarından atıldı, ama sonuçta İsrail'i bu seçeneğe zorlayan ve onu seçeneksiz bırakan Hamas oldu.

İsrail'mi Hamas'mı, Kim haklı kim haksız.


Yazının konusu bu değil, yazının konusu yarın PKK'nin Türkiye için buna benzer bir senaryo uygulamaya kalkabileceği.
Güneydoğu da Kayyum atanan illeri
Seferberlik görev ve yetkilerinin Cumhurbaşkanına verilmesini
Hatta.
Yumuşama adı altında Önce Özgür Özel'in, sonrasında Meral Akşener'in saraya davetlerini hafife almayın.
Türkiye yaklaşan bir kusursuz fırtınaya ön almayı planlıyor olabilir .
Son söz.
Türkiye Cumhuriyeti Hamas/İsrail savaşını çok iyi analiz etmeli.
Sırça köşkte oturan komşusunun bahçesine taş atmamalı.

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun