-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

Dersim isyanı

Dersim isyanı
Dersim isyanı 

Dersim İsyanı, Sebebi, Gelişmesi ve Sonuçları:


Dersim'de (Tuncel) de gerçekte ne oldu, Dersim İsyanı, 1937-1938 yıllarında Türkiye’nin Doğu Anadolu bölgesindeki Tunceli ilinde (o dönemdeki adıyla Dersim) yaşanan bir isyandır. Genç Türkiye Cumhuriyeti Musul sorunu çözmek için hazırlıklar yapmaktadır, bu esnada ardında İngilizlerin olduğu Nasturi sonrada Şeyh Said isyanı meydana gelir.
Türkiye, bu isyanla mücadele etmek zorunda kaldığı için Musul'a odaklanamaz hale gelmiştir. Aynı zamanda, ülke genelinde çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak için devrimler gerçekleştirilmektedir. 1937 yılında Tunceli'nin geliştirilmesi için kaynaklar ayrılmış, ancak o dönemde Tunceli aşiretler tarafından yönetilmekte ve devlet otoritesi tam anlamıyla sağlanamamıştır. Tunceli, son derece kırsal, yol yapımı olmayan ve neredeyse hiç vergi toplanamayan bir bölge olarak kalmıştır.

İsyan, bölgedeki Alevi Kürt aşiretlerinin Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı çıkmasıyla ortaya çıkmıştır. İsyanın nedenleri, gelişimi ve sonuçları şu şekildedir:

Dersim isyanı Nedenleri


1. Merkezi Yönetim ve Zorunlu İskan Politikaları: Osmanlı İmparatorluğu döneminde yarı-özerk bir yapıya sahip olan Dersim, Cumhuriyet’in kurulmasından sonra merkezi yönetim politikaları ile karşılaştı. 1935'te kabul edilen Tunceli Kanunu, bölgeyi doğrudan devlet kontrolüne almak, halkı asimile etmek ve zorunlu iskân politikalarını uygulamak amacındaydı. Bu durum, aşiret yapısına dayalı yaşayan halkın tepkisini çekti.

2. Kültürel ve Dini Farklılıklar: Dersim bölgesi Alevi inancına sahip Kürt nüfustan oluşuyordu. Merkezi hükümetin uyguladığı politikalar, halk arasında kültürel ve dini kimliklerini tehdit altında hissettirdi. Alevi kimliğine yönelik baskılar da isyanın temel sebeplerinden biriydi.

3. Ekonomik Sıkıntılar ve Vergi Politikaları: Bölgedeki ekonomik yoksunluk, tarım ve hayvancılıkla geçinen halkı etkiliyordu. Aynı zamanda, Osmanlı’dan kalan bir miras olarak toprak düzenlemeleri de sorun yaratıyordu. Merkezi hükümetin vergi politikaları ve toprak reformları, bölgedeki aşiretlerin ekonomik düzenini bozdu.

4. Baskıcı Güvenlik Politikaları: Tunceli Kanunu ile beraber bölgede sıkıyönetim ilan edilmesi ve askeri garnizonların kurulması halk üzerinde baskı oluşturdu. Bu durum, bölge halkının hükümete olan güvenini azalttı.

Dersim isyanı Gelişimi


1. İsyanın Başlaması: İsyan, Seyit Rıza önderliğinde başladı. Seyit Rıza, bölgede tanınan bir aşiret lideri ve dini önderdi. Hükümetin baskıcı politikalarına karşı halkı örgütleyerek direniş başlattı.
Mart 1937'de harekete geçenler, 21 Mart 1937 günü Harçik dersi üzerindeki köprüyü havaya uçururlar. Telefon ve telgraf hatlarını keserler. Bölgedeki bir karakolu basıp otuz üç askeri şehit ederler; böylece ilk kurşun atılmış, ilk kan dökülmüştür. Bir hafta sonra, isyanın lideri olarak Seyit Rıza öne çıkar. Seyit Rıza'nın adamları, bu kez Hozat'ın Sin köyündeki karakolu basarlar ve burada altı asker şehit olur; yeni yapılan okul da hedef alınır ve yıkılır. 5 Mayıs 1937'de Bakanlar Kurulu toplantısında, ordunun isyana müdahale etmesine yetki verilir ve Türk Silahlı Kuvvetleri hazırlıklara başlar.

2. Askeri Müdahale ve Çatışmalar: İsyan genişledikçe, Türk hükümeti bölgeye büyük bir askeri müdahalede bulundu. General Abdullah Alpdoğan, Dersim Harekatı'nın komutasını üstlendi. Hava ve kara harekatları ile aşiretler etkisiz hale getirilmeye çalışıldı.
Seyit Rıza, operasyon haberini aldığında, önemli isimlerden Alişir'i destek bulmak amacıyla Fransa ile irtibat kurması için Suriye'ye gönderir. Ancak Seyit Rıza'nın devlete çalışan yeğeni Rehber tarafından yakalanır ve öldürülür. Diğer bir devlet çalışanı olan Hızır Ağa da Seyit Rıza'nın adamları tarafından, bazı kaynaklara göre karısı Besi tarafından öldürülür.

Dersim Operasyonuna yaklaşık elli bin asker katılır. 
Tunceli bölgesinin çok dağlık ve mağaralık olması nedeniyle, Sabiha Gökçen'in de katıldığı hava taarruzları öncelikli olarak kullanılır. Hava taarruzları etkili olur ve isyancıların direnci kırılır. 

3. Direnişin Bastırılması: Hükümet, askeri üstünlüğünü kullanarak isyanı büyük bir şiddetle bastırdı. 1938 yılında geniş çaplı bir operasyon başlatıldı ve isyan tamamen bastırıldı.
Haziran 1937'de dönemin başbakanı Tunceli'ye gelir, isyanın tüm liderleri yakalanır. Seyit Rıza ve adamları idamla yargılanır ve son sözleri sorulduğunda Seyit Rıza, "Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir." diye cevap verir.

Dersim isyanı Sonuçları


1. Seyit Rıza ve Liderlerin İdamı: İsyan liderlerinden Seyit Rıza ve diğer önde gelen aşiret liderleri yakalanarak yargılandı ve idam edildi. Bu olay, bölgedeki halk üzerinde derin bir etki yarattı.
2. Zorunlu Göç ve Nüfus Politikaları: İsyanın bastırılmasından sonra, bölgedeki halkın bir kısmı zorunlu göçe tabi tutuldu ve farklı bölgelere yerleştirildi. Bu durum, bölgenin demografik yapısını değiştirdi.
3. Asimilasyon Politikalarının Devamı: İsyanın bastırılmasının ardından, merkezi hükümet bölgeye daha yoğun bir asimilasyon politikası uygulamaya başladı. Bölgeye okul ve karakol yapıları inşa edilerek merkezi otoritenin güçlenmesi sağlandı.
4. Tarihi ve Sosyal Yaralar: Dersim İsyanı ve sonrasında yaşanan olaylar, bölge halkı arasında uzun yıllar süren derin bir travmaya yol açtı. İsyanın bastırılması sürecinde yaşanan insan hakları ihlalleri, ölümler ve sürgünler, bölge halkının devlete olan güvenini sarstı.

Dersim isyanı Tarihi Önemi ve Bugünkü Yankıları


Dersim İsyanı, Türkiye’nin yakın tarihindeki önemli ayaklanmalardan biridir. Bölgedeki kültürel ve etnik farklılıklar üzerine inşa edilen politikaların, nasıl derin çatışmalara yol açabileceğini gösteren bir örnek olarak görülmektedir. Bu olay, Türkiye’deki Alevi ve Kürt kimlik tartışmalarında önemli bir yere sahiptir ve günümüzde hala toplumsal ve siyasal tartışmalara konu olmaktadır.

1937'de Dersim İsyanının bastırılmasının ardından Atatürk, Tunceli'yi ziyaret etmiş ve isyancıların otuz üç askeri şehit ettiği bölgeyi görmüştür. Ayrıca yeni yapılan köprünün açılışını gerçekleştirmiştir. 
Harcik'te otuz üç askerin katledilmesi, hangi devletin böyle bir kalkışmaya sessiz kalabileceği sorusunu akıllara getirir. Türkiye Cumhuriyeti, 1937'deki isyana oldukça yumuşak bir yanıt vermiştir, bu da isyanın önünün tam olarak alınamamasına yol açmıştır.

1938'de Dersim İsyanı yeniden alevlenmiş ve bu kez bastırılması ilkine kıyasla daha şiddetli olmuştur. Bazıları isyana 'katliam' ifadesini kullanmıştır. Seyit Rıza, Türkiye'nin zor zamanlarında düşmanla işbirliği yaparak 33 askeri şehit eden ve isyanı başlatan bir kişi olarak bilinir. 
Korkudan ötürü teslim olan Seyit Rıza, devlet tarafından cezalandırılmıştır. Devlete karşı gelenlerin sonu genellikle aynı olur. Bugün bildiklerimiz, kişisel anlatımlarla sınırlıdır ve asıl mesele yüz yıllık arşivlerin açılmasıdır. Her milletin tarihinde gurur duyulacak ya da utanılacak geçmiş olaylar vardır. Bir millet, tarihiyle; iyisiyle ve kötüsüyle yüzleşmelidir.

A. ATAM
Yorum Gönder

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun