Cumhuriyet Osmanlı'yı Diriltmeme Yalanı Üzerine Batı'nın Şartıyla mı Kuruldu
![]() |
Cumhuriyet Osmanlı'yı Diriltmeme Yalanı Üzerine Batı'nın Şartıyla mı Kuruldu |
İddia: Avrupa Devletleri, Türkiye'nin Kuruluşuna Osmanlı'yı Canlandırmama Şartı Koydu mu?🔍
Sosyal medyada yayılan "Avrupa, Türkiye'ye Osmanlı'yı canlandırmama şartı koydu" iddiasının tarihsel temeli nedir? Gerçekten Cumhuriyet dış destekle mi kuruldu?
Avrupa devletlerinin Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna onay verme şartları arasında Osmanlıyı yeniden canlandırmamama şartı var mıdır?
"Avrupalılar, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ancak Osmanlı'yı bir daha diriltmemek şartıyla kabul etti."
Cumhuriyet Osmanlı'yı Diriltmeme Yalanı Üzerine Batı'nın Şartıyla mı Kuruldu, Peki bu ne kadar doğru? Kökü nereye dayanıyor?
📜 1. Tarihsel Gerçeklik:
-
Lozan Antlaşması (24 Temmuz 1923), Osmanlı'nın değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası meşruiyetini tanıyan bir anlaşmadır. Görüşmelerde “Osmanlı'yı canlandırma yasağı” gibi doğrudan bir madde YOKTUR.
-
Osmanlı Devleti, zaten 1922’de resmen sona ermiş (Saltanatın kaldırılmasıyla), halifelik ise 1924’te lağvedilmiştir. Yani Cumhuriyet kurulmadan önce Osmanlı zaten tarihe karışmıştı.
-
Lozan’da Batılı devletlerin önceliği Osmanlı’nın borçları, azınlıkların statüsü ve sınır meseleleriydi — Osmanlı’nın “yeniden dirilmesi” gibi bir korkuları değil.
🧠 2. Bu İddia Neden Yayılıyor?
-
Osmanlı nostaljisiyle modern Cumhuriyet karşıtlığı arasında kurulan duygusal bir bağ var.
-
Cumhuriyet düşmanları, Atatürk ve kurucu kadronun bağımsızlık mücadelesini Batı’ya yaranmak gibi göstermeye çalışıyor.
-
Bu, tarihsel değil, ideolojik bir çarpıtmadır.
Osmanlı’yı Diriltmemek mi Dediniz?
Gelin açık konuşalım…
Bir devlet, "çökmesin" diye yedi düvele borçlanmış, sarayı israf içinde, halkı sefaletin eşiğinde…
Son padişahı, İngiliz zırhlısıyla kaçarken, ardında yüz binlerce yetim, dul ve borç bırakmış.
Ve siz, bu yıkıntıdan doğan Cumhuriyet’e “Batı kurdurdu” diyorsunuz…
Kusura bakmayın, ama biz bu tarihi “küllerinden doğan bir millet” olarak okuduk, maskeli senaryolarla değil.
Eğer Batı bir şart koyduysa o da şuydu:
"Kendini yöneten bir halk asla istenmez."
Cumhuriyet bu yüzden kıymetlidir.
Çünkü kimsenin gölgesinde doğmadı.
Çünkü hiçbir saraya yaslanmadı.
Ve çünkü hâlâ en çok da adalet için ayakta duruyor.
Yalandan Bir Tarih Yazıyorlar,
İhanetin mürekkebiyle…
Sözüm ona Batı, bize demiş:
"Kur ama Osmanlı’yı bir daha diriltme!"
Siz hangi tarihten söz ediyorsunuz?
O tarihte bir halk vardı aç, yorgun, ama onurlu…
Ve bir saray vardı tok, suskun, ama satılmış.
Son padişahınız, İngiliz gemisinde giderken
Ardında kalan, bir tek ezilmiş milletti.
Cumhuriyetin tapusu, Lozan'da değil, Sakarya'da yazıldı!
Topla, tüfekle, süngüyle...
Düşmana karşı, mandaya karşı, padişaha rağmen.
Batı mı kurdurdu dediniz?
Batı'nın istemediği tek şeydi: Halkın kendi kaderini çizmesi!
Size gerçek rahatsızlık veriyor, çünkü
Gerçek şu:
Osmanlı, halkı değil hanedanı yaşattı.
Cumhuriyet, sarayı değil milleti ayağa kaldırdı.
Şimdi biri çıkıp “Batı'nın oyunuymuş” diyor ya,
Asıl oyun sizin ağzınızda dönüyor!
Çünkü siz, geçmişe yaslanıp
Bugünün ihanetini örtmeye çalışanlardansınız.
Bu millet, Osmanlı enkazından Cumhuriyet kurdu.
Kimsenin şartına değil,
Kendi şartlarına,
Kendi kanına,
Ve en çok da kendi vicdanına yaslanarak.
Cumhuriyet karşıtı çevreler kimlerdir, neyi hedeflerler ve hangi yöntemlerle tarihi çarpıtarak algı yönetimi yaparlar? İşte gerçekler…
Türkiye Cumhuriyeti yalnızca bir yönetim şekli değil,
Aynı zamanda bir zihniyet devrimidir:
Kula kulluğun bittiği,
Milletin egemen olduğu,
Ve halkın kendi geleceğini belirlediği bir rejimdir.
Ancak bu rejimin düşmanları, silah kuşanmaz artık —
Onlar, yalan kuşanır.
Ve savaş artık cephede değil, zihinde verilir.
🔍 1. Kim Bunlar?
-
Neo-Osmanlıcı çevreler: Geçmişin şaşaasını bugünün gerçeğinden üstün gören, halkı saraya kul etmeye çalışan zihniyet.
-
Siyasal İslamcı propagandacılar: Cumhuriyet’i "din düşmanı" gibi göstererek, seküler devlete karşı kin biriktirenler.
-
Post-gerçek çağın algoritma tetikçileri: Sosyal medyada "belge" süsü verilmiş yalanları kurgulayan ve yayan sanal odaklar.
-
Bazı dış propaganda merkezleri: Türkiye’de akıl yerine inancı, bilim yerine dogmayı teşvik ederek, zihinsel sömürgeciliği hedefleyen yapılar.
🎯 2. Amaçları Ne?
-
Tarihsel meşruiyeti sarsmak: Atatürk'ü itibarsızlaştırmak, Lozan'ı küçümsemek, Cumhuriyet’in “Batı oyunu” olduğunu iddia etmek.
-
Halkı kutuplaştırmak: Dindar-laik, sağcı-solcu, Osmanlıcı-Cumhuriyetçi ayrımları üzerinden kardeşi kardeşe düşürmek.
-
Demokratik bilinçten koparmak: Bireyin aklını ipotek altına almak, sürü psikolojisiyle yönlendirmek.
-
Yarını çalmak: Geçmişin tozlu hayallerine takılıp, bugünü yönetilemez hale getirmek.
🧨 3. Kullanılan Yöntemler
-
“Belgeli” gibi görünen uydurma içerikler (sahte arşiv sayfaları, montaj belgeler)
-
Dinî duyguları suistimal eden içerikler: “Hilafet gitti, bereket bitti” türü manipülasyonlar
-
Cumhuriyet’in ilk yıllarını karanlık gibi gösteren montaj videolar
-
Atatürk ve kurucu kadroya iftira kampanyaları
-
Gençleri tarihinden soğutma, umutsuzluk pompalama, “bir şey değişmez” algısı
⚠️ Cumhuriyet Şiiri:
İçine biraz tarih, biraz tahrifat serpmişler,
Ve demişler ki:
“Batı, Cumhuriyet'e izin verdi,
Ama Osmanlı bir daha dirilmeyecek şartıyla…”
Ey gafletin eyyamcı ezberi,
Osmanlı zaten can verirken
Kendi halkına kefen bile dikememişti!
Taht, tüfeksizdi…
Millet, aç ve çıplak…
Ve padişah,
Bir zırhlıyla kaçarken
Ardında ne bir dua bıraktı,
Ne de bir devrim…
Biz, o enkazdan doğduk!
Küller içindeki bir milletin
Alnına “kader” yazmaya çalışanlara karşı,
Kendi kalemiyle yazdığı bir bağımsızlık metniydi Cumhuriyet!
Şart mıymış?
Biz, düşmanın şartını değil,
Şehidin duasını dinledik!
Biz, sarayın değil,
Siperin kanıyla mühürlenmiş hükmünü okuduk!
“Batı kurdurdu” diyenin yüreğinde ne tarih vardır,
Ne izan…
Çünkü onlar bilir ki:
Gerçek Cumhuriyet,
İzinle değil,
İsyanla kurulur!
Korktukları işte budur:
Milletin bir daha
Boyun eğmeyecek kadar uyanmış olmasıdır.
Siz hâlâ bir padişah hayaliyle
Bugünü prangalarken,
Biz dünü mezara gömdük.
Ve o mezarın başına da şunu yazdık:
"Saltanat, halkı susturdu.
Cumhuriyet, halkı konuşturdu.”
Şimdi konuşma sırası bizde.
Hem şiirle,
Hem tarih ile,
Hem de adaletle!